Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

Yıldırım Semavi Tapınağı 108 semavi ünvan verecekti! Dört büyük bölge vahşi bir rekabet için arena görevi görecekti!

Semavi Alem yıkıldığından beri ilk defa semavi ünvanları verilecekti. Ayrıca semavi büyüler öğretecek olan Semavi Lord Qing Shui vardı. Ek olarak, iki antik aileden söz alınacak ve ilkel zamanlardan gelen gizemli aile semavi havuza girme hakkı tanıyacaktı.

Tüm bu ödüller semavi ünvan rekabetini zirve noktaya taşıdı!

Semavi ünvan rekabetini kullanarak Birlik Yıldız Sistemi'ne karşı yapılacak savaşta Yüce Gök Yıldız Sistemi'nin savaş becerisini yükseltme amacı güdülüyordu!

Dört bölgeden sayısız yetişim ailesi insanlarını belirlenen arenalara gönderdi. Ardından Yıldırım Semavi Tapınağı'nın bir elçisinin hakemliğinde nihai yarışma için Yıldırım Semavi Tapınağı'na gönderilecek 108 kişi seçilecekti!

Güney Bölgesindeki ana gezegenlerden biri olan Yeryüzü Alevi Gezegeni. Gezegenden binlerce kilometre uzaktaki uzay parlak ışıkla kaplanmıştı.

Binlerce kilometre uzakta sayısız yetişimciyle dolu bir alan vardı. Güney Diyarının savaş alanı burasıydı!

Binlerce kilometre uzakta sayısız mavi taş süzülüyordu. Her taşın üzerinde bir yada birkaç insan oturuyordu. Mavi taşlar tüm alana yayılmıştı.

Bu taşlar Güney Bölgesi tarafından yarışmayı izlemek isteyen insanlar için hazırlanmıştı. O anda mavi taşlarda on binlerce yetişimci bulunuyordu!

Yetişim seviyeler çeşit çeşitti ama çoğu birinci adım yetişimciydi. Yarışmaya gelen aile üyelerine eşlik etmek dışında ayrıca semavi büyüleri izleyerek bakış açılarını genişletmeyi arzuluyorlardı.

Sayısız mavi taşı arasında kırmızı taşlar da vardı ve bu taşların üzerinde oturan yetişimcilerin gözleri savaşma isteğiyle parlıyordu. Bu insanlar Güney Diyarında semavi ünvanı almak için dövüşme hakkı elde etmiş kişilerdi!

Yaklaşık 300-400 tane kırmızı taş vardı. Yıldırım Semavi Tapınağı'na gitme hakkı kazanacak kişiler onların arasından seçilecekti.

O anda binlerce kilometrelik savaş alanında iki yetişimci dövüşüyordu. Bölge çeşitli büyülerle doldu ve iki taraf aşağı yukarı denkti. İzleyiciler, özellikle dövüşme sırası gelmek üzere olanlar bu olayı dikkatle izliyordu.

Tabii ki sadece bir bakış atıp gözlerini çevirenler de vardı. Belli ki bu dövüş onların ilgisini çekmeyi başaramamıştı.

Zhan Konglie bunlardan biriydi!

Zhan ailesi büyük bir aileydi. Zhan Konglie ise bu ailenin en iyi küçüğüydü. Ailesinin ondan beklentisi Güney Bölgesi yarışmasında ilk 10'a girmekti!

"İlk 10... eğer bir terslik olmazsa çantada keklik olacak!" Zhan Konglie sert bakışlarla bölgeyi süzdü ve bir kırmızı taşa gözlerini çevirdi. O kırmızı taşta gözleri kapalı oturan Shengong Hu vardı. Zhan Konglie'nin bakışını fark etmiş gibi gözlerini açtı.

Birbirlerine gülümsediler ve bakışlarını ayırdılar.

Shengong Hu gözlerini çevirdiğinde boş bir ifadeyle uzaklara baktı. En başta Yao ailesinin haberini alınca lorduna yardım etmek istemişti. Fakat Shengong ailesinin atası bizzat ona gelerek durdurmuştu.

Shengong Hu istemese de en nihayetinde buna boyun eğmişti. Fakat istemsizce gülümsemişti. Yao ailesi lordunu kızdırarak aslında canına susamıştı!

Fakat bundan sonra gerçekleşen olaylar da Shengong Hu'nun beklentilerinin dışındaydı. Lordu Yao ailesine sürekli karşı saldırıyla cevap vermiş, birçok yetişimci öldürmüş ve Şeytan Efendi ünvanını almıştı.

En sonunda Kuzey Bölgesinde sarsıcı bir savaş olmuş ve Xu Mu ismi tüm Yüce Gök Yıldız Sistemi'nde yankılanmıştı!

Tüm bunlar dışarından bakınca görkemli görünse de Shengong Hu'nun izlenimi çok farklıydı. Uzun bir süre sessiz kalarak önceden yaşananları tekrar hatırlamış ve kalbinde acı hissetmişti.

Shengong Hu gibi zeki birinin kendi tahminleri vardı.

"Korkarım ki Xu Mu hayal ettiğim kadar güçlü değil... Sanırım yetişim seviyesi benden daha aşağıda... Yetişimini artırma konusunda ne kadar istekli olsa da en fazla benim gibi zirve Maddi Yang aşamasında. Yazık." Shengong Hu son derece karmaşık duygular içinde bakışlarını geri çekti.

Zhan Konglie'nin kalbi de son derece karmaşıktı. O da Shengong Hu kadar zekiydi ve Yao ailesinin Wang Lin'in peşine düştüğü haberini alınca yavaş yavaş gerçeği fark etmişti. Onun kalbi de acı bir hisle dolmuştu.

"Xu Mu... Yazık, Zhan Konglie olarak benim bile kandırıldığım bir günün olacağını hiç düşünmemiştim. Onun yetişimini aslında görebildim, görebilecek bir şey yoktu ve bu basitçe onun yetişim seviyesiydi. Yıldırım Semavi Alemi'nde Maddi Yang aşamasına ulaşmak için talihli bir olayla karşılaşmış olmalı ve benim düşündüğüm gibi yetişimini aslında saklamıyordu!

Şu an bile Maddi Yang aşamasında olmalı. Onun hakkında yanıldım!" Zhan Konglie iç geçirdi ve hayal kırıklığıyla doldu.

Zhan Yun ise Zhan Konglie'nin arkasındaki mavi taşta oturuyordu. Onun kaşlarını çattığını görünce iç geçirdi. Kuzeninin kıdemli hakkındaki düşüncesini çok iyi anlıyordu...

Bu süreçte kıdemlinin ismi Yüce Gök Yıldız Sistemi'nde ünlenmişti. Yıldırım Semavi Alemi'nde olanları her hatırladığında şok hissediyordu. Eğer kıdemli liderlik yapmasaydı çoktan ölmüş olacaktı.

Üzerinde Tang Yanfeng'in oturduğu başka bir kırmızı taş vardı. Bunları izlerken konuşmak yerine soğukça homurdandı.

Zhang Konglie, Shengong Hu ve Tang Yanfeng Güney Diyarında ünlü yetişimcilerdi. Onlara Güney Bölgesinin üç afeti ismi verilmişti!

Yetişim ailelerinden yarışmayı izlemeye gelenler dışında savaşları yönetmekle görevli insanlar da vardı. Yıldırım Semavi Tapınağı'ndan üç kişi gelmişti.

İki tanesinin üzerinde yeşil cübbe vardı ve izlerken gözleri soğuktu. Birisi ise çok yaşlıydı ve mor bir cübbe giymişti. Sanki olup bitenleri önemsemiyor gibi gözlerini kapatmıştı.

Yeşil cübbeli iki elçi, mor cübbeli yaşlıya karşı son derece saygılıydı. Hatta çevredeki Güney Bölgesi ataları bile ona karşı saygılıydı.

O üçü dışında Güney Bölgesinin yetişim ailelerinin ataları da vardı. Bu insanlar beyaz taşların üstünde oturuyordu! Beyaz taşların sayısı 10'dan azdı ama bu taşların üzerinde oturan kişiler son derece ünlü isimlerdi!

Fakat Shengong ailesinin atası ile Li Yunzi orada değildi.

Arenadaki dövüş yavaş yavaş sona yaklaşıyordu. Alandaki yetişimcilerin aileleri dövüşü dikkatle takip ediyordu.

Bir an sonra dövüşçülerden birinin vücudu büyünün isabet etmesiyle titredi. Yüzü soldu ve ağzının kenarından kan geldi. Rakibinin kendisini takip ettiğini görünce iç geçirdi ve konuştu, "Yenilgiyi kabul ediyorum!"

Onu takip eden kişiden bir kahkaha yükseldi. Döndü ve kovalamayı bıraktı.

Arenada bir gölge belirdi, yeşil cübbeli Semavi Yıldırım Elçilerinden biriydi. Bir yıldırım parlaması gibi ortaya çıkarak arenayı süpürdü ve sakince konuştu, "Li Ye kazandı!"

Yeryüzü Alevi Gezegeninin dışında bu savaşlar yapılırken Wang Lin'in figürü yüz binlerce kilometre uzakta belirdi.

Soğuk gözlerle uzaklara doğru baktı.

"Li Yuan Güney Bölgesi yarışmasının Yeryüzü Alevi Gezegeninde yapılacağını söylemişti! Her katılımcının bir yetkinlik nişanına ihtiyacı olacak! Nişanı yoksa girmesine izin verilmeyecek ve yarışma başladığında 100,000 kilometrelik alan mühürlenecek! Eğer geç kalırsan girmene izin verilmeyecek!"

Wang Lin soğukça homurdandı ve bir adım ilerledi. Ayaklarının altında dalgalanmalar oldu ve ikinci adımla birlikte ortadan kayboldu.

Yeryüzü Alevi Gezegeninin 100,000 kilometrelik alanında 10,000 kilometre aralıklarla yetişimciler oturuyordu. Gezegenin etrafında bir daire oluşturmuşlardı ve dışarıdan gelenlerin girmesini engelliyorlardı.

Onlardan ruhsal enerji şeritleri çıkmıştı ve birbirine sıkıca bağlanarak bir ağ yaratmışlardı. Eğer birisinin pozisyonu değişirse hemen diğerleri bunu fark edecekti.

Men Lin o sırada kalbinde öfkeyle yıldızların arasında oturuyordu. O, Yeryüzü Alevi gezegeninden Meng ailesinin bir üyesiydi. Yarışma sırasında semavi büyüleri gözlemlemek istemişti. Fakat onu buraya göndermişlerdi ve buna çok kızgındı.

Akranlarının onun buraya muhafız olarak gönderilmesiyle nasıl alay ettiklerini düşününce daha da yüzü düştü ve ne olursa olsun kendini sakinleştirip yetişim yapamadı.

"Semavi ünvan yarışmasında bazı semavi büyüleri görebilseydim, özellikle Güney Bölgesinin üç afetinin büyülerini, yetişimim için büyük kazanç sağlayacaktım. Yazık!" Meng Lin derin bir iç geçirdi. Henüz Ruh Dönüşümü'nün son aşamasındaydı ve Yükseliş aşaması'na son adımı atamamıştı. Ardından ileriye doğru bakarken göz bebekleri aniden küçüldü.

Bir anda 1,000 adım uzakta bir dalgalanma belirdi. Dalga yayılırken içinden birisi çıktı.

Bu kişi beyaz giyinmişti ve siyah saçları rüzgarsız havada dalgalanıyordu. Özellikle gözleri çok çarpıcıydı. Meng Lin bu gözlerle karşılaştığında adeta zihninde sayısız yıldırım çaktı. Has ruhu neredeyse yıkılacaktı ve ruhsal enerjisi vücudundan dışarı sızdı.

O anda bilincini kaybetti.

Wang Lin'in figürü titreşti ve Meng Lin'i geçip gitti. Wang Lin daha çok ilerlemeden önce Meng Lin tekrar kendine geldi. Kafası tamamen bulanmıştı bir halde arkasına baktı ama hiçbir şey göremedi.

“Garip, nedense bir anda transa girdim..." Meng Lin kafasını kaşıdı ve aklına bir neden gelmedi. İç geçirdikten sonra yetişime devam etti. Garip bir şekilde bu sefer başarılı oldu ve sakinleşerek hemen yetişime daldı.