Bölüm 845: Rüya Daosu

avatar
1353 40

Xian Ni - Bölüm 845: Rüya Daosu



Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

 

Fakat tam iki parmağı Yao Bingyun'un alnına dokunduğunda Wang Lin aniden duraksadı. Yao Bingyun'un soluk yüzüne baktı ve sessizce düşündü.

 

"Başkasının daosunu yutmak... bütün daosunu almak ve onu kendinin gibi kullanmak... Fakat gökleri daosu sonsuzdur ve daolar sınırsızdır. Yutmaya başladığımda bir örnek yaratacağım ve ileride daoları sonu gelmeksizin yutmak zorunda kalacağım... Sonuç olarak Tian Yunzi gibi geri dönüşü olmayan aynı yola gireceğim!

 

Fakar eğer yutmazsam karmayı anlayamayacağım ve karma hayali kalmaya devam edecek. Yutmalı mıyım... yoksa yapmamalı mıyım?"

 

Wang Lin'in herhangi bir konuda bu kadar uzun süre tereddüt etmesi nadir görülen bir şeydi. Yao Bingyun'a karşı bir hırsı yoktu, sadece kendi daosunu arıyordu!

 

Bu adım tıpkı dao seçimi gibi son derece kritikti. Yetişimcileri hayatını dao yetiştirmek için harcıyordu. Herkesin daosu farklıydı, kişinin tecrübeleri ve hislerine bağlı olarak daoları sürekli değişiyordu. Dünyadaki her şey dao olabilirdi!

 

"Tian Yunzi bir seferinde 3,600 tecessümünün olduğunu ve her birinin bir semavi büyüyü kontrol ettiğini söylemişti. Benim gözümde bu 3,600 tecessüm onun 3,600 daoyu yuttuğu anlamı taşıyor. Bu kadar fazla dao yuttuktan sonra on binlerce yıl geçmesine rağmen hala üçüncü adıma ulaşamadı!

 

Fakat eğer ben yutmazsam karmayı kavrayamayacağım ve belirsiz bir halde kalacağım. Eğer bir yönüm olmazsa daoyu nasıl arayabilirim..."

 

Wang Lin'in yüzü tereddütle doldu. Sağ eli Yao Bingyun'un üzerinde dururken gözlerinde ikilem ve kararlılık ifadeleri gidip geldi. Fakat ne olursa olsun parmaklarını tam anlamıyla bastıramadı.

 

Zaman yavaşça aktı. Güneş ufukta ilerledi ve gündüz geceye dönüştü ve üç gün geçti! Wang Lin için bu üç gün 300 yıl gibiydi ve görünüşü bile yaşlanmıştı!

 

Üç gün boyunca vücudu hareket etmedi.  Kalbinde yükselen bir fırtına vücudunu doldurdu.

 

Mırıldandı, "Dao... Dao nedir..." Bu üç günde bu kelimeler ağzından sayısız kez çıktı. Sanki kendi kendine soruyordu ve gözlerindeki ikilem daha da güçlenmişti.

 

"En nihayetinde... Dao tam olarak nedir..." Daoyu ararken vücudundaki has enerjinin çalkalandığını idrak edemedi. Son üç günde has enerjisi giderek hızlanmış ve en sonunda adeta bir fırtınaya dönüşerek kontrolden çıkma noktasına gelmişti.

 

En sonunda has enerji vücudundan dışarı çıkarak bir burgaç oluşturdu. Bu burgaç siyah beyazdı!

 

Siyah beyaz burgaç, yin ve yang gibi dönüyordu. Kaynaşmış olsalar da birbirlerinden kesin bir çizgiyle ayrılmışlardı!

 

Bu burgaç giderek güçlendi ve hızlandı. Dao aramaya dalmış olan Wang Lin bundan tamamen habersizdi.

 

Daoyu ararken has ruhu yavaşça antik yıldırım ejderhasından eski haline geri döndü. Onun insan formunu almıştı. O da oturdu ve sanki bir şeyi işaret ediyormuş gibi elini kaldırdı ama elini geri indirmedi.

 

Sanki Wang Lin'in hayatını, dao arayan hayatını işaret ediyordu!

 

Sabahın erken saatlerinde güneşin ilk ışınları Qing Ling gezegenine vurdu. Gezegendeki ölümlüler uykularından uyandılar ve gündelik hayatlarına başladılar.

 

Yetişimciler güneşin yang ruhsal enerjisini yetiştiriyordu. Fakat bugün ruhsal enerji son derece etkindi ve öncekinden daha zengindi. Neredeyse bütün yetişimciler bunu fark etti ve şaşkın bir mutluluk yaşadılar. Hemen yetişim yapacak yer aradılar.

 

Bazıları kuzeydoğuya doğru yüzlerini çevirdiklerinde yetiştirdikleri ruhsal enerjinin kat kat daha yoğun olduğunu fark ettiler ve insanlar kuzeydoğuya doğru uçtular.

 

Qing Ling gezegeninin kuzeydoğusunda Heng Yun Zirvesi vardı. O anda zirvenin 5,000 kilometre uzağında birçok yetişimci vardı. Sanki yetişim yaparken dağa tapıyorlardı.

 

Bazen kısa bir yetişim süreci birkaç günlük yetişime bedel hale geliyordu.

 

O anda Heng Yun Zirvesinin tepesinde bir gök ve yer görüntüsü belirdi. Zirve beyaz ve siyah gaz ile doldu ve bir araya kaynaşarak yin ve yang görüntüsü oluşturdular. Uzaktan bakınca mavi gökyüzünün altında bu siyah ve beyaz gaz son derece parlaktı. Sanki bir tabloyu andırıyordu ve onu gören herkesin kalbini şaşkınlıkla doldurdu.

 

Bu şaşkınlık ruhlarından geldi ve ruhlarında yayıldı. Adeta gizemli bir kuvvet onları içine çekmişti ve kendilerini bunun içinden çıkaramıyorlardı.

 

"Dao... ne..." O anda Qing Ling gezegenindeki bütün yetişimcilerin ruhlarında antik bir ses yankılandı.

 

Bu ses antik bir aura barındırıyordu, sanki sayısız yıllık bir hayat tecrübesine sahipti. Daosunu teyit etmek için inatçı bir kanıt arayışı içindeydi. Herkes bunu duyduğunda afalladı, sanki yıldırım çarpmıştı.

 

İstemsizce bunu kendilerine sordular.

 

"Dao... ne!?!"

 

Heng Yun Zirvesinde, Wang Lin'in mağarası rüzgar esintisiyle toza dönüştü. Rüzgar tarafından götürülen toz ortadan kayboldu.

 

Zirvedeki mağara tamamen yok oldu ve geriye sadece Wang Lin ve baygın yatan Yao Bingyun vardı. Parmakları hala Yao Bingyun'un alnının üstündeydi.

 

Onların üstünde dairesel bir yin ve yang görüntüsü vardı. Yavaşça dönüyordu ve Qing Ling gezegenindeki ruhsal enerji ondan etkilenmişti. Ruhsal enerji yavaşça yayıldı.

 

O anda dışarıdan bakan birisi tüm gezegenin siyah beyaz gaz ile kaplandığını görecekti. Bu şok edici bir sahneydi.

 

Eğer Kan Atası'nın yetişimine sahip birisi oradan geçse şok olurdu. Bu ikinci adım insanlar tarafından Rüya Daosu olarak bilinen bir şeydi!

 

Söylentilere göre en başta rüyasında dao aydınlanması elde eden Peng Zu isimli bir ölümlü vardı. O antik bir semavi olmuştu ve on binlerce dao kalbi kayıt etmişti. Güneş ve ayı görebiliyordu!

 

Wang Lin daosunun kanıtını ararken ikilem içindeydi. Bir rüyaya dalmıştı, sanki fiziksel vücudundan ayrılmış ve yavaşça yükseliyor gibiydi. Fakat bu has ruhu değildi, has ruhu hala olduğu yerde duruyordu.

 

"Dao... ne..." Bu garip trans hali içindeyken vücudunun yavaşça dağıldığını ve Qing Ling gezegeni ile bir olduğunu hissetti. Sanki gezegenin kendisi olmuştu.

 

Yoğun ormanda, üç adım uzunluğunda bir piton oradan geçen küçük bir canavara dolanmıştı. Koca vücuduyla onu sıkıca sardı, kemik kırılma sesleri geldi. Piton tam küçük canavarı yutmaya hazırlanırken vücudu aniden titredi.

 

Koca kafasını kaldırarak uzaklara doğru baktı. Gözlerindeki soğukluk kayboldu ve yerini şaşkınlığa bıraktı.

 

"Bu dao değil..." Bir iç geçirme sesi rüzgar gibi geçti ve gözlerindeki soğukluk tekrar geri geldi. Ardından acımasızca canavarı yuttu ve uzaklarda kayboldu.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr