Bölüm 575: İmparatorun Kılıcı'nın Kindarlığı

avatar
2539 35

Xian Ni - Bölüm 575: İmparatorun Kılıcı'nın Kindarlığı


Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace


Gümüş ejderha Wang Lin'e baktıktan sonra öfkeli bir kükreme patlattı. Sonra bedeni hareket etmeye başladı ve büyük pençesi Wang Lin'e doğru indi. Pençe gökten düştüğünde sanki göklerin ta kendisi düşüyormuş gibiydi ve güçlü bir aura anında etrafı doldurdu.

 

Wang Lin başını kaldırıp göğe baktı. Geçen günlerde gümüş ejderhanın gücünü birçok kez deneyimlemişti. Wang Lin hareket etmedi, bunun yerine 3.792 katliam enerjisi şeridi güçlü bir öldürme niyeti saldı. Öldürme niyeti yayılırken gökleri ve bu dünyayı delebilecek bir aura ortaya çıktı.

 

3.000'den fazla katliam enerjisi, gümüş ejderhanın pençesine doğru keskin bir kılıç gibi atılan muazzam bir öldürme niyeti saldı.

 

Bir güm sesiyle kızıl dünya baştan aşağı sallandı. Gümüş ejderhanın pençesi, 3.792 katliam enerjisi şeridinin gücünün altında çöktü.

 

Gümüş ejderha hiddetli bir kükreme çıkardı ve ejderha gözleri hiç görülmemiş bir öldürme niyeti saçtı!

 

Yaşadığı sayısız yıl boyunca daha önce yaralanmış olsa da bu, bir karıncanın onu ilk yaralayışıydı.  O pençe tam gücü olmasa da değersiz bir yiyeceğin dayanabileceği bir şey de değildi!

 

Şeytan generalleri bile bu pençeye dayanamazdı!

 

O an ejderha gerçekten öfkeliydi! Şeytan imparatorunun kılıcı olarak mutlak itibara sahipti, bu yüzden değersiz bir yiyecek tarafından savaşa davet edildiğinde o yemeği direkt yok etmeye karar verdi!

 

Gümüş ejderhanın bedeni hareket etti ve kükrerken bir kılıç enerjisi ışını ağzında belirdi. Kılıç enerjisi ortaya çıktığı an kızıl dünya çökecek gibiydi ve geriye kalan tek şey bu kılıç enerjisi ışınıydı.

 

Kılıç enerjisi direkt Wang Lin'e doğru fırladı!

 

Wang Lin hiç tereddüt etmeden yıldırım gibi hareket etti fakat gümüş ejderhaya doğru ilerlemedi. Bunun yerine dönüp girişe doğru fırladı.

 

3.792 katliam enerjisi şeridi ona yetişti ve birbiri ardına yaşam mühürlerine dönüştü.

 

Göz açıp kapayıncaya kadar 3.792 yaşam gücü mührü Wang Lin'in alnına kazındı ve hemen bedenine yayıldı. Bedeninin etrafında 3.000'den fazla yaşam mührüyle Wang Lin, 3.000'den fazla ekstra koruma katmanı kazanmış gibiydi.

 

O an gümüş ejderhanın fırlattığı kılıç enerjisi Wang Lin'e değdi. Wang Lin'in etrafındaki yaşam mühürleri deli gibi parlamaya başladı ve çatırtı sesleri duyuldu. Wang Lin'in bedeni hiç durmadı ve girişte kayboldu.

 

Wang Lin ortadan kaybolduğunda kızıl dünyanın içindeki siyah saçlı adam çırpınıp konuştu, "Bir kereliğine kurtar beni!"

 

Sesi çok alçaktı.

 

Gümüş ejderha, mutlak öldürücü kılıç enerjisi Wang Lin tarafından zorla durdurulduğundan şaşırdı. Onun için bu büyük bir hakaretti!

 

Gümüş ejderhanın öfkesi yeni bir boyuta ulaştı. Siyah saçlı adamla hiç uğraşmayıp harekete geçti ve iz bırakmadan kayboldu.

 

Aynı anda, imparatorluk sarayındaki kılıç köşkü bomboştu. Burada süslemeler yoktu, yalnızca merkezine kıvrımlı bir gümüş kılıç yerleştirilmiş devasa bir kan formasyonu vardı.

 

O an kıvrımlı kılıç birden bire kılıç vızıltıları çıkardı. Kısa süre sonra direkt göğe uçtu ve bir gümüş ışık ışınında çatıyı delip geçti. Gök Şeytan Şehri'ndeki herkesin hissedebileceği bir kılıç enerjisi taşıdı ve gökte bir kez daire çizdikten sonra direkt Hong Şehri'ne doğru fırladı.

 

O an tüm başkomutanlar ve şeytan generalleri bu kılıç enerjisini fark etti. Hepsi dışarı çıkıp gece göğüne baktı.

 

İmparatorluk köşkünün içinde beyaz cübbeli orta yaşlı bir adam gece göğüne baktı. Gözleri parladı ve mırıldandı, "Kim İmparatorun Kılıcı'nı kızdırdı da kılıç formasyondan ayrıldı?!"

 

Şeytan Generali Shi Xiao da köşkünden göğe baktı. Gökteki gümüş ışığa bakarken Sun Tao'nun ifadesi ciddiydi ve çok şok olmuş durumdaydı.

 

"İmparatorun Kılıcı kendi kendine dışarı uçtu, bu konuda garip bir şeyler var!" Shi Xiao derin bir nefes aldı ve gözleri gizemli bir ışık saçtı.

 

Evren Şehri'nde siyah saçlı bir adam bahçesinden göğe baktı. Yalnızca figürünü açığa çıkarmıştı ve gökteki gümüş ışığa bakarken yüzünü göstermedi. Fısıldadı, "Bu İmparatorun Kılıcı'nın gazabı! İmparatorun Kılıcı siz ikinize göre nasıl?"

 

Bu kişinin arkasında iki kişi vardı ve ikisi de sırtlarında büyük kılıçlar taşıyordu. Uzakta kaybolan gümüş ışığa bakarken ikilinin gözleri gizemli bir ışık saçtı.

 

Biri biraz düşündükten sonra konuştu, "Usta'nın kılıcından aşağı kalır yanı yok!"

 

"Öyle mi?" Siyah saçlı adam dönüp çok yakışıklı yüzünü açığa çıkardı ve o yakışıklı yüzde bir parça kararlılık da vardı.

 

O bir numaralı şeytan generali, Ateş Şeytan Ülkesi'nin yanında görev yapan Mo Fei'ydi!

 

Ancak yakından bakıldığında bu kişi, Hong Hapishanesi'ndeki siyah saçlı gence tıpatıp benziyordu!

 

Mo Köşkü'nün içinde, Mo Lihai'nin yüzü gökteki gümüş ışığa bakarken şokla doluydu. Onun açıkça Hong Hapishanesi'ne doğru gittiğini görebiliyordu, bu kalbinin teklemesine neden oldu ve içine kötü bir şeyler doğdu.

 

"İmparatorun Kılıcı! Wang Lin için gidiyor olamaz..." Sonra Mo Lihai başını iki yana sallayıp kendi kendine konuştu, "Wang Lin o yetişimiyle nasıl İmparatorun Kılıcı'nın harekete geçmesine neden olabilir ki? Çok düşünüyorum."

 

Bunu dese de kalbindeki kötü önsezi git gide güçlendi.

 

Kraliyet sarayının içinde kraliyet cübbeli biri göğe bakıp gülümsedi.  "Acaba haksızlığa maruz kalmış olabilir mi? Uzun zamandır bu kadar öfkelendiğini görmemiştim. İlginç!"

 

Kraliyet cübbeli adamın arkasında büyüleyici bir kadın yumuşakça konuştu, "İmparator, seni bu kadar mutlu eden ne?"

 

Wang Lin'in bedeni, Hong Hapishanesi'ndeki merdivenlerden yukarı yıldırım gibi hareket etti. Çok hızlı hareket ediyordu ve kaçarken bedenindeki kan kaynıyordu. O kılıç enerjisi, Wang Lin'in bedeninin etrafındaki yaşam mühürleri tarafından saptırılsa da yine de bedenindeki kanın kontrolden çıkmasına neden oldu.

 

Merdivenlerden aşağı yavaş yavaş inmişti fakat şimdi son hızla çıkıyordu.

 

Kısa süre sonra merdivenlerin tepesine vardı. Xu adlı adam orada durup göğe bakıyordu. Garip bir ifadesi vardı ve kendi kendine mırıldandı, "Bu mesele... Biraz kontrolden çıktı..."

 

Wang Lin bir anda ortaya çıktı. Ortaya çıktığı an Xu adlı adam dönüp Wang Lin'e baktı. Nefesini verdikten sonra hemen fısıldadı, "Buradan çıkamazsın, beni takip et!" Sonra kenara sıçradı ve hızla başka bir yoldan aşağı uçtu.

 

Wang Lin'in gözleri küçüldü fakat kısa süre sonra yıldırım hızında uçan akılalmaz kılıç enerjisini hissetti. O kılıç enerjisini çok iyi biliyordu, bu gümüş ejderhaydı!

 

Kafasının uyuştuğunu hissetmesi üzerine Wang Lin çabucak Xu adlı adamı takip etti. Kendinden en ufak bir iz bırakmadan varlığını çabucak gizledi.

 

İkisi çok hızlı hareket edip Hong Hapishanesi'nin içinde hareket ettikten sonra ortadan kayboldu.

 

Kısa süre sonra ikisi gitti, İmparatorun Kılıcı vardı ve direkt kapıyı aştı. Hapishanenin içinde  ilerleyerek itibarını kaybettiren yiyeceği aradı!

 

O an Hong Şehri'ndeki bir binanın duvarında bir açıklık sessizce ortaya çıktı. Wang Lin açıklıktan dışarı çıktı. Xu adlı adam dışarı çıkmak yerine nefesini verip hızla konuştu, "Anlaşmamızı unutma!"

 

Sonra duvar kapandı ve Xu adlı adam hızla ayrıldı. Koşarken kendi kendine mırıldandı, "Buna değmedi... İmparatorun Kılıcı'nı buraya çekeceğini bilseydim ne olursa olsun onu oraya göndermezdim..."

 

Wang Lin varlığını tamamen gizlemişti. Semavi ruhsal enerji kullanıp uçmadı ve bunun yerine sokakta hızla yürüdü. Uzaktaki Hong Hapishanesi'nden yıkım sesleriyle öfkeli kılıç vızıltıları duyabiliyordu.

 

Wang Lin daha da hızlı hareket etti. Orası Mo Köşkü'nden çok uzak değildi. Yarım tütsü çubuğunun yanacağı süre kadar sonra Wang Lin Mo Köşkü'ne vardı. Mo Lihai, Hong Hapishesi'ne bakarken bahçede duruyordu ve içinde bir felaket hissi vardı.

 

O an anında Wang Lin'i gördü ve Wang Lin'in varlığını gizlediğini gördüğünde zekası sayesinde neler olduğunu hemen anladı. Acı bir gülümseme takınıp Wang Lin'i sahte dağa götürdü ve avucunu dağa vurarak bir delik yarattı.

 

"Burası, kapalı kapıların ardında yetişim yaptığım yer. Burada bir süreliğine saklanmalısın!"

 

Wang Lin'in ilahi hissi yayıldıktan sonra hiç konuşmadan içeri atladı. Mo Lihai derin bir nefes alarak yere oturdu ve deliği kapattı. Hiçbir şey yokmuş gibi orada yetişim yapmaya başladı.

 

Mo Lihai için uykusuz bir gece olacaktı ve bu, Gök Şeytan Şehri sakinleri için de geçerliydi!

 

Gece boyunca tüm Gök Şeytan Şehri gümüş ışıkla aydınlandı. İmparatorun Kılıcı kendisini yaralayan yiyeceği bulamadıktan sonra daha da öfkelendi. Hong Hapishanesi'ni yerle bir ettikten sonra Gök Şeytan Şehri'nin üstünde daireler çizip delicesine araştırdı.

 

Bu, Mo Lihai'nin işini zorlaştırdı. İmparatorun Kılıcı'nın Wang Lin'i bulamamasını sağlamak için şeytani ruhsal enerjisini, Wang Lin'in varlığını gizlemek için kullanıp duruyordu.

 

İmparatorun Kılıcı Mo Lihai'yi fark etti fakat Mo Lihai şeytani ruhsal enerjisini çok fazla yaymıştı, bu yüzden İmparatorun Kılıcı geçip gitti. Aslında İmparatorun Kılıcı dikkatlice baksaydı bile Wang Lin'i bulamazdı.

 

Wang Lin aurasını tamamen gizleyip Göğe Başkaldıran Boncuk'a girmişti. Li Muwan'ın Oluşan Ruh'unun karşısında oturuyordu.

 

Gece boyunca İmparatorun Kılıcı git gide daha da öfkelendi. Tüm geceyi Gök Şeytan Şehri'ni araştırarak geçirdi fakat yine de o aşağılık yiyeceğin izini bulamadı!

 

Öfkesi büyümeye devam etti.

 

Bu ona yapılan başka bir hakaretti!

 

Sabahın erken saatlerinde İmparatorun Kılıcı isteksizlikle dolu şekilde bir kılıç vızıltısı çıkardı. Sonra Hong Hapishanesi'ne doğru döndü ve 300 metreden uzun bir yarık oluşturan bir kılıç enerjisi ışını fırlattı.

 

Öfkesini saldıktan sonra İmparatorun Kılıcı öfke dolu bir şekilde formasyona döndü.

 

Hong Hapishanesi, Gök Şeytan Şehri'nin dört büyük hapishanesinden biriydi. İmparatorun Kılıcı tarafından hasara uğramış olsa da bir sürü insan gücü ve malzemeyle hızla onarıldı. Fakat İmparatorun Kılıcı Hong Hapishanesi'ne takmış gibiydi, onarıldığında İmparatorun Kılıcı ortaya çıkıyor ve öfkesini boşaltmak için onu yok ediyordu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr