Çevirmen: Hollywood Hootsman

Editör: Lord Viole Grace

Ceng Niu'nun Li Yuanfeng'le olan savaşının haberi gezegenene yayılırken Ceng Niu bir kez daha ortadan kayboldu.

Wang Lin Xue Yue'den ayrıldıktan sonra iki kolu cennete başkaldıran boncuğa getirmeden önce hemen izole bir yer buldu.

Situ Nan'ın dev ruhunun önünde durdu. Geldiğinde iki koldaki mührü bozdu.

Bozduğu an iki kol gizemli bir şekilde Situ Nan'ın ruhunun etrafında süzüldü.

Wang Lin ciddi bir ifadeyle olanlara baktı. Bunların Situ Nan'ın kolları olduğunu tahmin etmişti ve şimdi daha da emindi.

Yüzlerce yıldır ilk defa Situ Nan'ın ruhu titredi. Sonra parlak bir ışık hemen belirdi ve iki kopmuş kolu çevreledi.

Kopuk kollar yavaşça ruhuna hareket etti ve nihayetinde ruhunun içine karıştılar.

Wang Lin, Situ Nan'ın ruhunun çok hızlı bir şekilde iyileştiğini açıkca hissedebiliyordu. Yarı şeffaf halinden yavaş yavaş katı hale geliyordu.

Kısa süre sonra ruhtan gelen ışık kayboldu. O an Situ Nan'ın ruhu bir kere daha katılaştı ama hala uyanmamıştı.

'O zamanlar Situ Nan ancak Ruh Dönüşümü aşamasına ulaştıktan sonra uyanışına yardım edebileceğimi söyledi. Bu konuda çok belirsizdi. Korkarım ki bunun semavi ruhsal enerjiyle bir alakası var.' Wang Lin, Situ Nan'ın ruhuna bir süre bakıp düşündü sonra annesinin ve babasının ruhlarına baktı.

Acı acı konuşmadan önce çok uzun bir süre onlara baktı, “Anne, baba, oğlunuz ikinizi de reenkarnasyon döngüsüne geri göndermeli ama yapamıyorum...”

Çok uzun bir süre sonra Wang Lin iç çekti ve cennete başkadıran boncuktan çıktı.

'Bu kopuk kollar gerçekten de Situ Nan'ın bedeninin parçalarıydı. Acaba bedeninin hala kaybolmamış başka parçaları var mı?' Wang Lin cennete başkaldıran boncuktan çıkarken uzaklara baktı. Baktığı yer Dev İblis Klanı'nın olduğu yerdi.

'Li Yuanfeng'in ruhunu kontrol ettim. İki kopuk kolu kazara elde etmiş ve nereden geldiğine dair hiçbir fikri yok.' Wang Lin başını salladı, sonra bir adım attı ve ortadan kayboldu.

'Dev İblis Klanı'nın atasından semavi kılıcı geri almalıyım! O zaman Sun Tai Dev İblis Klanı'nın atasıyla dövüşmüştü ama sonunda Dev İblis Klanı'nın atası soyunun gücünü kullanarak kazanmıştı. Fakat daha sonra Sun Tai'nın ceset kuklası tarafından avlandı, yani ölü mü diri mi belli değil.'

'Ölmediyse bile yeni bir vücuda sahip olması gerekecek. Birinin yeni bedenine alışması için gereken süre uzun veya kısa olabilir. Acaba yeni bedenine tamamen uyum sağlamış mıdır?' Bir adımla Wang Lin bir antik aktarma dizisinden ortaya çıktı.

'Dev İblis Klanı'nın atası Li Yuanfeng'ten farklı. Li Yuanfeng Ruh Dönüşümü aşamasına zorla ulaştı ama Dev İblis Klanı'nın atası yetişimiyle ulaştı. Ayrıca Dev İblis Klanı'nın dövüş tarzı bir antik tanrınınkine benzer. Belki de atalarının antik tanrılarla bir ilişkisi vardı.'

'Sonuç olarak onunla dövüşsem mi dövüşmesem mi emin değilim!'

Wang Lin hafifçe kaşlarını çattı ve aktarım dizisine girmeden önce durdu. Aktarım dizisindeki varış yerlerinden biri Dev İblis Klanı'ydı.

Wang Lin'in ifadesi düşünmeye başladığında çok kararsızdı.

'Bunlar en önemli şeyler bile değil. En önemli şey, Ruh Dönüşümü orta aşamadaki Sun Tai'nin bile korktuğu soy gücü. Nihayetinde Sun Tai bile girdaba çekildi. Sonuç olarak kazanacağıma dair güvenim çok az.'

'Dövüşsem mi dövüşmesem mi?!' Wang Lin'in hayatında birkaç kez yapacağı şeyin ilki gerçekleşti ve tereddüt etmeye başladı.

'Dövüşürsem sonuç belirsiz!'

'Dövüşmemek de bu kişiyi öldürmek için en iyi şansı kaçırmak olur. Sahiplenmesini bitirmesini beklersem onu öldürebilmek için kaç yıl beklerim bilmiyorum. Beni öldürmek istemesinin nedeni yıllar önce cennete başkaldıran boncuğu gören Dev İblis Klanı üyesi olmalı.'

Wang Lin 500 yıl yaşamıştı, bu sürede en aptal kişi bile tilki gibi olurdu ve o aptal da değildi. Bu 500 yıl ona bir sürü şeyi görüp deneyimleme fırsatı verdi.

Çeşitli ipuçlarını bir araya getirdikten sonra iki yıl önce uyandığında her şeyi kavramıştı.

Wang Lin'in gözleri parladı ve antik aktarım dizisine adım attı. Formasyona bir semavi yeşim yerleştirdi ve aniden on parlayan nokta bulunduran bir harita belirdi.

Wang Lin sağ eliyle bu noktalardan birine dokundu. Harita kayboldu ve aktarım dizisi açıldı.

Dizi git gide parlarken Wang Lin'in figürü yavaş yavaş kayboldu.

Pilu'daki bir antik aktarım dizisi parladı ve bir figür ortaya çıktı.

Figür durmadan doğruca Ruh Arıtma Tarikatı'na yöneldi.

Gecenin karanlığında Ruh Arıtma Tarikatı'nın üç dağı, göğü delen üç keskin kılıç gibi görünüyordu.

Wang Lin'in figürü Ruh Arıtma Tarikatı'nın dışında belirdi. Savunma formasyonunu geçti ve dokuz altın halkaya doğru uçtu.

Dokuz altın halka parladı ve sonra orta yaşlı bir adam belirdi. Wang Lin'i gördüğünde iç çekip konuşmaya başlamadan önce karmaşık bir ifade sergiledi, “Ben, Quyang Tian, genç tarikat ustasını selamlarım.” (Ç.N: Genç tarikat ustasından kastı tarikat ustasının varisi, sonraki tarikat ustası.)

“Genç tarikat ustası...” Wang Lin'in gözleri parladı. Du Tian'ın bu Ruh Oluşturma yetişimcilerine konuştukları konuyu bahsetmiş olduğunu düşündü.

Wang Lin ellerini kavuşturdu ve konuştu, “Yetişimci dostum Quyang, atayı selamlamak istiyorum.”

Quyang başını salladı ve konuştu, “Ata kapalı kapı yetişimine girdi, bu yüzden çok acil bir mesele olmadıkça rahatsız edilemez. Ancak ata geleceğini zaten tahmin etti ve sana vermem için iki şey hazırladı.”

Sonra ifadesi bir çanta fırlatırken daha da karmaşıklaştı.

Wang Lin sakince çantayı yakaladı. Taradıktan sonra hemen ifadesi garipleşti.

Ouyang Tian acı acı gülümsedi. “Genç tarikat ustası, Du Tian'ın bizzat kendisinin belirlediği sonraki halef. 700 yıldır Ruh Arıtma Tarikatı'ndayım ve bu ana bayrak değil de yanıltıcı alt bayrak olsa da atanın birine bunu verdiğini hiç görmedim.”

Daha önce ata Du Tian tarafından çağırılıp Wang Lin geldiğinde ona bu çantayı veremesi söylenmişti. Merak edip çantada ne olduğunu kontrol etmişti. Bulduğu şey şok ediciydi. Ruh Arıtma Tarikatı'na olan ebedi sadakati ve ata Du Tian'a duyduğu saygısı olmasaydı açgözlülüğüne yenik düşerdi.

Çantanın içinde yalnızca iki şey vardı.

Bir yeşim parçası ve bir ruh bayrağı.

Wang Lin yeşimi çıkarıp taradı. Bir süre sonra derin bir nefes aldı ve kan kırmızısı halkaya doğru başını eğip konuştu, “Teşekkür ederim!” Belli belirsiz olsa da bunu kalbinde hatırladı.

Sonra Quyang Tian'a doğru başını salladı ve kayboldu.

Ouyang Tian'ın ifadesi daha da karmaşık hale geldi. İç çekerken başını salladı ve altın halkasına döndü.

'Dev İblis Klanı'nın soy gücü çok güçlü ama Dev İblis Klanı'nın atası Ruh Dönüşümü aşamasına ulaşalı çok olmadı, yani tam kapasitesinde kullanamıyor. Soy gücünü sadece birini Suzaku'nun dışındaki boşluğa ışınlamak için kullanabiliyor.' Wang Lin Ruh Arıtma Tarikatı'ndan ayrılmamıştı, Ruh Arıtma Dağı'nın tepesinde oturuyordu ve gözleri kıvılcımlar saçıyordu.

Du Tian yeşimin içine Dev İblis Klanı'nın soy gücünün çok ayrıntılı bir açıklamasını kaydetmişti.

Wang Lin derin bir nefes aldı. Du Tian'ın ona bıraktığı çantaya dokunduğunda mor ve altın bir ışık dışarı uçtu.

Bu mor ve altın ışık çok parlaktı. Hemen rüzgar olmadan dalgalanan 9 metrelik bir bayrağa dönüştü.

Aynı anda bayraktan ruhsal feryat dalgaları geliyormuş gibi göründü ve  gökyüzü daha da karardı. Ay bile çıkmaya çok korkuyormuş gibi bulutların arkasına saklanmış gibiydi.

Birçok mor ve altın ışık bayrağın içinde görülebiliyordu. Sanki dışarı çıkıp da gökleri ve yeri yutacaklarmış gibiydi.

'Bir milyar ruhlu ruh bayrağı!' Wang Lin derin bir nefes aldı ve bayrağa baktı.

Bu, Du Tian'ın çantaya yerleştirdiği ikinci eşya ve Quyang Tian'ın ifadesinin çok karmaşık olmasına neden olan şeydi. Wang Lin bu kez, Dev İblis Klanı'nın atasını öldürebilmek için Du Tian'dan bir hazine ödünç almaya gelmişti.

Ancak bu bayrak gerçek bayrak değildi, gerçek bayrak kapalı kapı yetişimi sırasında Du Tian'ın yanındaydı.

Önündeki bayrak ana bayraktan yaratılan bir alt bayraktı. Gerçek bayrağın gücünün üçte birini içeriyordu ve yalnızca iki defa kullanılabilirdi. İki kullanımdan sonra kaybolurdu.

Buna rağmen bu alt bayrak paha biçilemezdi. Wang Lin'in gözleri aydınlandı ve bayrağı kavradı. Bayrağa dokunduğu an has ruhu sallandı ve vücudundan ruh bayrağına uzandı. Sonra yetişimcilerin cehennemine girme hissi belirdi.

Bir ruh denizinin ona çarptığını ve onu boğduğunu görebiliyordu.

Çığlık ve ıstırap ses dalgaları, güçlü saldırı dalgaları gibi Wang Lin'e çarptı. Aniden bir milyar ruh parçası tarafından vuruluyormuş gibi hissetti.

Güçlü bedeniyle bile bu güç altında parçalara ayrılmak üzereymiş gibi hissetti. Onu en çok şaşırtan şeyse has ruhunun çökme belirtileri göstermesiydi.

Bir saldırıya bile dayanamamıştı!

Bayrağı tutan sağ el titredi. Wang Lin'in gözleri parladı ve hızla Du Tian'ın ona verdiği ruh mühürleme tekniğini aktive etmek için tekrar odaklandı.

Bir milyar ruhlu ruh bayrağı Ruh Arıtma Tarikatı'nın bir numaralı hazinesiydi. Tüm gezegende bile bu hazine, en iyi hazinelerden biri olarak kabul edilebilirdi.

Bu hazine savaş arabası ve semavi kılıç gibiydi, kontrol etmek için önceki nesillerden aktarılan kendine has yöntemi gerekiyordu.

Bu ruh bayrağını kontrol etmenin yöntemi ruh mühürleme yöntemiydi. Şu an itibariyle, Wang Lin dahil yalnızca iki kişi ruh mühürleme tekniğini biliyordu.

Bu savaş arabasından farklıydı. Savaş arabasını kontrol etmenin yöntemine sahip olsa da Wang Lin onu doğru düzgün kullanamayacak kadar zayıftı, bu yüzden olması gerektiği kadar güçlü değildi.

Ancak bu ruh bayrağı aynı değildi. Bir yetişim seviyesi gereksinimi olsa da savaş arabasınınki kadar yüksek değildi. Asıl bedeninin ve klonun birleşimiyle Wang Lin'in şu anki yetişim seviyesi bu bayrağı kullanmak için yeterliydi.

Ruh mühürleme tekniği bedeninde aktif oldu ve ruh bayrağının içindeki has ruhu aniden parlamaya başladı. Ona doğru hücum eden tüm ruh parçaları acıyla çığlık attılar.

Bu ruh parçalarının arasında uçup Wang Lin'i çevreleyen 12 mor ve altın ruh vardı. Bu ruhlar güçlü bir baskı yayıyordu.

12 mor ve altın ruh parçası Wang Lin'e doğru eğildi.