Bölüm 363: Ruh Kırbacı

avatar
3089 17

Xian Ni - Bölüm 363: Ruh Kırbacı


Çevirmen: Zawoske

Editör: Lord Viole Grace


Yapraktan ince huzmeler uçtu ve Wang Lin’e doğru uçan devasa bir ağ oluşturdu.

 

Wang Lin’in gözleri ışıldadı ve kısıtlama bayrağını sallayarak, kara bir sis perdesinin belirmesini sağladı. Peşi sıra semavi kılıcı çıkardı ve ağa savurdu.

 

Kılıç enerjisi kara sisi geçti ve çiçek yaprağının üzerine indi.

 

Bang!

 

Yaprağın üzerinde anında çatlaklar belirdi fakat parçalanmadı. Çiçek yaprağından sayısız şerit Wang Lin’e uzanırken gökyüzünü kapladı.

 

Kırmızı Kelebek başka bir çiçek yaprağı kopartırken gözleri daha da soğuklaştı. Yaprağı ileri fırlattı ve sol eliyle bir mühür oluşturdu. Ardından yaprağı işaret etti ve yaprak hemen devasalaştı. Hala Wang Lin’e doğru gidiyordu.

 

Kırmızı Kelebek durmak yerine bir taç yaprağı daha kopardı. Dilini ısırdı ve biraz kan tükürdü. Kan yaprağın üzerine geldi ve kandan oluşma dokuz kılıç sembolü yaprakta belirdi. Dokuz kılıç enerjisi huzmesi belirdi ve Wang Lin’e atıldı.

 

“Üç taç yaprağı! Ceng Niu, buna dayanabilecek misin görmek istiyorum!” Kırmızı Kelebek altındaki buz devine burdu. Dev bir kükreme kopardı ve dokuz kılıç enerjisi huzmesinin hemen ardından yumruğunu savurdu.

 

Attığı her adımda, yerde devasa bir delik bırakıyordu. Sayısız ağaç düştü ve şok dalgaları yerde birçok çatlağın belirmesine neden oldu.

 

Bu Wang Lin’in hayatındaki en tehlikeli savaşlardan biri olarak sayılabilirdi. Zorunda olmadığı sürece Tanrı Katleden Savaş Arabası’nı kullanmak istemiyordu. Sonuçta, burası Suzaku’ydu; izleyen çok fazla kişi vardı. Sırlarının çoğunu açığa çıkarmak iyi olmazdı.

 

Kendisine gelen ağ ile yüzleşen Wang Lin, bir kükreme kopardı ve semavi kılıcı deli gibi savurarak, ağda zorla bir açıklık oluşturdu.

 

Wang Lin hızlıca açıklıktan dışarı atıldı ve bir kara ışık huzmesinin çıkması için ağzını açtı. Huzme hızlıca taç yaprağına çarpan devasa kara damga halini aldı.

 

Kara damga taç yaprağı tarafından sarılmadan önce titredi ve kara su yığınına dönüştü. Wang Lin’in yüzü solgundu. Kara damganın taç yaprağını durdurduğu anı ışınlanmak için kullandı.

 

Tam o anda, dokuz kılıç enerjisi huzmesi sessizce ulaştı. Yıldırım kadar hızlı hareket ediyorlardı. Wang Lin çabucak boyutsal çantasına vurdu ve iki çan belirdi. Kılıç enerjisiyle çarpışarak, bir ses dalgası oluşturdular.

 

Dokuz kılıç enerjisi ses dalgasının etkisi altında bir anlığına durdu fakat ardından Wang Lin’e doğru uçmayı sürdürdüler.

 

Bu duraksamayla, iki çan parçalandı ve parçalar Wang Lin’in etrafında bir zırh oluşturdu. Genç adam kükredi ve tekrardan ışınlandı. Bu sefer Kırmızı Kelebek’e saldırıyordu.

 

Ancak, tam yeniden belirdiğinde, buz devinin yumruğu önüne ulaştı. Bu yumruk öncekinden çok daha hızlıydı. Neredeyse bir anda Wang Lin’in bedenine çarptı.

 

Wang Lin geriye savruldu. Havada uçarken dokuz kılıç enerjisi huzmesi bedenine saplandı. Peşi sıra devasa taç yaprağı hızla etrafına sarılarak, açıklık bırakmadı.

 

Kırmızı Kelebek’in gözlerini öldürme arzusu kapladı ve bağırdı, “Ceng Niu, ölümünü kabullen!”

 

Sol eliyle bir mühür oluşturdu ve taç yaprağını işare etti. Çok geçmeden, taç yaprağının içinden patlama sesleri geldi.

 

Ancak, tam o anda, taç yaprağından kara bir enerji huzmesi sızdı. Kırmızı Kelebek’in ifadesi değişirken dünyayı yok edebilecek gibi hissettiren devasa bir kara kılıç enerjisi huzmesi taç yaprağından çıktı.

 

Taç yaprağı ikiye bölündü ve Wang Lin yavaşça içinden çıktı.

 

Saçını bir arada tutan toka kırılmıştı. Saçı rüzgar olmadan havada süzülüyordu ve gözleri muazzam bir soğuklukla kaplıydı. Kırmızı Kelebek’e adeta ölü birine bakıyor gibi baktı.

 

Zırhının üzeridne bir sürü çatlak vardı ve arkasındaki dokuz kılıç enerjisi de parçalandı.

 

Wang Lin yavaşça söylenirken sesi kısıktı, “Kırmızı Kelebek, savaş daha yeni başladı. Az önceki sadece ısınmaydı!”

 

Kırmızı Kelebek Wang Lin’e baktı ve gülde kalan altı taç yaprağını işaret etti. Bir büyü yapmak üzereydi.

 

“Kırmızı Kelebek, şuna bir bak.” Wang Lin üzerinde bir sürü Tao sembolü olan koza vari bir taşı çıkarttığı sırada şeytani bir gülümseme takındı.

 

Wang Lin sağ eliyle kozaya vurdu ve üzerindeki semboller ışıldamaya başladı.

 

Kırmızı Kelebek’in alnında küçük bir miktarda kara gaz çıkarken yüzü solgunlaştı. Bağırdı, “Ceng Niu, bu da ne?!?”

 

“Sadece bir kol!” Wang Lin taşa vururken ifadesi aynıydı. Taş parçaları düşerek, kara ve çürümüş bir kolu açığa çıkardı.

 

Kolu elinde tutarken, şeytani gülümsemesi genişledi. “Kırmızı Kelebek, bu kol tanıdık geliyor mu?”

 

Kırmızı Kelebek kola baktığı esnada titredi. Peşi sıra aniden Wang Lin’e döndü. Gözlerindeki soğukluk sınırına dayanmıştı.

 

“Ceng Niu, seni zalim!”

 

Wang Lin’in gözleri ışıldadı ve yüksek sesle kahkaha attı. Ardından birdenbire bakışları karardı ve söylendi, “Ben mi zalimim? Semavi Alem’de aramızda bir garez yoktu. Seni hiçbir zaman rahatsız etmedim. Birçok kez beni öldürmeye çalışan sendin. Şimdi bile, hala neden beni öldürmek istediğini bilmiyorum. Canımı almaya çalıştığında neden direnemezmişim?”

 

Kırmızı Kelebek’in yüzü kasvetliydi. Tereddüt etmeden, gülü işaret etti ve altı taç yaprağı da dağıldı.

 

Wang Lin homurdandı. Tereddüt etmeden, boyutsal çantasına vurdu ve kara bir bayrak elinde belirdi. Bu bayrak ilahi ceza yıldırımını çağırmak için sadece tek bir kısıtlamaya ihtiyaç duyuyordu.

 

Sol elini salladı. Bir kısıtlama belirdi ve genç adam bayrağa ekledi. Kısıtlama titredi ve bayraktan kör edici bir ışık yayıldı.

 

Kırmızı Kelebek’in ifadesi değişti. Hızlıca mühürler oluşturdu ve birkaç karışık büyülü sözler söyledi. Altı taç yaprağı çabucak uçtu ve kırmızı giyinen altı kadına dönüştü.

 

Ne var ki, kısıtlama bayrağından muazzam bir kuvvet salındı. Bu kuvvet her şeyi uzağa savurdu. Wang Lin uzağa itilmeye ve kısıtlama bayrağının gökyüzünde süzülmesine izin verdi.

 

Altı kadına dönen taç yapraklarına gelirsek, onlar da hareketlerini durdurdu. İlerleyemiyorlardı.

 

O anda, birdenbire gökyüzünde bir gümbürtü koptu. Kırmızı bulutlar adeta gökler çökecekmiş gibi gökyüzünü kapladı.

 

Dışarıda savaşı izleyen herkes şoke oldu. İç halkada oturan dört yaşlı adam ansızın gözlerini açtı. Bakışları kırmızı bulutlara kilitlenmişti.

 

“İlahi Ceza!!” Gong Sunpo’nun gözleri ışıldadı.

 

“Altılı bire döner!” Kırmızı Kelebek eliyle hızlıca mühürler oluştururken ifadesi değişti. Kırmızılar içindeki altı kadın çabucak Kırmızı Kelebek’le birleşti. Arkasında, altı güzel, kırmızı figür belirdi.

 

Kırmızı bulutlar gökyüzünü kapladı. Wang Lin kısıtlama bayrağını işaret ederken alayla sırıttı. Kısıtlama bayrağı çabucak Kırmızı Kelebek’e doğru atılan kısıtlama dalgalarına dönüştü.

 

Tam o anda, devasa bir patlamayla, bütün kırmızı bulutlar toplandı ve kızıl bir yıldırım huzmesi göklerden atıldı. Hedefi tam olarak kısıtlamalardı.

 

Kırmızı Kelebek çabucak geriledi, fakat Wang Lin’in bakışları hareketlerini takip ediyordu. Harekete geçtiği anda, genç adam semavi kılıcı savurdu ve bir kılıç enerjisi huzmesi gönderdi.

 

Ancak, bu kılıç enerjisi Kırmızı Kelebek için değildi. İnen kızıl yıldırımla çarpıştı.

 

Bang!

 

Gürültülü bir patlamayla, kılıç enerjisi çöktü. Kızıl yıldırım inmeye devam etmeden önce bir anlığına duraksadı.

 

Bu duraksamayı kullanarak, Wang Lin bağırdı, “Kısıtlama bayrağı, dağıl!”

 

Kısıtlama bayrağı birdenbire titrerken daha da fazla kısıtlama gazı yaydı. Bu kısıtlama gazı toza dönüşüp kaybolana kadar devam etti. Ne var ki, kısıtlama gazı neredeyse bir anda Kırmızı Kelebek’in önüne ulaştı ve etrafına sarıldı. Gazın çoğu da çoktan buz devinin bedenine girmişti. Gaz zarara neden olmasa da, ilahi ceza yıldırımı için rehberlik yapabilirdi.

 

Dev hızlıca yere bastı. Ne zaman yere ayağını vursa, yoğun bir kısıtlama gazı kümesi yok oluyordu, lakin devin bedenine girmeyi sürdüren aşırı fazla gaz vardı.

 

Kırmızı Kelebek ışınlanmak üzereydi ki birdenbire ifadesi çirkinleşti.

 

“İlahi ceza geldiği anda, bütün ışınlanmalar mühürlenir! Kırmızı Kelebek, ölümünü kabul et!” Wang Lin’in gözleri ışıldadı.

 

O anda, kızıl yıldıırm hedefine ulaştı. Kısıtlama gazı yıldırıma temas ettiği anda, dağıldı. Kızıl yıldırım kısıtlama gazıyla çevrili Kırmızı Kelebek’in üzerine indi.

 

Bütün bunları açıklaması biraz sürse de, göz açıp kapayıncaya kadar meydana gelmişlerdi.

 

Kırmızı Kelebek’in yüzü solgundu ve dişlerini sıktı. Kızıl yıldırım geldiği anda, arkasındaki altı figür uçtu.

 

“Patla!”

 

Kırmızı figürlerden biris kızıl yıldırıma değdiği gibi patladı, fakat ilahi ceza yıldırımını durduramadı.

 

Kırmızı Kelebek’in sesi çatladı. “Patla! Patla!”

 

Bang! Bang! Bang!

 

İlahi ceza yıldırımı kağıt misali değildi. Birbiri ardına figürler çöktü ve çok geçmeden, altı figür de patlamıştı.

 

Ancak, kızıl yıldırımın gücü bu patlamalarda biraz azalmıştı.

 

Tek kelime etmeden, Kırmızı Kelebek buz devinin içine gömüldü. Kaybolduğu anda, kızıl yıldırım buz devine çarptı.

 

Dev aniden kafasını kaldırdı ve bedeninde bir sürü çatlak belirirken acı dolu bir kükreme kopardı. Buz devinin içinde hareket eden kızıl bir huzme vardı. Buz devine saldırmıyor aksine bedenindeki kalan kısıtlama gazına doğru hareket ediyordu.

 

Bir de, parlayan hayalet vari bir kırbaç görüntüsü bulunuyordu. Ne zaman parlasa, kızıl yıldırımın gücü biraz zayıflıyordu.

 

“Ne yazık ama!” Wang Lin’in gözleri ışıldadı ve semavi kılıcı deve savurdu. Büyük bir kılıç enerjisi huzmesini buz devine doğru yönlendirirken kükredi.

 

Dev ağzını açtı ve bağırdı. Fakat, ses Kırmızı Kelebek’e aitti. “Ruh Kırbacı!”

 

Tam o anda, devin içindeki kırbaç parlakça ışıldayarak, devin göğsünden çıktı ve Wang Lin’e vurdu.

 

Hızlı! Çok hızlı! Wang Lin kaçınamadı. Kan kustu ve bedeni düştü. Ancak, Has Ruh’u bedeninin dışına itilmiş ve uzağa savrulmuştu.

 

O anda, kılıç enerjisi buz devinin üzerine indi ve devin aurası epey zayıfladı. Kol kalınlığında bir yara bedenini yardı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr