Çeviri: Zawoske

Editör: Mehmet Uyar

Wang Lin kaşlarını çattı. Tam kırbacı geri çekecekti ki, hayali kılıçtan küçük kırmızı bir kılıç çıktı. Kırmızı kılıç ana gövdesine oranla birkaç kat hızlı şekilde savruldu.

Kırbaç anında ikiye bölünmüştü, odun parçaları formuna geri dönüp havadan düşmeye başlamıştı.

Orta yaşlı adam, ancak bir katilin sahip olacağı, bakışlarını genç adama yöneltti. Sağ elini salladı ve kılıç Wang Lin’e doğru uçtu.

Wang Lin somurttu. Zhang Hu’yu kapıp geriye fırlattı. Ardından, hızla geri çekildi.

Uçan kılıç, Wang Lin’e doğru hızlanarak ilerliyordu. Bir illüzyon kılıcın ucunda belirdi, hemen sonrasında, yıldırım vari bir hızla, kılıç birdenbire Wang Lin’in önünde ortaya çıktı.

Wang Lin’in ifadesi değişti. Elini salladı ve içinde bir parça yeşimtaşı belirdi. Yeşimtaşı parladı ve bir mavi ışık ekranı ortaya çıkıp kılıcı engelledi. Uçan kılıç, perdenin üzerinde çatlaklar belirmesine sebebiyet vererek, aşağıya doğru savruldu. Işık perdesi çok uzun süre dayanamazdı.

Wang Lin derin bir nefes aldı ve bir ağız dolusu ruhsal enerjiyi ışık perdesine yönlendirdi. Işık perdesinin açık mavi rengi yeşile dönmeye başladı ve daha sağlam bir hal aldı.

Çatlaklar, mühür tarafından desteklenmeye başladı ve kılıcın saldırılarını engelledi, ancak o sırada yeşimtaşının üzerinde bir çatlak belirdi.

‘’Bu da ne?’’ Orta yaşlı adamın gözleri kısıldı. Wang Lin’e bir bakış atıp söylendi, ‘’Görünüşe göre sadece 8.katmanda olan birisi değilsin. Ancak, Temel Oluşturma aşamasında olsan bile, uçan kılıcımdan canlı kurtulamayacaksın!’’

Bununla birlikte, orta yaşlı adam gözleri ciddi bir ifade sergilerken parmağıyla bir yeri işaret etti. Elini salladı ve uçan kılıç geri uçup tekrardan kınına girdi. Bu sefer, kının yarısına kadar girmişti ve maviden siyaha dönerek bir kez daha kınından çıktı.

Soğuk bir ışık Wang Lin’in gözlerinde belirdi. Bu, Genç adamın kendisiyle aynı seviyede birisiyle savaşacağı ilk seferdi. Gelişim seviyeleri aynı olsa da, açıkça rakibi daha üstün büyülü hazinelere sahipti. Wang Lin kılıcın daha da güçlü hale geldiğini ve Zhou Peng’in yeşimtaşının buna dayanamayacağını hissedebiliyordu.

Tereddüt etmeden boyutsal çantasına vurdu ve kadim yeşimtaşını çıkardı. Kadim yeşimtaşı ortaya çıktığı anda, tüm alanı görkemli aurasıyla kapladı.

Bu hazine, Liu Wenju’nun Wang Lin’e hayatını kurtaracağını söyleyerek verdiği kadim yeşimtaşıydı.

Wang Lin gözlerini bile kırpmadı. Bir ağız dolu ruhsal enerji harcayarak kadim yeşimtaşına yönlendirdi. Anında, sayısız altın renkli sembol kadim yeşimtaşından dışarı taştı.

Wang Lin’in ifadesi hiç değişmedi, soğukça orta yaşlı adama bakmaya başladı; gözlerinde öldürme arzusu belirmişti.

Orta yaşlı adamın gözbebekleri küçüldü. Biraz tereddüt ettikten sonra dişlerini sıkıp iki altın küre çıkardı. Bu iki altın küre uçan kılıca doğru uçtu.

Uçan kılıç şu anda siyahtı ve altın renkli, parlayan noktalarla sarmalanmıştı. Kılıç etrafında bir daire çizdikten sonra, Wang Lin’e doğru uçuşa geçti. Birkaç siyah girdap kılıcın yakınlarında ortaya çıktı.

Genç adamın gözlerindeki soğukluk şiddetlendi. Kılıçla ilgilenmedi bile, sadece önündeki kadim yeşimtaşını işaret etti. Kadim yeşimtaşının üzerindeki altın semboller aniden parladı ve yeşimtaşından çıktı. Semboller sıraya girdi; toplamda 9 tane sembol vardı.

Uçan kılıç Wang Lin’e doğru geliyordu. Eliyle bir mühür oluşturdu ve üç sembol ışık saçmaya başladı. Işık saçmaya başlayan bu üç sembol anında kılıcın çevresinde belirdiler ve yıldırım vari bir ışık üç sembolü birbirine bağladı, bir kafes oluşturarak uçan kılıcı yakaladı.

Uçan kılıç kapana kıstırılmış bir canavar gibi, güçlü bir uğultu sesi yayıyordu. Kafesin içinde heyecanla dönüyor ve kafesle çarpıştığı her seferinde, semboller parlıyordu.

Orta yaşlı adamın ifadesi sonunda değişti. ‘’Bu…bu bir merkez hazine?’’

Wang Lin merkez hazinenin ne olduğunu Si Tu Nan’dan öğrenmişti. Basitçe söylemek gerekirsek Merkez Oluşturma aşamasındaki bir gelişimci tarafından yapılan hazineydi. Eğer Kadim Ruh seviyesindeki gelişimci bir hazine yaparsa, bu hazine Kadim Hazine olarak adlandırılacaktı.

Orta yaşlı adam anında korku dolu bakışlar atmaya başladı. Elini salladı ve kını yakalamak için ileri doğru uzandı.

Wang Lin soğuk bir gülümseme savurdu. Eliyle oluşturduğu mühür değişti; kalan altı sembol anında parlamaya başladı ve orta yaşlı adama doğru fırladı.

Orta yaşlı adamın duyduğu korku büyük ölçüde artmıştı. Çabucak, kaçış şansını artıracaklarını umarak, birkaç yeşimtaşı parçası çıkardı.

Yeşimtaşı parçaları aktifleşmeden önce, altın sembollerin etkisi altında patladılar; Altın sembolleri bir anlığına bile durduramamışlardı.

Orta yaşlı adam çaresiz bakışlar atarak bağırdı, ‘’Gelişimci yoldaşım, ben yaşlı adam Jimo’nun öğrencisiy-…’’

Sözlerini bitiremeden, altın semboller önünde belirdi. İlk sembol göğsüne gömüldü. Göğsü, bir ağız dolusu kan kusmasına sebep olarak, anında içe çöktü.

İkinci sembol hızlıca arkasından geliyordu.  Orta yaşlı adamın dudaklarından kan sızarken, göğsü tam anlamıyla yarıldı.

Üçüncü sembol de aynı şekilde hızlıca peşinden gelmiş ve orta yaşlı adamın bedenini boyutsal çantasıyla birlikte tamamen parçalamıştı. Sadece kılıç kını zarar görmemiş ve zemine doğru düşmüştü.

Wang Lin derin bir nefes aldı.  Kadim yeşimtaşına dikkatini verdi. Aniden, kalan üç altın sembol durdu ve tekrardan kadim yeşimtaşına girdiler.

Ayrıca, orta yaşlı adam öldükten sonra, uçan kılıçtan gelen titreşimlerde sonunda hareket etmeyi bırakana kadar yavaşlamıştı.

Wang Lin elini salladığında üç sembol titredi. İki sembol çöktü ve sadece birisi Wang Lin’in çağrısını takip ederek yeşimtaşına geri döndü.

Wang Lin dikkatle yeşimtaşını boyutsal çantasına geri koydu. Bu yeşimtaşı parçası aslında sadece bir saldırı yapabilirdi, ancak, Si Tu Nan’ın yardımıyla, bu bir saldırıyı 9’a yükseltmeyi başarmıştı. Her saldırı daha zayıf olsa da, daha sık kullanma şansına erişmişti.

Bütün bunları yaptıktan sonra, derin bir nefes aldı. Alnı terle kaplanmıştı. Bu, ölümsüzlük yoluna adım attığından beri yaptığı en şiddetli savaştı. Çekim gücünü aktife etti ve uçan kılıçla kınını incelemek için aldı.

‘’Wang Lin, biraz önce istemediğim için harekete geçmedim, unutma, Kadim Ruh özümün bir sınırı var, yani dikkatsizce kullanamam. Artı, gelecekte güçlenmene yardım etmek için yaşam ve ölüm dövüşlerini tecrübe etmelisin.’’ Bu sefer, Si Tu Nan’ın sesi önceki hallerine göre daha ciddi geliyordu.

Wang Lin kafasını salladı. Elindeki hazineyi merakla kontrol ederken sesini çıkarmadı.

‘’Bu uçan kılıç gerçekten garip. Onu az önce kullanan küçük bebek bile gücünü gösterebilirdi. Ancak, gerçek hazine buradaki kılıç kını.’’ Diye Si Tu Nan açıkladı…

//Bir bölüm daha atmam lazım aslında ama şimdi memlekete gideceğiz. Yaklaşık 3 saatlik yol falan üçüncü bölüm gelmezse yarın falan bir şekilde telafi ederim :) Kaç bölümdür heyecanlı yerlerde bırakıyorum :D

(2/2)