Çevirmen:  Zawoske

Editör: Mehmet Uyar

Kitap 2- Ölümsüzlük Yolunun Kanlı Manzarası

Orta yaşlı adam biraz çevreye bakındı, ardından mırıldanarak, ‘’Bu yer gerçekten garip. İki yıl önce, bu yaratıkları çeken ani bir ruhsal enerji patlaması yaşandı. O zamandan beri, burada ruhsal enerji dalgaları yayılıyor. Yaratıkları çeken şey de bu.’’

Gencin gözleri aniden parlamıştı. ‘’Üstat dövüşçü kardeş, burada bir hazine olabilir mi?’’

Orta yaşlı adam kıkırdadı ve yanıt verdi, ‘’Birkaç üstat da aynı şeyi düşünmüştü, ancak bir süre araştırdıktan sonra, ruhsal enerjinin yayılmasının doğal bir olay olduğunu tespit ettiler.’’

Genç hayal kırıklığıyla iç çekmiş ve konuşmaya koyulmuştu, ‘’Ne büyük şanssızlık. Keşke burada gerçekten değerli bir hazine olsaydı.’’

Orta yaşlı adam bir kahkaha savurdu, söylendi, ‘’Geç oluyor. Bir tane güçlü kristal ruh yaratığı yakalayacağım, ardından geri dönebiliriz.’’ Bununla birlikte, orta yaşlı adam ilahi hissini yaymış ve 7-8 kristal ruhsal yaratık bulmuş ve onları izlemeye başlamıştı.

Tam o anda, bütün gelişim yapan yaratıklar, sanki bir şey onları şaşırtmış gibi, aniden hareket etmeye başladı. Hatta bazıları kükremeye başladı.

Yavaş yavaş, kükreyen yaratıkların sayısı, hepsi kükremeye başlayana kadar arttı. Kükremeleri bitki örtüsü ile dolu uçuruma yöneltilmişti.

Orta yaşlı adam şaşıp kalmıştı. Kardeş öğrencilerini çabucak buradan ayrılmaları gerektiği konusunda uyaramadan önce, muazzam bir ilahi his onları süpürüp geçti. Orta yaşlı adamın ifadesi büyük ölçüde değişti. 12.katmandaki gelişimine rağmen, bu ilahi hissin altında tamamen güçsüz hissetmişti.

Orta yaşlı adamın yanındaki Xu isimli kızın yüzü solgunlaştı. Ayağının altındaki uçan kılıç parlayıp yere düştü. Kızla birlikte sıkıca ona yapışmış gençte yere düşmeye başlamıştı.

Orta yaşlı adamın altındaki uçan kılıç da sallanıyordu ve o, tüm gücünü havada kalabilmek için kullanıyordu. Bir adım attı ve iki düşen figürü yere çarpmadan yakaladı. Sadece basit bir hareket yapmıştı ancak ter içinde kalmıştı.

Yere indikten sonra, hızlıca ellerini birleştirdi ve konuşmaya koyuldu, ‘’Bu küçüğünüz Yuan Dao Tarikatı’nın öğrencisi Li Hai’dir. Kıdemlinin burada gelişim yaptığını bilmiyordum. Lütfen bizi affedin.’’

Xu isimli kız da uçan kılıcının kontrolünü kaybetmesine sebep olan ilahi hissi fark etmişti. Saygıyla, ‘’Bu küçüğünüz Yuan Dao Tarikatı’nın Xu Fei isimli öğrencisidir.’’

Genç yüzündeki kan çekilmiş, aşırı korkmuştu. Kızın giysilerine yapışmış şekilde, konuşmaya cesaret edemiyor, sadece duruyordu.

İlahi duygu yayıldığında bütün canavarlar da titremelerini sağlayan soğuğu hissetmişti. Hepsi korku ve şokla kaplanmış ifadelerini sergilemeye başlamış, hareket etmeye cesaret edemeyerek, yere yatmıştılar.

‘’Yuan Dao Tarikatı…’’ Çok yaşlı bir ses çevrede yankılandı. Ses tonundan bu kişinin mutlu veya kızgın olup olmadığını söylemek zordu.

Orta yaşlı adam sızlandı. Eğer tek başına olsaydı, bir fırsat bulduğunda hemen kaçabilirdi, ama şimdi, küçük kız kardeşi ve küçük genç kardeşiyle buradaydı, eğer kaçarsa; ardından ustası kesinlikle onu sorumlu tutacaktı. Bunu sadece umut edebiliyordu, çünkü Yuan Dao Tarikatı çok yakındaydı ve daha bu kıdemliyi kızdıracak bir şey yapmamışlardı, kıdemli bir şey yapmayabilirdi.

Kıdemli bu sözleri söyledikten sonra, düşünmeye başladı. O sırada orta yaşlı adam dişlerini sıktı ve hayatının daha önemli olduğuna karar verdi. Eğer kıdemli öldürme arzusuyla hareket etmeye başlarsa, o zaman ilk olarak kendini güvene alacaktı.

Xu Fei’nin alnı ter damlacıklarıyla kaplanmıştı. Her zaman sakin üçüncü üstat kardeşinin korkmuş ifadesini gördüğünde, oldukça gerginleşmişti. Bir süre tereddüt etti, ardından konuşmaya koyuldu, ‘’Kıdemli, küçüğünüz sizi rahatsız edecek herhangi bir şey yapmadı. Siz…’’

Sözlerini bitiremeden, yaşlı ses şaşkınlıkla bir ses çıkardı ve sözlerini böldü, ‘’İsminin Xu olduğunu mu söyledin?’’

Kız sersemledi, hemen saygıyla yanıtladı, ‘’Bu öğrencinin ismi Xu.’’

Ses tekrardan sessizleşti. Uzun süre sonra, ses iç çekiverdi, ‘’Gidebilirsiniz.’’ Bununla birlikte, sanki havayı sallayan bir el varmış gibi, gökyüzünde ani bir değişiklik olmuştu. O anda, üçlü engellemez rüzgarlar tarafından uzaklara itildi.

Orta yaşlı adam bile dehşete düşmüştü. Tam o anda, tüm bedeni hapsedilmiş gibi hissediyordu. Eğer kıdemli onu öldürmek isterse, tepki bile veremezdi.

Korku içinde, hemen küçük kardeşini ve kız kardeşini yakaladı ve çevresindeki kısıtlayıcı güç kaybolduğunda, hiçbir şey söylemeden olabildiğince hızlı bir şekilde kaçmaya başladı. Kıdemlinin kararını değiştireceğinden korkuyordu, bu yüzden tüm gücünü kaçabilmek için kullanıyordu.

Üçlü ayrıldıktan sonra, bitki örtüsüyle kaplanmış uçurum sallanmaya başladı, ta ki tüm bitki örtüsü düşene ve karanlık bir mağara gözler önüne serilene kadar.

Saçı beline kadar uzanana, genç bir erkek yavaşça mağaradan dışarı çıktı. Yüzü beyazdı ve gözleri parlıyordu. Mağaradan çıktığı anda, bütün vahşi yaratıklar mızırdanmaya başladı. Gözleri merhamet için yalvarıyordu.

Uzun saçlı genç yaklaşık yirmilerindeydi. Yaratıklara bakarken bakışları soğuktu. Kalbindeki pişmanlıkla Heng Yue Dağına doğru bakarken sessizliğini korudu.

Bu genç, 4 yıldır kapalı kapı eğitiminde olan Wang Lin’den başkası değildi!

Wang Lin’in gözleri parladı, kendi kendine mırıldanmaya başladı, ‘’Uzun zaman önce Qi Yoğunlaştırması’nın zirvesine ulaştım, ancak Temel Oluşturma aşamasına ulaşmak açıkçası çok zor. Çoktan birçok kez denedim, fakat hala darboğazı aşamıyorum. Si Tu Nan, bahsettiğin yöntem gerçekten Temel Oluşturma aşamasına daha hızlı ulaşmamı sağlayacak mı?’’

‘’Evet, benim yöntemimi kullanmaya karar verdin?’’ Si Tu Nan’ın dudakları kıvrılırken kibirli bir gülümseme sergiledi, ‘’Daha öncesinde de dediğim gibi: Temel Oluşturma aşamasına ulaşmak zor olsa da, eğer benim yöntemimi kullanırsan, kesinlikle başarılı olacaktır.’’

Genç adamın gözlerinde soğuk bir ışık parladı, ‘’Fakat Temel Oluşturma aşamasındaki birini yenemem bile. Nasıl olur da birini canlı yakalayabilirim?’’

Si Tu Nan bir kahkaha savurup karşılık verdi, ‘’Rahat olabilirsin, çünkü senin yanında ben varım. Bu sefer, Temel Oluşturma aşamasına ulaşmana yardım etmek için başka bir risk alacağım ve tekniğimi bir kez daha kullanacağım. Bir fırsat yakaladığın sürece, yakalayacağın kişiyi kısıtlamana yardım edebilirim. Temel Oluşturma aşamasına yeni ulaşmış birini bulsan iyi edersin, böylece çok fazla öz harcamak zorunda kalmam.’’

Wang Lin bir süre düşündü, ardından derin bir nefes verdi. Çarpıkça gülümseyerek, ‘’Si Tu Nan, bu temel çalma oldukça kötü bir şey. Kim olursa olsun temelini çaldığımda kesinlikle ölecek, bu yüzden bekleyelim ve ilk olarak olacakları görelim.’’

Si Tu Nan hoşnutsuzlukla söylendi, ‘’Sen! Sana sayılamayacak kadar çok söyledim ama hala anlamıyor musun salak! Ölümsüz dünyasında, güçlü zayıfa hükmeder. Başkalarını kendi iyiliğin için öldürmek tamamen normal bir şey. Senin şu anki merhametli doğanla, Ruh Değişimi aşamasına ulaşman ne kadar sürecek? Hmph, eğer benim yöntemimi kullanmak istemiyorsan, gidip tahta elementi de arayabilirsin. Eğer Cennet’e Başkaldıran Boncuğu tahta elementiyle doldurursan, getirisi de Temel Oluşturma aşamasına ulaşmana yetecek kadar ruhsal enerji verecektir. Eğer bunlardan ikisini de yapmayacaksan ve sana yardım edecek bir Kadim Ruh aşamasında gelişimci yoksa, Temel Oluşturma aşamasına ulaşmayı akından bile geçirme.’’

Wang Lin bir süre düşündü, ardından karşılık verdi, ‘’Diğer insanların nasıl Temel Aşamasına ulaşıyor merak ediyorum.’’

Si Tu Nan oflayıp puflayarak anlatmaya başladı, ‘’Basit, eğer bir tarikattaysan, o zaman Kadim Ruh aşamasındaki bir gelişimci kendi gelişimini Temel Oluşturma aşamasına ulaşmana yardım etmek için kullanıyor. Eğer hala bedenime sahip olsaydım, aynı şeyi yapabilir ve sana yardım ederdim. Benim ülkemde, Kadim Ruh aşamasındaki gelişimcilerin statüsü buradaki Merkez Oluşturma aşamasındaki gelişimciler gibi. Çok fazla olmasalar da, öğrencilerin Temel Oluşturma aşamasına ulaşmalarına yardım etmeye yetecek kadar da çoklar.’’