Bölüm 109: Song Qing

avatar
4841 5

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 109: Song Qing


 

Çeviri: Deuce

 

---Yan Şehri, Bin Altın Derneği---

 

“Sana söyledim. Şuan çok daha iyi bir adayımız var. Bu yüzden, Göksel Dan Havuz mücadelesine katılmana gerek yok.” Derneğin geniş salonunun içinde, Xia Zhilan mavili genç bir adama bakarken soğuk bir sesle konuşmuştu.

 

“Zhilan, hakkımda şüphelerinin olduğunu biliyorum. Ancak şuan, Göksel Dan Havuz mücadelesi başlamak üzere ve her ne kadar Yan şehrinde gençler arasında üst sınıf olmasam da yeri kolayca doldurulacak biri de değilim. Öfke nöbeti geçirmenin sırası değil şimdi.” Xia Zhilan’ın sözlerini duyması üzerine, kadınsı görünüme sahip genç erkeğin yüzü kararmıştı. Ancak hemen sonra, gözlerinin kenarıyla önündeki çekici kadın figürüne bakarken yüzüne bir gülümseme yerleştirmişti. Bakışlarının derinliklerinde şehvetten izler vardı.

 

Zhilan, her ne kadar genç adamın çirkin şehvet bakışlarını fark edememiş olsa da yine de ona ölümcül bakışlar atmıştı. Karşısındaki bu gencin kirli geçmişinden haberdardı. Bu yüzden, ta en başından beri bu herifi hiç sevmemişti. Aslında doğrusunu söylemek gerekirse, ona bakmak bile midesini bulandırıyordu.

 

“Song Qing, bu seferlik bu meseleyi unut gitsin. Bu meseleyi babana daha sonra açıklarım.” Bir kenarda duran Xuan Su, nazikçe gülümserken araya girmişti.

 

Xuan Su’nun konuştuğunu gördüğünde Song Qing’in gözlerinin kenarı hafifçe seğirmişti. Başını yere eğdi ve Xuan Su’nun eteğinin altında beliren yeşim benzeri bol kalçasına bakmaya başladı. Birden, karnında şehvet dolu bir yangın çıkmıştı, ancak, karşısındakinin ne kadar güçlü olduğunu biliyordu ve bu yüzden fark edilme korkusundan dolayı ona doğrudan bakmaya cesaret edemiyordu. Aniden, bakışlarını o taraftan kaçırıp yanında oturan iki yaşlı adama çevirdi.

 

“Oh Xuan Su, sence de bu konu palas pandıras bir şekilde ele alındığını düşünmüyor musun? Neticede, son kişinin Song Qing olması konusunda mutabık değil miydik? Nasıl olur da sayıyı tamamlamak için rastgele birini seçebiliriz? Eğer seçtiğiniz kişi “Göksel dan Havuz” mücadelesinde kaybederse, hesap vermesi çok zor olacaktır.” Yaşlı adamlardan sarı elbiseli olanı Song Qing’e bakmasının ardından elindeki çay fincanını yerine koymuş ve gülümseyerek doğrudan Xuan Su’ya bakarak konuşmuştu.

 

“Bırakalım son aday, Song Qing olsun. Ne de olsa, herkes onun ne kadar yetenekli olduğunu biliyor.” Dedi diğer yaşlı adam.

 

Hafifçe gülümseyen Xuan Su karşılık verdi: “Yöneticiler, son anda yaşanan değişikliğin sebebi herhangi bir kişisel sebepten dolayı değildi. Bu mücadele çok fazla öneme sahip ve bu yüzden yapılan her şey galibiyetimiz adına yapıldı. Eğer galibiyet şansımızı yükseltecek olsaydı, Zhilan’ı bile daha iyi bir adayla değiştirmekten en ufak bir tereddüt göstermezdim.”

 

Sözlerinin ardındaki mana açıktı. Song Qing’in yerine başkasını getirmelerinin sebebi önyargıdan dolayı değil gerçekten de onun yerine daha iyi bir aday bulduklarından dolayıydı.

 

Bu sözleri duymaları üzerine iki yaşlı adamın kaşları belli belirsiz çatılmıştı. Xuan Su’nun sözleriyle ikna olmadıkları apaçık ortadaydı. Birbirlerine karşılıklı bakış attıktan sonra kahkaha atmalarının hemen ardından konuştular: “Eğer Yönetici Su, böyle diyorsa bu yeni aday oldukça yetenekli olmalı. Bu iki yaşlı adamın herhangi bir işi olmadığından, bir süre daha burada bekleyip yeni adayın Song Qing’den ne kadar üstünmüş onu gözlemlemek isteriz, ne dersiniz?”

 

“Fakat Yönetici Su, bir anlaşma da söz konusu. Eğer bu seçtiğiniz adayınız dediğiniz gibi yetenekli değilse lütfen asıl ana listeye geri dönün. Bazı kişisel sebeplerden ötürü, Bin Altın Derneğimizin Kanlı Kurt Çetesine karşı kaybetmesini hiç istemeyiz.”

 

“Hehe, Yönetici Su’nun çok değer verdiği bu kişiyi ben de merak ediyorum.” Kötücül bir bakış gözlerinde parıldarken Song Qing, birden kıkırdamış ve geri çekilip yerine oturmuştu.

 

Üçlünün hareketlerini gördüğünde Xuan Su’nun kaşları nazikçe çatılmıştı. Kısa bir sürenin ardından, zarif bir şekilde çay fincanını kaldırdı ve yüzüne sakin bir ifade yerleştirdi. Diğer taraftan Zhilan’ın güzel gözlerindeyse endişe dolu bir bakış vardı. İki kadının ifadelerine dayanarak, bu adamlar Lin Dong’un gelişini ve yeteneğini test etmeyi amaçlıyorlardı. Eğer Lin Dong’un performansı yetersiz kalırsa, Lin Dong’u listeden çıkarmak için muhtemelen bunu bir bahane olarak kullanacaklardı.

 

Her ne kadar endişeli olsa da Zhilan’ın başka bir seçeneği yoktu. Sonuçta bu iki yaşlı adam Bin Altın Derneğinin kıdemlilerinden olduğundan klandaki yerleri sağlamdı. Bu sebepten dolayı, eğer ki bu adamlar bugün herhangi bir yetersizlik hissederse, Song Qing’in listeden çıkartılması imkansız olurdu.

 

“*Ooff* Lin Dong’a güvenmekten başka çaremiz yok…” İçinden usulca ah ederken Xia Zhilan, yerine oturup Lin Dong’un gelişini beklemekten başka seçeneği kalmamıştı.

 

Uzun bir süre beklemek zorunda kalmamışlardı. Nerdeyse yarım saat sonra bir muhafız rapor vermeye gelmişti.

 

Lin Dong büyük salona doğru yürürken havadaki garip atmosferi anında hissetmişti. Çevresini tararken, öncelikle Xuan Su ve Xia Zhilan’ı görmüş ve ardından bakışları onların yanındaki üçlüde durmuştu.

 

Üçlünün arasında, iki yaşlı adam ve yirmili yaşlarında bir genç vardı. Mavi elbiseli gencin yüzü kadınsıydı ancak uğursuz, tekin olmayan bir ifadesi vardı. O sırada, Lin Dong’a bakarken gözleri zehirli yılan gibi ölümcül, soğuk bir parıltı taşıyordu.

 

Bu sahne karşısında Lin Dong biraz rahatsızlık hissetmeden edememişti.

 

“Yönetici Su, bu bahsini ettiğiniz daha iyi olan aday mı? Hiç de özelmiş gibi görünmüyor.” İki yaşlı adam kayıtsız bir ifade takınırken Lin Dong’a gelişigüzel bakmışlardı.

 

“Lin Dong, bu ikili Bin Altın Derneğinde yöneticiyken bu gençse Yan Şehrinden Song Ailesinin genç efendisi, Song Qing.” Xuan Su’nun yeşim elleri nazikçe işaret ederken gülümsedi ve kişileri takdim etti.

 

“Song Qing…”

 

Bu ismi duyması üzerine Lin Dong, sonunda bu kişinin kendisine neden bu kadar kötü niyetle baktığını anlamıştı. Çünkü Lin Dong, bu şansız piçin yerini almıştı.

 

“Adım Song Qing, Yan Şehrinden Song Ailesinin bir üyesiyim. Arkadaşım, buraya yabancı görünüyorsun. Yan Şehrinden olmadığını tahmin ediyorum, öyle değil mi?” Song Qing ayağa kalkıp Lin Dong’a yaklaşırken ellerini birleştirip gülümsemişti.

 

Tam Song Qing’in yüzünde gülümseme yayılmışken Lin Dong’un cevap vermesini beklemeden, yumuşak ancak sivrisinekvari bir ses Lin Dong’un kulağında yankılanmıştı: “Nereden olduğun zerre umrumda değil ama bu genç usta sana bir tavsiyede bulunacak. Sözlerime kulak ver ve Yönetici Su’ya adaylıktan vazgeçeceğini söyle. Ben de sana cömert bir tazminat vereyim. Aksi takdirde, Yan Şehrinde bir kez daha görünürsen arkanı kollamanı öneririm…”

 

Lin Dong karşısındaki gencin meymenetsiz suratına bakarken sakinliğini koruyordu. Ardından Xuan Su’ya dönerek: “Yönetici Su, ne zaman yola çıkıyoruz?”*

*Deuce: Sen kim köpek der gibi :D

 

Lin Dong’un uyarısını göz ardı ettiğini görünce Song Qing bir anlığına hayrete düştü. Anında gözlerinde kötü niyetli bir parıltı ortaya çıktı.

 

“Genç adam, Bin Altın Derneğimizde yer almak öyle kolay bir mesele değildir.” Yaşlı adamlardan biri soğuk bir sesle alay ediyordu.

 

“Yönetici Su, biliyorum bu mesele klanımız için çok önemli bir konu. O yüzden tüm bu hareketlerimin hepsi klanımızın iyiliği için. Eğer bu genç dediğiniz gibi benden daha yetenekliyse hiç itiraz etmeden pes edeceğim.” Song Qing saygılı bir şekle konuşurken arkasını dönüp Xuan Su ile yüz yüze gelmişti. O esnada yüzündeki çirkin, pis ifade aniden kaybolmuştu.

 

“Peki, ne yapmayı düşünüyorsun?” Xia Zhilan, konuşurken kaşları çatılmıştı.

 

“Hehe, kimin daha iyi olduğunu tartışmaya girmek tamamen gereksiz. O yüzden, neden bunu anlamak için karşılıklı birkaç darbe alışverişi yapmıyoruz?” Yaşlı adam sıcak çayını yudumladıktan sonra gülerek konuşmuştu.

 

“Seni!”

 

Bu adamların neyi planladığını anlaması üzerine Xia Zhilan’ın kaşları şaşkınlıktan hafifçe yukarı kalkmıştı. Diğer taraftan Xuan Su’nun kaşları ise biraz çatılmıştı. Birden güzel gözleri Lin Dong’a doğru döndü. Lin Dong 1.Mühür Sembol Ustası olduğundan Göksel Yuan İlk Seviyesinde olan Song Qing ile mücadele etmesi zor olmazdı. Ancak bir aksilik meydana gelebilir diye endişe etmeden de duramıyordu.

 

“Her şey, Yönetici Su’ya bağlı.” Büyüleyici güzel gözlere bakarken Lin Dong sakin bir sesle konuşmuştu.

 

“Madem olaylar buraya kadar geldi öyleyse bir dostluk maçı yapalım. Fazla ileri gitmemeyi unutmayın.” Bu duruma tanıklık eden Xuan Su’nun başını sallayıp onaylamaktan başka çaresi kalmamıştı.

 

“Boomm!”

 

Tam Xuan Su’nun sözleri azından dökülmüştü ki, neredeyse aynı anda Song Qing’in bedeninden güçlü bir Yuan gücü patlamıştı. Birden, kuvvetli bir yumruk Lin Dong’un göğsüne doğru parlamıştı. Saldırı açıkça Lin Dong’u hazırlıksız yakalamak istiyordu.

 

“Utanmaz!” Song Qing’in hareketini gördüğü anda Xia Zhilan’ın ifadesi birden buz gibi olmuştu.

 

Ancak Song Qing’in ani ve adi yumruğuyla karşılaşmasına rağmen Lin Dong’un yüz ifadesi değişmemişti bile. Yumruğun kendisine gelmesine devam etmesine izin verirken yerinden oynamamıştı.

 

“Bang!”

 

Yumruk Lin Dong’un bedenine santimler kala derin bir sesle yankı yaparken birden durmuştu.

 

“Zihinsel Enerji mi?!”

 

Bu sahneye şahit olan Song Qing hafiften afallamıştı. Hiç zaman kaybetmeden, bedeninden daha da güçlü Yuan Gücünü dışarı çıkarırken yüzüne buz gibi soğuk bir ifade takınmıştı.

 

“Göksek Yuan Orta Seviye mi?”

 

Song Qing’den yayılan güçlü dalgalanmayı hissettikleri anda Xuan Su ile Xia Zhilan’ın ifadeleri hafifçe değişmişti. Song Qing’in, Göksel Yuan Orta Seviyesi’ne ilerlemesini hiç beklemiyorlardı.

 

Yuan Gücündeki ani yükseliş Song Qing’in yumruğunun Lin Dong’un Zihinsel Enerji bariyerine çarpmasını sağladı. Tam o anda keskin bir hançer, gizlice Song Qing’in elbisesinin kolundan avucuna doğru kayarken soğuk bir ışıkla parlıyor ve doğruca Lin Dong’un boğazını hedefliyordu.

 

Song Qing’in saldırırken ki iğrenç suratına bakan Lin Dong’un yüzünde vurdumduymaz bir ifade vardı. Lin Dong rakibi ile daha fazla zaman kaybetmek niyetinde değildi ve aniden Niwan Sarayından dışarı alışılmadık derecede kuvvetli bir Zihinsel Enerjisi akın ederken ileriye doru bir adım attı. Tıpkı bir gelgit dalgası gibi, Song Qing’in Yuan Gücü kaplı bedenine şiddetlice çarptı.

 

“Boomm!”

 

Lin Dong’un korkutucu Zihinsel Enerji saldırısı yüzünden, Song Qing’in bedenini koruyan Yuan Gücü un ufak olmuş kafasının içineyse yoğun bir acı hücum etmişti. O esnada Xuan Su, Zhilan ve diğerlerinin şaşkın bakışlarının hemen önünde, sanki koca bir balyozla vurulmuş gibi bir bedenin geriye doğru fırladığına ve sonunda da geniş salonun duvarlarına çarptığına şahitlik ettiler. Pejmürde, lime lime olmuş figür zemine düşerken, ağız dolusu koca bir taze kan tükürmüştü.

 

Lin Dong’un hareketleri nerdeyse bir yıldırım kadar hızlıydı. Aslında kimse onun hareket ettiğini dahi söyleyemezdi. Sonuçta, en başından sonuna kadar, sadece ileriye bir adım atmıştı!

 

Ancak yine de o bir adımına eşlik eden Zihinsel Enerjisi, Göksel Yuan Orta Seviyesindeki Song Qing’in işini bitirmişti.

 

Tertemiz bir galibiyet!

 

Geniş salondaki genç adama bakan Xia Zhilan, gözlerinde bir ışık parıldarken yumuşak bir şekilde kendi kendine haykırıyordu: “Bu çocuğun sahiden de birkaç yeteneği varmış!”*

*Deuce: Ayy götüm.. (Gerçekten affınıza sığınarak söylüyorum yoksa içimde kalırdı)

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44349 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr