Bölüm 76: Gizemli Yaratığın Kemikleri

avatar
5219 6

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 76: Gizemli Yaratığın Kemikleri


 

Çevirmen: Mavimsigrii

Düzenleyen: Cqnn

 

“Yang Enerjisi mi?” bunu fark eden Lin Dong afallamıştı, kaşlarını çattı.  Buradaki Yang Enerjisinin sıra dışı bir vahşiliğe sahip olduğunu sezebiliyordu. Bu kaynaktaki Yang Enerjisini çok fazla emecek olursanız, aklınız ve bedeniniz mahvolurdu.  

“Burası eskiden bir volkandı. Bu yüzden burada Yang Enerjisi kaynağı bulunması şaşırtıcı değil. Ancak ne yazık ki…” 

Ne yazık ki burada bulunan Yang Enerjisi vahşi bir doğaya sahipti. Böylesine sert bir Yang Enerjisini bedenine geçirmeye kim cesaret edebilirdi ki? 

Lin Dong elini yarıktan içeri sokmuş durumu incelerken birden yüzü soldu. Böyle özel bir Yang Enerjisini yarım aydır arıyordu ve vazgeçmeye hiç niyeti yoktu, özellikle de sıra dışı bir Yang Enerjisine rastlamışken.  

“Qin Ying amca, korumalarla birlikte burada kal. Kimsenin içeri girmesine izin verme. Gidip bir bakacağım” Lin Dong konuşurken Qin Ying’e bakıyordu.  

Lin Dong’un yarıktan içeri girmek istediğini duyan Qin Ying dikkat kesilmişti. Lin Dong’u durdurmak istiyordu ama onun sahip olduğu gücü hatırlayınca, başını sallamakla yetindi. 

Talimatlarını veren Lin Dong yarıktan içeri girdi. Birkaç adım atmıştı ki Alev Topu’nun da peşinden geldiğini gördü. Kaynar sıcağa aldırış etmiyor gibiydi.  

Lin Dong derin bir nefes aldı ve adımlarının hızını arttırdı. İki üç dakika sonra dar geçit genişledi ve yakıcı ateş tüm görüş alanını doldurdu. 

Lin Dong’un gördüğü manzara kaynar sıcaklıktaki, kırmızı taşlarla doluydu. Uzaktan bakılınca yükselmekte olan sıcak havanın etrafı bulanıklaştırdığı görülebiliyordu, fışkırmakta olan lavlar vardı sanki. 

Lin Dong kaynayan taşlarla çevrili alanı dikkatle inceledi. Aniden durdu ve ortalıkta öylece duran üst üste istiflenmiş boyları on metreye ulaşan beyaz yaratık kemiklerine odaklandı! 

Bu Lin Dong’un böyle büyük kemiklere sahip olan bir yaratığa ilk rastlayışıydı. Yaratıktan geriye kalan tek şey kemiklerdi ama Lin Dong yine de ortamın gergin olduğunu sezebiliyordu. Bunun sıradan bir şeytani yaratık olmadığı besbelliydi. Ama bu yaratığın nasıl bir kemik yığınına dönmüş olduğu bir muammaydı. 

Lin Dong afallamış hissediyordu ki yanında duran Alev Topu’nun sırtındaki tüyler aniden diken diken oldu. Aniden kızıl bir gölgeye dönüştü ve beyaz kemik yığınına doğru atıldı. 

Bu sahneye tanık olan Lin Dong’un yüz ifadesi değişiverdi. Burası garip bir yerdi ve fazla ilerlemeye cesaret edememişti. Ama Alev Topu’nun Lin Dong’u geride bırakıp hızla ileri atılmasını hiç belemiyordu.  

“Hay ben bu yaramazın…!” 

Kısık bir sesle küfrettikten sonra Lin Dong dişlerini sıktı ve hızla Alev Topu’nu takip etti. Kaynar sıcaklıktaki taşların üzerine basarken yanmakta olan kömür parçalarına basıyormuş gibi hissediyordu. Bedenindeki Yuan Gücü’nü kullanıp ayaklarını yanmaktan korudu, ancak bu sayede biraz rahat hissedebilmişti. 

Bir insan ve bir yaratık birbiri ardından kaynar sıcaklıktaki kırmızı taşların üzerinde koşuyorlardı. Yaratığın kemiklerine yaklaşırken hızlarını yavaşlattılar. 

Yaratığın kemikleriyle karşılaştırınca Alev Topunun ihtişamlı bedeni ancak bir kedi büyüklüğünde kalıyordu. Gizemli kemik kalıntılarına bakan Alev Topu, Lin Dong’u şaşırtarak yaratığın kemikleri üzerine tırmandı. Birkaç adımda yaratığın kafatasının üzerine çıkmıştı bile. 

“Bunun amacı ne ya?” 

Alev Topunun sergilediği garip hareketleri gören Lin Dong şaşırmıştı.  

Alev Topu keskin pençelerini çıkardı ve zamanın azizliğine uğrayan yıpranmış kemik parçalarına birer darbe indirdi.  

Devasa kafa tası, parçalara ayrıldı, yere düştü ve darmadağın bir hal aldı. Alev Topu yere atladı ve keskin dişlerini kullanarak alev kızılı bir nesneyi ağzına aldı.  

Lin Dong’un keskin gözleri alev kırmızısı nesneyi hemen fark etmişti. Dikkatlice bakınca bu nesnenin yumruk büyüklüğünde ve yusyuvarlak bir kızıl inci olduğunun farkına vardı. Belki de ortamdaki sıcaktan kaynaklı, bu inci tanesi çocuksu bir görüntüye sahipti.  

Uzakta olmasına rağmen bizim akıllı Lin Dong bu garip hapın tehlikeli olduğunu sezdi. 

“gulp!” 

Lin Dong dikkatle onu izlerken Alev Topu ağzındaki kızıl inciyi dilinin tek kıvırışında yutuverdi. 

“Rwaar!” 

Hap bedenine girer girmez Alev Topu’nun bedenini acımasız alevler sardı. Vücudu giderek büyürken kükreyişi içinde bulundukları yarığın sarsılıp parçalanmasına neden oluyordu.  

Alev Topu koskocaman olmuştu, Lin Dong yavaşça birkaç adım geriledi.  

Ama bedeninin devasa boyutlara ulaşması yalnızca birkaç dakika sürdü. Dakikalar sonra, Alev Topu küçük bir kule büyüklüğüne ulaştığı anda, yeniden küçülmeye başladı ve eski büyüklüğüne geri döndü. 

//EN: Kule yerine kula yazılmış internetten kula ne onu aradım adjgadjt 

“Alev Topu?” 

Alev Topu’nun esi haline döndüğünü gören Lin Dong rahat bir nefes aldı ve dikkatle adını söyleyip onu yanına çağırdı. 

“Rwaar!” 

Lin Dong’un onu çağırdığını duyan Alev Topu kükredi ve koşarak Lin Dong’un yanına gitti. Koca kafasını Lin Dong’un bedenine sürtüyordu. 

Alev Topunun sessizleştiğini görünce Lin Dong alnında biriken soğuk teri sildi. Alev Topu’nu dikkatle incelemeye başladı. 

Alev Topu’nun alev kızılı ola kürkü şimdi daha da parklaşmış ve canlılık kazanmıştı. Sanki alev almış gibi görünüyordu. Dahası, sahip olduğu kaplan pençeleri daha da keskinleşmişti, toprağı bile delip geçiyordu. Ne kadar ölümcül olduğunu inkâr edecek tek bir kişi bile yoktu. 

Lin Dong dikkatle Alev Topu’nun her yanını inceliyordu. Alev Topu’nun piton başlı kuyruğuna baktı ve… 

Alev Topu’nun yılan şeklindeki kuyruğu sırtına uzanmış yatıyordu, yılanın başındaysa bir şişlik vardı. Sanki bir şeyler dışarı çıkmaya çalışıyor gibiydi. 

Lin Dong, Alev Topu’na olan değişimler karşısında söyleyecek söz bulamıyordu. Şeytani Yaratıklar hakkında çok derin bir bilgiye sahip değildi sonuçta. Tek bildiği Alev Topu’ndaki değişimlerin sebebinin az önce yuttuğu gizemli kızıl hap olduğuydu.  

“O kırmızı inci ölmüş olan yaratığın taşıdığı Şeytani Kristal olabilir mi acaba? Ama neden diğer Şeytani Kristallerden farklı ki?” Lin Dong kendi kendine mırıldanıyordu. 

Lin Dong bunları düşünürken mağaradan çıkmaya karar verdi. Alev Topu’nu da yanına alıp oradan çıkmak üzereydi ki, Alev Topu bir yere doğru koşmaya başladı. Aynı zamanda kükrüyordu. 

Lin Dong Alev Topu’nun koştuğu yöne bakınca dilini yutacak gibi oldu. Yaratık kemiklerinin arka tarafındaki kayalar erimiş lav tarafından kaplanmıştı. Bu lav kaplı kayaların üzerindeyse büyüleyici bir koku salan kırmızı renkte bir çiçek açmıştı… 

Göz alıcı çiçeğin büyüsüne kapılan Lin Dong’un bakışları bir anlığına yaratığın kemiklerine kaydı. Yaratığın başı çiçeğe doğru bakıyordu.  

“Bu devasa gizemli yaratık kırmızı çiçeği almak istemiş olmalı…” 

Bu düşünce Lin Dong’u bir şimşek gibi çarptı.  

 

//EN: Bir gözünüz sitede olsun sevgili takipçiler :D 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr