Bölüm 364: Sinsi Saldırı

avatar
1332 6

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 364: Sinsi Saldırı


çevirmen: heisennibal


Devasa mağaranın içinde hazinelerden yansıyan göz kamaştırıcı bir parlaklık her yönden geliyor ve büyülü bir görüntü oluşturuyordu. Buraya adım atan sıradan biri asla çıkmak istemezdi. Buradan alınan her bir hazine, dış dünyada pahalı bir hazine sayılırdı. Bu da Lin Klanı’nın kaynaklarının ne kadar güçlü ve sağlam olduğunu gösteriyordu. Lin Klanı, dört büyük klan arasında olmayı gerçekten hak ediyordu.

 

Ancak Lin Dong bu hazinelerin ışıltısını gördükten sonra ilgisini kaybetti ve durmada klan koleksiyonunun derinliklerine doğru patika yoldan ilerledi. Klan koleksiyonunun alanı kocamandı. Derin kısımlara ulaşmak yarım saatini almıştı.

 

Derin kısımlarda tamamen farklı bir çevre vardı. Işık yollarının ana hatlarını çizen çok sayıda parlak ışın vardı. Yolun sonunda parlak bir ışıltıyla yutulmuş taş bir sunak vardı. O taş sunakların üstünde süzülen bir sürü güçlü Ruh Hazinesi, yaşam iksirleri, savaş sanatları ve başka şeyler vardı.

 

Daha derin kısımlara ulaştıkça Lin Dong, içerideki Yuan Gücü yoğunlaşmasının korkunç bir seviyeye geldiğini fark etmişti. Yuan Gücünün birazı biraraya gelip bir bulut şeklini almıştı. Lin Dong’u şoke etmişti. Bu alandaki Yuan Gücü yoğunlaşması, Yuan Gücünü de üreten bu küçük delikler sayesinde oluyordu.

 

“Klan hazinesinin altında muazzam derecede devasa bir oluşum var. Yuan Gücünü gökyüzünden ve yeryüzünden sürekli emip bu bölgeye pompalıyor. Daha sonra bu Yuan Gücü bu hazinelerin beslenmesinde kullanılıyor.” Küçük Sansar’ın sesi, Lin Dong’un zihninde yankılandı. Bu alanda büyülü bir gözetleme olabileceğinden korkup taş tılsıma geri dönmüştü.

 

“Bu Yuan Gücünde saf Yuan Haplarının izi var gibi görünüyor,” dedi Lin Dong şok içinde o bulutumsu Yuan Gücünü iki kez içine çekerken.

 

“Görünen o ki bu koleksiyon için Lin Klanı çok fazla çaba sarf etmiş. Sadece yeryüzü ve gökyüzünden Yuan Gücü emmek, buradaki Yuan Gücünü bu seviyede tutmaya yetmez; bu oluşum büyük miktarda saf Yuan Hapı da gerektirir…” Lin Dong şok içindeydi. Sadece Lin Klanı gibi güçlü bir hane böyle bir marifete sahip olabilirdi. “Kıdemli Lin Mu’nun neden bu fırsattan yararlanmamı istediği anlaşıldı. Bir Ruh Hazinesi aldıktan sonra buradaki konsantre Yuan Gücünden faydalanıp burada eğitimime devam edecek ve başlangıç Dışavurum kademesine bir atılım gerçekleştireceğim.”

 

Bu düşünce zihnine geldiğinde Lin Dong bir kez daha hareket edip patika yolu takip etmeye devam etti.

 

Tam o anda Lin Dong’un iki tarafına da uzanan daha küçük ışık yolları olduğunu fark etti. Bu küçük yolların sonunda çeşitli hazineler vardı. Ama Lin Dong çok etkilenmemişti. Şu an sadece Dünyevi Ruh Hazineleriyle ilgileniyordu. Diğer savaş sanatları ve Dışavurum kademeli savsaş sanatları en ufak şekilde bile ilgisini çekmiyordu.

 

Sonuçta Dışavurum kademeli savaş sanatları da düşük, orta ve yüksek seviyeli olabilirdi. Lin Langtian’ın önceki gün ortaya koyduğu Büyük İlahi Zümrüdüanka Mührü, en az düşük kademeli bir Dışavurumcu savaş sanatıydı. Öte yandan kendi varsayımlarına göre Büyük Harabenin Hapsedici İlahi Parmağı, yüksek kademeli bir savaş sanatı sayılırdı, tabi tamamen uzmanlaşabilirse. İşte o zaman yaptığı her hamle yeri yerinden oynatırdı.

 

Bu yüzden Lin Dong yol boyunca karşılaştığı güçü savaş sanatlarna hiç ilgi göstermemişti. Yaklaşık on dakika sonra yol aniden genişledi ve Lin Dong’un önünde geniş bir ışık saçağı belirdi.

 

Lin Dong saçağın önünde durdu ve bakışlarını ona sabitledi. Saçağın içinde yüzen ve parlayan dört ışık küresi görüyordu ve her bir küre, son derece güçlü enerji dalgaları yayıyordu. Bu enerji dalgaları ruhani bir güçle doluydu. Bunlar, Lin Dong’un hayalini kurduğu Dünyevi Ruh Hazineleriydi.

 

“Lin Klanı gerçekten ününün hakkını veriyor. Dört tane Dünyevi Ruh Hazinesi!” Lin Dong, saçağın içindeki dört ışık küresine bakarken bakışları alev alevdi. Eğer onlardan birini alabilirse savaş gücü çok artarcaktı.

 

“Lin Dong, dikkatli ol. Çevreye birçok oluşum kurulmuş ve enerji dalgaları da oldukça güçlü.” Küçük Sansar’ın sesi Lin Dong’un zihninde yankılandı.

 

“Tamam.”

 

Lin Dong kafasını salladı. Bu saçağın etrafına kurulmuş birçok oluşum olduğunu hissediyordu. Normalde bu oluşumlar savunma amaçlı kullanılırdı, saldırmak için değil ama Lin Zhi bu koleklsiyondan sorumluydu ve o da Lin Langtian’la aynı tarikata mensuptu. Bu nedenle Lin Dong’un dikkatli olmaktan başka çaresi yoktu. Saçağın dışında durdu. Ardından kendi kendine bir süre mırıldanıp dışarı bir adım attı yavaşça. Bedenindeki Yuan Gücü hiddetlenmeye ve ani durumlara karşı hazırlanmaya başladı.

 

Tahmin ettiği şey olmamıştı. Oluşumlar tarafından çevrelenen ışık saçağı sakince duruyordu. Ancak, saçağın önündeki boşluktan sanki Lin Dong’u uzaklaştırmaya çalışıyormuş gibi kuvvetli bir kısıtlayıcı güç yayılıyordu. Bu önleyici güçler, saçağın içindeki dört Ruh Hazinesinden geliyordu ve birleşmiş güçleri ileri Dışavurum kademeli bir geliştiricininkine denkti. Bu baskı, Lin Dong için bir engeldi. O parlayan ışık saçağına ilerler ve dört ışık küresine ulaşırken adımları sağlamdı.

 

“Buzz! Buzz!”

 

Lin Dong yakınlaşırken dört küre de sanki bir şey hissetmiş gibi tuhaf bir titreme sesi yayıyordu. Engelleyici güç yoğunlaştı ve Lin Dong’u bir adım geri atmaya zorladı.

 

“Bunlar gerçekten Dünyevi Ruh Hazineleri.” Kızgın olmak yerine bu görüntüye tanık olmanın tadını çıkarıyordu. Ruh hazineleri ne kadar direnirse o kadar güçlüler demekti.

 

“Her neyse, bunlar sadece Ruh Hazinesi.” Lin Dong içten içe güldü. Aniden bedeni sarsıldı ve kavurucu bir sıcaklık dalgası, önündeki güçlü kısıtlayıcı gücü dağıtarak içinden yükseldi. Sonra birkaç adım attı ve ışık saçaklarını kırdı. Bir anda dört ışık küresinin önünde belirmişti.

 

Lin Dong, ışık saçağını kırınca yumuşak bir kırılma sesi de yankılandı. O anda Lin Dong’un yüz ifadesi değişti ve arkasına döndü. Gördüğü şey, yüzen oluşumların şimdi aktifleştirildiği ve sanki bir hapishanedelermiş gibi ışık saçağına hapsedildikleriydi.

 

“O yaşlı moruk bana zarar vermeye çalışıyor, tabii.” Lin Dong’un gözlerinde buz gibi bir parıltı vardı. Ardından kafasını kaldırdı ve çevresine baktı. Lin Zhi’nin şu an ne olduğunu gözetlediğini biliyordu.

 

Lin Dong çevresine bakarken etrafındaki oluşumların aniden kükrediğini duydu ve hemen arkasından bir ışık fışkırdı. Ondan fazla yoğun ışık huzmesi şiddetle ileri atıldı ve Lin Dong’un hayati noktalarına saldırdılar.

 

Gelen ışık huzmelerini görünce Lin Dong’un yüzü buz gibi olmuştu ama onlardan kaçmak gibi bir niyeti yoktu. Bunun yerine güçlü bir yumruk attı ve o ışık huzmelerinin her birini parçaladı.

 

Lin Dong saldırıya uğrarken aynı anda koleksiyon dışında, konakta duran kıdemliler de önlerindeki ışık ekranından olup biteni izliyorlardı. İçeride ne oluyorsa ekran gösteriyordu. Lin Dong’un misilleme sahnesini de görmüşlerdi.

 

“Birlikte çalışıp onu öldürmek için oluşumlar kontrol edelim!” Lin Zhi ekrana bakarken homurdandı. “Dördümüz birlikte çalıştığımız sürece Dışavurum kademesinin zirvesinde olan bir geliştiriciyle bile savaşabiliriz. Lin Dong’un elinde birçok kozu olsa da bugün buradan kaçamayacak!”

 

“Emredersiniz!”

 

Onun dediklerini duyunca diğer üç kıdemli de kafalarını salladı. Birlikte çalıştıktan kısa bir süre sonra el mühürleri değişti. Karanlıkta oluşumları kontrol etmeye başladıkları sırada ellerinden ışık ekranına dört ışık huzmesi çıktı fırladı.

 

Dördü güçlerini birleştirince klan koleksiyonunda korkunç bir şok dalgası ortaya çıktı. Lin Dong her yönden gelen engelleyici bir güç hissediyordu. Lin Zhi’nin kendisine saldırmaya cüret etmesinin sebebi kendi yeteneklerine çok güveniyor olmasıydı. Oluşumlara ek olarak birleşmiş yeteneklerine bakılırsa onunla uğraşmak zor bile olabilirdi. İhmalkar olsa gerçekten ölebilirdi.

 

“Lin Dong, mağaranın tepesindeki ışık ekranını görüyor musun? Burası oluşumları kontrol ettikleri odak noktası olmalı. O odak noktası yok edildikçe oluşumlar üstündeki kontrollerini kaybedecekler. Öteki türlü burada o kadar fazla oluşum var ki seni yavaşça ölüme sürükleyebilirler!” Küçük Sansar’ın sesi bir kez dah Lin Dong’un zihninde yankılanmıştı.

 

Dediklerini duyunca Lin Dong kafasını kaldırdı. Gerçekten de mağaranın tepesinde göz kamaştırıcı bir parlaklık vardı. Aynı anda o bölgeden belli belirsiz telepatik düşünce dalgaları yayılıyordu.

 

“Şu yaşlı moruklar!”

 

Lin Dong’un gözlerinde buz gibi bir parıltı ortaya çıktı. Odak noktası çok sayıda oluşumla korunuyordu ve tek seferde yok etmek zor olacaktı. Bunun yanında Lin Zhi ve diğerleri bundan kaçınmak için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklardı. Hatta Lin Dong’un en güçlü bölgeye saldıracağını ve böylelikle onu öldürmenin kolaylaşacağını bile ummuşlardı.

 

“Enerjini onlara harcama. Ne kadar fazla oluşumu aktifleştirirsen onları o kadar güçlendirmiş olursun,” diye hatırlattı Küçük Sansar.

 

“Tamam.” Lin Dong kafasını salladı. Bu yaşlı moruklar o kadar irite ediciydiler ki Lin Dong’u acımasız olmakla suçlayamazlardı.

 

Düşünceler zihninde yankılanırken Lin Dong’un el mühürleri değişti. Aniden son derece güçlü ve acımasız bir ölüm aurası, Lin Dong’un Qiankun çantasından fışkırdı.

 

Bu ölüm aurası son derece şiddetliydi. Ortaya çıktığında çevresindeki Yuan Gücünün şiddetli bir şekilde dalgalanmasına sebep oldu. Kimsenin tepki vermesine izin vermeden korkunç bir hızla bir dizi kan fışkırdı.

 

Neredeyse kimse bu kanlı parıltının hızını göremedi. Kanlı parıltı havada süzüldükçe odak noktasını örten oluşumlar direnç göstermeden patladı. Tek bir saldırıyla ışık ekranı da patlamıştı. Böylesine güçlü bir saldırı altında Lin Zhi ve diğerleri herhangi bir tepki verme şansı olmadan klan hazinesiyle olan tüm temaslarını kaybettiler.

 

Köşkteki o ekran da patlamıştı. Lin Zhi ve diğerlerinin yüzü bembeyaz olmuştu. Hemen sonra gözleri korkuyla büyürken şiddetle kan kusmaya başladılar…






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44539 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr