25-Aile Bağları

avatar
448 3

Varoluşun Ötesinde - 25-Aile Bağları


Akşam yemeğinden sonra Ovour hızlıca odasına çıktı, üzerine rahat kıyafetler giydikten sonra yatağa yattı.


Babasıyla yaptığı konuşmayı düşünürken yavaşça gözleri kapandı, bedeni yorgun olmasa bile bu gün zihnen çok yorulmuştu.


Ertesi gün ise Ovour annesinin sesiyle uykulu gözlerini açtı, bedeni yorgun olmasa da hala zihnen yorgunluk yaşıyordu. Ama şu anki durumuna engel değildi, yataktan çıkıp kendine çeki düzen verdikten sonra mutfağa indi.


Anne ve babasına günaydın dedikten sonra kahvaltı masasına oturdu, ailecek güzel bir kahvaltıdan sonra, Lunel ve Ovour bahçeye çıktılar. Carol ise masayı toplamaya başladı.


Kiraz ağacına kadar Ovour sürekli babasına meraklı gözlerle baktı, bu bakışları fark eden Lunel ise kiraz ağacının dibine kadar ilerlediler.


"Ovour otur bakalım önce bazı konuları belirlememiz lazım." Dedikten sonra Ovour hızlıca oturup babasını dinlemek için hazır bekledi.


"İlk önce dün söylediğim gibi bir izin vermediğim sürece meditasyon yapman yasak, sadece ağır antrenmanlara izin var anlaşıldı mı?" Bir ustanın tutumunu sergileyerek öğrencisi gördüğü oğluna kararlı ve inançlı gözlerle bıktı.


Dünkü konuşmadan sonra zaten yapmayacağını biliyordu ve yüksek sele, "Anlaşıldı baba." Dedi.


Lunel anılarında gençken babasıyla yaptığı bir konuşmayı düşündü ve nefesini düzenledikten sonra konuşmaya başladı. "Bilmen gereken ilk şey zamanın da babamın bana verdiği bir öğüt. Bu tekniği babam, ben ve sen dışında kimse bilmiyor ve kimsede bilmeyecek, annene bile söyleyemezsin." Sesinde emredici ton Ovour'u çoktan etkisi altına almıştı ama merak duygusunu da kabartmıştı.


"Neden ki? Bu kadar önemli kılan şeyi merak ettim." Bunu söylese de içinde babasının cevap vermemesi korkusu vardı.


"Basit bu teknik babama aitti, şimdi bana birazdan ise sana ait olacak. Bu tekniği diğer tekniklerden daha özel kılan yanları var, babam ben 18 yaşındayken bu tekniği bana verdi, o zamanlar Başlangıç alemini geride bırakmıştım ve daha sağlam bir temel kurma şansımı kaçırdım. Ama sinin için bu imkanı hazırladım, artık auranıda oluştuğuna göre sağlam bir temele sahip olabilirsin."


Babasının heyecanlı konuşmasını dinlerken en merak ettiği soru dudaklarının arasından kaçtı. "Baba senin nasıl bir tekniğin olabilir ki? Öğrendiğin tekniklerin klana ait olduğunu sanıyordum." Sorusundan sonra gözlerinde ki merak daha da büyüdü.


"Temelde haklısın ama klanın öğrettiği tekniklerin dışında bana ait 4 tekniğim daha var ve sana öğreteceğim teknik büyük babanın bana verdiği teknik olan Yedi Yolun Bedeli olacak." Diyerek sözünü bitirdi.


"Ben büyük annem veya büyük babam hakkında çok az şey biliyorum, ayrıca büyük babam nasıl bu tekniğe sahip olmuş ki?"


Lunel biraz düşündükten sonra en uygun cevabı buldu, "Şey aslında tekniği ilk babam gördüğü için gizliden almış." Diye bildi ve Ovour'un inanmayan bakışlarını gördü.


"Yani tekniği çalmış mı?" Hiç böyle bir cümle beklemediği için aniden sordu.


"Babamın anlatmasına göre olay şöyle gelişmiş. Babam ve avcı gurubu klanın verdiği görevi tamamlayıp dönerken bir gurup insanla karşılaşmışlar, onları sorguladıkları sırada üzerlerinden eski bir harita çıkmış. Sonrasında ise haritanın bir mezarı gösterdiğini anladıklarında hepsi babama bakmış, babam ise mezar birkaç günlük mesafede olduğu için adamlarıyla mezara gitmeye karar vermiş." Nefesini düzenledikten sonra oğluna bir bakış atı ve yüzündeki ifadeden afalladığı ve şaşkınlığı belli oluyordu.


"Haritada belirtilen yere geldiklerinde ise koca bir dağla karşılaşmışlar ve bir sürü de mağara deliği, haritaya göre mezar işaret olan mağarada olduğu belirtilmiş ve işareti aramışlar. Bulduklarında ise babam tek başına mağaraya girmiş, derinlere indiğinde üzeri kalın taşlarla örtülmüş bir kemik yığını bulmuş.


Etrafına baktığında ise birkaç kılıç, malzemeler ve başka şeyler varmış, babamın dikkatini çeken şey ise diğerlerinden farklı görünen bir teknik kitabı olmuş ve diğerlerini de incelemiş ama hiçbiri Yedi Yolun Bedeli kadar değerli ve etkileyici değilmiş.


Tüm malzemeleri topladıktan sonra mağaradan çıkmış ve bulduklarını gurubunda ki insanlara göstermiş tabi sakladığı teknik hariç, geri kalan her şeyi klana vermişler."


Ovour'un iyice kafası karıştı, hiç görmediği büyük babası avcı çıktı ve mantık olarak klana ait olan bir teknik çalmıştı, "Ama avcıların ele geçirdiği her şey mantıken klana ait olmaz mı? Eğer fark edilirse kesinlikle klana ihanetten öldürülürdü."


Lunel derin bir nefes aldıktan sonra, "Haklısın avcıların ele geçirdikleri her şey klana aittir, ama babamın klana karşı sorumluluğu olduğu kadar da ailesine karşı da bir takım sorumluluğu vardı. Bizler klan içinde gözden düşürülebilecek bir konumdayız ve bu düzenin içinde olabileceğimiz kadar güçlü olmamız gerek. Yoksa sonumuzun nasıl olacağını tahmin bile edemeyiz." Lunel hissettiği her şeyi bu cümlelerle Ovour'a aktarmak istedi.


Ovour büyük babasının bakış açısından bakınca ona hak verdi, eğer tekniği klana verseydi sadece basit bir ödül alırdı ve teknik klanın genç nesline giderdi, aldığı ödül ise oğlunun gelişiminden değerli olamazdı. "Büyük babam zeki adammış ve bir avcıymış, hiç avcı olduğundan bahsetmedin. Ayrıca büyük annemden de az bahsettin onlar nasıl insanlardı merak ettim şimdi." Dedikten sonra babasına bakmaya devam etti.


"Annem ve babam sen doğmadan önce ölmüşlerdi. Ben senin yaşlarındayken annemi kaybettim, ve babam da bir avcı olduğu için aylarca eve gelmezdi. Babam son çıktığı görevden döndüğü zaman ben 18 yaşıma gelmiştim ve o zaman bana Yedi Yolun Bedeli tekniğini vermişti, evde birkaç hafta kaldıktan sonra tekrar göreve çıktı ama bu kez babam geri gelmedi, gurubunda ki avcılar ise üzerinde kan bulunan babamın çantasını geri getirdiler sadece."


Ovour babasının acı hatıraları hatırladığını düşündü ve, "Özür dilerim baba sadece merak ettiğim için soruştum, üzülmeni istemezdim." Pişmanlıkla bu sözleri sarf etti.


"Önemli değil bu konuları aştım zaten, annenin desteği her zaman yanımdaydı."


Ovour hafif gülümseyerek, "O zaman annemin babası ve annesi ben onları da görmedim." Dedi ve durumunu düşününce acı acı gülümsedi.


Lunel oğlunun sesini duyunca daldığı anılardan uyandı. "Onlar mı? Eee nasıl desem tam olarak nedenini bilmesem de bir hastalıktan öldüler. Babamın ölümünden 4 yıl sonra tüm kıtayı kaplayan salgın bir hastalık ortaya çıktı, bu salgın sırasında annen sana hamileydi ve o zamanlar da salgın yüzünden binlerce insan öldü.


Salgın sadece 17 gün sürdü ama 50 yaşının üstündeki insanlar en çok ölen insanlar oldu, ve büyük annen ve büyük baban da hastalıktan etkilenen kişiler arasındaydılar. Salgın tamamen kaybolsa da etkileri insanlar üzerinde devam etti, salgın bulaşıcı olmadığı için tedavilere hızlıca başladılar.


Çok az kişi kurtulsa da büyük annen ve büyük baban sen doğduktan birkaç hafta sonra öldüler." O günün umutsuzluğu hala yüzünde belli gibiydi.


"Demek salgın yüzünden öldüler, peki senin veya annemin kardeşi var mı?"


"Ben tek çocuğum, annem erken ölmese belki kardeşim olurdu ama kader işte. Fakat başka bir açıdan düşünürsek babam bir avcı olduğundan dolayı evden hep uzak kalırdı ve bu sayede gittiği yerlerde mutlaka başka kadınlarla birlikte olmuştur, yani bu yönden düşünürsek belkide bir yerlerde amcanın veyada teyzenin olması muhtemel.


Annene gelir isek 1 erkek kardeşi vardı, fakat o da zehirli bitkiler üzerinde araştırma yaparken zehirlendi ve öldü."


Ve Ovour yine bir tuhaf oldu, kaderine lanet etmek istedi. Annesi ve babasından başka kimsesi yoktu. Onula aynı soy adı paylaşan binlerce insan olsa bile yalnızlık hissetti.

Oğlunda ki tuhaf çöküşü hisseden Lunel, "Ne oldu da çöküşe geçtin birden?" Gülümseyerek konuştu.


"Düşününce sizden başka kimsem yokmuş, benimle aynı soy adı paylaşan binlerce insan olmasına rağmen bir anlam ifade etmiyorlar." Diye umutsuzca söyleydi ve haklı olduğunu biliyordu.


"Bu senin bakış açına göre değişir. Şöyle düşün imparatorlukta yaşayan milyonlarca insan var fakat yarısının kendini ait hissedebileceği bir yeri vardır, biz üç kişi olsak ta bizi bir arada tutan şey klandır.


Bu hayatı ve senin yaşayarak öğrenmeni sağlayan bu klandır, ayrıca düşmanlarımız bize saldıranlara 3 kişi olarak değil binlerce kişi olarak cevap veririz. Bu ayrımı anlamak için henüz küçüksün ama benim klanı korumam aynı zamanda seni ve anneni korumam anlamına geliyor." Lunel az da olsa oğluna klanın birliğinden ve beraberliğinden bahsetti.


Ama Ovour henüz bu konulara hakim olamasada, iki klan savaştığı zaman kazanan her şeyi alırdı. Hazine yağmalanır, kadınlar ve güçlü erkekler köle olarak satılır, çocuklar ve yaşlılar ise acımasızca katledilir.


O klanın soyundan kimsenin güçlenmesine ve umut duygusu kazanmasına izin vermezlerdi, çünkü kazanan klan için tehdit oluşturma potansiyeli oluşturuyordu.


Ovour ise tüm bu konuları anlamadığı için babasına bakıp duruyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44697 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr