24-Yeni Hedef

avatar
474 3

Varoluşun Ötesinde - 24-Yeni Hedef


Ovour eve geldikten sonra ilk soğuk bir banyo yaptı, ardından ise kiraz ağıcının altında meditasyon yapmaya başladı.


1 - 2saattir meditasyon yapmasına rağmen tüm çabasının yarısı kadar doğa enerjisi çekebildi, çünkü hala Elgia'nın ölümünün etkisi altındaydı. Ve bu durumda tüm dikkatini toplayamıyordu.


Carol ve Lunel her zaman ki gibi eve bereler gelmişlerdi ve ellerinde ki malzemelerden birkaç haftalık mutfak eksiklerini aldıkları belki oluyordu.


Eve girdikten sonra Carol üst kata çıkarken Lunel ellerinde ki malzemeleri mutfağa götürdü ardından Carol'da malzemeleri yerleştirmek için mutfağa gelmişti.


Mutfağın camını açmak isteyen Carol, "Lunel bak oğlumuz da tıpkı senin gibi, gençken sende sende erkenden gelir ve biran önce güçlenmek için anlatmalara başlardın." Ovour'a bakıp biran geçmişe dönmüştü.


Lunel ise oğlunun bu saatte antrenmana başlamayacağını düşünüyordu ve bahçeye çıkıp baktığında ise Ovour'dan yayılan aurayı hissetmişti.


Bir anda kaşları çatıldı ve Ovour'a yöneldi, ayrıca eşine de seslenmişti, "Tatlım akşam yemeğini biraz geç hazırlar mısın, Ovour'la bazı konularda uzunca konuşmam gerek." Dedikten sonra devam etti.


Arkadan eşinin, "Tamam." Deyişi kulağına gelmişti.


Carol zamanı olduğu için tatlı yapmayı düşündü ve hazırlıklara başladı.


Lunel ise Ovour'a yaklaşmıştı, aralarında bir adımlık mesafe olmasına rağmen o meditasyona öyle odaklanmıştı ki ne Lunel'in gelişini hissetmiş ne de kendisine seslendiğini duyabilmişti.


Lunel oğlunun yaydığı tuhaf aurayı düşünürken Ovour tüm bunlardan habersiz meditasyona devam ediyordu, ama Elgia'yı ve alacağı intikamı düşünürken istemsizce aurası da ortaya çıkıyor ve hissettiği duygular aurasında karışıklılar yaratıyordu.


Lunel birkaç dakika hissettiği aurayı inceledi ve Ovour'u zor kullanarak uyandırmaktan başka çaresi olmadığını anladı.


Ve kendi aurasını çıkartıp ovour'un üstünde küçük bir baskı kurdu ve Ovour aniden gözlerini açıp yarım bir savunma pozisyonunda etrafını inceledi ama gördüğü sadece kızgın ifadeyle kendisine bakan babasıydı.


"Seni bu duruma düşüren nedir? Şuan ki halinle yaptığın meditasyondan çok az verim alırsın ayrıca enerji kanallarına da zarar verebilirdin, zihnin ve ruhun bir olmasa etkileri bedenine yansır. Bir daha bu şekilde meditasyon yapmayacaksın, ayrıca ben söyleyinceye kadar sadece beden ve savaşçı antrenmanları yapacaksın. Her biri benim gözetimim altında ve ben bitti deyinceye kadar antrenmanlar bitmeyecek, anlaşıldım?"


Lunel bu kez bir baba olarak değil bir asker olarak duruma el artmıştı, sert ve emredici tonda söyledikleri Ovour'un üzerinde baskı oluştursa da bir daha böyle bir şeyin tekrarlanmaması için ser olmalıydı. Bu onun öğrendiği ilk dersti.


Ovour ise babasının ona hiç bu kadar kızmadığını biliyordu ve bu kez hem korkmuş hemde tarif edemediği bir duygu altına girmişti ve ürkek sesi ile, "Anlaşıldı baba." Diyebildi.


Ne Lunel konuşuyordu ne de Ovour başını kaldırıp babasına bakabiliyordu birkaç dakikalık sessizliğin ardından Lunel söze girdi.


"Duygularında ki karışıklığın sebebi nedir?" Bu kez ise oğluna destek olan bir babaydı.


Babasının sesinde ki yumuşaklıkla rahatlayan Ovour nasıl cevap vereceğini düşündü, ardından ise, "Merkez Bölgede yaşayın bir arkadaşım öldü." Dedi sesinde ki üzüntü ve kederi Lunel net bir şekilde hissetmişti, ve oğlunun doğru söylediğini anladı.


Lunel derin bir nefes alıp oğlunun yanına oturdu ve oğluna zamanında babasının kendisine yaptığı gibi bir konuşma yapmak için hazırlandı. "Hıımm acaba bu arkadaşın senin ilk öpücüğünü alan kadın olabilir mi?" Diye sordu.


Ovour şaşkın ve utancından kızarmış halde babasına bakıyordu, "Baba sen nerd...."


"Evlat ben senin babanım, senin ne yaptığını bilemek ve gözetmek benim sorumluluğum. Ayrıca unutma ben dış klanda bir muhafız lideriyim, oğlumun ilk defa klandan ayrılışını merak ettim ve seni çaktırmadan takip ettim."


Babasının gülümseyerek konuşmasından ve ses tonundan bu durumu normal karşıladığını düşündü, "Öyle bir yere gittiğim için kızdın mı?"


Lunel sırtını kiraz ağacına yaslayıp, yükselmekte olan aya baktı. "Aslında senin biraz olsun büyüdüğünü fark ettim diyelim ve sana küçük bir sır vereceğim ama kesinlikle bundan annene bahsedeceksin yoksa beni eve almaz, anlaştık mı?"


Bu gizlilik Ovour'un duygularını yumuşatıp merek duygusunu öne çıkardı. "Tamam anlaştık." Dedi ciddi bir tonda.


Lunel ise konuşmadan bir süre mutfağa baktı, Carol'un bir şeylerle meşgul olduğunu görünce, sözüne başladı. "Ben gençken ve biraz çapkınken pek çok kadını öpmüştüm, ama hepsi benim için bir anlık zevk ve eğlence içindi. Hatta bu yüzden babam beni sık sık döverdi, ayrıca eli de ağırdı, demek istediğim biraz eğlenmekte bir sorun yok, gençsin farklı şeyleri deneyimlemeni isterim.


Ama eğlenmenin de sınırını bilmen lazım. Eğer hayatında sadece tek bir kadına değer vereceksen eninde sonunda bir seçim yapmak zorunda kalacaksın ve ben seçimimi annenden yana yaptım. Ve çoğu zaman pişman olmadım, olduklarımda ise dönüp dolaşıp yine annene geldim. Umarım sende seçimini değer verdiğin kadından yana yaparsın." Dedi, Ovour böyle bir konuşma beklemiyordu ama gerçekten duygulanmıştı ve biraz da kıskanmıştı.


Kendince düşünüyordu içinden, "Acaba bende babam kadar şanslı olabilir miyim ki?" Diye sordu kendine, ama kendine verecek bir cevabı da yoktu. "Baba peki ben değer vereceğim kadını nasıl anlayacağım?" Merakından aklında ki sorulardan birini sordu.


Lunel biraz düşündükten sonra, "Doğrusu, sorunun cevabını bende bilmiyorum, ama bildiğim bir şey varsa oda anneni ilk gördüğümde hissettiğim duygulardır.


O zamanlar senden üç, dört yaş büyüktüm ve yaralarım için annenin çalıştığı şifa dükkanına gitmiştim, işte ilk kez anneni orada gördüm tabi pek umursamadım. Dükkanda ki görevliye istediklerimi söylence bana işinin olduğunu ve kızını gösterdi, bende tezgahta duran kızın yani annenin yanına gittim.


Yaralarım için birkaç krem istemiştim ama ben istediklerimi beklerken annen hayır demişti, o gün söylediklerini dün gibi hatırlıyorum."


"Sen buraya daha öncede gelmiştin ve sürekli aynı kremi alıp gidiyorsun, ayrıca aptal olduğunu düşünüyorum." Demişti ve bunu Lunel'in gözlerinin içine bakarak söylemişti.


Lunel'in ise hafiften kaşları seğirmeye başlamıştı, öfkesi yüzünde beli oluyordu ve cebinden birkaç gümüş para çıkarıp masaya bırakarak, "Fikrini istemedim lanet olası kremi istedim." Dedi.


Carol ise umursamadan, "Aptal olduğun için anlatsam da anlamasın ama zamanım bol, sen bu kremi alıp bedenine sürdükten sonra kesinlikle antrenmana devam ediyorsundur ve kremin yaranı iyileştirdiğini düşünüyorsun ama yanılıyorsun.


Sadece teninde kabuk bağlayıp yavaşça yok oluyor, bedeninde görünmese bile teninin altında hala o yaranın etkisi devam ediyor ama antrenmanların verdiği güç ve dayanıklılıktan sen bunu hissetmiyorsun.


Ama sen gelişime devam ederken iç yaraların da daha fazla büyüyecek ve sonunda bir gün dar boğazda kalıp seviye atlayamazsın. Şimdi neden aptal olduğunu anladın mı bari?" Cümlesini bitirdiğinde ise yüzünde zafer kazanmış bir kralın ifadesi vardı.


Çünkü Lunel'in öfkeli hali Carol'un her cümlesinde yavaşça kaybolmuştu ve ifadesiz bir şekilde Carol'a bakıyordu. "Peki ben ne yapacağım, dar boğazlar her gelişimci için çok korkutucudur." Pişmanlığı yüzünden okunuyordu.


Sesinde ki pişmanlık Carol'un zafer duygusunu körüklemişti. "Neyse en azından aptallığının farkına vardın, benimle gel." Dedikten sonra tezgahın arkasında ki kapıya yöneldi, Lunel'de peşinden gitti.


"İşte peşinden gittim ve odaya girince birden soyunmamı söylemişti, verdiğim tepkiyse beni bile şaşırttı nedense utanmıştım. Bekleyince ise bağırdı bende iç çamaşırım hariç tamamen çıplaktım, sonra ise benimle özenle ilgilendi. Elinde bir bıçakla eski yaralarımı bir bir kesti sonra ise nazikçe tekrar dikti, birkaç ilaç hazırladıktan sonra 1 hafta boyunca ilaçları kullanmamı ve antrenman yapmamamı söyledi."


Bunları anlatırken Ovour biraz ürpermişti ve annesinin neden babasını kestiğini hem merak etmiş hemde annesini yanlış tanıdığını düşünmüştü.


"Ben bir hafta antrenman yapmadığım için her gün Carol'u gizlice görmeye gittim, ama yakalandığımda ise Carol beni zaten fark ettiğini ama görmezden geldiğini söyledi. Açıkçası görmezden gelindiğinin için üzülmüştüm.


Zamanla ise ona karşı ilgim daha da büyüdü ve bir akşam Carol'u evine bıraktığım zaman ilk defa beni sağ yanağımdan öpmüştü. O an anladım ki ben çoktan aşık olmuştum, yani sende değer vereceğin kişiyi bir şekilde anlayacaksın ve ne pahasına olursa olsun ondan vazgeçme." Diye uyarmıştı.


Ovour için babasının sözleri henüz anlamsızdı ama asla bu konuşmayı unutmayacaktı. "Pekala bu kadar benden konuşmak yeter, ayrıca auranda normale dönmeye başladı gibi. Ve ölen arkadaşına gelirsek, onun hakkında ne düşündüğünü bilmiyorum ama bu durumu aşmadan hiçbir meditasyona odaklanamazsın ve en kötü sonuçta ise kendine zihinsel bir şeytan yaratırsın." Artık bundan sonra ki konuşması Ovour'un cevabına göre değişecekti.


"Zihinsel şeytan nedir baba hiç duymadım?" Diye aklında yankılanan soruyu dile getirdi.


"Zihinsel şeytan aslında bir anıdır, gelişimci meditasyona girince zihnini ve ruhunu bir tutmak zorundadır. Ama zihinsel şeytana sahip olan kişi meditasyona odaklanamaz, gözlerini her kapattığında zihninde şeytanlaştırdığı anı canlanır ve kontrolünü kaybeder. Gelişim dünyasında bu durum sakat kalmakla eş değerdir, çünkü bedeni sağlıklı olsa bile, zihnen kendini hazırlayamaz ve her şey biter."


Açıklamasından sonra oğluna bir soru yöneltti. "Simdi arkadaşın hakkında ne düşünüyorsun?"


Ovour hislerini biliyor ama sözlerle ifade etmekte zorlanıyordu, bir süre düşündükten sonra ise, "Elgia haklı olmasına rağmen sadece bir soyluya karşı geldiği için öldürüldü." İçindeki duygular yeniden alevleniyordu ve Lunel'de bunu hissetmişti.


"Bu durumda sana 2 seçenek sunuyorum, ilki duygularını kontrol etmeyi öğrenip bu olayı zamana bırakmak. İkincisi ise güçlenmek ve karşında ki kim olursa olsun akılıca davranıp intikam almak, ama intikam güçlü ve seni kontrol edebilen bir duygudur. Eğer intikam istiyorsan sabırlı ve istikrarlı olman gerekir, yoksa kendini aptalca bir şekilde öne sürüp ölürsün." Lunel'in bu sözleri sertti ve Ovour'un zihnine baskı yapmıştı.


Lunel'in gözleri tamamen kararlılıkla doluydu ve Ovour o gözlerden tuhaf bir güç aldığını hissediyordu, "Şimdi seçimini yap, düşmanını kim olduğunu sormayacağım ve seçimine karışmayacağım. Ama unutma bundan sonra yaşamını ve ölümünü hayatının birkaç saniyesi belirleyecek, bu seçimler ise tamamen sana ait olacaktır." Bir baba olarak bu konuşmayı yapmıyordu o bir savaşçının yolunu düşünerek bu konuşmayı yapmıştı ve şimdi bir baba olarak oğlunun cevabını bekliyordu.


Ovour babasının sözlerinde ki imaları anlamıştı.


Her şeyi zamanla unutabilirdi veya intikam yoluna girip, akıllıca hareket edip intikam için bekleyebilirdi ve onun cevabı zaten belliydi.


"Daha fazla güçleneceğim ve sabırla intikam için bekleyeceğim!!" Dedi karalılıkla.


Bir baba olarak oğlunun intikam için, ucunda belki ölüm olan bir yolda yürümesi onu üzse de, aynı zamanda garip bir gurur hissediyordu.


"Seçimini yaptığına göre bu yolun zorluklarını da anlamısın ve bu konudan asla annene bahset memelisin, şimdi anneni daha fazla bekletmeyelim ve yarın sana bir teknik gözeteceğim." Dedi.


Babasının bir teknik öğreteceğini biliyordu ve yarın öğrenecekti, ayrıca babasıyla olan bu konuşması onu rahatlatmıştı ve yeni bir hedefe sahip olmasını sağlamıştı.


Lunel yarın öğreteceği teknikten bahsederek eve gittiler.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44691 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr