Bölüm 233: #####

avatar
4492 12

The Dark King - Bölüm 233: #####


Bölüm

 

Kapsülü Kaçırmak

 

******************************************************************

 

Kerry Dudian'i davet ettikten 2 gün sonra.



Dudian İhtiyar Fulin'le beraber her zamanki gibi sabah erkenden kahvaltısını yaptı. Ardından başka bir şehre gitmek için Ryan Kalesinden çıktı. Arabadan indi ve çorak topraklardan geçip barutu ürettikleri şehre gitti. Küçük bir araba satın almışlardı ve onu iş yerinin arkasındaki avluya park etmişlerdi.



Araba çok sıradan gözüküyordu. Dudian, Barton ve diğer ikisine önceden barut hazırlamasını söylemişti. Yedi kutu barut üretmişler ve arabanın bölmesine taşımışlardı. Arabaya binip Karanlık Kilise'ye gitti.



Malikanenin önünde durdu. Onlara simya rozetini gösterdi. Kimliğinin gerçekliğini doğrulamak için birkaç test yaptılar. Muhafızlardan biri arabanın bölmesini kontrol etti, "Bunlar ne?"



Dudian cevap verdi, "Satış için ürünler."



Muhafız daha fazla konuşmadı ve arabanın malikanenin avlusuna girmesi için kapıyı açtı.



Dudian arabayı altı arabanın daha olduğu boş bir yere park etti. Arabadan indi, atı direğe bağladı ve malikaneye girdi.



Yağlı resmin olduğu yerdeki kontrolden sonra geçidi geçti ve karanlık meydana girdi. Dudian etrafa baktı ve sıra dışı hiçbir şey olmadığını gördü. Salona girdi ve bir süreliğine etrafı gözlemledi. Ardından meydana geri döndü ve iksir dükkanlarından birine girdi. Dükkanda farklı renklerde bir sürü şişe ve kavanoz vardı.



İksir ustaları son derece yüksek konumlu insanlardı. İnsanlar onların öfkelerinden kaçınmaya çalışırdı. Bazıları dövüş konusunda kıdemli avcılarla kıyaslanabilirdi. Küçük bir zehir atarak düşmanlarını kolayca öldürebilirlerdi. İşte bu iksir ustalarıyla dövüşmenin en korkutucu noktasıydı. Saldırılarını tespit etmesi çok zordu.



"Hey patron. Sipariş ettiğim şeyler daha gelmedi mi?" diye sordu Dudian, boğuk bir sesle.



Dükkanın sahibi üstünü mor cübbeyle örtmüştü. İnce bir vücudu vardı. Hareket ettiğinde ara sıra beyaz bileği gözüküyordu. Bileğinde göze çarpan çirkin siyah yaralar vardı. Muhtemelen zehir yüzünden olmuştu. Dudian'e baktı, "Hazır. Depozitodan sonra 250 altın sikke ödemen gerekiyordu. Getirdin mi?"



Dudian başını salladı ve cübbesinden bir kese altın çıkartıp ona uzattı.



Mor cübbeli kadın altınları masanın üzerine döktü. Rastgele birkaç tane seçti ve gerçek altın olup olmadıklarını kontrol etti. Ardından hafifçe başını salladı ve onları tek tek alıp kesenin içine geri koydu, "Güzel, para tam. Şişeleri vereyim." Altınları saymayı bitirince keseyi dolabın içine koydu ve dolabı kilitledi. Sonra iki yeşil mürekkep şişesi çıkardı ve çekmeceden de küçük bir şişe daha çıkardı.



"Bunlar uyuşturucu zehirli sis ve bu da panzehiri." Mor cübbeli kadın şişeleri Dudian'e verdi. Ona baktı ve dedi ki, "Lütfen dikkatli kullan. Zehrin küçük bir damlası bile yetişkin vahşi bir domuzu bayıltmaya yeter. Üstelik, şişelerden biri bile küçük bir şehri komaya sokabilir."



Dudian dediklerini duyunca dikkatlice şişeleri kaldırdı. Arkasını döndü ve diğer dükkanlarda gezinmeye başladı.



Zaman ilerliyordu ve akşam olmuştu.



Meydandaki insan sayısı zaman geçtikçe azalmak yerine artmıştı. Bu insanlar gündüzleri kendi işlerine bakıyorlardı, akşamları simya işleri için daha çok zamanları oluyordu.



Dudian zamanın geçmesi için oturup dinlenecek bir yer buldu.



Saat 7 olduğunda meydan tıklım tıklım olmuştu. İnsanlar sürekli sağa sola gittiğinden etraf capcanlıydı. Saat gece 12'den sonra insanlar gitmeye başladıklarından sayı azalmaya başladı.



Dudian zamanın geldiğini gördü. Malikanenin dışına çıktı ve bir süre arabada zaman geçirdi. Ardından meydana geri döndü ve salona girdi. Soğuk depo kapsülünün tutulduğu kafese baktı. Kapsüle bakan yüzlerce kişi vardı. Karanlık Kilise'dekilerin sayısı Kutsal Kilise'dekilerden hiç de aşağı kalmıyordu.



Tanışık olan bazı kişiler birbirleriyle fısıldaşıyordu. Buldukları şeylerden ve fikirlerinden birbirlerine bahsediyorlardı.



Dudian kalabalığın arkasında durup etrafa bakınca gözlere parladı. Hiç kimsenin bakmadığını görünce cübbesinden yavaşça yeşil mürekkep şişelerini çıkardı ve onları farklı yerlere fırlattı. Cam şişelerin kırılma sesi etrafta yankılandı.



İnsanlar ani ses yüzünden korkmuştu.



Salonu giderek koyu yeşil bir dumanın kapladığını gördüler. İkinci şişe yukarıda bir yere çarpmıştı ve sonuç olarak şişenin parçaları bazılarının kafasına geldi.



Kalabalığın arasındaki bir kadın çığlık attı.



"Zehir!"



Çığlık sesi, kalabalığın içine saniyeler içinde sızan tedirginliğin kaynağıydı. Salonu kaplayan yeşil sis yüzünden korkmuş ve şaşkına dönmüş olduklarından diğerlerinin pek tepki vermesine gerek yoktu. İnsanlar aceleyle salondan dışarı koşmaya başladı.



Herkes panik içinde olduğundan salondan dışarı çıkmaya çalışırken insanlar birbirine çarpmaya başladı. Yere düşenler panik yapan kalabalık yüzünden eziliyor ve çiğneniyordu. İnsanlar birbirini itiyordu ve yere düşüp ezilenlerin sayısı sürekli artıyordu.



Yeşil sis tıpkı kaynayan su gibi yayılıyordu.



Dudian panzehir şişesindeki hapı aldı ve ağzına koydu. Duvara yaslandı, gözleri sakin sessizdi. Çılgın kalabalık önünden geçiyordu. Devasa kafesin önüne gelince orayı korumakla yükümlü olan 10 Karanlık Şövalyenin hala hareket etmediğini gördü. Yüzleri solmuştu ama korumaya devam ediyorlardı. Sonunda ellerini kaldırıp ağızlarını kapattılar ve dikkatlice etrafa baktılar. Kılıçlarını kınlarından çektiler. Eğer kafese yaklaşan birini görürlerse onu öldürmek için tereddüt etmezlerdi. Zehirli saldırıyı yapan kişilerin amacının Tanrıların objesini çalmak olduğunun farkındaydılar.



Yeşil sis hızlıca salona yayıldı ve her yeri kapladı. Salondaki çoğu kişi kaçamamıştı ve yeşil sisle kaplanmıştı. Birer birer yere düştüler.



Yeşil sis Dudian'in görüşünü kapatıyordu. Hançeriyle ona yakın olan Kara Şövalyeyi kesti. Şövalyenin çığlık atıp arkadaşlarını uyarma şansı olmamıştı lakin elindeki kılıç yere düşmüş ve "klink klink" sesleri çıkartmıştı. Diğer Karanlık Şövalyelerin dikkati sesin geldiği yöne odaklandı. Saldırganların başladıklarını biliyorlardı.



Dudian pek bir şey göremediğini fark etti. Görüşü yeşil sisle kaplı olsa da en azından insanların karanlık gölgelerini görebiliyordu. İçlerinde biri ona doğru atıldı. Sol kolu yaralandığından bir süredir okçuluk çalışmamıştı ama kılıç, hançer, bıçak ve diğer silahları kullanarak yakın dövüş çalışmıştı. Usta olmasa da silahlara pek yabancı değildi.



Görüş avantajı sayesinde Karanlık Şövalyelerden üçünü ardı ardına çabucak bıçakladı. On saldıran Karanlık Şövalyeyi öldürürken sol elinin parmakları sağlam demir parmaklıkları kesiyordu. Demir parmaklıkların kalınlığı yüzünden kesmenin biraz zaman alacağına ikna olmuştu.



Ona saldıran üçüncü Karanlık Şövalyeyi öldürdükten sonra diğerleri de zehirli sise karşı koyamadı ve birer birer yavaşça yere düştüler.



Dudian, ona engel olacak biri olmadığını görünce hemen bu fırsatı kullandı ve iki eliyle demir parmaklıkları kesmeye başladı.



Dudian çok gergindi ve saniyeleri sayıyordu. İki dakika sonra sonunda demir parmaklıkları kesebilmiş ve kendine içeri girebilecek kadar yer açabilmişti. Hesaplamalarına göre sınırı 10 saniyeden fazla geçmişti. Soğuk depo kapsülüne doğru gitti.



Parmak izi tanıma işlemini geçtikten sonra karanlık salon bir anda aydınlandı. Işık soğuk hava deposundan geliyordu. Eğer birisi bunu görseydi kesinlikle bir mucize olduğunu düşünürdü.



"Göz tanıma sistemi..." Soğuk hava deposunda bir kadın sesi geldi.



Dudian yüzünü kapsüle yaklaştırdı. Gözlerini açtı ve makineye baktı. Parmak izi kopyalanıp soğuk hava deposunu açmak için kullanılabilirdi ama gözünün başkaları tarafından taklit edilmesi mümkün değildi. En azından çok zor olurdu.



Gözünün doğrulanması tamamlandıktan sonra soğuk depo yavaşça açıldı. Vücudunu daha fazla uykuda tutmak için enerji kalmadığından soğuk depodan çıkalı neredeyse 8 yıl olmuştu. Ancak, soğuk depo kapsülünün kendi güneş enerji sistemi vardı. Bu kadar uzun süreden sonra enerjisini zamanla yenilemişti. Artık basit işlemleri yapacak kadar enerjisi vardı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44342 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr