Bölüm 175: #####

avatar
4670 12

The Dark King - Bölüm 175: #####


Bölüm

 

Jenny Haberleri Alıyor

 

*****************************************************************************

 

"Üç gün sonra gelip sonuçları öğrenebilirsiniz." dedi kadın üçlüye.



Odadan çıktıktan sonra Bülbül Dudian'ine baktı. Baykuş maskesinin ardında sanki birer fener gibi gözleri parlıyordu, "Tebrikler. İlk denemende resmi bir simyager oldun."



"Tebrikler." dedi Altın.



Gül gözlerini kırptı ve meraklı bir şekilde ona baktı, " 'Özel' denebilecek kadar sıradışı ne verdin?"

 

Dudian gülümsedi ve cevap verdi, "Sadece sıradan bir konuydu."



Dudian doğrudan bir cevap vermekten kaçındığını görünce Gül daha fazla sormadı.



Bülbül Dudian'e dedi ki, "Seni Fare'yle buluşturmaya götüreyim. Belki resmi bir simyager olduğunu görürse tembelliği geçer."



Dudian bir süre düşündü ve başını salladı, "Olmaz, özür dilerim ama yapacak başka işlerim var. Belki başka bir gün."



"Tamam." Bülbül başını salladı.



Bülbül ve diğerleri hemen gitmedi. Biraz meydandaki dükkanları dolaştılar. Ara sıra zor bulanan materyaller görüyorlardı.



Dudian onlar dükkanları gezerken yanlarındaydı. Artık Karanlık Kilise'nin sadece simyagerlerden ibaret olmadığını anlamıştı. Bayağı tercih edilen başka bir meslek daha vardı. Büyü iksirciliği.



Eğer simyagerler eski çağın bilim insanlarıysa, o zaman iksirciler de kişisel çıkarları için çeşit çeşit iksir ve zehir geliştiren bir gruptu. Bir bakıma yaşam grubunun simyagerleri kadar çılgınlardı. Büyük Silva Duvarının tarihinde deliye dönüp soylu aileleri yok eden, şehirleri yerle bir eden iksirciler vardı.



Rosyard'ın notlarına göre Kutsal Kilise bile mümkün olduğunca iksircilere bir şey yapmamaya çalışıyordu çünkü iksirciler işlerini en acımasız ve sıradışı yolla hallediyordu. Ne de olsa ölüm kapına dayanana kadar zehirlendiğini anlayamazdın.



"İksirciler...Zehirler büyük duvarın dışında canavar avlamak için kullanılırsa büyük bir rol oynayabilir." diye düşündü Dudian.



Bir süre sonra diğerleriyle beraber geçitten geri çıktılar.



"Benimle dönmek ister misin?" diye sordu Bülbül, malikaneden çıkınca.



Dudian başını salladı, "Yok, sağol."



Bülbül başını salladı. Zaten sadece kibarlıktan sormuştu. Aslında, daha önce ailesi ve yakınları dışında hiç kimseyle aynı arabanın içinde olmamıştı.



Altın ve Gül de kendi arabalarına binip gitti.



Dudian şehrin karanlık bir köşesine geldi. Takip edilmediğinden emin olunca maskesini ve cübbesini çıkardı. Ardından sessizce şehirden ayrıldı.

 

...

 

...

 

Gizli salonda.



Karanlık odada masanın başında biri oturuyordu. O anda masadaki dosyaları incelemekle meşguldü. Masanın yanındaki borudan bir anda bir titreşim sesi duydu. Arkasını döndü ve metal borudan siyah bir yılanın geldiğini gördü.



Adam yavaşça elini uzattı ve yılanın başına dokundu.



Siyah yılan ağzını açtı. Dişlerinin arasında siyah bir parşömen kılıfı vardı.



Adam parşömeni çıkardı ve ne yazdığını okudu. Kendi kendine mırıldanmaya başladı, " 'İnferno patlaması' mı? Neredeyse aynı formül mü?" Son zamanlarda soylu ailelerle bağı olan birçok simyager olduğunu biliyordu.



Bir süre düşündü ve bir mektup yazmaya karar verdi. Kağıdı parşömen kılıfına geri koydu ve yılanın ağzına yerleştirdi.



Yılan kılıfı yuttu ve sürünerek metal boruya girdi.

 

...

 

...

 

Er Dağı. Burong ailesi.



Büyük bir odada masanın etrafında iki kişi oturuyordu. Masa bir sürü dosya vardı.



"Araştırmalarımıza göre katil muhtemelen bir arkadaşı." Altın cüppe giyen bir hakim yavaşça elini kağıda vurdu, "Elimizdeki kanıtlara odaklanmalıyız."



Masanın karşısında güzel, ince bir kadın oturuyordu. Üstünde solu yeşil bir etek vardı. Gözleri pencerenin yanında büyüyen bitkilere odaklanmıştı. Hakimin dediklerini duyar duymaz kendine geldi. ona baktı ve dedi ki, "Hocam, ailemiz sıkıntıda mı?"



Hakim Jason şaşırmıştı. Önündeki göz alıcı ve güzel kıza baktı, "Neden öyle düşünüyorsun?"



"Son zamanlarda babam bilerek beni dışarı yollamıyor. Sürekli dışarısının tehlikeli olduğunu söylüyor. Sanki babam bir şeyi bilmemi istemiyor gibi." Kız başını kaldırıp ona baktı, "Bana ne olduğunu söyleyebilir misiniz?"



Hakim Jason onun parlayan gözlerini baktı, "Ailen büyük işleri olan eski aristokratik bir aile. Nasıl olur da onlara bir şey olabilir? Ama son zamanlar da simyagerlerin bir şeyler yaptığını duydum. Bu yüzden babanın senin hakkında endişelenip dışarı çıkarttırmaması normal."



"Bu kadar mı?" dedi ve ona baktı.



Hakim Jason elindeki dosyayı masaya koydu, "Bugün bazı kanıtlar bulduk. Tabii, sen de yorulmuşundur. Sorgu için ben başkasını gönderirim." dedi Hakim Jason ve odadan çıktı.



Kızın odası salona göre biraz daha büyüktü. Bir süre sessizce oturdu ama yavaş yavaş yorulduğunu hissetti. Ayağa kalktı ve pencereye gitti. Pencerenin dışındaki meyve ağacı ve çiçeklere bakınca biraz neşelenmişti. Gözüne aniden yoldan geçen bir araba takıldı.



Gözleri bir anda parladı ve çabucak aşağıya indi.



Araba evin bahçesine girdi ve durdu. Uzun boylu, beyaz tenli, kızıl saçlı ve ipince biri arabadan indi. O sırada da yeşil etekli bir kız kaleden dışarı koşarak çıktı. Koşan kızı görünce şaşırmıştı, "Jenny!"



Jenny çok mutlu gözüküyordu, "Sarah, sonunda beni ziyarete geldin!"



"Tek başına canının sıkılacağını düşündüm, ben de geleyim de biraz takılırız diye düşündüm." Sarah Mel gülmeye başladı.



"Güzel, hadi içer girelim." Jenny elini tuttu ve onu içeriye götürdü.



Güneş yavaştan batmaya başlamıştı.



Sarah Mel, elinde Jenny'nin peluş bebeklerinden biriyle pencerenin yanında duruyor ve gökyüzüne bakıyordu, "Geç oldu, dönmem gerekiyor."



Jenny dedi ki, "Neden bu gece bizde kalmıyorsun?"



Sarah hafifçe başını salladı, "Gitmem lazım. Yarın katılmam gereken bir parti var. Ah, doğru, sana iyi haberlerim var."



"İyi haberler mi?" Jenny şaşırmıştı.



Sarah kıkırdamaya başladı, "Sana söylediğim şair avcıyı hatırlıyor musun? Geçen gün kefaletle onu serbest bırakmışlar. Yarın, partide onla buluşacağım."



"Avcı..." Jenny şaşırmış bir şekilde ona baktı, "Se-Sen, Dean'den mi bahsediyorsun?"



Sarah omuzlarını silkti, "İsmini hatırlamıyorum ama kefaletle serbest kaldığını biliyorum. Görünüşe göre onu çıkartan soylu yeni bir konsorsiyum kurmak istiyorsa, bu yüzden bayağı bir sorunla karşılaşacak gibi."



Jenny şaşkına dönmüştü, "Babam yaptığı şey yüzünden kefaletle serbest kalamayacağını söylemişti."



"Ne? Hadi ama, sadece hırsızlıktı. Onu kefaletle çıkartmak çok kolay. Özellikle sizin ve bizim ailemize göre."



Jenny başını öne eğdi, "Doğru ama hak ettiği kadar hapis yatacaktı... Adliyede bir stajyer olduğu için hapishaneye gitmek zorunda olduğunu biliyor olmalı."






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr