Bölüm 161: #####

avatar
4723 12

The Dark King - Bölüm 161: #####


Bölüm

 

İsim(1)

 

************************************************************************************

 

Birkaç gün sonra.



Ticari bölgenin ıssız bir sokağından bir cinayet bildirisi geldi. Komşulardan biri tahta bir varilin içinde çürümüş bir ceset bulmuş.



Hava açıldıktan sonra çürümüş cesedin kokusu gelmişti. Adliyedeki dedektifler olay yerini ablukaya aldı. Ceset varilin içinde oturmuş bir şekilde bulunmuştu. Elleri sanki dua ediyor gibi bir aradaydı. Göğsündeyse iki tane dikenli çubuk vardı.



Dedektifler cesedin üzerindeki kıyafetleri ilk görüşte tanımıştı. Öldürülen kişi adliyeden bir diyakozdu.



Haberler yargı sistemini bir bomba gibi etkilemişti.



Adliyenin tüm bölümleri ticari bölgede alarma geçmişti.



Yargı sistemi bağımsız olan dördüncü güçtü. Nüfuzu ve konumu soylulara, askeriyeye ve Kutsal Kilise'ye denkti. Bu olay yargı sisteminin son 5 yılda karşılaştığı en ciddi provakasyondu. Sistemin tepesindekiler şahsen bu olayı inceleyecek ve adaleti sağlayacaklardı.



Huey'in cesedi bulunduktan bir gün sonra onun sürücüsü olan adam da, diyakoz Huey'in çalıştığı yerin dışındaki kanalizasyon sisteminde ölü olarak bulunmuştu.



Evin sahibini bulmak için adliyeden dedektifler gönderilmişti. Evi kiralayan kişi orta yaşlı tıknaz bir adamdı. Sorgulamak için onu adliyeye götürmüşlerdi.



"Ayın 17'si saat 8'de, neredeydin?"



"Evde. Ailemle beraberdim."



"Evini kiraladığını duydum. Kiracının görünüşünü hatırlıyor musun?"



"Hatırlamıyorum. Hava karanlıktı, zaten başında kapşon vardı. Yüzüne dikkat etmedim ama hatırladığım kadarıyla ipince biriydi."



"Kira anlaşmasını imzalarken kimlik kartını sormadın mı?"



"Sordum ama yanında olmadığını söyledi. Ardından da evi bir haftalığına kiralayacağını söyleyip bana 10 gümüş sikke verdi. Bend e evi kiraladım."



"Demek para birçok kapıyı açar diyorsun."



Ev sahibinden pek bir şey alamamışlardı. Tek öğrendikleri suçlunun erkek olduğu ve cinayetin önceden planlandığıydı.



Ancak, ölen kişi bir diyakoz olduğundan adliye bu davayı kolay kolay kapatmayacaktı. Ceset ve olay yeri sıkı bir koruma altındaydı. Hatta diyakozun öldürülmesiyle ilgili bilgi toplamak için adliyeden iki kıdemli şövalye görevlendirilmişti.



Gözlerine ilk çarpan şey diyakozun göğsündeki iki çubuktu. İnceleme için laboratuvara gönderilmişlerdi. Çok geçmeden çubuğun üstünde iki farklı kan izine rastlandığı haberi gelmişti. Biri ölen Diyakoz'a aitti. İkincisinin ise kime ait olduğu bilinmiyordu.



Kanından suçlunun kim olduğunu bulamasalar da çubuğun nereden geldiğini öğrenmişlerdi. Dikenli Çiçek Hapishanesi.



Çelik çubukların yanı sıra olay yerinde birkaç gül bulunmuştu. O andan itibaren tüm çiçekçiler ve çiçekçi dükkanları sıkı bir sorguya çekilmişti.

 

...

 

...

 

Yard Şehri. Ticari bölgede bir yer.



Araba bir otelin önünde durdun. Elinde koyu kırmızı güllerle solgun yüzlü bir genç otele girdi.



Kapı açıldı.



"Dean?" Joseph Dudian'in geldiğini görünce şaşırmıştı, "Sonunda döndün!"



Dudian, Joseph'in odada tek olduğunu fark etti,"Barton ve Kroen nerede?"



"Onlar bilgi toplamaya gitti, yakında dönerler." diye cevap verdi Joseph.



Dudian gülümsedi ve kendine bir bardak sıcak çay doldurdu. Bir süre sonra burnuna Kroen'in ve Barton'un kokusu geldi. Çok geçmeden ikisi de otele geldiler.



"Yeni haberler var mı?" diye sordu Dudian.



Barton ve Kroen Dudian'i görünce rahatlamıştı. Bir bakıma Dudian'i onlara destek olan biri olarak görüyorlardı. Barton dedi ki, "Son birkaç gündür her yere soruyoruz. Kasaptan otel sahiplerine kadar sorduk. Ryan ailesi çökmekte olan küçük soylu bir aile. Reislerinin adı Fulin Ryan. 62 yaşında. Karısı erken yaşta ölmüş. Dört çocuğu var. En büyüğü 48 yaşında..."



Dudian dikkatlice onları dinledi.



"Çöküşte olduklarından ailenin sadece 10 kişilik 2 takım şövalyesi var. Üstelik, 30 tane de şövalye çırakları var. Yani askeri güçleri 50 kişi. Ayrıca duyduğumuza göre şövalyelerin çoğu Şövalye Birliği tarafından onay görmemiş, yani daha Onur Rozetleri yok. İhtiyar reis itibarını korumak için deneme sürecindeki şövalyeleri kiralamış. Yani anlayacağın hepsi bir numara."



Bir süre sonra üçü de topladıkları bilgileri anlattı.



Dudian başını salladı ve bir plan yapmaya başladı. Ayağa kalktı ve onlara dedi ki, "Siz burada beni bekleyin, ben bir süreliğine dışarı çıkıyorum."



"Nereye?" dedi Barton.



Dudian gülümsedi, "İhtiyar reisi ziyaret etmeye."

 

...

 

...

 

Gece olunca hava da karardı.



Kalenin yakınında.



Şövalyeler ve çıraklar her gün aynı yerde devriye yaptıklarından sıkılmışlardı. Yıllardır aynı manzarayı görmek artık baymıştı. En aptal hırsızlar bile Ryan ailesine bir şey çalmak için gelmenin bir işe yaramayacağını biliyordu. Zaten suyun içinde ateş bulamazdın!



Bir arada duruyor ve gecenin çabuk geçmesi için sohbet ediyorlardı.



İhtiyar Fulin, Ryan ise kalenin içinde yemek masasında oturuyordu. Solundaki ve sağındaki sandalyeler çocukları ve torunlarıyla doluydu.



Tavanda tam ortada devasa bir avize vardı. Avizeden etrafa sarı ışıklar saçılıyordu. Onlar da sıradan ailelerin kullandığı gaz lambalarını kullanıyorlardı.



Yemekten sonra çocuklar ayağa kalktı ve ihtiyar Fulin'e doğru eğilip ya oynamaya ya da odalarına gittiler.



"Dede, sana söylediğim dükkan işindi düşündün mü?" dedi 20'li yaşlarda olan torunlardan biri.



İhtiyar Fulin yavaşça ona baktı ve kaşlarını çattı, "Araştırdım. Sokak işlek olsa da kira çok yüksek. Eğer şu kırık bakırları satacaksan hiçbir kar elde edemezsin. Bırak ailemiz için kar etmeyi satılanlardan kira parası bile çıkmaz."



Genç adamın yüzü değişti ve çabucak dedi ki, "Dede, onlar kırık bakırlar değil! O hançerler, kılıçlar ve bıçakların hepsi bir üstadın elinden çıktı. Dükkanı kiralayacak para olduğu sürece iyi bir kar sağlayacağımdan eminim!"



"Daha çok gençsin." dedi ihtiyar Fulin ve iç çekti, "Sokaktaki diğer dükkanlara bakmamışsın. Senden daha ucuza ve daha iyisini satanlar var. Sakın müşterileri aptal zannetme!"



"Dede!" Genç adam bağırdı.



"Hugh, fazla oluyorsun!" İhtiyar Fulin'in yanındaki orta yaşlı adam elini kaldırdı.



Genç adam başını eğdi ve sıktığı çatalı masaya bıraktı. Ayağa kalktı, arkasını döndü ve gitti.



Orta yaşlı adam dedi ki, "Baba, sen onu aldırma. Daha çocuk olduğundan mantıklı değil ve sabrı yok."



"Daha genç. Birkaç yıl sonra her şeyi daha iyi anlar." Fulin iç çekti ama daha fazla bir şey demedi. Odasına dönmek için masaya dayadığı bastonunu aldı ve hizmetçinin yardımıyla ayağa kalktı.



Merdivenlerden çıkıp odasına gitti. Giderken birkaç kez öksürdü. Hizmetçi hemen dolaptan birkaç hap çıkardı ve bir bardak suyla uzattı.



İhtiyar reis iki kırmızı hapı yuttu ve suyu içti. Hizmetçiye işine dönmesi için elini salladı.



Hizmetçi gittikten sonra ihtiyar Fulin çalışma masasının yanına gitti. Gaz lambasını yaktı ve kitabını okumak için çekmeceden gözlüklerini çıkardı.



"Reis." Odanın karanlık köşesinden bir ses yankılandı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr