Bölüm 37: İki 'Kutsama'

avatar
6173 19

The Dark King - Bölüm 37: İki 'Kutsama'


 

 

Çeviri: Çıngıraklı Düzenleme: Sapphire

 

*********************************

 

Dudian malikaneye doğru yürümeye başladığında Jenny gideli 10 dakika olmuştu. Balo salonuna giderken uzaktan kalabalığın gülme seslerini duydu. Dudian balo salonunun kapısının tamamen açık olduğunu görünce partinin bittiğini anladı. Birer birer soylular gruplar halinde çıkmaya başladı.

 

Dudian zamanlamasının partinin bitişiyle çakışmasını beklememişti. Onu bileğinden ısıran sivrisineğe içten içe teşekkür ediyordu. Balo salonuna girmedi onun yerine ana yoldan malikanenin girişine doğru gitti. Ana yola farkettirmemek için başka bir yoldan gitti. Hiç bir soylu yoktu o yüzden hızlıca sanki balo salonundan çıkmış gibi yürüdü. Sanki eve dönmeye her an hazırmış gibi.

 

Dışarı çıktığında düzenli bir şekilde sıralanmış arabaların yanı sıra sadece yedi veya sekiz tanesinin gittiğini gördü.

 

Peter'ın arabasının hala orda durduğunu görünce Dudian rahatladı.

 

Arabaya doğru gitti ama içinde hiç kimse yoktu. Peter'ın daha çıkmadığı açıkça belliydi.

 

Dudian arabanın içinde oturup bekledi.

 

Çok geçmeden, Peter son derece sarhoş bir halde yalpalayarak geldi. Dudian'i arabanın içinde gördü, "Sen?... nasıl?... burdasın? Seni... beni... çok... etkile..." Kendini anlatamıyacak bir durumdaydı. Peter'ın vücudu titriyordu. Dudian arabaya binmesine yardım etti.

 

Dudian şaşkına dönmüş bir şekilde dedi ki, "Daha fazla içmemelisin. Gel oturda biraz dinlen."

 

"Üsttekiler... emir... sonraki görevde yapmak..." Peter birşeyler anlatmak için belirsiz cümleler kurdu. Ama usluca arabaya geçti oturdu ve sağ tarafa doğru yaslandı.

 

Dudian, Peter'ın hiç durmayan kıkırdamasını izledi. Derin bir iç çekti, perdeleri açtı ve arabacıya "Geri gidiyoruz." dedi.

 

"Tabii ki, efendim," dedi arabası saygılı bir şekilde ve sonra ipleri salladı.

 

...

 

...

 

Önce Peter'ı bıraktılar sonra Dudian Mellon konsorsiyumunun ayarladığı geçici kalede indi.

 

Gece geç saatti o yüzden Mason ve diğerleri derin bir uykudaydı. Vardiyada ki kapıcılar dışında geri kalan hizmetliler dinleniyordu. Dudian odasını dönüp yatağına uzandı. Partide karşılaştığı bir çok şey aklına geldi. Aklında hem aşağılanma hem de kızgınlık vardı. Ona mutluluk getiren güzel kızı düşündü. Yavaş yavaş uykuya daldı.

 

Ertesi gün, Dudian erken kalktı ama Peter elinde bir tahta kutuyla kaleye gelmişti.

 

"Günaydın, Bay Peter," diye karşıladı Dudian. Dudian, dün gece o kadar sarhoş olan Peter'ın sabah bu kadar erken saatte ayık ve zinde olmasını beklemediğinden şaşırmıştı.

 

Peter gülümsedi ve dedi ki, "Dün gece çok sarhoştum. Arabacı beni eve senin gönderdiğini söyledi."

 

"Zaten olması gereken de bu, değil mi?" Dudian elindeki küçük kutuya baktı ve dedi ki, "Bu ne?"

 

Peter kutuyu oturma odasında ki masanın üzerine koydu ve açtı. İçinde Dudian'in daha önceden de gördüğü bir şırınga vardı. Peter’in gelme sebebinin "Tanrı'nın Kutsaması" olduğunu anladı.

 

"Dün daha yeni gelmiştin o yüzden vermeye zaman yoktu. Sanırım, bunen ne olduğunu anlatmama gerek yok. Dean, sen iki tane 'kutsama' alıcaksın. İlki normal dağıtım olarak, diğeriyse ilk ayın payı. Diğerini önümüzdeki ay tam olarak bugün alacaksın." Peter güldü.

 

"Eve götürüp orada kullanmama izin verecek misin?" diye sordu Dudian.

 

"Tabii ki de hayır," Peter başını salladı. "Bu Tanrı tarafından hediye edilen Kutsal Kilise'nin gücü. Kural diyor ki kullanılırken tanık olunmak zorunda. Sana ben getirdim o yüzden tanığında benim."

 

Dudian şırınganın içindekileri araştırma şansını kaybettiğinden pişman omluştu. Ama, düşününce araştırma yapıcak doğru düzgün ekipmanı yoktu o yüzden araştırmanın da bir yolu yoktu.

 

"Önce gel bakalım." Peter dedi ve kutudan şırıngayı aldı.

 

Dudian güven konusu sıkıntı çekiyordu o yüzden, "Bu şeyde... bir problem yok, değil mi?" diye sordu.

 

Peter'ın yüz ifadesi soğudu, "Bunu dememişsin gibi davranacağım. Dışarıda bir yerde böyle konuşmayı aklından bile geçirme. Bu Tanrı'yı sorgulamakla aynı şey!"

 

Dudian bu noktayı tabi ki de anlamıştı o yüzden gelecekte sözcüklerini dikkatle seçecekti. Eğer direk olarak Tanrı'yı sorgulamazsa bir problem olmazdı.

 

"Merak etme. Bu Tanrı'nın bir hediyesi. İlk toplayıcı kullandığından beri ters bir durum olmadı." diye cevap verdi Peter.

 

Dudian hiç bir şey demedi ama şaşırmıştı. Bir bilim adamının bakış açısından korku veren bir andı. Nasıl olurda Kutsal Kilise böyle mükemmel bir genetik madde yaratabildi? Toplayıcıların seri üretilmesi mümkün mü?

 

Peter şırıngadaki sıvıyı Dudian'in koluna enjekte etti. Hiç acımamıştı sadece biraz uyuşmuştu. Çok geçmeden şırıngadaki pembe sıvının hepsi vücuduna girdi.

 

Dudian'in vücuduna ve uzuvlarına bir şevk dalgalandı. Aşırı bir sıcak beynine vurdu. Sanki bedeninde ki tüm kan bir anda beynine sıçramıştı. Yüksek sesle kükredi ve ısı vücuduna ve uzuvlarına yayılmaya başladı. Sanki biri vücudunu parçalıyormuş gibi olduğundan çok acıtıyordu. Acıya dayanmak için dişlerini sıktı.

 

Çok geçmeden ısı bir su dalgası gibi yok oldu. Dudian kafasını kaldırdı ve hemen değişikliği hissetti. Görüşü çok hassasdı. Daha önce Peter'ın yüzünde ki farkında olmadığı küçük detayları görebiliyordu.

 

Dudian, Lorian'ın gücünü düşündü. Hemen havaya zıpladı.

 

Sanki uçuyormuş gibi hissetti. Tek bir atlayışta neredeyse Peter'ın kafasına yetişmişti. Yere indi, elini kaldırıp bir sandalyeyi kaptı. Sanki bir çicek gibi hafifti.

 

"Bir dakika bekle sonra diğerini kullanabiliriz," Peter güldü.

 

Dudian, Peter'ın eline aldığı ikinci şırıngaya baktı ve "Her seferinde böyle mi hissettirecek?" diye sordu.

 

Peter gülümsedi ve dedi ki, "Hayır, ilk enjeksiyonun etkileri çok önemli. Ama zaman geçtikçe vücudun buna alışacak bu yüzden etki her enjeksiyonda daha da azalacak."

 

Dudian bunu beklese de, üzülmeden edemedi. Eğer etkileri iki katına veya üç katına çıkabilseydi o zaman Kutsal Kilise'nin genetik maddesinin sonucu basitçe bir canavar olurdu.

 

Sadece toplayıcılardı ve bu kadar korkunç güçleri vardı. Peki o zaman avcılar nasıl bir şeydi?

 

Çok geçmeden, Peter ikinci şırıngayı da Dudian'in koluna enjekte etti. Isı tekrar vücuduna yayıldı. Bu sefer önceki kadar güçlü değildi, Dudian sadece hafif bir yırtılma hissetti ve ısı geçti.

 

Dudian tekrar etrafa baktı, görüşünün anında dahada keskinleştiğini hissetti. Gücünün baya arttığını biliyordu. Eğer bir kaplanla karşılaşsaydı onu çıplak elle öldürebileceğini düşünüyordu.

 

"Git bakalım diğerlerine yap," Peter güldü.

 

Dudian hafifçe başını salladı.

 

Mason çığlık attı.

 

Çok geçmeden, bütün şırıngalar kullanılmıştı. Bir süreliğine bütün kalede garip sesler çıkıyor, herkes zıplıyor ve kazandıkları inanılmaz gücü tecrübe ediyorlardı.

 

Peter gittikten sonra, Dudian eşyalarını toplamak için odasına döndü. Yerleşim bölgesine dönmek için hazırdı.

 

"Üç gün bedavaya kalabiliyoruz. Sen bugün mü gidiyorsun?"

 

"Ayrıca bugün şehir merkezinde ki pazara gitmeyi düşünüyoruz!"

 

"Neden bu kadar acele ediyorsun? Bu nadir bir fırsat."

 

Mason ve diğer ikisi Dudian'i ikna etmeye çalıştı.

 

Ama Dudian çoktan kararını vermişti. Onlardan ayrıldıktan sonra bir araba çağırdı ve yerleşim bölgesine doğru yol aldı.

 

Araba Lin Kang Sokağı No:108'in önünde durur durmaz Dudian aşağıya atladı. Altmış bakır para ödedi. Ticari bölgede kiralanan arabalar aynı mesafe için normalin iki katı ücret istediğinden Dudian'in içi acıyordu.

 

O sırada, Dudian kapılarının önünde bir başka arabanın park ettiğini gördü. "Misafir mi var?", merak etmişti.

 

Arabayı geçti, beyaz çitin dışında ki kapıyı açtı ve tam eve giricekti ki içeriden bağırış sesleri duydu. Şaşırmıştı. Elini kaldırdı ve kapıya vurdu.

 

Çok geçmeden, Jura kapıyı açtı. Dudian'e garip bir şekilde baktı, dedi ki, "Siz kimsiniz?"

 

Üç yıllık toplayıcı eğitiminden sonra Dudian'in görünüşü inanılmaz bir şekilde değişmişti. Fiziği de normalden daha güçlü olmuş, cild rengiyse çok soluk değildi ama buğday rengine bronzlaşmıştı. Tam da bu yüzden Jura onu tanıyamamıştı.

 

"Teyze, benim." dedi Dudian.

 

Jura az değişmiş sesini duydu, "Dean sen misin!"

 

Dudain hafifçe güldü, "Eğitim bitti, geri geldim."

 

Jura'nın gözleri aniden kızardı. Dudian kollarının arasına aldı, "Geri geldin. Sonunda geri geldin! Amcan ve ben bir soruna karıştın diye endişelenmiştik... iyi olman güzel..." Hemen Dudian’ı ittirdi, ve baştan aşağıya ona baktı. Elleri ve ayaklarının yerinde olduğunu görünce rahatladı.

 

Dudian onun ne kadar abarttığını görünce kalbi ısındı. Gülümsedi ve dedi ki, "Normalde sana ticari bölgeden bir şeyler almak istemiştim ama param yoktu o yüzden hiçbir şey almadım."

 

"Sersem çocuk. Eve sapa sağlam dönmen zaten bir hediye." Jura gülümsedi ve Dudian'in saçına dokundu,

 

"Üç yıl geçti. Uzadın ve orda..."

 

"Fazla ileri gitme!" O sırada, oturma odasından kızgın bir ses geldi. Gray'in sesiydi.

 

Jura'nın yüzü değişti ve çabucak oturma odasına gitti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44421 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr