Bölüm 10: Hafif Vücut

avatar
6955 25

The Dark King - Bölüm 10: Hafif Vücut


 

Çeviri: Çıngıraklı Düzenleme: Sapphire

 

**************************************

 

"Avcılar ne yapıyor?"

 

Dudian merağını yenik düştü ve "Duvarın dışı tehlikeli mi? Duvarın dışında gizlenen tehlike ne?" diye sordu. Aklına bir sürü kötü şey gelmişti. Yüzü korkudan soldu, ama şansına cildi bembeyaz olduğundan, korkusu fazla belli olmuyordu.

 

"Akıllısın."

 

İnce muhafız güldü ve "Duvarın dışı... ..."

 

Yanındaki adam somurttu ve "Fernando, daha kimliğini doğrulamadık, çok fazla konuşma." dedi.

 

Bir anlığına şaşıran Fernanda omzunu silkti ve "Farketmez. Radyasyon değer 0.8. 1'den düşük bu yüzden muhtemelen onda 'hafif vücut' var." dedi.

 

İkinci adam kızdı ve "Önce test yapmalıyız. Erkenden karar verme!" dedi.

 

Fernanda bir anlığına düşünmek için durdu sonra Dudian'e doğru eğildi ve "Test bitene kadar beklemen gerek anca ondan sonra söyleyebilirim. Yine de zamanı gelince sana her şeyi açıklayacaklar." dedi.

 

Dudian, konuşmalarını duyunca hafiften kafası karıştı.

 

"Hafif vücut? O ne demek?"

 

Fernando gizemli bir şekilde güldü ve "Birkaç dakika bekle ondan sonra öğrenirsin." dedi.

 

Üçü de malikaneye girdi. Çimlerin arasındaki taştan dizilmiş yoldan geçerken, birkaç bahçıvan onları başlarıyla selamladılar. 10 metreden daha yüksek büyük bir kapı onların girmesi için açıldı. Fernando, Dudian'i malikanedeki kulelerden birine doğru götürdü. Basamakları çıkıp onu en üstteki karanlık bir odaya getirdi.

 

Onlar geçerken bütün hizmetçiler saygılı bir şekilde başlarıyla selam verdiler.

 

Dudian karanlık odanın içine baktı. Hiç pencere yoktu, ama sadece odayı havalandıracak kadar küçücük bir delik vardı.O da siyah perdeyle kapatılmıştı, bu yüzden odaya güneş ışığı girdiğinden beri baya zaman geçmiş olmalıydı. Odadaki hava yağmurlu mevsimin başları gibi soğuktu.

 

Odanın ortasında üstü siyah kumaşla kaplı metal bir masa vardı. Fernanda metal masaya doğru yürüdü. Masanın üstündeki siyah kumaşı kaldırınca ortaya pürüzsüz kristal bir küre çıktı. Kristal küre beyaz soğuk bir hava yayıyordu. Kristal küre aslında buzdandı.

 

"Gel bakalım ufaklık,"

 

Fernando, siyah deriden olan kolluğunda gizlediği keskin bir bıçağı çıkardı ve Dudian'e bakıp "Gel buraya." dedi.

 

Aniden, Dudian neredeyse şeffaf olan kristal kürenin içinde küçük beyaz böcekler olduğunu gördü. Eğer dikkatli bakmazsan görmek imkansızdı.

 

"Bunlar 'hafif böcekler'. Sadece soğuk yerlerde yaşayabilirler."

 

Fernando güldü ve "Eğer 'hafif vücut'un varsa, kanını içmezler." dedi. Konuşmayı bitirir bitirmez, Fernando Dudian'in küçük elini kaptı ve kürenin üstüne koydu. Kristal kürenin üstünde küçük bir delik vardı, sanki bir kapmış gibi.

 

Küçük bir kesikten sonra, Dudian parmağında acı hissetti. Bir kan damlası parmağından deliğin içine düştü.

 

Tam o sırada, kürenin dibinde hareketsizce uyuyan 'hafif böcekler', uykularından uyanmış gibi titrediler. Sanki kanın kokusunu almış gibi, yavaşça kan damlasının olduğu yere gitmeye başladılar.

 

Fernando'nun yüz ifadesi değişirken ikinci adam bunu görünce somurttu.

 

Dudian, Fernando'nun dediklerini hatırlayınca hayal kırıklığına uğradı.

 

'Hafif böcek' lerin hızlıca kana doğru gittiğini gördüler. Kan damlasına varır varmaz, sanki vücutları bir süngermiş gibi onu emmeye başladılar. Beyaz ve küçük vücutları hafiften kırmızı renge boyandı, ama çok geçmeden kırmızı renk dağılıp eski beyaz haline döndü.

 

"İmkansız ah... ..."

 

Fernando yüzünü astı ve kendi kendine "Bir şey yemeyeli çok mu oldu? Acaba çok mu açlar?" diye fısıldadı.

 

Parmağını kesip deliğe kanını damlattı.

 

Ama, böcekler tek bir bakış bile atmadan kürenin dibine geri döndüler.

 

Fernando'nun yüzü kasvetliydi. Tek bir kelime etmeden, hemen Dudian'in elini kapıp kesti. Kan kristal küreye düştü, böcekler tekrar kana gidiğ hızlıca onu emdiler.

 

Fernando sanki hevesi kaçmış gibi "Gerçekten de değil!" dedi. Dudian'i tuttuğu elini gevşetti ve bıçağını bıraktı.

 

Dudian hafiften kaşlarını çattı. Şimdi nedenini anlamıştı. Vücudunun radyasyona karşı direnci normal birinden daha fazlaydı. Bu yüzden vücudunda ki radyasyon miktarı normal insanlardan daha azdı. Bu insanlar avlanmak için bir ortak arıyorlardı, ama onun durumunda, soğuk hava deposundan çıkalı daha yarım yıl bile geçmemişti. Dünyayla teması çok azdı, bu yüzden vücudunda ki radyasyon miktarı da azdı.

 

Diğer genç adam umursamazca Dudian'e baktı ve "Görünüşe göre önceki ailen sana iyi bakmış." dedi.

 

Dudian onun soğuk sözlerini duyunca rahatsız hissetti çünkü ne demek istediğini anlamıştı. Görünüşe göre bu insanlar geçmişini tamamen araştırmışlardı. Jura ve Gray tarafından evlat edindiğini biliyorlardı. Hatta Meishan yetimhanesinde fazla kalmadığını biliyorlardı. Buda demek ki, onun soylu veya zengin bir aile tarafından terk edildiğini düşünmüşlerdi.

 

Sadece bu tip aileler arındırılmış ve düşük radyasyonu olan şeyleri yiyip içebiliyorlardı.

 

Fernando, hayal kırıklığına uğramış bir yüzle iç çekti ve "Terkedilmiş zengin bir çocuk olmanı beklememiştim." dedi.

 

Dudian konuşmaktan kaçındı. Ama hiç de hayal kırıklığına uğramamıştı. Bir kez avcı oldun mu, nasıl tehlikeler olduğunu bilmese de tehlikeli bölgelere gitmen gerekiyordu. Ama böyle riskler almaması gerektiğini fark etmişti.

 

İkinci muhafız Dudian'e bakıp soğuk bir şekilde "Ufaklık, burada gördüğün ve duyduğun her şey bir sır olarak tutulmalı.Kesinlikle 'Avcılar' ve 'Toplayıcılar' dahil, hiç bir şey ortaya çıkmamalı. Gördüklerin veya duyduklarını unutsan iyi edersin. Beni anladın mı?" dedi.

 

Dudian 'Bunlar yasal engellemeler olmalı?' diye düşündü. Başını salladı ve "Ağzımı kapalı tutucam."

 

İkinci muhafız, Dudian'in ne kadar itaatkar olduğunu görünce, gözlerinde soğuk bir bakışla Fernando'ya döndü ve "Şansımıza onun önünde fazla konuşmadın, yoksa ufaklıkla ilgilenmekten başka şansımız olmazdı." dedi.

 

Şuana kadar sakin olan Dudian, bunu duyunca sanki başından aşağıya soğuk bir kova su dökülmüş gibi hissetti. Hayatı bir kaza yüzünden neredeyse bitecekti. Şimdi yasaların onu hayatta tutamayacağını kesin olarak anlamıştı. Anayasayı kelimesi kelimesine bilse bile, görünüşe göre hayatını sanki, omuzlarındaki tozu silmek kadar kolay bir şekilde bitirecek güçler vardı.

 

Sanki bunu yapmak onların ayrıcalıklarıydı!

 

Bu durum onu titretecek derecede bir korkuya sokmuştu, ama ayrıca içinde sinirden patlayacak bir bomba var gibiydi!

 

Bu sinirin nedeni hayatının tehdit edilmesi ve kuralların güçlünün sözüne göre esnetebildiği bu dünyaydı!

 

Yasalar güvenilir olmadığına göre, bende kendi kurallarımı yaratmalıyım!

 

Soylu ayrıcalığı? Avcı ayrıcalığı?

 

Bir gün, bunların hepsini ortadan kaldıracağım!

 

Dudian küçük ellerini yumruk yaparak sıktı. İki muhafız ona aldırış etmiyordu. Belkide Dudian'in 'hafif vücut'u olmadığını öğrendikten sonra ona olan ilgilerini kaybetmişlerdi.

 

Aniden, Dudian'in gözlerinin derinliklerinden bir soğukluk geldi. Aklı daha olgun, daha acımasız olmuştu ve gizlice içinden, eline fırsat geçer geçmez hayatını güvende olmadığı bu durumu değiştirmeye karar vermişti. Yoksa, böyle bir durumla bir daha karşılaşırsa hayatta kalacağı garanti değildi. Eğer böyle bir şekilde ölseydi, ikinci hayatında ailesiyle nasıl yüzleşebilecekti ki?

 

'Ben silah kullanamam, ama barut olursa...' Aklında bazı düşünceler geçiyordu.

 

"Hey!"

 

Fernando pişmanlıkla "Yürü ufaklık." dedi. Tavrı önceki gibi arkadaş canlısı değildi.

 

"Bu arada, buradakileri ailen dahil birisine anlattığını öğrenirsek, o zaman sadece kendini suçlayabilirsin!"

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr