Cilt 19: Bölüm 4-2

avatar
810 15

Terror Infinite - Cilt 19: Bölüm 4-2


Çevirmen: Starshollow

Editör: Mariposa





Sadece Heng değil, takımın geri kalanı da şaşkındı.

 

 

Çin'e geldikleri an, bir zaman tünelinde oldukları hissine kapılmışlardı. Filmlerde görülen sahneler, mafyalar gibi gözlerinin önüne serildi. Bu zamanın 1940'lar olduğunun farkındalardı fakat daha önce ya ABD'de ya da Mısır'daydılar, bu yüzden hiç düşünmediler. Çin'e gelmek onlara Pekin'li bir opera sanatçısını Avrupa sahnesine çıkarmak gibi uyumsuzluk hissi verdi.

 

 

Zheng başını sallayan Xuan'a döndü ve "Qingbang üyelerini topladığına göre büyük bir sahne yaratmış olabiliriz. Heng, ChengXiao ve Zero... Onları halledin, kollarını bacaklarını kırın. Kazara birini öldürürseniz sorun değil. Ama çok fazla zorlamanıza gerek yok. En önemlisi sizin güvenliğiniz. Başlayabilirsiniz."

 

 

Ve sonra olay büyüdü.

 

 

"... Evet. Evet. Bu sadece bir söylenti. Üç kişi nasıl yüzlerce kişiyi hastanelik edebilir? Endişelenmeyin, Bay Li. Şanghay bir fırtınanın içinde. Çin halkı kendisini sakinleştirmeli ve ülkenin Şanghay'ı istikrara kavuşturmasına yardımcı olmalıdır. Emin olun yeni bilgiler gelir gelmez sizi haberdar edeceğiz. Şehirdeki bölgenizin güvenliğini koruyacağız."

 

 

Polis üniformalı şişman bir adam telefonu kapattı ve yüzünden akan teri sildi. Nefes almaya fırsat bulmadan telefon tekrar çaldı. Eli telefona uzanırken durdu ve odadan koşarak çıktı.

 

 

"Lanet olsun. Yaşlı Li'nin takımı nerede? Neden hiç mesaj yok?" Şişman adam kapıyı açıp bağırdı. Tüm polisler yaptıkları işleri bıraktılar.

 

 

Burası Şanghay'da birkaç yabancı kuruluşun sınırındaki büyük bir polis karakoluydu. Bu nedenle şerif pozisyonunu almak için büyük bir bağlantı gerekiyordu.

 

 

Şişman adam, önünde bir yabancı olmadıkça başını her zaman dik tutardı. Kendi türünden birine dönüp bir daha bakmaya tenezzül etmezdi. Ancak, şu an tedirgin bakıyordu. Bu sabah Şanghay'da bilinmeyen bir grup insanın ortaya çıkmasıyla alakalı bir dedikodu yayılmıştı. Qingbang'in lideri tam onlar gelmeden önce öldürülmüştü ve çete üyeleri şehirdeki diğer çeteleri temizliyordu. Bu yüzden bu grubun cinayetle ilgisi olduğunu düşündüler. 400 çete üyesi 20'den az kişi olan bu grubu yakalamak için toplandı.

 

 

Söylentiler bu noktada fantaziye doğru keskin bir dönüş yaptı. Grup sadece üç kişiyi göndermişti ve 400 çete üyesini dövmüştü, bu süreçte 69 tanesi ölmüş, 143 tanesi feci şekilde yaralanmış ve gerisi de etkisiz hale getirilmişti. Bu tek haneli rakamlara sahip bir grubun harcı olamazdı. Mekanın son hali küçük çaplı bir savaş alanı gibiydi. Eğer bunu yapan gerçekten de üç kişiyse tek ihtimal kungfu biliyor olmalarıydı.

 

 

(Kungfu mu? Ne şaka ama. Diğer ülkelere karşı olan savaşlar kungfunun geçmişten gelen yalanlardan başka bir şey olmadığını kanıtladı. Kungfu diye bir şey olsaydı Japonya Şanghay'ı işgal etmezdi.)

 

 

Şişman adam kendine güldü. Bu sözleri sesli söylemeye asla cesaret edemezdi. Bunun yerine, insanlar sorduğu zaman Çin kungfusunu överdi. Hatta gerektiğinde Japon ordusunu bile överdi. Hayatta kalmak için her şeyi yapardı.

 

 

Dedikodudan sonra çok sayıda Qingbang üyesinin hastaneye gelmesi üzerine, Şanghay'daki iktidarı elinde tutan çoğu kişi, yabancılar da dahil olmak üzere olayı öğrendi. Kavga şişman adamın karakolunun yetki alanı içerisinde gerçekleşti.

 

 

Şişman adam polislere kızarken içlerinden biri, "Şerif, Li'nin takımını Qingbang'in başlarını aramaları için yollamadınız mı? Saat daha 11. Sanırım 12'de geri dönmeliler. Aynı zamanda elimizde o üç kişinin Qingbang üyelerinin açıklamalarına dayanan resimleri var. Bakmak ister misiniz?"

 

 

Şişman adam polise doğru koştu ve resimleri aldı. Bunlar kalemle çizilmişti ve oldukça gerçek kişilere benziyordu. Soğuk bir kahkaha attı ve "Üçer kafaya ve altışar kola sahip olduklarını düşünmüştüm. Bunlar tıpkı normal insanlara benziyor. İnsanlar onlar hakkında ne düşünüyor? Mitolojiler mi? Bu dedikodu çok abartılı."

 

 

Tam o sırada, birkaç polis ağır çekimle karakola girdi. Şişman adam, bu polislerin odaya geri döndüğünü görünce bağırmak üzereydi. Onların tam arkasından tuhaf kıyafetler giyen iki genç adam girdi. Birinin yüzünde bir gülümseme vardı ve diğeriyse sırtında gümüş bir yay taşıyordu.

 

 

 

 

"Haha, Heng. Erkeklerin zihninin her zaman fantazilerle dolu olduğunu söyleyen bir psikoloji kitabı okuduğumu hatırlıyorum. Çoğu seksle, şiddetle ve ölümle alakalı. Örneğin kaç kişi öldürdüler, hangi film yıldızlarıyla seks yaptılar, banka soydular veya bir polis karakoluna girdiler. Sonunda bir karakola baskın yapacağımız hiç aklıma gelmezdi." ChengXiao kıkırdadı.

 

 

Heng omuz silkti. "Benim öyle sapıkça fantazilerim yok, en azından içlerinde seks yok."

 

 

ChengXiao ona güldü. "Ah hadi ama. Aşil topuğunu biliyorum... Şu kızı memnun etmek istemiyor musun? Yüzüne bak. Bu şekilde on yıl içinde fikrini değiştiremeyeceksin. Bir kadın değiştiğinde, ağlayıp sızlamak onu sadece daha hızlı uzaklaştırır. Kalbi değişen bir kadın bir daha asla aynı olmaz. Bu ilişkiyi kurtarmak için farklı bir yol denemelisin."

 

 

Heng durdu ve aceleyle sordu. "Ne yolu? Lütfen dostum. Bana yardım etmelisin."

 

 

ChengXiao gururla güldü. "Tıpkı söylediğim gibi şimdi de bana yalvarıyorsun. Beni memnun et ve bu görevden sonra sana söyleyeyim. Haha! %100 çalışmayabilir ama en azından 9/10'u işe yarıyor. Ve bana teşekkür edeceksin. Haha!''

 

 

İkisi polis karakoluna girdiğinde, şişman adam bağırdı, "Burada ne yapıyorsunuz!? Size tüm alakasız kişileri dışarı atmanızı söylemedim mi? Çabuk olun ve bu ikisini karakoldan atın..." İki kişinin tanıdık olduğunu fark edince sesi alçaldı, sanki onları çok uzun zaman önce görmüş gibiydi. Gözleri resimlere doğru kaydı ve boğazı düğümlendi.

 

 

Şişman adam o zaman odaya geri dönen polislerin dayak yemiş olduklarını gördü. Yüzleri kızarmıştı ve şişmişti. Birinin kolu kırılmış gibi sallanıyordu. Şişman adamın kalbi tekledi. Polis bir hükümet gücüydü ve ellerinde silah vardı, yani pek çok insan onları kışkırtmaya cesaret edemezdi. Karakolda kavga çıkarmaya gelen bu iki kişiyse kesinlikle göründüklerinden çok daha fazlasıydı.

 

 

Şişman adam boğazını temizledi fakat ondan önce ChengXiao konuştu. "Şanghay'daki gazetelerin hükümet tarafından düzenlendiğini duydum. Sadece normal haberlerin basımına izin veriyormuşsunuz, doğru mu?"

 

 

Şişman adam hızlı bir düşünür değildi. Konunun değişmesiyle beyni hata verdi. Ardından ChengXiao masasına bir çanta fırlattı. Çantayı düşünmeden bilinçsizce açtı ve parlak altınlar tarafından kör oldu. Çanta en az beş kilogram ağırlığında altın külçeleriyle doluydu. Çevresindeki polisler gibi yutkundu. Daha önce rüşvet almışlardı ama böylesini değil.

 

 

Şişman adam hala ayak yapıyordu ve "Ben yapma..."

 

 

ChengXiao gülümseyerek elini salladı. "Bu kadar çabuk geri çevirme. İkinci liderimiz bana, eğer bizi geri çevirirseniz, bu karakoldaki herkesi öldürüp bir sonrakine gitmemiz gerektiğini söyledi. Nasıl olsa hedefimiz bir fırtına çıkarmak. Hala bizi geri çevirmek istiyor musun?"

 

 

Heng kısık sesle sordu. "İkinci lider kim?"

 

 

"Tabi ki de Xuan psikopatı..."










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr