Cilt 16: Bölüm 12-1

avatar
1082 8

Terror Infinite - Cilt 16: Bölüm 12-1


Çevirmen: RmLover

Editör: Mariposa 

 

Gandalf bağırdıktan sonra koşmaya başladığında, oyuncuların zihninde bir bildirim sesi duyuldu.

 

"Evrende süzülen enerjiyi doğal bir şekilde emebilen bir yaratık, Balrog. 100 yıllık üreme döngüsü vardır. Embriyogenez yoluyla doğum yapar. Döngü başına sadece bir fetüs dünyaya getirebilir. Dişi Balroglar, günlük kilolarının beş katı kadar yiyecek tüketirler. İnsanlar en sevdikleri yiyeceklerdir. İnsanlar için zehirli bir gaz salarlar. Bu nedenle, insanların düşmanı hatta en güçlü düşmanlarıdır. Nihayetinde Balrogların nesli tükendi. Gücünün yüzde otuzunu kullanabilen zehirli olmayan bir Balrog'u öldürebilirseniz 8000 puan ve A derece bir ödül alabilirsiniz . Eğer kaçmayı başarırsa oyuncuların hepsinden 3000'er puan düşülür.”

 

Tanrı'nın bildirimi bu sefer şaşırtıcıydı. Önceki filmlerde canavarlarla ve patronlarla karşılaşmışlardı ama Tanrı asla böyle ipuçları vermemişti. Onlara Balrog'un kökenini bile söylemişti. Sözleriyle bakarsak, bu Yüzüklerin Efendisi dünyasının Balrogu değildi. Tanrı'yı geliştirmeden önce azizlerin savaştığı bir yaratıktı. Eskiden dünyadaki insanların düşmanıydı.

 

"Zehirli olmayan Balrog'un gücünün %30'u ile ne anlama geliyor?” Richard kafası karışmış bir şekilde sordu.

 

Neos ağzına bir parça çikolata attı ve konuştu. “Bu, Balrog'un beşinci aşamanın kilidini aşmış olan Azizler ile savaştığı anlamına geliyor. Biz sadece zehirli olmayan ve zirve gücünün sadece yüzde otuzuna sahip olan biriyle savaşıyoruz. Tanrı onu öldürmemizi istiyor!”

 

Takım Kuzey Buz Topraklarından bir kıdemli böyle dedi. "Zehirli gaza sahip değil ve gücünün sadece yüzde otuzunu kullanabiliyor ha. Bu Balrog'un çocuk oyuncağı olduğu anlamına geliyor. Ha.”

 

''Evet. Gidip kendini bir hamlede öldürtebilirsin.” Neos dudağını büktü. Elindeki çikolatanın tamamını bitirdi ve ardına dönüp koştu . Durdukları yer gittikçe sıcaklaşıyordu.

 

Balrog iğrençti. El ve ayakları ateşle kaplıydı. 100 metrekarelik bir alanı ateş okyanusuna çevirmişti. Orklar yanıp kömüre dönerken çığlık atıyorlardı. Alevlerin rengi yavaş yavaş kırmızıdan maviye döndü. Biraz bilgili olan herkes ne anlama geldiğini biliyordu. Alevlerin sıcaklığı bin derecenin üstüne çıkmadan evvel böyle bir renk almazdı. Oyuncular, hiçbirinin sıcaklığa dayanamayacağından korkuyorlardı.

 

''S*ktir! Bu biraz fazla güçlü değil mi? Ve zehirli gaza sahip değil ve gücünün sadece yüzde otuzu? Orijinal Balrog nasıldı acaba?”

 

Herkes kendi kendine düşündü. Arkalarındaki binlerce ork ya yanıp kül oldu ya da Balrog tarafından yenildi. Bu korkunç canavarın görünüşü kesinlikle grubu korkutmuştu. Kimse onu öldürmek için ileri atılmaya cesaret edemedi. Gungnir ve Zheng, A derece ödül için Balrog'u kendi yarattıkları yetenekler ile öldürebileceklerinden emindiler ama köprünün biraz sonra çökebileceği ihtimalinden ötürü hızla ilerlemeye devam ettiler. Köprü olmadan bölgeyi geçmek zor olurdu. Arkalarındaki alev seli yavaş yavaş yaklaşıyordu.

 

“Bu çok korkunçtu. Bu yaratıklar antik dünyada gerçekten var mıydı? Ve aslında atalarımız onları yendi mi? İnanılmaz.” Zheng kendi kendine mırıldandı. Balrog'un ona verdiği his sürükleyiciydi. Ne kadar ölçüp tartsa da Yıkım'ı kullanmadan onu yenme hususunda kendinden yüzde yüz emin olamadı. Ve bundan sonra yapacağı şey depoyu bulmak olacaktı. Elinde bir tane kuş olması ormanda on tane olmasından daha iyiydi. Cevherleri ve madenleri almak, A derece ödül için açgözlülük yapmaktan daha iyiydi. Bu yüzden Kabusla öne geçti. Grubun geri kalanını geçti ve köprüden aşağı doğru ilerledi. Köprünün çökmesi konusunda endişelenmek zorunda kalmayan tek kişi oydu.

 

Çok geçmeden, önündeki görüntü daha net ve parlak hale geldi. Zheng önünde kocaman yıkık bir köprü gördü. Yan taraftaki küçük taş köprü hala insanların geçmesi için uygundu. Ancak görüntüsü eski ve yıpranmış bir intiba veriyordu. Buna pek dikkat etmedi. Kabusun yularından çekerek onu köprünün dibine doğru koşturdu. Haritadan gördüğü kadarıyla soldan üçüncü mağaranın depo olduğunu biliyordu.

 

Kabus birkaç adım attıktan sora ona doğru bir ok fırlatıldı. Ok ne güçlü ne de hızlıydı. Kaplan Ruhuyla kolayca engelleyebilmişti. Başını kaldırıp baktığında duvarda dizilmiş olan ork okçularını gördü.

 

Orijinal filmde, bu ork okçuları ana karakterlere çok zorluk çektirmişlerdi. Duvar uzaktı ama eğer Zheng madenleri almadan evvel onları öldürmezse grubun geri kalanı Balrog tarafından öldürülebilirdi. Kısa bir an tereddüt etti. Sonra attan atladı ve Ani Yıkıma girdi. Birkaç Rankyoku orkları bir fırtına gibi vurdu. Tepki veremeden önce iki parçaya ayrıldılar. Birkaçı kaçmayı başarsa da onlar grubun geri kalanı için herhangi zorluk çıkartamazlardı. Sonuçta Heng ve Legolas vardı. Zheng sonra depoya doğru gitmek üzere Kabusa bindi.

 

Kabusun anti-yerçekimi özelliği sayesinde, kırık köprü boyunca Ani Yıkım kullanarak hareket etmek zorunda değildi. Balrog ile mücadele yaklaşıyordu. Enerjisini bu şekilde harcayamazdı. Yani Kabus üst düzey bir itemdi Ne yazık ki, sadece bir tane vardı. Zheng iç çekti.

 

Kısa bir süre sonra karanlık bir odaya girdi. Kabusun gözlerinden ve toynaklarındaki alevler odayı aydınlatarak metal ve bronz çubukları ortaya çıkardı. Odanın ortasına yerleştirilmiş gümüş bir çubuk da vardı. Boyutu normal metal ve bronz çubuklardan daha büyüktü. Gümüş çubuğun yanında metale benzer bir kumun bulunduğu cam şişe vardı. En fazla birkaç ons gelirdi.

 

Tereddüt etmeden, Zheng bir kerede Gümüş çubuk ve cam şişeyi aldı ve Na yüzüğüne koydu. Kabusa binip odadan ayrılmadan evvel başka özel metal çubuklar varmı diye etrafa şöyle bir göz gezdirdi.

 

Şimdi nadir metaller almış ve tüm dikkatini Balrog'a vermişti. Verdiği his bunaltıcıydı. Yıkımla bile onun hakkından gelmeyi başaramayabilirdi. Balroglar geçmişte insanların en büyük düşmanı idi. Gücü, Tanrı tarafından düşürülse bile şu anda rakip olabilecekleri şey değildi. Planı takip ederek Kardeşlik ile kaçmayı düşündü. Her kişiden 3000 puanını kaybeder, ama filmin sonunda zaten binlerce pua kazanacaklardı. Hayatlarını riske atmak istemiyorlarsa yapmaları gereken buydu.

 

“Ama A derece ödül ve 8000 puan. Eğer güçlenmek istiyorsam ölüm yaşamın çizildiği o sınırda yürümeliyim. Gelişmeye devam etmeliyim. Puanlar ve ödüller bu yol için bir mecburiyet.” Zheng basit bir şekilde kendini yenilgiyi kabul ettirememişti. Düşmanı kendisinin klonu olan bir şeytandı. Nasıl olur da hayatını tehlikeye atmadan bu kadar güçlü birini yenebilirdi?

 

''S*kerler be! Takımın geri kalanı devam etsin. Denemen lazım. Işık kılıcı bariyeri sayesinde Balrog'u öldüremesem bile kaçabilirim.” Zheng kararını verdi. Kabusu saldırmak için çağırdı.

 

Grubun geri kalanı bu zaman zarfında köprüden karşıya geçmişti. Köprü, filmde olduğu gibi çökmedi. Oyuncular dahil olduğundan bu kısım değişmiş olabilirdi. Herkes güvenli bir şekilde geçmişti. Grup daha sonra geçidin diğer ucuna doğru koştu. Yol duvarda birkaç ork okçusu olmasına rağmen güvenliydi. Hong ve Legolas onların icabına baktı. Kaçışları sırasında bir kayıp yaşamamışlardı.

 

Grup köprüyü geçtikten sonra büyük bir salona girdi. Moria'dan çıkmak için yapmaları gereken tek şey bu salondan geçmekti. Ancak odaya girer girmez sıcaklığın arttığını hissetmişlerdi. Sanki her yer yanıyordu. Sıcaklık saçlarını kıvır kıvır bir hale getirmişti. Herkes olabildiğince hızlı şekilde koşuyordu. On metre sonra, arkalarından şiddetli bir kükreme sesi duydular Mavi bir ateş salonu tahrip etti. Duvar aşırı sıcaklık nedeniyle patladı.

 

Duvarın arkasında mavi ateşin oluşturduğu büyük bir kılıcı tutan Balrog vardı. Kükremeye devam etti. Ağzından mavi ateş ve sıcaklık dalgaları yayılıyordu. Balrog'un alevi gittikçe yoğun bir hale geliyordu.

 

Gandalf koşarken bağırdı. “Bu yetişkin bir Balrog. Bu yüzden ateşi mavi. En azından alevleri beyaza dönmüş olan yaşlı bir Balrog değil. O zaman kimse ona canlı bir şekilde yaklaşamazdı. Vücudunuz 100 metre yakınına geldiğinizde alev alacaktır. Bu Balrog, antik dünyanın bir iblisi. Moria'da bir tane görmeyi hiç beklemiyordum.”

 

Grubun geri kalanı hayatlarını kurtarmak için koştuğundan kimse onun söylediklerine dikkat etmemişti. Oyuncuların hala biraz rahattılar çünkü orijinal filmde Gandalf uçuruma düşen tek kişiydi. Güvenli bir yere ulaşabilmek için yapmaları gereken tek şey taş köprüyü geçmekti.

 

Beklenmedik bir şekilde, Balrog tekrar kükredi. Sıçramıştı. Şeytani kanatları çırptı ve kimse farkına varamadan on metre önlerine indi. Sonra onlara bir ateş dalgası vurdu. Taş köprü Balrog'un sırtındaydı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr