Cilt 16: Bölüm 8-2

avatar
1164 11

Terror Infinite - Cilt 16: Bölüm 8-2


Çevirmen: RmLover

Editör: Mariposa 

 

“Ve bu yüzden, Tek Yüzük'le ilgili toplantıya üç temsilci göndermemizi istiyorlar.”

 

Oyuncular Rivendell'e geleli iki gün olmuştu. Elfler onlara onur konuğu gibi davrandı. Elflerden öğrendiler ki normalde sadece diğer ırklardan önemli kişiler ile Gandalf gibi ünlü savaşçılar ve büyücüler böyle bir davranış biçimi görmüşler. Bu, otuz kişilik büyük bir grup için elflerin tarihinde nadir görülen bir olaydı.

 

“Bunların hepsi bizim gücümüzden kaynaklanıyor.” Neos küçümseyerek söyledi.

 

“Evet, güçlü olduğumuz için, birçok ırkın bulunduğu toplantıda bize ihtiyaç var.” Zheng cevap verdi.

 

Hem bu gördükleri onurlu muamele hem de toplantıya davet edilmeleri onların gücünden kaynaklanıyordu. Bu durum oyuncuların iç çekmesine neden oldu. Güce sahip olanlara gösterilen saygı gerçek dünyada ve film dünyalarında aynıydı.

 

Veteranlar gruplarını temsilen konuştular. Üç takım liderinin toplantıya katılması çok iyiydi. Ancak Çin Takımının seçimine geldiğinde anlaşmazlıklar yaşandı. Zheng, Ruh Bağlantısını kullanarak iletişim kurabildikleri için Xuan'ın yerine geçmesini istedi. Xuan'ın zekası, kelimelerin sonuca etki edeceği bu gibi durumlarda yararlı olacaktı.

 

Xuan'ın cevabı, “Haotian ile konuşacak bazı şeylerim var. Senaryonun ana akışına karar verildi. Senin yalnızca toplantıda olman gerekiyor. Toplantı sırasında sorun varsa Ruh Bağlantısı aracılığıyla bana ulaş.” Daha sonra Haotian'ı aramak için dışarı çıktı.

 

“İşe burnumu sokmak istemiyorum ama yaptıkların beni şüphelendiriyor. Haotian kim? Bir yeni başlayan nasıl senin bu kadar ilgini çekebilir? Ya onunla brokeback oynamak istediğini ya da arkamızda bir şeyler çevirdiğini hissetmeme neden oluyorsun. Planlar yapmayı bırakmanı beklemiyorum ama en azından önceden söyle.” Zheng bir an için korktu ve Xuan'ı tuttu. Xuan'ın gitmesine izin vermeye cesaret edemedi. Rivendell'i havaya uçurmayı planlıyorsa neler olurdu? Elbette bu bir benzetmeydi ama Xuan büyük bir şey üzerinde bir dolaplar çeviriyordu.

 

Xuan başını çevirdi ve ciddi bir şekilde konuştu. “Bir dolap çevirdiğim veya gidip brokeback oynadığım yok.”

 

Zheng de ciddi bir tonda cevap verdi. “Brokeback konusunda şaka yapıyordum. Planın olmadığına yemin eder misin? Neden Haotian'la konuşmak istiyorsun?”

 

“Çünkü ilginç bir şey var.”

 

“Bir de bir dolap çevirmiyorum mu dedin?” Zheng öfkeliydi. Xuan'ın planlarından dolayı canı pahasına nasıl mücadele ettiğini hatırladı.

 

“Bir dolap çevirmiyorum.” Xuan sakince dedi. İnsanları öfkelendirme potansiyeline sahipti.

 

“O zaman Haotian'ı niye arıyorsun?”

 

“Çünkü ilginç bir şey var.”

 

Sonunda, Zheng'in yapabileceği bir şey yoktu. Gerçekten Xuan'ın akıl hastası olduğuna inanıyordu. Zheng o kadar kızgındı ki Xuan'ı ısırarak öldürmek istedi. Xuan sakin bir ifadeyle oradan uzaklaştı. Zheng, Xuan'ın gitmesine izin vermezse bir cinayetin gerçekleşeceğinden korkuyordu, bir plan yüzünden gerçekleşen bir cinayet....

 

Zheng öfkesini içinde tuttu ve toplantıya gitti. Onunla yürüyen diğer iki kişi ise endişeliydi ve neredeyse korkmuşlardı. Bu öldürme niyetinin sebebini bilmiyorlardı ve Çin takımının büyük bir şey planlayabileceğini  düşünüyorlardı. Bir süre temkinli davrandılar. Neos, Çin takımının planını düşünmeye çalışırken, bağımlısı olduğu çikolatasını hiç durmadan yedi.

 

Tek Yüzük'le ilgili olan toplantı bu şekilde başladı. Oyuncular toplantıda birkaç ana karakteri, Legolas'ı, Gimli'yi ve Boromir'i gördü. Bunların hepsi yaklaşan savaştaki ana karakterlerdi.

 

“Bu toplantıda Mordor'un ordusuyla nasıl başa çıkacağımızı tartışıyoruz.” Elrond toplantının ev sahibiydi. Ciddiyetle toplantıdakilere baktı ve sonra konuşmaya devam etti. "Yıkımın kaderi Orta Dünyada yatıyor. Kimse affedilemez. İşte bu yüzden bir arada hareket etmelisiniz. Birlik olmazsanız, kimse yıkımdan kaçamaz!”

 

Elrond daha sonra Frodo'ya dedi. “Tek Yüzüğü Çıkar.”

 

Dört Hobbit de toplantıdaydı. Kenarda oturuyorlardı. Frodo hemen ortaya geldi ve Tek Yüzük'ü dikkatle masaya koydu.

 

Normal bir altın yüzük gibi görünüyordu ve sıra dışı bir şeymiş gibi durmuyordu. Yüzükte hiçbir süs yoktu. Ancak, göründüğü anda herkesin dikkatini çekti. Yüzüğe bakan herkes tüm dünyanın gözlerinin önünde olduğunu hissediyordu. Yüzük onların dünyasıydı.

 

Zheng de tuhaflığı hissetti. Yüzüğe baktığında kulağına bir ses geldi. Gelen bu ses yüzüğü almasını istiyordu. Bu yüzük ona sonsuz güç ve kuvvet verecekti. Ona sonsuz bir hayat bağışlayacaktı. Ses Zheng'i yüzüğü alması için kışkırtıyordu.

 

Zheng ayağa kalkmaya çalışırken tehlikeyi hissetti. Kaotik Birlik Qi'si bedeninde dolaşmaya başladı. Vücudu aniden ferahlamış gibi hissetti ve uyandı. Sonunda diğerlerine bir göz atmak fırsatını yakaladı ve Elrond, Gandalf ile dört Hobbitler dışında herkesin ayağa kalktığını gördü. İki takımın lideri de ayağa kalkmıştı. Ancak, başlarından ter akıyordu. Diğerlerine kıyasla bir mücadele içerisinde gibilerdi.

 

Gandalf bilinmeyen bir dilde kükredi. Ağzından çıkan kelimeler sonsuz bir güç içeriyormuş gibi duyuluyordu. Etraftaki ışık soluk bir hal aldı ve kuvvetli bir güç herkesi sandalyesine doğru itti. Herkes oturduğunda Gandalf durdu. Zheng tekrar yüzüğe baktı ve ses gitmişti.

 

Elrond rahat bir nefes aldı. Gandalf'a baktı ve dedi ki: “Kimse Rivendell'de kötü büyüler söylemeye cesaret edemez!”

 

Gandalf da rahat bir nefes aldı. Özür diler bir şekilde başını eğdi. “Senden af dilemiyorum ama kötülüğün sesleri yakında batı dünyasının her yerinde yankılanacak. Tek Yüzük şeytani bir güçtür. Onu tamamen yok etmeliyiz!”

 

Yüzüğe bakan bir şovalye bu sözleri duyunca kendi kendine mırıldandı. “Düşündüğün kadar korkunç olmayabilir. Tek Yüzük belki de bir armağandır. Mordor'un ordularına karşı bir silah. Babam Gondor'un yöneticisiydi. Bunca zamandır Mordor'la savaşıyordu. Biz Gondor halkı seni kanımızla ve canımızla koruduk. Yüzüğü alalım. Yüzüğün gücünü Mordor'a karşı kullanalım!”

 

Aragorn sonunda söyledi. "Dur. Yüzük üzerinde etki oluşturamazsınız. Kimse bunu yapamaz. Bu yüzük oluşturulduğundan beri tek bir efendisi var, o da Sauron. Hiç kimse bu yüzüğün ikinci efendisi olamaz.”

 

Şövalye, küçümser bir şekilde Aragorn'a döndü. “Bir Yolgezer ne bilir ki? Gondor şövalyesine ders vermek senin ne haddine?”

 

Elfler bunu duymaktan pek hoşnut değildi. Legolas ayağa kalktı ve dedi ki: “O sadece bir Yolgezer değil. Arathorn'un oğlu Aragorn ve Gondor'un gelecekteki kralı. Ona sadakat yemini edeceksiniz!”

 

Diğerleri şaşkınlıkla Aragorn'a baktı. Kimse bu Yolgezerin en büyük İnsan Krallığı'nın olan Gondor'un tek varisi olduğunu hayal edemezdi. Şövalye şaşkındı. “Aragorn? Isildur'un soyundan Aragorn mu?”

 

Legolas devam etti: “Doğru. Tahtın tek varisi o!” Ses tonu çok kızgın geliyordu.

 

Aragorndedi ki, “Sen yerine otur Legolas.”

 

Legolas Aragorn'un sözlerini görmezden geldi ve şövalyeye baktı. Şövalye sonunda tekrar konuşmaya başladı ve şiddetli bir biçimde şöyle dedi: “Gondor'un kralı yok ve bir krala da ihtiyacı yok!” Oturmadan önce.

 

Toplantının yapıldığı yer sessizliğe büründü. Geri kalan insanlar Gondor'un içerisindeki savaş hakkında bir kelime bile edemedi.

 

Gandalf'ın sessizliği bozmaktan başka seçeneği yoktu. “Aragorn haklı, bu yüzüğü biz kullanamayız. Tek seçeneğimiz onu yok etmek. Ama asıl soru...Onu nasıl yok edeceğiz?”

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr