Cilt 16: Bölüm 8-1

avatar
1214 10

Terror Infinite - Cilt 16: Bölüm 8-1


Çevirmen: RmLover

Editör: Mariposa 

 

Çin, Afrika ve İzlanda takımı yedi gün boyunca yoldaydı. Doğu Amerika takımının da bu dünyaya girdiklerini bilmelerine rağmen nerede olduklarını bilmiyorlardı. Bu yüzden üç takımdaki tüm ruh gücü kullanıcıları, meydana gelebilecek herhangi bir pusudan kaçınmak için ruh taramalarını en uzak menzile kadar genişletti.

 

Ancak bu günler herkes için oldukça rahat geçti. Ringwraithlerin tehditi olmayınca ortaya çıkabilecek tehlikeler konusunda endişelenmelerine gerek yoktu. Manzara çok güzeldi. Yeni başlayanlar bir süre bir gezide oldukları hissine kapıldılar. Hobbitler sebze bulup onlardan güzel yemekler yapma konusunda uzmandı. Veteranlar da Aragorn ile birlikte avlanmaya gitmişti. Yeni başlayanlar gerçek dünyada yaşadıkları şehirlerde bu kadar lezzetli yemekler tadamazdı.

 

Oyuncular Aragorn'dan, Rivendell'a dair oldukça iyi bilgiler aldılar. Bu bilgiler arasında en önemlisi olan Rivendell'deki askeri güç herkesin içinin rahatlamasına neden oldu. Elfler Orta Dünyadan kaçıyor olsa bile şehirlerinde binlerce kişilik ordu vardı. Bu binlerce kişilik ordu ise geliştirilmiş ok atışı konusunda uzmanlaşmıştı. Bu yüzden Ringwraithler, Rivendell için çok büyük bir tehdit oluşturmayacaktı.

 

Grup Rivendell'e doğru yaklaşırken atına binerek ilerleyen güzel bir elf kadını ile karşılaştılar. Zheng bu kadınla tanışan ilk kişiydi. Atına binmiş bir vaziyette ağaçların tepesinde dolanıyordu. Gruptan bin metre uzaklaştığı esnada uçurumun olduğu yerde kadın bir elf ortaya çıktı ve tek bir söz etmeden kılıcını çekti. Daha sonra bir büyü mırıldandı.

 

Zheng titrer bir vaziyette yamaçta duruyordu. Çok sayıda kaya tepenin üstünden yuvarlanmaya başladı. Neyse ki üzerinde durduğu at yer çekiminden etkilenmiyordu. Zheng kayaların üzerine atladı ve kayalarla birlikte aşağıya doğru indi. Aşağıya ulaşmak üzereyken bindiği at ile bir ağacın tepesine sıçradı.

 

Kadın elf ise bu esnada kılıcıyla Zheng'e doğru saldırdı. Ancak bir adamın bağırış sesiyle kadın durdu. Aragorn atıyla birlikte onlara doğru koşuyordu.

 

"Arwen, dur. Bu adam bizim dostumuz, Ringwraith değil!" Aragorn uzaktan bağırdı. Bindiği at nadir bulunan bir savaş atı değildi, bu yüzden Zheng ve Arwen'in yanına ulaşması biraz zaman aldı. Daha sonra atından indi ve Arwen'in yanına doğru koşmaya başladı.

 

Arwen'de atından inmişti. Yerinde durup Aragorn'un gelmesini bekliyordu. Aragorn elini tuttuğunda yüzünde bir gülümseme belirdi.

 

"Bunlar dostlarımız. Sekiz tane Ringwraith öldürdüler ve birinin atını ele geçirdiler. Bunlar gerçekten güçlü savaşçılar Arwen. Gandalf Tek Yüzük'ü taşıyan kişiyi korumaları için bu adamlara güvendi." Aragorn gülümseyerek grubu Arwen'e tanıttı. Bir tane at olmasından dolayı grubun geri kalanı hala yürüyordu.

 

Arwen mahçup bir şekilde Zheng'e bakıp gülümsedi. Hoş geldiniz der gibi başını salladı ve daha sonra Aragorn'a söyledi: "Gandalf'tan Saruman'ın bize ihanet ettiğine dair mesaj aldık. Sauron'un ordularından korkup karanlık taraftan yardım istemiş. Bir müttefiki kaybettik. Saruman Gandalf'ı hapsetti ama Gandalf kaçmayı başardı ve şimdi Rivendell'e doğru geliyor. Onunla buluşmak için zamanında dönmeliyiz."

 

Aragorn başını salladı ve sonra oyunculara döndü. "Dostlarım, biraz hızlanmamız gerek. Yarın gündüz vakti Rivendell'e ulaşmamız lazım."

 

Zheng'in atıyla gitseler oraya ulaşmaları yarım günden fazla sürmezdi. Ancak grupta yalnızca üç tane at vardı ve bu da grubu yürümeye zorluyordu.

 

Arwen Undomiel elf ırkından bir kadındı. Olağanüstü bir güzelliği vardı ve kutsal bir konumdaydı.  Böylesine güzel bir kadın, gerçek dünyadaki herhangi bir film karakterinden daha güzeldi. Gruptaki kadınların ve erkeklerin dikkatini anında çekti. Tam da beklendiği gibi ChengXiao kendini tutamadı.

 

Mızıkasını çıkardı ve Aragorn'un önünde çalmaya başladı. Mızıka Arwen'in ilgisini çekti ve bu durum da ChengXiao'nun şansını daha fazla zorlamasına neden oldu. Mızıka çalmayı öğretmek için Arwen'in elini tuttu. Ama amacı resmen Arwen'e bir öpücük kondurmaktı.

 

Elfler oldukça zarifti. Arwen kararlı bir gülümseme ile bu teklifi reddetti ve elini geri çekti. Aragorn ChengXiao'nun yanına oturduğunda ChengXiao kendine hemen çekidüzen verdi. Arwen'in yanında gezinmeyi kesti ve romantik melodiyi ciddi ve ruhani bir melodiye çevirdi.

 

"Bunu itiraf etmeyi istemiyorum ama Aragorn'u yenemem. Kız arkadaşına kur yapmaya devam edersem farkında olmadan bir canavara dönüşmekten korkuyorum." ChengXiao kısık bir sesle kendi kendine mırıldandı.

 

Önemli bir karakter olan Aragorn Kral'ın varisiydi ve filmde büyük bir savaşçıydı. Bu değiştirilmiş dünyada gücü oldukça fazla artmıştı. Kabus atı olmadan 7. seviye bir Ringwraith ile aynı yeteneklere ulaşmıştı.

 

Aragorn normal bir iki elli kılıç taşıyordu. Kılıç sallayışı 7. seviye bir Ringwraith'den yavaş değildi. Kullandığında kılıcı beyaz bir ışıkla parıldıyordu. Bu ışık vücudundan geliyordu ve kılıcı Kaplan'ın Ruhuna benzer bir hale sokuyordu. Aragorn orada bulunan çoğu veterandan daha güçlüydü.

 

ChengXiao, Arwen'e karşı sapkın hareketlerde bulunsaydı Aragorn'un onu öldürmek için çok çaba sarf etmesine gerek kalmazdı.

 

Gruba güzel bir kadının eklenmesi ortamı daha da canlı bir hale getirdi. Rivendell'e doğru gittikleri esnada grubun içerisindeki kızlar Arwen ile iyi ilişkiler kurdu.

 

Ertesi gün öğleden sonra ikide grup Rivendell'e vardı. Huzur içerisinde görünen bir elf şehri Sisli Dağların (Misty Mountains) eteklerinde duruyordu. Rivendell büyük bir yer değildi. Güzelliği kelimelerle tarif edilemezdi. Dağın üzerine inşa edilmişti. Şehrin her tarafını kaplayan yeşil ağaçlar, şehrin etrafında ise berrak suların aktığı şelaleler vardı. Burayı ilk defa gören birisi güzelliği karşısında küçük dilini yutardı.

  (Ç.N: https://www.youtube.com/watch?v=BEm0AjTbsac bu şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim tüyleri diken diken ediyor.)

 

Aragorn ve Arwen önderliğinde grup, kapıda duran muhafızları kolayca geçti. İkisinin geçmesinin ardından grubun geri kalanının toplantının yapıldığı yere geçmesi biraz zaman aldı.

 

Toplantının yapıldığı yer açık bir alandı. Gandalf ve birkaç elf orada bekliyordu.

 

Hobbitler Gandalf'ı gördüğü için heyecanlıydı. Dört ufak çocuk gibi heyecanla bağırarak Gandalf'a doğru koştular. Gandalf ise gülümseyerek onlara sarıldı. Bu sarılma sonsuza dek sürecek gibiydi sanki. Hobbitler yolculuk esnasında karşılaştıkları tehlikeleri ve Ringwraithleri anlattılar. Grubun sekiz tane Ringwraith öldürdüğünü duyan Gandalf ve diğer elfler gerçekten şaşırmışlardı.

 

"Cesur savaşçılar, sekiz tane Rigwraith mi öldürdünüz?" Elflerden biri sordu.

 

Arwen cevap verdi. "Öldürmekle kalmayıp Ringwraithlerden birinin atını da ele geçirmişler. Bu at bitkilerin solmasına neden oluyor. Bu yüzden muhafızlar onu bitkilerin olmadığı kayalık alana götürdü."

 

Gandalf ve diğer elfler sonunda şaşkınlıklarını dile getirdiler ve inanmamış bir ifadeyle baktılar.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr