Cilt 13: Bölüm 9-3

Zheng'in kiraladığı profesyonel kişiler işini yaparken Zheng Ölüm Kitabı'nı alıp takımının yemeğine katıldı.

"Bu önemli kişilerin bir bahaneye ihtiyacı vardı ve bu parti de bir bahane." WangXia diğerlerine söyledi.

Gün boyunca bir şey olmadığı için Xuan, Lan ve Zero sergi merkezine geldi. Yiyecek almak orada daha uygundu. Ayrıca Ölüm Kitabı'nı aldıkları için bir şey çalınıp çalınmayacağı pek umurlarında değildi.

Kampa kızarmış tavuğu hayvan gibi yiyordu ve yanında bir bardak da votka içiyordu. İnsanlar kaşlarını çatmış bir şekilde ona bakarken konuştu: "Bu insanlar çok komik. Bu kadar çok sevdilerse bu partiyi devam ettirsinler. Haha! Şu kızarmış tavuğu deneyin, tadı çok güzel." Daha sonra çubuğu tabağına daldırdı.

Zheng, Kampa'yı izlerken bile doymuştu. Tabağına meyve salatası aldı. "Batı mutfağını pek sevmem. Çin mutfağı benim için daha lezzetli, özellikle baharatlı Szechuan yemekleri."

Lan onun yanına oturdu ve kıkırdadı: "O zaman geri döndükten sonra bir patates yahnisi yapalım. Szechuan'dan bir arkadaşım vardı ve o yaparken görmüştüm. Öyle bir yahni yapacağım ki parmaklarını yiyeceksin."

Ortam oldukça rahattı. Xuan sessizce buğulama balığını yiyordu. Arada bir ağzından bir kılçık çıkartıyordu. Balık yemeye pek alışık değilmiş gibi görünüyordu. Diğer yeteneklerine kıyasla böyle bir farklılık gösteriyordu.

Zheng biraz içecek almak için ayağa kalktı. Birkaç adım attıktan sonra aniden arkasındaki herkesi engelledi. Dört adamın hepsi, ölüm kalım durumlarını yaşamıştı ve Zheng ile birlikte dövüşmüştü. Hemen korumak için Lan'ın etrafını sardılar. Wang Xia ve Xuan hafif makineli tüfek ve silah çıkardı.

"Ne oldu? Düşmanlar yakında mı?" Xuan etrafı gözlemledi ve Zheng'e sordu.

Garsonlar bir an için şok oldu. Birkaçı çığlık atıp kaçmaya başladı. Ancak aynı zamanda uzaktaki üç farklı noktadan da çığlık sesi geliyordu. Etrafa birden kaos hakim olmuştu ve herkes kendisini dışarıya atmaya çalışıyordu. Birçok insan düşüp ezilmişti.

"Kan kokusu. Çok güçlü bir kan kokusu. Lan, burada neler olduğunu tara." Zheng bağırdı:

Lan cevap verdi ve gözlerini kapattı. Bir süre sonra şaşkın bir şekilde mırıldandı: "Bu doğru olamaz. Bu üç yerde hiçbir şey yok, bir canlı bile yok."

Lan konuşurken bu üç mekan boşaltılmıştı. Üç tane büyük ve güçlü erkek, bu üç yerin merkezinde çömelmişti. Bu adamlar yerdeki cesetleri parçalara ayırıyordu. Kıyafetlerine bakılırsa partideki ünlü simalardan birileri gibi görünüyorlardı. Kan ve organlar zeminin her tarafına sıçramıştı.

Adamlardan birisi ayağa kalktı ve Zheng'e döndü. Adamın yüzü sanki soyut bir heykelmiş gibi bükülmüştü. Gözleri, burnu ve kulakları farklı yerlerdeydi. Ağzı, suratının üçte birini kaplıyordu. Keskin dişleri ağzının dışına taşmıştı. Dişinde de kan ve et lekeleri vardı.

Zheng, hiç tereddüt etmeden EMP tüfeğini ve Gauss tüfeğini çıkardı. Kısık sesle konuştu: ''Bunlar maskenin oluşturduğu yaratıklar olmalı. Ama hiçbir bildirim almadım. Bu yüzden altın maske muhtemelen bir bonus görev değil. Kaç tane olduklarını da bilmiyoruz. Çatışmamaya çalışın. Kampa ve Zero; siz, Lan ve Xuan'ı otele kadar götürün. WangXia biz de onların arkasını kollayalım. Bomba kullanmamız gerekirse sana işaret edeceğim."

Hemen ardından adam ayağa kalktı ve onlara doğru yürümeye başladı. Girişteki kalabalıktan başka bir çığlık sesi daha geldi. Kahverengi saçlı genç bir adam, kucağında bebek ile orada durdu. Saçı sanki canlıymış gibi rüzgarla birlikte dalgalanıyordu. Saçını batırdığı herkes aniden yere düşüyordu ve sonra ayağa kalkıyordu. Bu kişiler daha sonra iki metre uzunluğuna ulaşıp kaslı bir hal alıyordu. Ancak suratları daha önceki üç adam gibi yamulmuştu.

"Gizli bonus görev etkinleştirildi. Üst seviye varlık Tidus'u öldür. Ödül: Bir B kademe ödül ve 5000 puan. Diğer takım üyeleri, bir C kademe ödül ve 4000 puan kazanır. Alex'in vampire dönüşmesini engelle. Eğer Alex ölür ya da vampir olursa her üyeden 10000 puan düşülür. Süre sınırı yok."

Takımdaki herkes birbirine baktı. Kalpleri sıkı bir şekilde kenetlenmişti. Ejderha ile savaşan bu dört kişinin kalbinin derinliklerinde bir ürperti ortaya çıkmıştı. Bu kahverengi saçlı Asyalı adam, ejderha zırhı giymiş normal bir insandan farklı görünmüyordu. Alex'i korumak bile zor iken bir de bu ejderha gibi adamla uğraşacaklardı. Bu ceza onlara ekstra bir yük bindirdi. Eğer bu kişi ölürse bu dünyadaki hayatlarıyla birlikte kendi hayatları da sona erecekti.

"Alex kim? Kim bu lanet adam? Nasıl burada aniden bilinmeyen birisi ortaya çıkar?" Kampa küfür etti ve EMP tüfeğiyle kahverengi saçlı Asyalı'yı hedef aldı. Ancak tetiği çekmeden önce Xuan tüfeği yere indirdi.

Xuan şakaklarına masaj yaptı. "Alex. Biz Mumya filmi dünyasındayız. Birinci Dünya Savaşı sonu ile İkinci Dünya Savaşı'nın başı arasındaki zaman dilimindeyiz. Taş maskenin Amerika'ya, JoJo'nun Tuhaf Macerası'na geldiği dönemle aynı zaman dilimi. Bu iki hikayedeki ana karakterler dışında Alex, Rick O'Connell ve Evelyn Carnahan'ın oğlu olmalı. Şu an yaklaşık bir yaşında!''

Hepsi adamın elinde tuttuğu bebeğe doğru baktı. Çocuğun teni beyaz gibi görünüyordu. Herkes rahat bir nefes aldı. Kampa ter içinde kaldı. Eğer tetiği çekseydi herkes aynı anda ölürdü.

Zheng nefesini bıraktı ve konuştu: "Güzel. Bonus görevi burada halledelim. Bu canavarlar biz hazırlıksızken geldiler ama yüz yüze savaşmak, pusu kurmaktan daha iyi olur. Lan, zihinsel dalgalanmalarını unutma. Onun konumunun üzerinde kilitlenmek için hazır ol. Kaçmasına izin veremeyiz. Kampa istediğin zaman vampirlere ateş et. Lan ve Xuan'ı koru. Zero, nişancılık için bir yer bul. Büyülü mermilerle onun kafasını uçurmana ihtiyacım var. Hadi halledelim şu işi!''

Kampa, Lan ve Xuan'a dışarıya doğru eşlik etti. Lan bölgeyi taradı ve Zheng, Xuan ve Zero'nun zihnine bağlandı. Ancak ne kahverengi saçlı vampiri ne de diğer vampirleri tarayabiliyordu. Eğer çoktan ölmüş olsaydı zihinsel dalgalar yayamazdı.

Zheng'e doğru koşan ilk vampir gittikçe yaklaşmıştı. Hızı fazla değildi ancak gücü çok fazlaydı. Attığı her adım, beton zeminde iz bırakıyordu. Üç metre yukarıya zıpladı ve Zheng'e doğru atladı.

Vampir, normal bir insana karşı durdurulamaz olabilirdi ancak karşısında hem güç hem de hız açısından üstün olan Zheng vardı. Çoğu zorlu koşulların ardından hayatta kalan, Tanrı'nın gücünü elde eden ve ejderha hücrelerinin geliştirmesini alan Zheng, tek bir vampirden korkmayacaktı herhalde.

Vampir Zheng'den bir metre uzaklıktayken başından altın bir ışık çıktı. Zheng, Osiris'in Mızrağı'nı tutuyordu. Qi ve Kan Enerjisi kullanmamış olmasına rağmen hala olağanüstü bir keskinliği vardı. Zheng, mızrağı vampire doğru tuttu ve  kahverengi saçlarına doğru fırlattı.

Kahverengi saç, Zheng'e doğru yürüyordu. Elini uzattı ve kendisine doğru gelen vampirin kafasını tuttu. Vampir başından itibaren donmaya başladı ve daha sonra buzdan bir heykele dönüştü. Zheng hemen heykel olmuş vampiri yere fırlattı ve paramparça etti.

Kahverengi saçlar, Zheng'den on metre uzaktayken durdu. "Altın parçayı bana ver. Vücudundan gelen parça kokusunu alabiliyorum. Söz veriyorum arkadaşlarını öldürmeyeceğim."

Zheng güldü: "Onları kolayca öldürebileceğini mi sanıyorsun? Sence onları bu vampirlerle öldürebilir misin? Benimle dalga geçmeyi bırak. Bu vampirler T-Rex'lere kıyasla bir hiç. Bilimsel silahlara karşı hiçbir savunmaları yok ve tek özellikleri normal insanlardan üç ya da dört kat daha güçlü olmak. Onları öldürdükten sonra puan alamamamız çok kötü."

Kahverengi saçlı adamın kafası hafif  karışmıştı ancak Zheng'in söylediklerinden bir şeyler anlamıştı. Bu bir ret ve aşağılamaydı. Kaşlarını çattı ve tekrar yürümeye başladı. Saçı yılan gibi dalgalanıyordu.

Zheng bir adım bile atmadı. Yeteneklerine güveniyordu ve ruh bağı aracılığıyla durmasını söyleyen bir mesaj almıştı. Tek bir adım kalmıştı.

Paat! Bir kurşun adamın başına nüfuz etti ve aynı zamanda bir ses çıktı. Kurşun o kadar güçlüydü ki adamın kafasını toza dönüştürdü ve hemen arkadaki sokak lambasını kırmıştı.

Gauss keskin nişancı tüfeğinin sesi bir kez daha duyulmuştu.