Cilt 11: Bölüm 7-2

avatar
2321 9

Terror Infinite - Cilt 11: Bölüm 7-2


 

Cilt 11: Bölüm 7-2

 

Zheng hariç herkes sabaha kadar huzur içinde uyudu. Ancak Zheng enerjik görünüyordu. Tüm gece yaptığı Qi pratiği ona uykudan daha fazla enerji sağlamıştı. Patlama kullandığı için oluşan bitkinlik ve yaralar gitmişti. Herkes ayağa kalktıktan sonra ayağa kalktı.

 

Herkes derede kendisini yıkadı. Zheng herkese katılaşmış su ve bastırılmış yiyecek dağıttı. Herkes merakla hapları yuttu ve açlık hisleri birden yok oldu.

 

''Baya iyi bir şeymiş bu. Bunları kilo vereceklerini söyleyip Londralı kadınlara satarsan köşeyi dönersin.'' Jonathan heyecanla söyledi.

 

Zheng içini çekti. ''Bir dahi olduğunu itiraf etmek zorundayım. Ticari fırsatları iyi görüyorsun. Paraya neden bu kadar hassas olduğun belli.''

 

Çantalarını toparladıkları esnada Zheng ağacın en üstüne atladı ve çevreyi gözlemledi. Bir sis tabakası ormanı kaplamıştı. Ardeth, sisi görmek için oldukça heyecanlıydı. Sonuçta çölün içerisinde böyle büyük bir orman olması garip bir olaydı. Ancak sisin yoğunluğu Zheng'e sıkıntı çıkarıyordu. Bin metre önünü bile göremiyordu. Sonra aşağıya doğru atladı.

 

''Yürümeye devam etmek zorundayız. Lanet olsun. Bir pusula getirmeyi unuttuk. Ormanda neyle karşılaşacağımızı Tanrı bilir.''

 

Jonathan garip bir ifade ile cebinden bir pusula çıkardı. ''Bir külçe altına veririm.''

 

Zheng bir seferde pusulayı kaptı ve güldü. "Harika. Sorun yok. Ama nereden buldun bu pusulayı? Buna benzer bir şey aldığını hatırlamıyorum.''

 

O'Connell konuştu. ''Neden bu pusula çok tanıdık geliyor? Sanki Izzy onunla zeplinde dolaşıyordu.''

 

Jonathan sesli bir şekilde güldü. ''Hayır, hayır. Yanlış anladın galiba. Haha!'' Sonra ağaçlara doğru yürüdü.

 

Herkes ne olduğunu biliyordu ve başlarını salladılar. Sonra yaklaşık yüz metre Jonathan'ın gittiği yolu takip ettiler. Jonathan aniden çığlık atarak son sürat geriye koştu. Benekli bir çita onu kovalıyordu.

 

O'Connell içini çekti. Bir silah çıkardı ve bağırdı. ''Silah kullanmayı bilmiyor musun? Bu sadece ufak bir çita.''

 

Jonathan geri bağırdı. ''Koş! Çook... Çok fazla maymun var!'' Diğerlerinin yanına doğru kaçtı. Bir an için öyle şaşırmışlardı ki çitaya saldırmayı unuttular. Çita da onlara tıpkı bir dövüş kaybetmiş köpek gibi koştu.

 

Grup Jonathan'ın geldiği yere doğru döndü ve ağaçların arkasından koşan bir sürü yaban domuzu gördü. Sonra arkasından ufak maymunlar çıktı. Maymunlar tüfek tutarak yaban domuzlarına ateş etti. Daha da fazla maymun ortaya çıktı. En az yüz tane vardı.

 

Grup hemen arkasını dönüp koşmaya başladı çünkü ellerinde makineli silah olan birkaç maymun görmüşlerdi.

 

Zheng dişlerini gıcırdattı. ''Hay Tanrı gibi. Maymunların silah kullandığını nerede duydun? Sayıları bile yeterliydi. Beni öldürmek istediğin için bu kadar mutlu musun?''

 

Zheng kan kusacaktı. Koşarken bir el bombası çıkardı, diğer eliyle de hafif makineli silahını aldı. El bombasının pimini çekti ve kafasını çevirmeden arkasına doğru attı. Sonra herkesi yere doğru eğdi. Patlamanın oluşturduğu şok patlaması onları uzağa uçurdu. Yere düştüklerinde arkalarındaki yüz metrelik alanda bulunan ağaçlar artık yoktu.

 

''264 Vaha Bekçisi Öldü. 264 puan elde edildi.''

 

Bu kritik anda Tanrı'dan gelen ani bildirim Zheng'i şaşırttı. Sonra omzunda keskin bir acı hissetti. Omzunun arkasına isabet eden kör kurşun çok güçlü değildi ancak kaslarını delmişti. Herhangi bir hareketi büyük bir acıya sebep oluyordu. Omzu kan ve ter içindeydi.

 

Diğerleri yerden kalktı. Hâlâ maymunların ateş etmesi yüzünden şoka girmiş gibi görünüyorlardı. Anubis'in ordusu, hareket eden heykeller ya da büyük akrepler anlaşılabilirdi. Bu dünyada çok fazla gizem vardı. Ama maymunların silah kullanarak insanları ve yaban domuzlarını avladıklarını görünce tuhaf hissettiler.

 

Zheng'in sırtındaki yarayı ilk fark eden kişi O'Connell'di. Bir bıçak çıkardı ve söyledi. ''Kıpırdama.''

 

Bıçağı dikkatli bir şekilde yaraya soktu ve kabuğunu çıkardı. Zheng ona kan durdurucu sprey ve bandaj verdi. Yarayı tedavi ettikten sonra güldü. ''Şanslı adamsın. Her zaman kendini yaralaman lazım. Ama şunu açıklayabilir misin neden bu maymunlar silah taşıyor? Akrep Kral'ın hazinesinin, bir antik silah üreticisi olduğunu söyleme sakın.''

 

Zheng zoraki bir kahkaha attı. ''Burada sadece pigmelerin olduğunu sanıyordum. Onların silah kullanmalarını beklemiyordum. Önceden bilseydim sizi getirmezdim. Kesinlikle bir grup paralı asker toplayıp gelirdim.''

 

Beklenmedik olan tek şey bu değildi. Piramide giden orman yolu asıl filmde bu kadar büyük değildi. En azından insanların kaybolmasına sebep olacak kadar büyük değildi. Bu zorluğu muhtemelen Tanrı ayarlamıştı ayrıca pigmelere de silah vermişti.

 

Zheng derin bir nefes aldı ve Sky Stick'i çıkardı. ''Burada bekleyin. Ben bir gidip bölgeye bakacağım. Piramit için kısa bir yol olup olmadığına bakacağım.'' Sky Stick ile havaya doğru uçtu.

 

Güneş yükselmişti ve sis dağılmıştı. Zheng uzağa doğru baktı ve büyük, muhteşem bir piramit gördü. Piramitin en üstünde Jonathan'ın filmin sonunda taşıdığı büyük elmas vardı.

 

Belki de bir göz yanılmasıydı ancak elmasın güneş ışığını yansıttığını hissetti. Sonra elmastan bir ışın fırladı ve Zheng tepki bile veremeden göğsünün soluna nüfuz etti. Neyse ki dengesini korumak için biraz sallanıyordu ve bu ışın kalbini ıskalamıştı. Sol akciğerinde bir delik açtı. Sonra ise dengesini kaybetti ve düştü.

 

Yerdekiler şaşırdı. Bir ışın haznesinin Zheng'e ve hoverboard'a isabet ettiğini gördüler. Yirmi metre yüksekliğe ulaşmıştı. Neyse ki yapraklarla dolu bir alanın üzerine düşmüştü. Yere düştükten sonra vücudunda çok sayıda çizik oluştu. Gruptakiler Zheng'in göğsündeki delikten kalp atışlarını görebiliyorlardı. Zheng ağız dolusu kan tükürmeden önce kimse hareket etmedi. Ardeth ve O'Connell ona doğru koştu ve yere çömeldi. Sonra panik içerisinde kanamayı durdurdular ve Zheng'i bandajladılar. Evelyn de kenardan yardımcı oldu.

 

Beyni ve kalbi sağlam olduğu sürece vampir kan bağı vücudunu otomatik olarak iyileştirmesine olanak sağlıyordu. Göğsünün etrafındaki kaslar daha yavaş bir şekilde kasılıyordu. Zheng hayatının güvende olduğunu biliyordu. Sadece beklemesi gerekiyordu.

 

Uzaklara kaçan Jonathan koşarak geri geldi. Panik içinde değildi. Bu yüzden herhangi bir tehlike yoktu.

 

Jonathan yaklaşırken bağırdı. ''Bu yolda büyük bir kanyon var. Neredeyse düşüyordum. Tıpkı tapınakta oluşturduğumuz deliğin büyük bir hali gibiydi. Neden bana bu şekilde bakıyorsunuz?''

 

Sonra hepi Zheng'e doğru döndü. Zheng şimdilik güçlükle konuşabiliyordu. ''Buraya çok sayıda maymun çekebilirsek, onları parçalara ayırabilecek yeterince patlayıcım var.''

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44250 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr