Cilt 10: Bölüm 7-2

avatar
3049 8

Terror Infinite - Cilt 10: Bölüm 7-2


 

Çevirmen: RmLover  Editör: Thomas Shelby

 

Otobüs ilerlemeye devam etti. Yolda hala zombiler vardı ancak sayıları azdı ve etrafa dağılmışlardı. Duvarda üç tane sürüngen görmüşlerdi ancak helikopterden gelen hava onları parçalara ayırdı.

Belki de bu, Zheng’i uyarma için askeri helikopterin gücünü gösterme girişimiydi. Helikopter bütün yol boyunca yerinde durmamıştı, uzaktaki zombileri bile öldürüyordu.

Zheng, helikopteri küçümsedi. Heng’in oku bile onu yere düşürebilirken keskin nişancı tüfeğinden bahsetmiyordu bile. Tabi yine de güçlüydü ve grup için bir tehdit oluşturuyordu.

Alice, şirketin binasına doğru gittiklerini öğrendikten sonra hüzünlendi. Biraz zaman geçtikten sonra konuştu: ‘’Gruptan ayrılsam daha iyi olur. Bu şey beni şehir dışına çıkaracak olsa da artık şirkete geri dönmek istemiyorum. Bu durum beni korkutuyor. Ayrıca Şirket’i tüm dünyaya ifşa etmek istiyorum. Gitmeme izin ver.’

Zheng, hemen konuştu: ‘’İçin rahat olsun. İçeriye girer girmez helikopterin kontrolünü ele geçireceğim. Herkes şehri helikopterle terk edebilir. Gerçekten merkeze gitmeyeceğiz. Hem kim oraya gitmek ister ki? Sadece dostlarımı ve Angela’yı kontrol noktasına götürmek istiyorum. Babası Angela’yı bekliyor ve dostlarım da şehirden ayrılabilir.’’

Senaryo değişmişti ve Angela, vurulmayabilirdi. Zheng, yöneticinin bu durumda araştırmacıyı düşünecek vaktinin ve enerjisinin olduğunu düşünmüyordu. Yani Angela’nın babası da ölmeyebilir ve Angela’yı kontrol noktasında bekleyebilirdi.

’İlk önce binanın tepesine çıkalım. Alice, endişelenme. Herkesi şehirden güvenli bir şekilde çıkartacağım.’’ Zheng, mırıldandı.

O sırada altı tane helikopter hızla Şeytan Takımı’na doğru yaklaştı. Sokakta ilerleyen bir otobüs olduğunu gördüler. İlk helikopter füzeyle otobüse nişan aldı. Ancak pilot füzeyi göndermeden önce siyah bir alev dalgası uçtu ve helikopter ikiye bölünüp patladı.

Klone Zheng, siyah kanatları ve satırıyla havada uçuyordu. Bu saldırının elindeki satırdan kaynaklandığı belliydi.

Diğer pilot birkaç saniye şok oldu ve makineli tüfekle Klon Zheng’e doğru nişan aldı. Çok sayıda kurşun Klon Zheng’e doğru ilerledi ancak Zheng’in vücudu aniden bir yarasa sürüsüne dönüştü. Bu yarasalar etrafa dağıldı ve helikopterin yanında toplandı. Elleri ortaya çıkar çıkmaz elindeki satırı helikoptere doğru salladı. Kilometrelerce uzaktan görülen başka bir patlama daha meydana geldi.

Klon Zheng, soğukkanlılıkla gülümsedi: ‘’Kimse canlı kalmasın!’’

Klon Xuan, zihniyle söyledi: ‘’Bir helikopter bırakmayacak mısın? Yarım saate onları yakalayabiliriz.’’

Klon Zheng, güldü: ‘’Hayır. Sonuna kadar ilerleyelim. Onları hızlı bir şekilde bitirmek eğlenceli, ayrıca o benim asıl halim, ben ise klonum. Benden önce davrandığını hissedemiyor musun? Tıpkı bir kedi-fare kovalamacısı gibi. Görevi bitirip kaçabileceklerine inanmalarına izin verin. Sonra… Haha.’’

Klon Zheng, ürpertici bir şekilde yüksek sesle güldü. Yüzündeki yara ve sırtındaki kanatlar onun bir şeytan gibi görünmesine sebep oluyordu.

Birkaç dakika sonra Çin Takımı otobüsünün içerisi. Uydu telefon tekrar çaldı. Zheng, telefonu açtı ve daha önceki adam yine telefondaydı: ‘’Bay Zheng. Yönetim kurulu adına soruyorum, peşinizde olan askerler kim? Gerçekten Şirket’in gizli düşmanları mı? Güçlüler mi? Umarım bize karşı dürüst olursunuz.’’

Zheng’in kalp atışları hızlandı: ‘’Evet. Biyomühendislik araştırmaları yapan başka bir yerin askerleri. Şirketinizi devirip sizin yerinizi almak istiyorlar. Bir sorun mu var?’’

Telefonun diğer tarafındaki ses bir süre sessiz kaldı: ‘’Altı helikopteri iki dakika içerisinde yok ettiler. Bu iki dakikanın kamera kayıtlarına baktığımızda bu grubun insanlardan oluşmadığını görebiliyoruz. En azından onlardan birinin insani olmayan bir görünümü ve gücü var. Silahları da oldukça ilginç. Ateşli silahı, şu an geliştirmekte olduğumuz bir enerji silahına benziyordu. Sizin yeriniz güvende. Binanın çatısına birkaç helikopter gönderdik. En kısa sürede oraya gitmelisiniz. Siz şehri terk ettikten sonra nükleer bombayı patlatacağız.’’

Daha sonra adam telefonu kapattı. Zheng, konuşmada duyduğu şeylerden sonra bir ürperti hissetti. İki dakikada altı tane helikopteri yok etmişlerdi ve görünüşe göre bu helikopterler Şeytan Takımı’na zarar vermemişti. Bu oldukça güçlü olduklarını göstermiyor muydu? Eğer orada Çin Takımı olsaydı, onları yok etmek için büyük bir bedel ödemek zorunda kalacaklardı ya da pusu kurmak için bir bölgeye dalacaklardı. Ancak helikopterle yüz yüze gelme gücüne sahip değillerdi.

‘’Hayır, onlarla karşı karşıya gelemeyiz.’’

Zheng, bir karar verdi ve Lan’a söyledi: ‘’Bırak ben süreyim. Umarım binaya daha hızlı ulaşabiliriz.’’

Lan, şaşkın bir şekilde ona baktı ve otobüsü durdurdu. Zheng, sürücü koltuğuna oturdu ve derin bir nefes aldı. Gözleri kaydı ve gaz pedalına sonuna kadar abandı.

Araç sürmek için kilidi açılmış modu kullanmak, daha onu elde edemeyenler için oldukça lüks bir hareketti. Otobüs, çok sayıda terk edilmiş arabanın bulunduğu caddede en yüksek hıza ulaştı. Otobüsteki birkaç kişinin suratı, otobüsün hızı yüzünden bembeyazdı. Zheng, yolculuğun kalan kısmını yirmi dakikada gitti ve bu durum helikopter pilotunu bile şaşırttı.

Yaklaşık on tane güvenlik muhafızı, grup otobüsten iner inmez onların etrafını sardı. Muhafızlar gruba silahla nişan aldı ve sonra içlerinden biri bir çift kelepçe çıkardı.

Zheng, onlara soğukkanlı bir şekilde baktı. Uydu telefonundaki arama düğmesine bastı ve telefonun diğer ucundan soğuk bir ses geldi: ‘’Binaya ulaştınız. Sizi gözetim sisteminden görebiliyorum.’’

Zheng, küçümseyerek güldü: ‘’Ne demek istediğini biliyorum, Ama sana sadece benim manipüle edilecek biri olmadığımı söylemek istiyorum. Bu takasta eşitiz. Anlayıp anlamadığınızdan emin olmak için bir şeyler göstermeye karar verdim.’’

‘’Yinkong, Parıltıyı kullan.’’

‘’Heng, helikopteri vur.’

Artık kendilerini saklamalarına gerek yoktu. Bu insanlar film karakterleriydi sonuçta. Onlarla başa çıkmanın en iyi yolu onları öldürmek ve ayrıca Şirket’in birer koyunu olmadıklarını hatırlatmaktı.

Yinkong’un gözlerinde bir şimşek parıldadı ve ortalıktan kayboldu. En yakında olan üç kişinin kafaları bedenlerinden ayrıldı. Kesilen yerden bir alev çıkıyordu. Yinkong, bu adamların arkasında tekrardan ortaya çıktı ve elini geriye doğru çekti. Diğer muhafızların belden aşağısı ikiye ayrıldı. Alice ve diğerleri neler olup bittiğini fark ettiğinde, geriye bir tek elinde kelepçe tutan muhafız kalmıştı.

Heng, yayını kaldırdı. Arka arkaya iki tane oku helikoptere doğru gönderdi. Arkadaki ok, öndeki oka çarpınca ufak bir patlama meydana geldi. Ardından ok, helikopteri delip geçti ve bir süre sonra helikopter patladı.

Zheng, soğuk bir ses tonuyla söyledi: ‘’Beni bir daha tekrar etmek durumunda bırakmayın. Bir ticaretin içerisindeyiz. Eğer bizim gücümüzü istiyorsanız, iyi niyetinizi gösterin.’’

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44244 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr