Cilt 10: Bölüm 4-2

avatar
2892 8

Terror Infinite - Cilt 10: Bölüm 4-2


 

Çevirmen: RmLover  Editör: Thomas Shelby

 

Umbrella Şirketi büyük ve ulusal bir şirketti ancak biyolojik silahlarla uğraştıkları için çalışanlarını seçerken ince eleyip sık dokurlardı.

’Onu buldum. Bu kişi aslında bizim çalışanımızdı. Kovanda bir güvenlik ajanıydı ve kazadan sonra ortadan kayboldu. Söylediği şey muhtemelen doğru. İlk sızıntı sırasında ona bulaştı ve T virüsü bu süre zarfında mutasyona uğradı. Bu mutasyonla ilgili bilgimiz yok, bu yüzden buna şimdilik G virüsü adını vereceğiz.’’

Yönetici, bu evrim geçirmiş T virüsünün varlığını daha üst makamlara bildirdi. Şirketin başkanları hemen bir telekonferans başlattı. Analizleri duyduklarında ve yıkım videosunu gördüklerinde, nükleer saldırıyı iptal etmeyi ve bunun yerine oraya çok sayıda asker gönderilmesini emrettiler. Askerlerin görevi bu değerli G virüsünün bir örneğini onlara götürmekti. Aynı zamanda bu görev için Nemesis 2 de gönderildi. G virüsüne sahip kişiden gelen herhangi bir talebi, onu şehrin içinde tutmak için geçici olarak kabul etmeye karar verdiler.

Şirket son derece hızlı hareket ediyordu. Bu konferans sadece yarım saat sürmüştü. Bu sırada Zheng’in grubu köprünün diğer tarafına ulaştı. Bu bölge çok sayıda araba ile doluydu. Burada büyük bir trafik kazası olmuş gibi görünüyordu. Ayrıca arabaların arkasında dolaşan çok sayıda zombi vardı.

Gruptakiler silahlarını çıkardı ve ateş etmeye başladı. Jill, Heng’in titrediğini fark etti ve onu tuttu: ‘’Sana ne ara virüs bulaştı?’’

Heng, ona masum bir yüzle baktı ve konuştu: ‘’He? Yok, bana virüs bulaşmadı.’’

Kollarını ve bacaklarını kontrol ettiği esnada kafası karışmıştı: ‘’O zaman neden virüs bulaşmış gibi titriyorsun? Çıldırdın mı?’’

Heng, bunu biraz komik ve çılgın buldu. Ama bunu oldukça utanç verici bulduğu için cevap vermeyecekti. Kafasını kaşıdı ve güldü: ‘’Haha.’’

Diğerleri tüm zombileri temizlemişti. Köprünün bu kısmı, diğer kısmına göre daha fazla hasar görmüştü. Bütün mağazalar yanıyordu ve bu yangın sokaktaki arabalara sıçradı. Zombiler, sanki dünyanın sonu gelmiş gibi sokaklarda dolaşıyordu.

Bölge, daha sakin bir hale gelmeden önce otuz dakika daha yürümeye devam ettiler. Etrafta park halinde çok sayıda araç vardı ve on kişinin sığabileceği bir otobüs ya da daha büyük bir araba aramaya başladılar.

Aniden sokakta bir telefon çaldı. Zheng, yürüdü ve telefonu açtı: ‘’Merhaba? Kimsiniz?’’

Bir adamın sesi geldi: ‘’Merhaba, evrimleşmiş T virüsü taşıyıcısı. Ben bu felaketten sorumlu olan yöneticiyim, ismimi boş verin. İsteğinizin şirketimiz tarafından kabul edildiğini bildirmek istiyorum. Nükleer saldırıyı durduracağız. Aynı zamanda güvenliğiniz için şehre yedi grup asker gönderiyoruz. Umarım askerlerin olacağı yerde toplanabilirsiniz. Oraya ulaşmanız için size detaylı talimatları vereceğim.’’

Zheng, konuştu: ‘’Bana Zheng diyebilirsin. Beni yakalamaya çalışan başka bir etkili grup daha var. Duyduklarıma göre onlar, şirketi devirmeye çalışan ve gölgelerin ardında saklanan başka bir şirkete aitler. O grubu ortadan kaldırmak için şirketin gücüne ihtiyacım var. Şimdi saklanıyor gibi görünüyorlar ama daha sonra ortaya çıkacaklar ve benim peşimden gelecekler. O zaman onların yerini bulabilirsiniz. Bu insanlar çeşitli yollarla güçlendirilmiş, çok güçlü insanlar. Onlara dikkat etmelisiniz.’’

Adam şaşkınlık içerisinde bağırdı: ‘’Dalga mı geçiyorsun? Şirketin gücünü biliyor musun? Ortalıkta gizli bir düşman olması imkânsız. Olsa bile kesinlikle bizim haberimiz olurdu. Bizimle dalga geçiyor olmalısın. Bu yalanlardan kaçmaya sakın uğraşma. Size…’’

Zheng, adamın sözünü yarıda kesti: ‘’Bunları bana söylemenin bir anlamı yok. Peki, şuna ne dersin, bu gizli grup ortaya çıktığında onlara saldırmak için bu 7 asker grubuna ihtiyacım olacak ve beni şehirden uzaklaştırmak için bir helikopter gönder. Tabi arkadaşlarımın da buradan ayrılması gerekiyor. Doğruyu söylemek gerekirse, o grup çok güçlü, belki de benim gücümden biraz zayıflardır. Sadece 7 grup askerin onları halledebileceğini sanmıyorum.’

Adam bir süre tereddüt etti: ‘’Bunu daha üst mercilere bildireceğim. Ancak sadece yedi grup gönderme yetkim var. Eğer üst merciler kabul ederse daha fazlasını gönderecekler. Ama bundan önce, keşke…’

Zheng, yine adamın sözünü yarıda kesti: ‘’En başta yapmamız gereken şeyler var. Sana dört saat vereceğim. Şehrin merkezine, şafak sökmeden önce askerlerinizi ve helikopterlerinizi gönderin. Ben dört saat içinde orada olacağım. Bu süre zarfında şehri izlemeniz gerekiyor. Bu diğer grup, şirketinizin düşmanı!’’ Zheng, telefonu kapattı.

‘’Aferin! Tıpkı planladığımız gibi şirketi bizim tarafımızda tuttuk. Bir düzine gruptan fazla asker gönderebilselerdi süper olurdu. O zaman Şeytan takımını ölüme sürükleyebiliriz. Ayrıca helikopterlerle kontrol noktasına da gidebiliriz. Mükemmel!’’ Honglu’nun iç sesi, Zheng’in zihnine iletildi.

Zheng, acı bir gülümsemeyle cevap verdi: ‘’Umarım öyle olur, ama bu konu hakkında içimde kötü bir his var. Şeytan takımının bizden çok daha güçlü olduğuna ve içlerinde o takımın tam potansiyelini ortaya çıkartabilecek biri olduğuna dair hissiyatım var. Umarım yanılıyorumdur.’’

Alice, dışında herkes Şirket ile anlaşma yapıldıktan sonra rahatlamış görünüyordu. Alice, biraz uzağa doğru baktı ve ciddi bir ses tonuyla Zheng’e sordu: ‘’Gerçekten şirketle iş birliği yapmayı planlıyor musun? Ve daha fazla biyolojik silah oluşturmak için evrim geçirmiş T virüsünü kullanacak mısın?’

Zheng, bir nefes aldı ve konuştu: ‘’Tabi ki hayır. Ama bizi kovalayan başka bir grubun olduğu gerçeği var. Hayır, bu durum seni ve Jill’i ilgilendirmiyor. Peşinde oldukları kişiler ben ve ekibim. Onlar çok güçlü, bizden çok daha güçlüler. Bu yüzden yardım bulmam gerekiyor. Bana yardım edebilecek tek şey ise Şirket. Ama için rahat olsun, biyolojik silahların oluşturulması konusunda Şirket’e yardım etmeyeceğiz. Söz veriyorum.’’

Alice, başını salladı. Bir süre yürüdükten sonra şöyle dedi: ‘’Birlikte ölüm ve yaşamın kıyısındaydık. Dostlarımızdan birkaçı öldü. Matt ve One kayıp. Seninle kavga etmek istemiyorum. İşlerin o raddeye gelmesini istemiyorum.’’

Zheng, bir film karakteriyle arkadaşlığını nasıl yöneteceğini bilmiyordu. Neyse ki bu durum sadece bir dostlukla kesildi. D kademe ödülü ve büyük miktarda puan değişim sistemini gösteren bir saat vardı. Tanrı’nın dünyasını öğrenen ve birlikte gitmeyi kabul eden herhangi bir karakter, bu saati takıp filmi terk edebilirdi. Bu karakter, oluşturduğun herhangi bir hayat ile benzer bir varlık olurdu. Arkadaşlık kurmak o kadar büyük bir mesele değildi ama eğer bir film karakterine âşık olsaydı, işler daha içinden çıkılmaz bir hal alırdı.

Çok geçmeden, Lan’ın ruh taramasının yardımıyla bir otobüs buldular. Bu otobüs, anahtarı olmaması ve camlarının kırık olması dışında büyük ölçüde sağlamdı. ChengXiao, sürücü koltuğuna geçip usta bir şekilde kablolarla uğraştı ve otobüsü çalıştırdı.

‘’Kurallar aynı. Herkes iyice dinlensin. Gideceğimiz yere vardığımızda sizi uyandıracağım. Biri biraz daha çalışıp bana güzergâhı göstermeli.’’ Zheng, sürücü koltuğuna doğru ilerledi ancak ChengXiao, hala koltukta oturuyordu. Kalkmak gibi bir planı da yoktu.

ChengXiao, güldü: ‘’Sürmeme izin ver. Ayrıca sen de dinlenmelisin. Lider, sen bizim ana gücümüzsün. Enerjini bu gibi şeyler için harcama. Yaklaşan savaş için enerjisini iyice toplaman gerekmiyor mu? Ayrıca bu kadar güzel bir kızla birlikte olma şansı için benimle kavga etme. Haha.’’

Zheng, ona iyi bir şekilde baktı. Gözleri berraktı. Bunu bir kızla vakit geçirmek için değil Zheng’in iyice dinlenmesini gerçekten istediği için yapıyordu. Bu adam kendini ifade etmekte pek iyi olmadığı için bu kibar ses tonunu kullanmak zorundaydı. Zheng, başını salladı ve arka koltuklardan birine doğru yürüdü.

Etrafta zifiri karanlık hâkimdi. Grup, okula gittikçe yaklaşıyordu. Aynı zamanda Şeytan takımıyla karşılaşacakları vakit de yaklaşıyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43839 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr