Cilt 8: Bölüm 2-1

avatar
3212 7

Terror Infinite - Cilt 8: Bölüm 2-1


 

Çeviren: RmLover

 

Zheng, hiçbir sıkıntı olmadan çeteyi restorana getirdi. Ancak O da polislerin dikkatini çekmişti. Neyse ki o sabah sahte yeşil kartını almıştı. Bu kart, altın sayesinde hükümetin gerekli kıldığı standartlara uygun hale getirilmişti. Sadece bu değil, bu kartı yapan kişi, aynı zamanda Yerel Göçmenlik Bürosu’nun ağına sızmıştı ve Zheng'in bilgilerini girmişti. Tabii ki Zheng'in gerçek adını bilmiyorlardı. Şu anki adı Stephen Chow'du.

 

Polisler, Zheng'in yeşil kartını kontrol etti ve sistemde aradılar. Gerçekten Stephen Chow adında birisi vardı ve bakışları aynıydı. Fotoğraf iki gün içerisinde çekilmiş gibiydi. Sadece Zheng'in çeteyi başka bir yere götürmesini izleyebilirlerdi.

 

''Lanet olsun Stephen Cow, neden bana onun yerine Aşçılık Tanrısı demiyorlar?'' Zheng gülmeli miydi yoksa ağlamalı mıydı bilemedi.

 

Çeteler ona karşı çok saygı gösteriyordu. Altın ve para da Zheng'in umurunda değildi. Çok fazla para harcadıktan sonra VIP odaya davet edildiler.

 

Zheng, oturduktan hemen sonra sordu: ''Adamları topladın mı? Sözlerimi etrafa yaydın mı?''

 

Orta yaşlı Kafkas adam konuştu: ''Evet patron. Senin sözlerini yaydık ve birkaç bilgi aldık. Birisi, saçıyla oynamayı seven Asyalı bir çocuk gördü. Gözlük takan büyük göğüslü bir kadınla çanta taşıyan bir adam ona eşlik ediyordu.''

 

Zheng, memnun bir şekilde şaşırdı: ''Nerede görmüşler?'' Rehber, kitabını çıkardı ve şehrin haritasını açtı.

 

Çete üyesi, merkezde bir televizyon binasını işaret etti: ''Gece saat iki gibi buralarda gördüm. Binaya girdiler. Korumalar sanki onlar görünmezmiş gibi davrandı. Kimse o saatte o binaya girmemeli. Birinin onları fark etmesinin nedeni buydu. Şuna bir göz atın.''

 

Zheng, saate baktı. Saldırıya uğramadan kısa süre önceydi. Bu yüzden ona saldırdıktan hemen sonra oraya geri gittiler. Çete üyeleri yalan söylemiyordu. O binanın içinde olmaları lazımdı.

 

Düşünürken on tane altın külçesini çıkarttı. Altının parlaklığı bir anda çete üyelerinin dikkatini çekti. Zheng, konuştu: ''İyi iş! Bu altınları al. Kendi aranızda bölüşün. Size öğretmeme gerek yok değil mi? Kalan parayı insanların bina çevresinde kalması ve izlenmesi için kullanın. Binanın içindeki insanlar ortaya çıktığı an bana bildir. Bu yeterli değil.''

 

Zheng, bir avuç kum ve birkaç kemik çıkarttı. Bunlar da Tanrı tarafından değiştirildi. Ölüm Kitabı’nı tuttu ve antik Mısır’dan bir şarkı mırıldanmaya başladı.

 

Kan enerjisi tükenirken kum ve kemikler birleşti. Bu olay bittikten sonra dört tane mumya ortaya çıktı. Bu sıska bedenler normal insana kıyasla daha fazla güç içeriyordu. Ölüm Kitabı’ndan gelen büyü, son filmin en büyük ödülüydü.

 

Çete üyeleri çığlık atıp geri adım attı. Birkaçı dizlerinin üstüne çöktü ve Şeytan diye bağırdı. Sürpriz olmasına rağmen kimse İsa diye bağırmadı. Batılılara göre düşünceleri farklıydı.

 

Zheng, masaya vurdu ve konuştu: ''Panik yapmayın. Bu, benim gücüm. Sizi incitmeyecekler. Beni dinleyin. Onları kıyafetine koy, biraz satın alabileceğinizi biliyorum. Sonra dört gruba bölünün ve binayı her yönden gözetleyin. Onları görür görmez bu aygıtı kullanarak bana bildir. Anladın mı? Sana saldırırlarsa bu mumyalar seni koruyacak. O zaman bana ulaşmak için bunu kullan!''

 

Bu çete üyeleri, başından beri topluma karşıydı. Şeytan’a İsa’dan daha fazla inanıyorlardı. Çete üyeleri ufak bir şok geçirdikten sonra heyecanlı bir hale geldiler. Birkaçı mumyalara bakıyor ve hatta onlara dokunmaya çalışıyordu. Diğerleri ise hayranlıkla Zheng'e bakıyordu. Bir tarikatla ibadet etmek gibiydi. Zheng, onlara gidin intihar bombacısı olun dese onu bile yapabilirlerdi.

 

Zheng, başını salladı ve Çince konuşan adama dedi ki: ''Sana verdiğim görevi bitirdin mi? Silah kaçakçısını buldun mu?''

 

Hemen başını salladı: ''Evet. Batı Bölgesinden Yaşlı Yengeç'in malzemeleri var. Ama senin adını daha önceden duymuş ve para yerine altın talep etti.''

 

Zheng, başını salladı: ''Altın istiyorsa sorun değil. Aslında planladığım şey buydu. Git dışarıda bekle. Biz de konuşmamızı bitirelim sonra seninle batı bölgesine gideceğiz.''

 

Sonrasında Zheng, oyunculara doğru döndü. Ölüm Kitabı’nı tuttu ve söyledi. ''Bu kitabı hiç görmediğini söyleme bana. Oldukça ünlü olmalı. Filmi izleyen insanlar bunu bilmeli.''

 

Lilin, biraz tereddüt etti ve sonrasında konuştu: ''Bu kitap Mumya filmindeki ünlü kitap olmalı. Ölüm Kitabı mı? Antik Mısır’dan bir büyü içerdiği ve ölüleri bile canlandırabildiği söyleniyor. Amun-Ra'nın Kitabı’nın bir benzeri. Bunları filmin dışından getirebiliyor musun?''

 

Zheng, güldü: ''Bunu açıklaması biraz zor. Geri dönene kadar bunu bırakacağım. WangXia, Laoshi ve Xue, benimle batı bölgesine gelin. Silahlarınızı oradan alacaksınız. Muhtemelen diğer takımın üyeleriyle karşılaşmak zorunda kalacağız. Kararınızı verin. Size yalnızca benimle birlikte savaşan ve Tanrı'nın boyutuna canlı bir şekilde geri dönen insanların takım üyesi olabileceğinin sözünü verebilirim. Savaşmak istemiyorsanız lütfen gelmeyin. Gereksiz insanları korumak için vaktim yok!''

 

WangXia bu sözleri duyduktan sonra hemen ayağa kalktı. Xue, bu konuda bir an için düşündü ve sonra O da ayağa kalktı. Ancak orta yaşlı adam panik yapmıştı ve yüzü kızarmıştı. Endişeyle başını yere eğdi. On saniye geçmişti. Zheng, sabırsız hissediyordu. Sonunda ayağa kalktı ve konuştu: ''Ben de geleceğim. Daha önce tüfekle kuş avlamıştım bu yüzden katkıda bulunabilirim.''

 

Zheng, içini çekti. İki kadına bakarak konuştu: ''Siz, sonra otele dönebilirsiniz. Sahibi ile konuştum. Ya da burada bizi bekleyebilirsiniz. Aygıtı kullanarak bizimle iletişim kurun. Alışveriş veya benzeri şeylere gitmenizi tavsiye etmiyorum. Caddede hayatınızı kaybedebilirsiniz. Anladınız mı?''

 

İki kadın başını salladı ve Zheng'in dediklerini onayladı. Zheng, üç adamla kapıya doğru yöneldi. Çete üyesi, kapının dışında bekliyordu. Zheng'i görür görmez ona yeni bir cep telefonu verdi: ''Patron, binayı gözetleyen insanlar, bilgi gönderdi. Üç Asyalı, binanın dışına çıktı. Büyük çanta taşıyan bir adam, on altı yaşında güzel bir kız ve gözlük takan bir kadın vardı. Ufak çocuk, dışarı çıkmadı.''

 

Zheng, telefonu aldı: "Hadi Batı bölgesine gidelim. Batı bölgesine. WangXia, nişancılık bilir misin?''

 

WangXia, bir anlığına duraksadı: ''Tam bilmiyorum ama nişancı tüfeği kullanabilirim. Dürbünlü tüfekleri var mı?''

 

''Dürbünlü tüfek değil. Ama bu yay daha güçlü ve normal bir dürbünlü tüfeğe kıyasla daha uzun menzilli.'' Zheng, içini çekti: ''Onun yayı ve gelişmiş silahı Tanrı ile değiş tokuş edildi. Normal bir dürbünlü tüfeğe kıyasla bir kilometrenin üzerinde menzili var. Ayrıca güç ve hız bakımından daha üstün. Ayrıca onda oka aşırı hız veren okçuluk tekniği var.''

 

WangXia'nın yüz ifadesi biraz değişti. Zheng, devam etti: ''Vurulursam senden nişancılık bilginle okun nereden geldiğini bulmanı istiyorum. Ben vurulduktan sonra beş saniye içerisinde bana söylemelisin!''

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44254 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr