Cilt 6: Bölüm 8-3

avatar
3483 9

Terror Infinite - Cilt 6: Bölüm 8-3


 

 

Çeviren: HasıRwara

Düzenleyen: Ratel

 

Bu iki Sfenks'in hızı hayal ettikleri kadar hızlı değildi. Her ne kadar büyük bedenleri normal insanlara karşı ezici üstünlüğe sahip olsa ve hızları ve gücü normal insanların üstesinden gelebilecek düzeyde olmasa da, onlar sadece bundan ibaretti. Hem Zheng hem de Yinkong'un istatistikleri normal bir kişinin istatiklerinden üç kat daha fazlaydı. Zheng bu konuda, Yinkong’a kıyasla daha üstündü ama Yinkong aradaki bu açığı teknikleriyle kapatıyordu. İkisi aynı anda Sfenkslere vurdu.

 

Na yüzüğü ve CehennemAteşi Dişi, her ikisi de ruhsal varlıklara karşı oldukça etkiliydi. İmhotep’e bile bunlarla hasar verebilirlerdi. Bu iki silah Sfenkslere nüfus ettiği anda vücutları yavaşça toz haline geldi. Bu toz parçaları tekrardan birleşmeye başlasa da, hızı öncekine oranla 100 kat daha yavaştı. Zheng ve Yinkong daha sonra İmhotep ve Shiva’nın bulunduğu yere doğru baktılar.

 

İmhotep bağırdı ve Zheng’e saldırmaya hazırlanan diğer iki Sfenks’i durdurdu. “Seninle düşman olmak istemiyorum. Bana Ölüler Kitabını ver, bu Asyalı kadının gitmesine izin vereyim. Ben sadece Ölüler Kitabını ve bu kadını istiyorum.” İmhotep, Evelyn’i işaret etti.

 

Zincirlere bağlı olan Evelyn, Mumya’ya bakarak bağırdı.”Zheng! Bunu yapma! O sizin silahlarınızdan korkuyor. Beni bırada bırakma!!”

 

Zheng acı acı gülümsedi. Görevleri İmhotep’i ortadan kaldrmak olduğundan, istese de istemese de anlaşmaya varması imkansızdı. Dahası, kendisi ölmediği sürece Ölüler Kitabını kimse kullanamazdı.

 

İmhotep sabırsızlık içinde bir kum fırtınası çağırdı. Ardından Evelyn ve Lan’ın yanında beliren iki mumya kılıçlarını bu ikisine doğrulttu. İmhotep dedi. ”Seçim senin. Ya Ölüler Kitabını bana teslim edip içlerinden birini kurban olarak kullanmama izin verirsin, ya da ikisini de öldürüp Ölüler Kitabını almak için sana gelirim.”

 

Zheng derin bir nefes aldı. Yüzüğünde Ölüler Kitabını çıkardıktan sonra kenardaki bataklığın üzerinde tuttu.”Eğer onlara dokunursan, bu kitabı bataklığa atarım ve sonsuza kadar sevgilini canlandıramazsın. Denemek ister misin?”

 

İmhotep ona vahşice baktı.”Tamam! Onların yaşamalarına izin vereceğim.” Daha sonra bağırarak Sfenkslere emretti. ”Gidin ve Amun-Ra Kitabını almaya çalışanları öldürün.”

 

Sfenklerin geldiği koridora girip O’Connell’ların bulunduğu yere gittiğini gören Zheng endişendi. İmhotep ve Shiva’ya doğru hemen saldırıya geçti fakat Lan ve Evelyn’in yanı başındaki mumyaların kılıçlarını hareket ettirdiğini görür görmez hareket etmeyi kesti.

 

İmhotep dedi. “Sana düşünmen için zaman veriyorum. Birkaç dakika sonra, onların cesetleri bu odaya gelmiş olacak.  Anlayacağın çok da zamanın yok. Bu yüzden onlar ölmeden önce bana istediğim cevabı vermeni öneririm.”

 

Shiva olan biteni sessizce gözlemliyordu. Sonra aniden yüksek sesle gülmeye başladı. Torbayı aldı ve Zheng’e doğru yürüdü. Zheng, Shiva’nın muhtemel ani saldırılarına karşı kitabı hemen yüzüğüne geri koydu.

 

Shiva torbayı açtı ve kanlar içindeki Zhuiyu’yu gözler önüne serdi. Yavaşça onu çıkardığında Zheng’in gözlerinde öfke belirtileri oluşmaya başladı. Ona doğru atlayıp saldırmamak için kendini zor tuttu.

 

Zhuiyu’nun uzuvları parçalanmıştı. Dahası da vardı, boynunun altı kısmındaki tüm teni soyulmuş, kasları, kan damarları ve tendonları gözler önündeydi. Bu acımasızlık, zulüm kelimelerle anlatılamayacak düzeydeydi.

 

Shiva torbadan çıkardığında Zhuiyu uyandı. Zheng’i gördüğünde çırpındı ve bağırmak istedi ama çıkan sadece cılız tiz bir sesti. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı ve bu yaşlar yanaklarındaki kan ile birleştiğinde, kan gözyaşları akıtıyormuş gibi görünüyordu.

 

Zheng sessizce onun dudaklarına baktı, sanki ‘öldür beni’ demek istiyor gibiydi. O kadar acı çekiyordu ki dayanamayıp acısını kesmek için arada sırada başına vuruyordu.

 

“Seni geberteceğim o*rospu çocuğu. Hayatımda senden nefret ettiğim kadar kimseden nefret etmedim. Seni asla affetmeyeceğim. Asla!” Zheng dişlerini sıktı, o kadar sert sıkmıştı ki dişleri kırılmak üzereydi. Dudaklarının kenarından kan akıyordu.

 

Shiva iğrenç bir şekilde güldü. “Senin affına ihtiyacım olduğunu mu sanıyorsun. Sizi öldürdüğüm sürece sıkıntı yok.  O zaman çok fazla puanım olacak ve kendime daha güçlü bir takım oluşturacağım. Hahaha. Hepiniz bu sırada cehennemde olacaksınız. ” Cümlesini bitirdikten sonra Zhuiyu’yu havaya attı ve yılan süzülerek Zheng’in önünde onu parçalara ayırarak yedi.

 

Yılan onu yediği gibi, Zheng göğsünün üzerinde bir vuruş hissetti. İki yılan başı ona doğru geliyordu.

 

“Zheng!”

 

Yinkong aniden bağırdı. Herkes Zheng’e odaklanmışken, o kimseye hissettirmeden Lan ve Evelyn’in başındaki iki mumyaya doğru bıçak atarak onların elindeki kılıçların düşmesini sağladı. Ardından bir alevli hançeri İmhotep’e doğru fırlattı ve onu duvara adeta çiviledi. Alevler İmhotep’in göğsünde yayılmaya başladı.

 

Zheng, kırmızı bir ışık vücudunu tamamen sardığında bağırdı. Doğruca yılan ağzına doğru ilerledi ve yılanın iki başını buharlaştırdıktan sonra Shiva’ya doğru atladı.

 

Shiva korkmuştu. Geri çekilmek istedi, ancak Zheng çoktan kendisini yakalamıştı. Aniden hem altın ışık hem de alev öncekinden daha da yüksek bir şekilde parladı, ama bir süre sonra birbirlerini sömürdükleri için ikisi de ortadan kayboldu.

 

“Ah!”

 

Zheng yumruğunu kaldırıp Shiva’nın karnına vururken bağırdı. Altındaki zemin birkaç vuruştan sonra parçalandı, ve ağzından kan kusmaya başladı. Shiva hemen kilitsiz modun ikinci evresine girdi. Kollarını normal boyutundan üç kat daha genişleterek Zheng’in bir sonraki saldırılarını engelledi ve onu kendinden uzaklaştırdı. Ardından alelacele kalkıp tünele doğru koştu.

 

Zheng’in gözleri kanlar içindeydi. Shiva’dan o kadar nefret ediyordu ki şuanda onu diri diri yiyebilirdi. Shiva kendini serbest bırakır bırakmaz, Zheng hemen ona doğru atladı ve onu arkadan ısırdı. Öyle bir ısırmıştı ki, Shiva’nın arkasındaki neredeyse tüm kol kaslarını parçalara ayırdı.

 

Ancak Shiva’nın şuan da endişelenmek için kalan enerjisi yoktu. Ne acıyı hissediyordu ne de vücudunu. Zheng’in bu deli hali ve öldürme niyeti onu inanılmaz derecede korkutmuştu. Tek düşüncesi hayatta kalmaktı. Bu yüzden herşeyi ile tünele doğru koşup kaçma hedefindeydi.

 

Zheng, bir an bile durmaksızın Shiva’yı kovalamaya devam etti. Aralarındaki mesafeyi kapattı ve Shiva’yı iki koluyla kavradı. Ardından sağ eliyle onun yüzünü tırmaladı. Yüzü parçalanmak üzereyken Shiva dayanamayıp bağırdı. Şuan da onun sol gözü görme kabiliyetini kaybetmişti. Zheng’den kurtulmak için tekrar çırpındı ve sonunda başararak tünele girdi.

 

Ama Zheng'in ne olursa olsun onu bırakmaya niyeti yoktu, ona doğru zıpladı ve ikisi birlikte tünelin içinde yuvarlanmaya başladı. Kemik ve etin parçalanma sesleriyle birlikte, Shiva’nın sesi gittikçe zayıfladı. 10 saniye sonra, yüzü kanla dolu bir vaziyette sendeleyerek tünelden çıktı. Her iki gözü de artık yoktu ve yüzünde büyük bir ısırma izi vardı. Tam ‘yardım edin’ diye bağırdığı sırada bir çift kanlı el onu tünele doğru geri çekti. Ardında ise ortam tamamen sessizliğe büründü.

 

Hançeri göğsünden çıkararak kurtulmuş olan İmhotep de dahil olmak üzere sunakta bulunan herkes, şok içinde olan biteni izledi.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44339 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr