Renga - 2 - Bölüm 3

avatar
448 0

Team 25 - Renga - 2 - Bölüm 3


Yüzünde bir gülümseme ile el mühürlerini yapmaya başladı Renga. 


-"Renga uyan bugün akademi sınavı var."  kapının hemen arkasında bir kadın sesi duyulmuştu. 

-"Gitsem ne fark edecek ki? Hiçbir şekilde jutsuları kullanamıyorum bile!" diyerek yanıtlamıştı. Bunun üzerine annesi sessiz kalmış ve bir şey diyemeden aşağa doğru inmişti. Merdivenlerin hemen yanında bir tütsü var, tütsünün hemen yanında Renga'nın

babasının resmi duruyordu. Annesi yere çömeldi ve ellerini birleştirerek dua etmeya başladı. "Renga..." annesi Renga hakkında çok endişeliydi. "Babası öldüğünden beri doğru düzgün antrenman yapmıyor, belki de shinobi olmaması onun için daha iyidir" diyerek içinden geçirmişti zavallı kadın.


"Lanet olsun, gitsem ne fark eder gitmesem ne fark eder. Sonuç olarak başarısız olacağım." yatağından uzanmış bir şekilde kendi kendine söyleniyordu Renga.

 Daha sonra yatağından kalktı ve hemen önündeki kitaplıktan ailesiyle birlikte çekindiği resimlerin olduğu kitabı eline aldı. Yavaş bir şekilde sayfaları çeviriyordu. Babasıyla birlikte yaptığı antrenmanların resimlerine bakıyordu. 

"Üzgünüm baba, beceriksiz bir çocuğum" gözlerinden azda olsa yaslar gelen Renga, hemen kitabı kapatıp yerine koydu. 


"Ben dışarı çıkıyorum!" diyerek seslendi annesine, Renga. 

-"Akademiye mi gidiyorsun?" 

-"Az dışarıda dolaşıcağım" dedi ve kapıdan çıkarak, dışarıya çıktı.  


"Hep başarısız bir öğrenciydim..." Konoha'nın ara sokaklarında dolaşırken aklında akademi günleri gelmişti. "Bir aptal gibi davranmaktan başka bir şey yaptığım yoktu" diyerek içinden geçirdi.


"Sıradaki Renga, gel ve bize henge no jutsu'nu göster" dedi Sensei. 

"He benim gibi biri için bu jutsu oldukça basit olacak" dedi, dokuz yaşına yeni başmış Renga.  Hızlı bir şekilde el mühürlerini yapmaya başladı "Henge no Jutsu" odaklanmak için gözlerini kapatmış ve tekrar açtığında ise hiçbir şey olmadığını fark etmişti. 

"Yine benimle mi eğlenmeye çalışıyorsun Renga" dedi sensei. Renga farkında olmasa da yüzü sensei benziyordu, ama bedeni hala eskisi gibiydi. 

Tüm sınıfa bir kahkha kaplamıştı ve Renga başarısız bir şekilde yerine geçti. O gün sınıfı güldürdüğü için utanan Renga, babasıyla birlikte bu konu hakkında konuşmaya başladı.


"Renga, ben de senin yaşıtlarındayken böyle şeyler yapıyordum ve asla utanmadım çünkü bunda utanılacak bir şey yok. Tek yapman gereken her zaman ilermek ve ilermelek, geriye bakarak kendini umutsuzluğa sokma" demişti babası. 

Bu sözlerin ardından Renga, gaza gelmiş bir şekilde antrenmanına devam etti ve en sonunda "henge no jutsu" kusursuz bir şekilde yapmaya başlamıştı. Heyecanla babasının yanına doğru ilerleyen Renga "Baba sonunda jutsuyu tamamladım" diyerek 

odaya girmişti. Ağzı bir karış açık kalan Renga, şaşkınlıkla babasının havada duran cesedine bakıyordu. Babasının rütbesi genindi ve tek yapabildiği jutsu ise henge no jutsuydu. Bunun verdiği utanç ile daha fazla yaşamak istemeyen adam intihar etmişti. 


O günden sonra Renga, hiçbir konuda motive olmamış ve hiç ilerleme kaydedememişti. 


Bir uçurum kenarının yanında duran Renga, avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. "Lanet olsun baba, madem hep ilerleme söyledin neden.. neden sen ilerlemedin neden hep hatalarına baktın ve intihar etttin neden annemle beni yalnız bıraktın" dizlerinin üstüne 

düşmüş bir şekilde ağlamaya başladı Renga. Tek söylediği kelime ise "Neden!" olmuştu. "Artık yaşamak istemiyorum" yavaş bir şekilde ayağa kalktı ve uçurumun kenarına doğru yaklaştı, hemen altında uçsuz bucaksız ağaçlarla kaplı orman vardı. 


-"Özür dilerim anne" diyerekten içinden geçirdi ve tam atlamaya hazırken birinin sesini duydu. 

-"Hey dostum yardım eder misin? Çok yoruldum" uçurumun üstüne doğru tırmanan bir çocuğun sesini duydu Renga. 

-"Ha!" diyerek kendisiini geriye doğru attı ve kıç üstü yere düşen Renga, şaşkınlıkla uçurumun kenarını tutanan çocuğa baktı. 

-"Yardım et! Düşüyorum!" elleri kayan çocuk tam düşecekken Renga sonanda çocuğu tuttu ve kendisine doğru çekerek kurtardı. 

-"Napıyordun orada öyle be!" dedi kızgın bir sesle Renga. 

-"6.hokage'nin antrenmanını yapıyordum, tek elle koca dağları tırmandığını duydum" dedi yüzü maskeyle kapalı çocuk. 

-"Manyak mısın sen?" 

-"6.hokage gibi olmak manyaklıksa manyağım o zaman" diyerek yanıtladı maskeli çocuk. Birbiriyle bir süre daha muhabbet ettiler ve en sonunda maskeli çocuk. 

-"Renga bir hayalin var mı bilmiyorum, ama benim en büyük hayalim 6.hokage gibi biri olmak istiyorum ama yeteneklerimi güvenemediğim için akademiden kaçtım. Oysa ki bugün sınav günüydü" dedi maskeli çocuk.  Bunun üzerine ikisi uzun bir süre sessizliğe gömülmüştü. 

-"Bir keresinde bilge bir adam, 'tek yapman gereken her zaman ilermek ve ilermelek, geriye bakarak kendini umutsuzluğa sokma' demişti" Renga, maskeli çocuğa bakarak dedi. 

-"Vay be gerçekten çok bilgece bir söz" diyerek yanıtladı maskeli çocuk.

 "O zaman birlikte korkularımızın üstesinden gelip ilerlemeye ne dersin Renga" Maskeli çocuğun demesiyle birlikte, Renganın gözleri dolmuş ve çocuğa sarılarak "teşekkür ederim Hoki, tek duymak istediğim birinin bana bunu demesiydi" dedi Renga. 

Maymun, koç ve yılan mühürlerini yaptı Renga, "Doton: Sajinarashi" elleriyle toprağa dokunduğu gibi haydutların üzerine doğru topraktan bir sis geldi. "Hadi çocuklar saldırın!" diyerekten bağırdı Renga. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44552 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr