SS 247: Alem

avatar
7255 19

Swallowed Star - SS 247: Alem


 

 

Çeviri ve Düzenleme: madShy

 

 

14 Ocağın kaderi çılgın bir gün olmaktı!

 

Dünya insanlarının yaşadığı beş büyük ülkede sayısız deniz canavarı nehirlerden ilerliyordu. Mesafeden ötürü çoğu merkezi şehirlere ulaşamadı. İmparator seviye canavarlar ve insan yıldız gezgini dövüşçüler çoktan zirve gösterilerine başlamışlardı! Her ülke ve her merkezi şehir onların mücadelelerini yayınladı!

 

Her bir savaş pek çok kişinin umudunu içeriyordu

 

Dünyadaki herkesin umudu biçimsiz bir atmosfer oluşturmuştu! Kan kaynatan atmosfer birkaç tereddüt eden temsilci dövüşçünün tutkuyla dolmasına ve dövüşmek için öne çıkmasına sebep olmuştu!

 

Tabii ki imparator seviyesi kategorisinde daha güçlü ve daha zayıf canavarlar bulunuyordu. Zayıf olanlar yıldız gezgini seviye 1 biriyle kıyaslanabilirken güçlü olanlar yıldız gezgini 3 veya 4 seviyelerine denkti. İnsan yıldız gezgini savaşçıların tek avantajı-- kara tanrı setleriydi! Bunlar insan yıldız gezgini dövüşçülerin kayıplarını imparator seviye canavarların altında tutuyordu.

 

Ancak, ne kadar düşük olursa olsun, temsilci seviyesindeki savaşçıları yine de ölüyordu!

 

Ne de olsa….canavarların en büyük avantajı sayılarıydı!

 

Karadaki imparator seviye canavarların sayıları zaten insan temsilci dövüşçülerden çok daha fazlaydı. Ve denizde çok daha fazla imparator canavar bulunuyordu! Yaklaşık olarak 90 yıldız gezgini dövüşçü olmasına rağmen sadece 14 Ocakta denizden 903 imparator canavar gelmişti!

 

İnsanların on katından fazlaydılar! Ve bu sadece onların bir kısmıydı.

 

İnsanlar ve canavarlar arasındaki devasa gösteri birçok gizemli dövüşçünün herkes tarafından bilinmesini sağladı.

 

Luo Feng! Mo Henderson! Eastbourne!

 

Her birinin isimleri parıldıyordu!

 

Ve en meşhur olanı Luo Feng idi. Luo Feng ilk mücadelesinde altı imparator canavarı öldürmüştü. Sonrasında hızlıca Çin’in etrafında dolaştı! Diğer yıldız gezgini dövüşçüler harekete geçtiğinde, bir imparator canavar ile kapışmakta zorluk çekerken, bazen geri çekilmek durumunda bile kalmışlardı.

 

Fakat Luo Feng farklıydı!

 

Bir defa harekete geçtiğinde yalnızca bir sonuç olabilirdi--zafer!

 

Şafaktan 15.00’a kadar Luo Feng’in ellerinde can veren imparator seviye canavarların sayısı korkutucu şekilde 37’ye ulaşmıştı! Tanrım, Çin’deki diğer tüm yıldız gezginleri tarafından öldürülen imparator canavarların sayısı bunun yarısına bile ulaşmamıştı!

 

İsmi yer yüzünü salladı.

 

Zaman içinde, Çin ve savaşları yayınlayan diğer ülkelerde sayısız kişinin Luo Feng'i övmesine neden olmuştu.

 

Ve sonra!

 

37 imparator seviye canavarın öldürülmesi insanlar için devasa bir teşvik idi. Diğer yandan deniz canavarları …..son derece öfkelenmişlerdi! Güçlü canavarların zekası da yerindeydi. 37 imparator canavarın kaybedilmesi çabucak iki ulu imparator seviye canavarı öfkelendirdi.

 

Ahtapot Yaratık İmparatoru!

 

Ahtapot yaratık imparatoru önceden sisli adada bulunan ulu imparatordan farklıydı. Sisli adadaki ulu imparator canavar yalnızca Mu Ya kristallerini yiyerek bu seviyeye ulaşmıştı. Ahtapot yaratık imparatoru ve şimşek ejderi imparatoru , denizdeki sayısız savaşlarından sonra gelişerek ulu imparator seviyesine ulaşmışlardı. Çok daha güçlülerdi!

 

.....

 

Kyoto merkezi şehrinin 120 km civarı ötesinde, havada…

 

14 Ocak savaşı hala devam ediyordu. Bir tarafta Ahtapot yaratık imparatoru yüzen bir ada misali yer ile gök arasını kaplıyordu. Vücut boyutu bakımından Ahtapot yaratık imparatoru dünyadaki en büyük canavarlardan birisiydi. Önceden sisli adada bulunan imparator canavardan çok daha büyüktü. Sadece devasa beyni küçük bir dağ misaliydi.

 

Sekiz dokunacı sisli adadaki canavarın dokunaçlarından çok daha kalınken uzunlukları aynı görünüyordu.

 

Ve diğer tarafta insan dövüşçü Luo Feng vardı!

 

“Temsilci Luo Feng aşırı hızlı!”

 

“Dikkat et!!!”

 

Her ülke savaşı yayınlıyordu. Savaş süreci aşırı hızlı olduğundan neler olduğunu dikkatlice açıklamaya vakitleri yoktu.

 

“Beni küçük görmeye cüret ettin. Yıldırım Tanrısı ve Hong’dan korktun, fakat benden korkmadın mı?” elini bir savuruşuyla Luo Feng’in elinden birkaç yüz metre uzamış altın eğrili bir bıçak eline döndü ve yay kesen bıçağa dönüştü.

 

Luo Feng de haberleri aldı.

 

Altın boynuzlu yaratık tüm dünyada kudururken, yolu üzerindeki Hong Ning merkezi şehrindeki Sınırların Dojosu merkezi karargahına en güçlü iki insan dövüşçü-- Hong ve Yıldırım Tanrısını öldürmeye gitmişti! İki ulu imparator muhtemelen altın boynuzlu yaratığa dünyada baş edilmesi en zor iki dövüşçünün Hong ve Yıldırım Tanrısı olduğunu söylemişti.

 

Ancak--altın boynuzlu yaratık başarılı olamadı.

 

Hong ve Yıldırım Tanrısı uzay gemisi karargahının eğitim odasında tehlikeden uzak saklanmışlardı.

 

Nakliye uzay gemisinin kendisi zaten sağlamdı. Bu yüzden yıldız aşama bir altın boynuzlu yaratığın onu yok etmesinin imkanı yoktu. Ve dış kabuktan daha sağlam olan eğitim odasının yok edilmesinin lafı bile olmazdı.

 

Ağırlığı mı?

 

Nakliye gemisi 10 bin metrenin üzerinde bir uzunluğa sahipti ve tartmak için 'yüz milyon tonluk bir birim gerekiyordu. Zaten birkaç on tonluk ağırlıkta olan savaş uçağı gemilerinin nakliye gemilerinin yanında küçük bir leke olduğunu da hatırlamak lazımdı. Nakliye gemilerinin yapıldığı materyal daha sıkıydı ve geminin kendisinin 10 bin metrelik uzunluğu savaş uçağı gemilerinden çok daha büyüktü. Ağırlığına buradan ulaşılabilirdi.

 

Yıldız gezgini aşama 1 birisi en fazla bin tonluk ağırlığı kaldırabilirdi. Ya Yıldız aşama 1 birisi? Tartılması için yüzlerce milyonluk bir birim gereken uzay gemisini kaldırması imkansızdı!

 

Yok edemezdi.

 

Yerinden kımıldatamazdı.

 

Ve ayrıca böylesine devasa bir şeyi yutamazdı! Absorbe etmek? Böylesine devasa bir nakliye gemisini yutması için son derece uzun zamana ihtiyacı vardı. Altın boynuzlu yaratık dünya metalinden yapılmış birkaç askeri üssü yedikten sonra doyuyordu, yani iştahının sonu buydu.

 

Yani Hong ve Yıldırım Tanrısı tehlikeden kaçınmışlardı!

 

“Seni hızlıca dümdüz etmek isterdim fakat kim düşünürdü ki savunmanın bu kadar güçlü olduğunu.O zaman sanırım daha fazla zaman alacak.” Luo Feng’in bakışları buz kesildi, “GEBER!” elindeki yay kesen bıçak bir kez daha savruldu. Yay kesen bıçağın üzerindeki eğimli parçalar hızlıca birleşti.Sonunda bir metre uzunluğunda ve ağustos böceğinin kanadı inceliğinde eğri altın bıçağa dönüştü!

 

Önceki birkaç yüz metrelik bıçakla kıyaslandığında bu son derece odaklanmış ve sıkıydı!

 

Vıııınnn!

 

Altın eğri bıçağın bir flaşı ile elmaya girer gibi ahtapot yaratık imparatorun dağımsı beynine doğrudan keserek girdi.

 

“ANG~~”

 

Ahtapot yaratık imparator kulan parçalayan bir feryat bıraktı. HUALALAL~~ mürekkebe benzer bir zehir vahşetle etrafa saçıldı.

 

Bu savaş dünyadaki herkesin nefeslerini tutmasına neden olmuştu.

 

Luo Feng tamamen siyah renkli zehirle kaplandığında sayısız insan endişeliydi. Yutan yaratıktan sonra en güçlü canavarların denizdeki iki ulu imparator olduğunu unutmamak gerekirdi.Biri Ahtapot yaratık imparator iken diğeri şimşek ejderi imparatoru idi. Şimşek ejderi imparatoru hızı, elektriği ve gücüyle kazanıyordu! Ahtapot yaratık imparator savunması, yenilenme becerisi, zehri ve şaşırtıcı gücüyle kazanıyordu!

 

Zehir konusunda!

 

Ahtapot yaratık imparator bir numaraydı!

 

“ANG~~ANG~~ANG~~” Ahtapot yaratık imparator bir anda acıyla çığlıklar atarak sekiz kalın dokunacını çılgınlar gibi etrafta sallamaya başladı. Devasa dağ misali beyni şişip taşmaya devam etti. Delilik ve acıyla dolu iki gözü evlerden daha büyüktü.

 

PENG!

 

2-3 metre çapında bir yara başında patlayıverdi. Bir anda beyaz ve kırmızı sıvı doğrudan çeşme gibi fışkırdı.

 

Ahtapot yaratık imparator’un sekiz büyük dokunacı güçsüzce yere düştü ve devasa bedeni hızlıca alçalmaya başladı.

 

“GÜMBÜÜR!!”

 

Süzülen bir ada misali devasa bedeni  altındaki vahşi doğaya çakılarak deprem oluyormuşçasına yerin sallanmasına sebep oldu. Birkaç düzine yıldır duran evler şok dalgasıyla paramparça oldu. Her yana toz duman saçıldı.

 

İki ulu imparatordan biri olan Ahtapot yaratık imparator, öldü!

 

Siyah zehrin içerisindeki Luo Feng yüce mekiği üzerine adımını atarak zemine yığılan Ahtapot yaratık imparatorun cesedine bakmak için uçtu.

 

Bir anda--

 

Her yaştan, cinsiyetten, ırktan ve ulustan insanlar aşırı heyecanlanmıştı.

 

Yine de Luo Feng sakindi.

 

“Bu Ahtapot yaratık imparator için elbette intihardı.” Babata bileklik alanında küçümseyerek hakaret etti, “Okyanustan ayrıldıktan sonra Yıldırım Tanrısı veya Hong’un bile rakibi değildi! Şuan Hong ve Yıldırım Tanrısı saklanıyor diye yenilmez olduğunu mu düşündü?Luo Feng sen gerçekten Hong ve Yıldırım Tanrısından bile daha güçlüsün, bu yüzden bu küçük karidesle kahvaltı eder gibi ilgilendin! Ne gerzek ama.” bunu söylediği gibi Babata vahşice elmasından bir ısırık aldı!

 

Şuan Luo Feng için…

 

Yay keen bıçağı kullanması yıldız gezgini aşama 6 canavar imparatoru öldürmesi için yeterliydi.

 

Hibrit bakır özü bıçak parçasını kullansaydı dünyanın en güçlü dövüşçüsü Hong’un bile dengi olabilirdi.

 

Tüm dünya kargaşa içerisindeydi çünkü Luo Feng canavar imparatoru öldürmüştü!

 

Zirvedeki yıldız gezgini dövüşçüler çok daha fazla şaşırdılar. Ulu imparator! Onca yıldan sonra Hong ve Yıldırım Tanrısı bile denizdeki bu iki ulu imparatorla boy ölçüşemiyordu. Luo Feng ve ulu imparator mücadelesini suda değilde havada gerçekleştirmiş olsalar da…. Luo Feng, Hong ve Yıldırım Tanrısından başka dünyada ulu imparator ile dövüşebilecek dördüncü bir kişi var mıydı?

 

Üçüncü başkan Buz İmparatoru Mo Henderson? Dördüncü başkan Eastbourne?

 

Hiçbiri yapamazdı!

 

Ancak şimdi dünyadaki dövüşçülerin hepsi anlıyordu…. Luo Feng yıldız gezgini aşamasına adım attıktan hemen sonra gücü Mo Henderson ve Eastbourne ile kıyaslanabilen bir dahiydi. Ve bir yıl sonra gücü Hong ve Yıldırım Tanrısına denk idi!

 

Güç bakımından!

 

Luo Feng üçüncü başkan olmalıydı ve belki de ikinci başkan! Fakat Luo Feng kimseye meydan okumamış ve sessizce Yang Zhou şehrinde kalmıştı.



.....

 

Hong Ning merkezi şehri Sınırların Dojosu karargahında.

 

Nakliye gemisinin dışında bir miktar hasar oluşmuştu lakin içeride hasar yoktu. Nakliye gemisinin içindeki eğitim odalarından birinde.

 

Çıplak ayaklı bir adam siyahlar içerisinde bağdaş kurmuş oturuyordu.

 

Önünde beyaz giyen ve yalın ayaklı kel bir adam duruyordu

 

Biri siyah, biri beyaz.

 

Bu ikisi elbette ki nakliye gemisinin eğitim odasında altın boynuzlu yaratıktan saklanan Hong ve Yıldırım Tanrısı idi.

 

“Bu Luo Feng kesinlikle Dünyanın dahi ruh okuyucusu. Gücü gerçekten bu kadar hızlı artabildi.” Hong gözlerini açtı ve gözleri sakindi, “Şuan onun gücüyle , dünyada tartışmasız #1 ruh okuyucu! Muhtemelen ikinci kardeşten de çok uzakta değildir.”

 

“Bu iyi bir şey.”

 

“Dünyada böylesine bir dahinin bulunmasıyla, ölsem bile huzur içinde yatabilirim.” Hong’un gözleri okyanus kadar sakindi.

 

Bir anda--

 

Tüm eğitim odasında hafifçe bir elektrik görünmeye başlayarak Hong’un şaşkınlık dolu bir ifadeye kapılmasına sebep oldu. Beyaz cübbeli kel Yıldırım Tanrısı bağdaş kurmuş sakince otururken hala sakin bir ifadesi vardı. Ancak tüm vücudundan zayıf bir elektrik yayılıyordu. Biraz sonra, tüm eğitim odası, elektrikli yılan gibi akan bir elektrik alanına dönüşmüştü.

 

Beyaz cübbeli kel adam gözlerini açtı. Gözlerinde zar zor görülen şimşeklerle bir gülümseme bıraktı. Bu gülümseme Çin’in efsanevi Budasının gülüşü gibi görünüyordu.

 

“Kardeş Hong.” dedi Yıldırım Tanrısı yavaşça, “Efsanevi insan ve dünyanın bir olduğu antik Hindu yogası, insanın ve bedenin bir olduğu Çin’in iç dövüş sanatlarıyla bir araya geldi. Alan aşamasına adım atmanın yolu onları aşmaktı.”

 

“Tebrikler.” Hong gülümsedi.

 

Hong’un kendisi Çin iç dövüş sanatlarında bir uzmanken Yıldırım Tanrısı ikisini de uygulamıştı. Dünya üzerindeki eğitim kılavuzlarından bazıları, bu eski dövüş sanatlarını ve bugün insanoğlunun gücünü birleştirmek üzerine kurulmuştu! Belki çok daha güçlülerdi fakat alemleri bakımından Hong ve Yıldırım Tanrısı antik medeniyetlerden muazzam ölçüde faydalanmıştı.

 

İnsan ve Dünya bir olarak, insan ve vücut bir olarak, insan ve bıçak bir olarak, tamamlanmış Tai Chi vb. gibi tanımların hepsi en yüksek seviyeydi.

 

Ve sonra…

 

Üstlerinde alan vardı!

 

“Kardeş Hong, ben ve sen birkaç düzine yıldır hep kardeştik! Bu kez geri çekilmek düşünülemez.” Yıldırım Tanrısı Hong’a doğru baktı.

 

Hong Yıldırım Tanrısına doğru sanki ikisinin Büyük Nirvana döneminde yaşam ve ölüm arasında savaştığı zamanları görür gibi baktı.

 

“Tamam, hadi birlikte gidelim.” Hong hafifçe onayladı.

 

“Hadi birlikte gidelim.” Yıldırım Tanrısı bir gülümseme bıraktı.

 

madShy notu: Arkadaşlar Swallowed Star serisindeki Yıldırım Tanrısından daha önce bana bahseden arkadaş ‘çok doldurma bir karakter’ olduğunu söylemişti. Şimdi bakıyorum da hiç öyle değilmiş. Yıldırım Tanrısı olmasaymış ne Hong olurmuş ne de dünyada o kadar güçlü dövüşçü olurmuş. Yüzeyde rekabet ederken altındakileri ve birbirlerini teşvik ediyorlar. Aynı zamanda birbirlerini tamamlıyorlar. Şu söylemlere bakılırsa muhtemelen sonraki bölümlerde yine eski günlerdeki gibi omuz omuza savaşmayı planlıyorlar.Bence adamın dibidir. İlişkilerini destekliyorum… #Kalbimizdesinbeyazcübbelikelrahip ! Hahahaha….




 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr