SS 145: Kaçış Planı

avatar
8047 29

Swallowed Star - SS 145: Kaçış Planı


 

 

Çeviri ve Düzenleme: madShy


Li Yao ve diğerleri sabırla bekledi, uzanmış bekleyen nişancılar gibi lazer topu her an tek vuruşta öldürmeye hazırdı.


.....


Maymun Dağı Sahası Luo Feng’in üssünde.


Karanlık mağarada Luo Feng Wu Xiang Tian pozisyonunda vücuduna absorbe ettiği kozmik enerjiyi genetik enerjiye dönüştürüyordu. Luo Feng içsel olarak genetik enerjisini sol dirseğine yoğunlaştırdı.Uyuşturucu bir güç yayıldı ve bir anda Luo Feng durdu, çünkü vücudunun yaralı tek yeri daha fazla genetik enerji absorbe edemiyordu.


“Ejderha kanı kesinlikle etkili.”


“Vücut form seviyem çok fazla yükselmiş olsa da ejderha kanının enerjisi hala bedenim içerisinde gizleniyor. Biraz eğitim yaptım ve fazlaca enerji bedenime aktı.Dirseğim şuan daha iyi hissediyor. İki ya da üç gün içerisinde mükemmel bir şekilde iyileşecektir.” Luo Feng dirseğini biraz hareket ettirdi ve elinde olmadan gülümsedi.


Bir dövüşçünün gücünün artması hayatını direkt olarak etkiliyordu.


Acemi düzey savaş tanrısı seviyesine ulaştıktan sonra Luo Feng’in kendini koruma sistemi ve iyileşme oranı öncekinden çok daha güçlü hale gelmişti.


“Pekala görelim bakalım Li Yao ve grubu neler yapıyor!” Luo Feng sırt çantasını koydu ve hızlıca mağaradan dışarı atıldı.

 

.....


Engin çorak arazide.


“Hareket etti, Luo Feng harekete geçti.” Klein heyecanla bağırdı.


Li Yao’nun gözleri kenardan parladı fakat sessizce radarı izlemeye devam etti.


.....


Dağ sahasında.


Luo Feng dağ sahasındaydı ve gözleri buz gibiydi: “Hm bir şansım varsa onları tekrar zalimane cezalandırabilirim. Önceki sefer epeyce kişiyi öldürdüm. Ah evet, yanlarında bir sürü sandık getirmişe benziyorlardı. Onlar Avrupa’dan tüm bu yolu beni öldürmek için geldiler ve beraberlerinde çok fazla sandık bile getirdiler. Bu sandıklarda değerli bir şey olmalı, bu yüzden onları da yok edeceğim.”


“BEKLE!”


Luo Feng aniden duraksadı ve dağın üzerinde durdu, yüzü trajik biçimde değişiyordu.


“Sandıklar?”


“Sandıklar?On binlerce kilometre öteye geldiler ve yanlarında bir dolu sandık mı getirdiler? Ve o sandıklara son derece dikkatlice davrandılar? “Luo Feng kendi kendine düşündüğünde vücudundaki tüm tüyler diken diken oldu, “Eğer Li Yao olsaydım ve bir ruh okuyucuyu öldürmek isteseydim…..şansımı artırmak için ne yapardım?”


“Ruh okuyucular uçabildiğinden Li Yao ne kadar güçlü olursa olsun onları öldüremezdi!”


“Sadece iki silah savaş tanrısı seviyesindeki ruh okuyucular için birer tehdit olabilir….Nükleer bombalar ve lazer topları.” Luo Feng’in ifadesi trajik biçimde değişti, “Bu Li Yao gerçekten, gerçekten buraya bir lazer topu mu getirdi?”


Luo Feng sadece 19 yaşında bir gençti.


Çin’in eğitimi birinin ufkunu genişletiyor olsa da Luo Feng zihninde düşündü...bu ‘lazer topu ve ‘nükleer bomba’ insanlığın iki nihai silahıydı, onların canavarlara karşı son çaresiydi. Bu Li Yao nasıl olurdu da ona karşı bir lazer topu kullanmayı düşünebilirdi?


Diğer yandan--


Luo Feng Li Yao’nun bakış açısından nasıl bir ruh okuyucuyla başa çıkılacağını düşündüğünde bir karara vardı-- sadece lazer topu olabilirdi. Gördüğü tüm sandıklarla birlikte bu doğru bir tahmindi!


“Fizik sınıfında neler öğrendiğime dayanarak lazer topları birçok yolla kısıtlanıyor. Genellikle lazer toplar özgürce bir uçağın üzerindeyken ateşlenebiliyor.”


“Ve yerde olduklarında dünyanın küresel yapısından dolay yüzeyin de eğimli olmasını beraberinde getiriyor.


Lazer topları hakkında çeşitli bilgiler çabucak Luo Feng’in zihninde canlanmaya başladı. Şunu da unutmamak gerekirdi, Luo Feng hala okuldayken en güçlü olduğu alan bilimdi….Eğer lise matematik sınavının ortasında bayılmamış olsaydı, Luo Feng’in sınav sonuçları muhtemelen en iyi okula yerleşebileceği kadar yüksek olurdu.Buna ek olarak sayısız kişi lazer topu hakkında meraklıydı bu yüzden çoğu onun hakkında birçok şey biliyordu.


//Ay bayılmasaymış en yüksek alırmış da beh beh…. hep bahane birader hahaha!


“Şimdi….”


“Kesinlikle kafamı gösteremem!”


“Bu devasa dağ sağ olsun ki onları engellediğinden şimdilik hiçbir şey yapamıyorlar. Fakat bir kez kafamı çıkartırsam muhtemelen beni anında öldürecekler!” Luo Feng’in alnından soğuk terler dökülüyordu.


Korku!


Lazer topları aşırı güçlüydüler.Öncelikle hızlıydılar. Lazer topunun sürati ışık hızını aşıyordu! Işık hızına karşı Luo Feng muhtemelen kaçınma tepkisini verene kadar fotonlarına ayrıştırılırdı.İkinci olarak güçlüydüler.Lazer toplarının gücü araştırmalarla en yüksek düzeye çıkartıldığında insanlığın canavarlarla eşit şartlarda mücadele imkanı doğmuştu.


“Bu Li Yao kesinlikle delirmiş olmalı.”


“Çok fazla sandık getirdi. Lazer topundan başka ne olabilirdi ki?Diğer makineler ruh okuyuculara ve savaş tanrılarına karşı muharebede işlevsiz kalıyorlardı.”


“Kaçalım!”


“Şuan yapmam gereken kaçabildiğim kadar uzağa topuklamak.Lazer toplarının kısıtlı menzilleri bulunuyor,bu yüzden mesafe muazzam düzeylere çıktığında yerimi belirleyemeyeceklerdir.” Luo Feng onları kontrol etmek pahasına daha fazla kendisini açık etmeyecekti. Bu bir kontrol değildi….bu resmen risk almaktı!Kim bilirdi belki de Li Yao ve diğer piçin evlatları şu anda ona nişan almışlardı belki de?


Bir kez açığa çıktığında kızarmış tavuk misali gebertilecekti!


“Nereye gitmeliyim?” Luo Feng çabucak bileğinde bulunan taktiksel iletişim saatine baktı, etraftaki uydusal haritayı gösterebiliyordu.


Haritalama doğrultusunda Luo Feng açık bir şekilde etraftaki coğrafi yapı hakkında fikir sahibi olabilirdi.


“Li Yao ve grubu dağ sahasının kuzeyindeler… Öyleyse mümkün olduğunca seri bir şekilde güneye topuklamak lazım! Aramızda devasa dağlar olduğu sürece artık bana saldırabilecek bir konumda olamayacaklar.”


“Burası… dağ sahasından 3 km açıklıkta bir nehir yatağı!”


“Su ışığı kırabilir ve lazer topunun saldırısı nehirle temas ettiğinde, ışık tarafından kırılmasından ötürü muazzam bir güç kaybı yaşayacaktır.Bu devasa bir enerji sarfiyatı anlamına geliyor….bir kez nehrin derinliklerine daldığımdaysa...o orospu çocuklarının bana ulaşamayacağı bir yerde güvende olacağım” Luo Feng çok net düşünüyordu, bu kahpelerin lazer topunun en korktuğu hava koşulları sisli ve nemli havalardı. Ve onun amacı da bu yüzden nehrin derinliklerine ulaşmaktı.


Lazer topuna karşı su çelik ve kaya gibi bir engelleyici görevini üstlenebilirdi.


“Nehir boyunca …..260 km ile devasa bir göle ulaşabilirim.”


“Bu göl uydu haritasına göre 100 kilometre kare alanında bir alana sahip.” diye düşündü Luo Feng mutlulukla kendi kendine.Avustralya kıtasında birçok geniş göl bulunuyordu.Özellikle kıta içerisinde fazla miktarda deniz canavarının bulunması da bu sebepten ötürüydü. Bu göller genellikle çok çeşitli deniz canavarına ev sahipliği yapıyordu.


“Gölün ortasında 20-30 kilometre karelik bir adacık da bulunuyor”


“Evet aynen nehir boyunca ilerleyeceğim ve göle dalacağım.Sonrasında gölün içerisinden geçerek adaya ulaşabilirim!” Luo Feng kendi kendine düşündü, “200 kilometrelik bir mesafeden  lazer topunun beni vurmasının hiçbir yolu yok, tabii çok yüksek bir irtifaya uçmadığım sürece.Ve adayı çevreleyen göl bana hiçbir tehdit oluşturmuyor.Fakat Li Yao uçamaz bu yüzden yalnızca yüzerek geçebilir…”


Bunun hakkında düşündükten sonra şunda karar kılmıştı -


Kaçmak!


Luo Feng hızlıca aşağı atladı ve altındaki vadi boyunca  seri bir şekilde güneye ilerledi.


.....


Çorak bozkırda Li Yao’nun grubu…


“Nasıl olur da hareket etmez?” tüm ten renklerinden seçkin üyelerin hepsi şok olmuşlardı.Li Yao bile hoş karşılamıyordu.Önceden radar ekranında bu küçük kırmızı nokta parladığında son derece heyecanlıydılar. Hepsinden önemlisi buradaki her bir şahıs Luo Feng’i gebertmek istiyordu!


Eğer Luo Feng’i öldürürlerse kazanacakları bir para ve almış olacakları intikam yanlarına kar kalacaktı.


“O geri döndü!” Klein açıkladı.


“Geri dönmüyor, o güneye kaçıyor.” savaş tanrısı James’in yüzü bunu takiben değişmişti.


Gerçekten de radar ekranındaki parlak nokta hızlıca güneye ilerliyordu.


Li Yao sessizliğini muhafaza etti.


Yavaşça….


“Bay Li hedef çoktan dağ sahasından kaçarak güneye ilerlemeye başladı!” dedi Klein telaşla.


“Şu sülük velet.” Li Yao dalga geçti.


Li Yao şüphelenmeye başladı…. bu Luo Feng lazer topu getirdiğini tahmin etmiş olabilirdi.Sıradan birisi böyle bir tahminde bulunmasa da Li Yao’nun anlayışında Luo Feng….aşırı ihtiyatlı ve sülük gibiydi.Görünen oydu ki Luo Feng’i öldürmek o kadar kolay bir görev olmayacaktı.


"James" dedi Li Yao kısık bir sesle.


“Li.” James Li Yao’ya baktı, ifadesi yavaştan değişiyordu.


Olabilir miydi…


Li Yao Luo Feng’in hesabını dürmeye gitmek mi istiyordu?Bu ürkütücü velet anında partneri Bei Yuan Gang’ı öldürmüştü, James’in onun karşısında dövüşme isteğini tamamen söküp almıştı.


“Adamlarımı getir ve dikkatlice şu lazer topunu oradaki dağ sahasına ulaştır.Güneye nişan alabileceği bir lokasyon belirle!”Li Yao emretti, “Unutma ki dikkatli olmalısınız. Ne olursa olsun lazer topunun hasar almasına müsaade etmeyin.”


James rahatlamaktan kendini alamadı.


“Endişelenme bu mesafe hemen hemen hiçbir şey.Ayrıca burada çok fazla kişi var.” dedi James güvenle.Lazer topunu yüzlerce kilometre uzağa götürmek zor bir operasyondu, fakat taşıyacakları mesafe sadece birkaç kilometreydi. Bir savaş tanrısı ve birçok kumandan seviye dövüşçü için bu görevin zor bir yanı yoktu.


“Güzel.” Li Yao Klein’e doğru baktı, “ Klein unutma, fırsatını bulduğun gibi Luo Feng’i zımbala. Buradaki güvenlik için ise...James bu sorumluluğu üstleniyor olacak.”


“Endişelenme.” James onayladı.


“Klein Luo Feng’in pozisyonuyla ilgili benimle bağlantı kur.” Li Yao komut verdi.


“Evet.” Klein cevapladı.


Li Yao’nun bedeninin hareket etmesiyle birlikte bulanık siyah bir görüntüye dönüşerek uzaklarda gözden kayboldu.Korkutucu 2 mach hızıyla birkaç kilometre uzaklıktaki Maymun Dağı Sahasına ulaşması birkaç saniye almıştı.


.....


Luo Feng Li Yao kadar hızlı değildi fakat bir kez ruhsal gücünün desteğini sağladığında hızı 500m/s üzerindeydi.Dağ hasaından dışarı atıldıktan sonra Luo Feng10 metre genişliğindeki büyük nehre girdi.


Sadece 10 metre genişlikte olduğundan nehirdeki canavarlar güçlü değillerdi.


Gerçekten güçlü su tipi canavarlar büyük göllerde ya da okyanusta yaşıyordu.


“Vıııınnnn!”


Luo Feng altıgen kalkanına uzandığı gibi canlılıkla kontrol etti.Aynı sırada ruhsal gücünü savaş botlarında kullanarak 200,000 kglik bir itme kuvveti üretmişti!


Vıııınnn!


Luo Feng hızlıca nehir üzerindeki bir torpido gibi zıpkınlandı.


....


Henüz Maymun Dağı sahasına hücum eden Li Yao taktiksel iletişim saatine gürledi: “ Luo Feng nerde?”


“Bay Li 3 km önünüzde bir nehir var. Luo Feng nehir boyunca hızlı bir şekilde güneye yol alıyor!” bu ses duyulduğunda, Li Yao’nun hayret verici ses hızını aşan sürati açığa çıktı ve nehire doğru ilerledi.Her taraftan duyulan sonik patlama koşusu epeyce canavarı korkutup kaçırmıştı.


Nehir boyunca atılarak hızlıca nehir yatağından güney yönü boyunca süratle koştu.


Sadece bir anda Li Yao ve Luo Feng, ikisi de birkaç düzine kilometre ilerlemişlerdi.


“Luo Feng nerede?” Li Yao tekrar sordu.


“Bay Li hedef fazla uzakta. Radar bile Luo Feng’in yerini belirleyemiyor.” Klein’in sesi taktiksel iletişim saatinden yankılandı


Li Yao elinde olmadan durdu.


“Ne? Artık yerini belirleyemiyor mu?”


Li Yao önünde gürül gürül akan nehre baktı. Luo Feng’in nerede olduğunu nasıl bilebilirdi..Dişlerini sıktığı gibi karısı Venina’nın numarasını aradı, “Venina çabuk Luo Feng’in numarasını bana gönder.”


Li Yao’nun 8 kilometre civarı kadar uzaklığında nehrin altında….


Luo Feng torpido misali seri bir şekilde nehirde ilerliyordu...

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr