Swallowed Star - SS 104: Şaşkın Elçi  

---

 

 

Kimse zihnindeki karanlık altın kürenin ne zaman tükeneceğini bilmiyordu bu yüzden Luo Feng bu konuda fazla endişelenmiyordu.

 

1 Mart.

 

Perşembe, Ateş Çekici takımının yola çıkacağı gün.

 

HR ittifakı birinci katında Ateş Çekici takımının beş üyesi bir araya gelmişti.

 

“Çılgın, neye bakıyorsun? Xu Xin burada olmadığı için hayal kırıklığına mı uğradın?” Wei Tie espri yaptı. Luo Feng dün gece zaten Xu Xin’i aradığını ve öğle yemeği yiyerek Yeni Yıl sırasında aşırı uzun bir zaman sohbet ettiğini söylemedi.

 

Luo Feng Xu Xin‘e aşıktı ve Xu Xin de Luo Feng’den hoşlanıyordu.

 

Ancak ikisi de bunun hakkında bir şey söylemiyordu.

 

Xu Xin hala okuldaydı. Ayrıca o aşırı güçlü Xu ailesindendi bu yüzden onunla bu kadar kolay bir ilişkiye giremezdi.

 

Luo Feng’in kendisi açısından Akbaba ve Akrep nedeniyle olan astronomik ödül devam ediyordu. Bu ödülün getirdiği biçimsiz baskı günün her anında Luo Feng’in üzerindeydi.

 

Arada bir telefon görüşmesi, arada bir buluşma.

 

Bu yeterince iyiydi.

 

“Pekala, hadi gidelim” kaptan Gao Feng ayağa kalktı.

 

“Haha, yeni yıldan sonra vücudum paslanmaya başladı, hadi gidelim” Wei Qing güldü. Sonrasında Wei Tie, Chen Guo ve Luo Feng hep birden ayağa kalktılar, Ateş Çekici takımı HR ittifakının istasyona giden özel aracına bindiler. Trenle yol aldıktan sonra güney doğu askeri ikmal üssüne vardılar.

 

Vahşi doğa, #023 şehri.

 

Luo Feng son seferinde ejderha yumurtası çalmıştı ve çelik zırhlı ejderhanın yaşam alanı kara yolunun kenarı ve tüm kırsal bölge civarıydı.

 

Eğer Luo Feng #023 şehrine normal bir rota takip etseydi çelik zırhlı ejderha tarafından yakalanabilirdi! Ejderha yumurtasını çaldıktan sonra Luo Feng çelik zırhlı ejderhanın öfkesiyle yüzleşmeye cüret etmemişti!

 

Harap olmuş eski binaların arasında Gao Feng ve Luo Feng zırhı çelik gibi olan devasa bir boğaya saldırıyordu. Vücudu tamamen ateş kırmızısıydı ve nefret ettiği insanlara çılgınca uçarcasına saldırırken burnundan beyaz sıvılar saçılıyordu, bu genç adam ise daima yakınındaydı.

 

Bu inek türü canavar aslında yüksek savunmasıyla bilinen Çelik Zırhlı Boğaydı. Zırhıyla birlikte bu Çelik Zırhlı Boğa kolayca orta düzey kumandan seviyesinde kabul edilebilirdi.

 

Wei Tie ve Wei Qing iki yüksek düzey asker seviye Çelik Zırhlı Boğa ile ilgileniliyordu.

 

Whoosh! Whoosh! Whoosh!  Luo Feng’in hafif ve şimşeğimsi adımları Büyük Nirvana öncesinde rakibiyle ölümüne savaşan gladyatörleri aratmıyordu! Çelik Zırhlı Boğ anın fazla sayıda yarası vardı ancak ne yazık ki üzerinde fazla etkisi olmuyordu.

 

“PUCHİU!”

 

Soğuk bir ışık yıldırım gibi parladı.

 

Taze kan fışkırırken hayalet bıçak yarısına kadar Çelik Zırhlı Boğanın boynuna gömüldü. Şimşek hızında bıçağı geri çektikten sonra Luo Feng geriye atıldı!

 

“BENG~”

 

Çelik zırhlı boğa tatminsiz bir uğuldama çıkardı. Boğazı parçalandığından uğuldaması ölümünün kanıtı gibi zayıflıyordu. Sonrasında devasa vücudu yere düşerek tüm zeminin sallanmasına sebep oldu. Kan ve toz ile kaplanmış zemin çarpmanın etkisiyle direkt olarak parçalandı.

 

“Güzel” Gao Feng övdü.

 

“Çılgın, senin tekniğin günden güne daha iyi oluyor.” Wei Qing de övmekten kendini alamıyordu.

 

Luo Feng’in kendisi apaçıktı. ‘Aile pazarı’nda etrafı Çelik Zırhlı Ejderhanın sürüsü tarafından sarıldığında ve birkaç yüz tane komutan seviye canavarın arasından dışarı çıktığında Luo Feng birkaç saniyeliğine geçici olarak ‘mükemmel seviye’ tekniğe erişebilmişti. Sonrasındaki iki ay boyunca evindeydi…

 

O sürekli Sınır Salonun’daki tepki hızı test makinesini tekniğini eğitmek için kullanmıştı.

 

Tekniğin sınıflandırması: ‘Basit Seviye’ ‘Orta Seviye’(Ru Wei Sınıfı) , ‘Mükemmel seviye’ ve ‘Hayali Seviye’.

 

Gerçekten Luo Feng acı dolu iki aylık bir eğitimden sonra bir miktar mükemmel seviyeyi yakalayabilmişti.

 

“Şuan herkes yoruldu değil mi? Bugün biraz kazandık, bu yüzden ikmal üssüne dönüp dinlenelim.” dedi Gao Feng Çelik Zırhlı Boğanın materyallerini parçalarken. Wei Tie, Wei Qing ve Chen Gu hepsi cevapladı: “Hadi, geri dönelim”

 

“Kaptan, siz çocuklar önden gidin.”

 

“Ben biraz daha canavar bulacağım ve teknik alıştırması yapacağım. Siz çocukları sonra bulurum.” Luo Feng söylerken gülümsedi.

 

“Gençler kesinlikle enerji dolu” Gao Feng ve diğerleri güldü. Luo Feng son birkaç gündür böyleydi. Diğer üyeler yorulduğunda ve dinlenmek istediğinde Luo Feng tek başına daha fazla canavar avlamaya gidiyordu. Ancak herkes Luo Feng’in gücünü biliyordu bu yüzden kimse onu durdurmuyordu.

 

Gao Feng ve diğerleri Luo Feng’i arkalarında bırakarak ayrıldılar.

 

���

 

Gökyüzü karanlıktı.

 

Luo Feng bir elinde bıçağını diğer elinde kalkanını tutarak #023 şehrinin geçitlerine doğru tek başına girdi. Bazı zamanlar güçlü komutan seviye canavarlarla, bazen de canavar sürüleriyle yüzleşmek zorunda kalıyordu! #023 şehri orijinalde Suzhou idi. Binaların çoğu doğuya özgü binalardı. Ne yazık ki bu yer canavarların oyun alanı haline gelmişti.

 

Pu! Chi! Taze kan her yana fışkırıyordu! Canavarların uzuvları etrafa saçılıyordu! Luo Feng Dokuz Aşama Yıldırım Bıçağı’nın üçüncü aşamasını tekrar açığa çıkartarak sınırlarına meydan okumaya devam ediyordu. Canavar grubunun ortasına dalmış ve orada çarpışıyordu! Bir canavar sürüsüyle Luo Feng tekniğini sınırlarına zorluyor ve etraftaki canavarları ona yardımcı olmaya teşvik ediyordu.

 

Çok uzun zaman sonra…

 

Gao Feng ve diğerleri dinlenmek üzere ayrıldıktan üç saat kadar sonra Luo Feng yorgun bedenini küçük bir nehre daldırarak, savaş üniforması setini temizleyerek dönüş için hazırlandı. Kısacık üç saat içerisinde yüzlerce canavar Luo Feng’in ellerinde can vermişti. Diğer yandan canavarların üreme oranları da son derece yüksekti.

 

Luo Feng onları öldürmese bile canavarlar zayıf olanları yiyebilmek için öldürüyordu.

 

Savaş üniformasının yapısı aşırı derecede sıkıydı bu yüzden içeriye hiçbir şey sızamıyor ve iğne kadar bile saldırı geçemiyordu. Hızlı bir yıkama üzerindeki tüm canavar kanını atmaya yetmişti.

 

���

 

Altı katlı konut apartmanının altıncı katında Ateş Çekici takımı kalıyordu.

 

“Döndün?” Gao Feng ve diğerleri kapıdan yürüyen Luo Feng’e baktı.

(Dn: Aha bizim anneler gibi, kapıdan giriyon:

- “ben geldim anneee”

+ “sen mi geldin oğlum”

- ……)

 

“Uh, sekiz kumandan seviye canavar öldürdüm” Luo Feng sekiz kumandan canavarın materyallerini çıkartarak zemine bıraktı, “Genetik enerji eğitimim için biraz gideceğim, akşam yemeğine gelirim.” Diğerlerinden farklı olarak Luo Feng çok fazla kumandan seviye canavar avladığından çantası hepsini alamıyordu.

 

Chen Gu ikna ediyordu: “Luo Feng kendini çok zorlama, biraz rahatla.”

 

“Evet, kendini bu kadar zorlamanın ve yormanın manası ne” Gao Feng de ikna etmeye çalışıyordu.

 

Tabii ki Luo Feng’in kendini zorlaması tüm takımın faydasınaydı. Luo Feng getirdiği çoğu materyali tek avlamış olmasına rağmen diğer üyeler yine pay alıyordu.

 

“Haha, bu kadarı hiçbir şey” Luo Feng diğer odaya giderken güldü.

 

Boş odada. Zemin Luo Feng tarafından uzun zaman önce temizlenmişti.

 

Kalkanı, sırt çantası, bıçağı ve fırlatma bıçaklarını bıraktıktan sonra Luo Feng Dao Yin tekniği eğitimine başladı.

 

“İyi hissettiriyor”

 

“Vücudum aşırı derece yorulduğunda Dao Yin tekniği eğitimi yaptığımda bedenim titremeye başlıyor.” Luo Feng son derece mutluydu. Neden Dokuz Aşama Yıldırım Bıçağı’nda ilerlediğinizde eğitim hızınız artıyordu? Çünkü Dokuz Aşama Yıldırım Bıçağı beden gücünüzden daha fazlasını kullanmanızı sağlıyordu.

 

Böylesine fazla bir güç hücreleri etkilemeye başlıyordu! Hücreleriniz daha fazla enerji kullandıkça daha fazla acıkıyorlardı. Daha fazla acıktıklarında daha fazla enerji absorbe edebiliyorlardı. Bu kadar fazla genetik enerji absorbe edebilmelerinin nedeni de buydu!

 

“Neden dövüşçüler her zaman ölüm ile yaşam arasındaki sınırda güçlerinin hızlı bir şekilde arttığını söylerdi?”

 

“Çünkü ölüm ile yaşam arasındaki sınırda dövüşürken zihniniz bedeninin içerisindeki her ons* gücünü kazarak çıkartıyordu.”

Dn: Kuyumcuların altınları tartmak iççin kullandıkları ölçme birimiymiş enerjinin çok değerli vurgulamak istemiş yazar.

 

“Tüm bu enerjiyi kullanmanız genetik enerji eğitimi sırasında daha fazla enerji absorbe etmenizi sağlıyordu.” Luo Feng kolayca çıkarımda bulunabiliyordu. Bıçağını tüm kudretiyle evinde sallayan birini ve bıçağını sallarken vahşi doğada canavarları öldüren birini karşılaştırın.

 

İkisi de bıçağını sallıyor! Ancak vahşi doğadaki kişi içerisindeki enerjiyi daha fazla dışarı çıkardığından daha çok enerji kullanırdı. Bu da eğitim hızını artırıyordu!

 

“Net bir şekilde vahşi doğada evde geliştiğimden %30 daha hızlı güçleniyorum!” Luo Feng, her gün genetik enerjiyi absorbe etmek için ne kadar zaman harcadığını takip ederek eğitim hızını tahmin edebilirdi.

 

Bununla birlikte Luo Feng tüm gün vahşi doğada canavar öldürdü. Her gün kan denizinin içerisinde kana bulanıyordu.

 

Ve tekniği, bıçak tekniği ve vücut form seviyesi çılgın eğitim tarzının sayesinde sürekli olarak yükseliyordu.

 

Böylesine çılgınca öldürmek Luo Feng’in atmosferini bir miktar değiştiriyordu.

 

Gerçekten güçlü ne tür bir dövüşçü bu katliam evresinden geçmemiş olabilirdi?

 

Luo Feng kendisini sürekli olarak bu yolda ilerletiyordu.

 

���

 

Jiang Nan şehri, Jiang Nan şehri Sınırların Dojo’su merkezinin en üstünde.

 

Devasa medya odasının içerisinde.

 

“Bu malzemelerden yola çıkarsak, bu Luo Feng oldukça yetenekli ve ayrıca çok çalışıyor. İki ay içerisinde 10,000 in üzerinde asker seviye canavar öldürdü? Kesinlikle fena. Gerçekten kendi çabalarıyla acemi düzey savaş tanrısı gücüne ulaştı .” karargahtan gelen elçi savaş tanrısı Yang Hui önünde tertemiz yazdırılmış veriye bakıyordu.

 

“Çelik el, şu Wu Tong hazırladın mı?” Yang Hui sordu.

 

“Wu Tong şuan online. Sizinle istediğiniz zaman sohbet etmeye hazır” dedi başkan Zhou Zheng Yong gülümseyerek.

 

Yang Hui onayladı ve hızlıca 3B hologram projeksiyonunu aktive etti.

 

Hayali bir ışık hızlıca medya odasının ortasında görüntülendi, 3B bir görüntü oluşturuyordu. Yang Zhou şehrinin Sınır Salonu şefi ‘Wu Tong’ direkt olarak sanki oradaymış gibi görüntülendi. Gerçek birisiyle tek farkı vücut yüzeyinde bir miktar görülen ışık çizgileriydi.

 

“Wu Tong başkanı ve elçiyi selamlıyor.” Wu Yong eğildi.

 

“Tamam” savaş tanrısı Yang Hui onayladı, “Seni neden aradığımı bildiğine eminim. Yang Zhou şehri Sınır Salonu şef eğitmenisin ve Luo Feng Ming Yue sektöründe yaşıyor. Onunla oldukça samimisin değil mi?”

 

“Evet” Wu Tong onayladı.

 

“Vücut form seviyesinden ve şu anki yetenek seviyesinden bahset” Yang Hou emretti.

 

“Evet” Wu Tong’un yüzünde gurur dolu bir gülümseme belirdi, “Luo Feng geçen on yılda Yang Zhou şehrinde bulunan tek dahi. Yeni Yılda 19 oldu. Yarım sene önce dövüşçü olmasına rağmen şu anda yumruğunun gücü 10,000 kg ve hızı 129m/s. Tepki hızı hakkında fazla emin değilim fakat on beş gün öncesinde orta düzey kumandan seviyesini geçtiğini biliyorum!”

 

“Ayrıca Dokuz Aşama Yıldırım Bıçağı eğitimi yaptığını ve Yeni Yıl ile birlikte üçüncü aşamaya ulaştığını biliyorum. Diğer bir deyişle, yarım yılda üç aşama kaydetti.”

 

Wu Tong hafifçe eğildi: “Bu, bildiğim önemli verilerden bazıları.”

 

“Dokuz Aşama Yıldırım Bıçağında üçüncü aşama?”

 

Savaş tanrısı Yang Hui’nin sakinliğini korumakta olan surat aniden değişti.

 

“Emin misin?” Yang Hui kendini sormaktan alıkoyamadı.

 

“Eminim. Tüm gücüyle vurduğu yumruğunun neredeyse 30,000 kg gücüne ulaştığını kendi gözlerimle gördüm.” dedi Wu Tong güvenle.

 

Savaş tanrısı Yang Hui ve Zhou Zheng Yong bakıştılar.

 

“Üst düzey yöneticilerin kararı muhtemelen değişecektir.” Zhou Zheng Yong güldü.

 

Fakat Yang Hui Wu Tong’a bakıyordu: “Bu Luo Feng şu anda nerede, onunla bizzat görüşmek istiyorum!”