Cilt 4 - Son Söz: Mutlu Son

avatar
287 4

Start - Kapının Ardındaki Dünya - Cilt 4 - Son Söz: Mutlu Son


Rüzgâr hafifçe eserken taşıdığı yüzlerce kadife çiçeğinin kokusunu hiçbir zaman unutmayacaktı. Belki düğünlerinde rahipten başka kimse yoktu fakat altın, turuncu ve kızıl renkleriyle önünde durdukları büyük ağacın uzağında onları yüzlerce çiçek seyrediyordu.


Henüz ağacın yaprakları sararmaya başlamamıştı, buna biraz daha zaman vardı. Hem rengarenk çiçekler hem de ağacın yemyeşil yaprakları batan güneşin ışığıyla parlıyordu.


Tıpkı havanın taşıdığı kokuyu unutmayacağı gibi batan güneşin güzelliğini de unutmayacaktı. Daha önce bu kadar güzel, bu kadar narin, bu kadar sevilesi bir günbatımı yaşamamıştı.


Güneş batarken kadife çiçekleriyle aynı renklere bürünüyordu. Altın gelen ilk renkti, sanki evliliklerini bereketlendirmek istiyormuşçasına üzerlerine düşmüştü.


Sonra kırmızı gelmişti, aralarında bozulmayacak bir aşkın yeminini atmak istiyordu. Sivina’nın gümüş saçlarında öyle güzel parlıyordu ki yalnızca Yu’nun gözlerindeki yansımadan görüyor olsa bile dilinin tutulmasını sağlayacak kadar harikaydı.


Son renk ise turuncuydu. Güneş onları terk ederken turuncu havaya bu anı her hücresine kazımalarını sağlayacak bir ağırlık bırakıyordu.


Aklında hâlâ şüpheler vardı. Henüz dün tekrar buluşmuşlardı. Karşısında bıraktığından çok başka bir adam vardı. Onun yaptığı şeyleri biliyordu ve bu hız onu tedirgin ediyordu.


Her ne kadar bu düşünceler aklının bir ucunda olsa da bu şansı elinin tersiyle itemezdi. Dünya ilk kez bu kadar güzel gözükürken Yu’yu reddedemezdi.


“Tanrılar,” dedi köyün rahibi.


Nikâhları bir Rhaea rahibi tarafından kılınıyordu. Mora’da yaygın din Azer’e ait olsa bile bir şekilde Toprak Tanrıçası’nın dinini yaymak için uğraş veren birini bulabilmişlerdi.


Yu da nikâhlarının onun tarafından kılınmasını istemişti. Azer’in dininin Elhaven’de bir geçerliliği yoktu fakat Rhaea, Sivina’nın memleketinde de tapılan ilahlar arasındaydı.


“Tanrılar ve başta yüce annemiz Rhaea evliliğinizi kutsasın,” dedi rahip.


Bir elinde tütsü ve diğer elinde asa vardı. Tütsüden ekşi, tatlı ve acı bir kokunun karışımı yükselirken elindeki asayı birbirlerinin ellerini tutan Sivina ve Yu’nun üstünde gezdiriyordu.


“Annemiz size bereket ve güçlü çocuklar bahşetsin, Aqaera sizi temiz tutsun, Winsaea’nın rüzgârları sizi doğru yoldan götürsün, Fyraea yuvanızı ısıtsın, Lumynaea hayatınızdan ışığı eksik etmesin ve gece çöktüğünde karanlıktan ve günahlardan Iselle sizi korusun.”


Altı temel elementi temsil eden altı tanrıçanın kutsamasını kurdukları ailenin üzerine atadıktan sonra rahip elindeki asayı ellerinin üstüne koydu.


“Kızım, kocana senin kralınmış gibi hürmet et; oğlum, karına senin tanrıçanmış gibi davran. Birbirinizi koruyun ve kollayın, dünyanın zalimliğine karşı dik durun, namusunuzdan ve ailenizin onurundan ödün vermeyin.”


Rahip kendi kısmına düşen sözleri söyledikten sonra elindeki asanın ucundaki ipi tütsünün ateşiyle yaktı ve ikisinin arasındaki toprak zemine sapladı.


Evlilik yeminini tamamlama sırası Sivina ve Yu’daydı. Altlarındaki asadan yayılan alevlerin ışığı çenelerine vururken son bir defa bekar insanlar olarak birbirlerinin gözlerine baktılar. Yu’nun ametist rengi gözleri güneşin son ışıklarıyla parlıyordu.


Ve ikisi aynı anda konuştu;


“Aldığım nefes sana ait,”


“Yaşadığım hayat sana ait,”


“Onu istediğin şekilde kullan,”


“Ama onurlu ve erdemli ol,”


“Sadık ol, sevecen ol,”


“Ve son nefesime kadar,”


“Yanımda ol.”


Tüm kelimeleri aynı anda söylerken sesleri birbirine karışmıştı.


Sonra da hayatları birbirine karıştı.


Gözlerini kıstıkları sırada yüzlerini birbirlerine yaklaştırdılar. Sivina önce nefesi hissetti, sıcaktı ve güzel kokuyordu. Nefesin ardından Yu’nun dudağı geldi. Nefesten çok daha sıcaktı, yumuşaktı. Gözlerini kapadı ve bir süre öpücüğün keyfini çıkardı.


Bu ana ulaşmayı o kadar çok hayal etmiş, o kadar çok istemişti ki en sonunda elde ettiğinde göz kapaklarının arasından sızan yaşları tutmasının hiçbir yolu yoktu.


Zaten o yaşlar kötü değildi. Mutluydu ve mutluluğunu toprağa taşıyordu. Hayatı boyunca akıtacağı tek yaşın bunlar olmasını isterdi.


Dudakları birbirinden ayrıldığında yaşlarla dolu gözleriyle Yu’ya baktı. Karşısında korkunç biri duruyordu. Yine de onun değişeceğine inanmak istiyordu, güzel bir hayata ulaşacaklarına inanmak istiyordu. Onu sevmeye engel olamıyordu.


“Valarfin,” dedi Yu. “Sivina Valarfin.”


Kıkırdadı. Kıkırdaması pembe dudaklarındaki sıcak bir tebessüme dönüştü. Ona bu kadar hızlı ulaşabilmek, hayaline onu gördükten hemen sonra kavuşabilmek…


Göğsünün içinde yaşanan şey basit bir mutluluk değildi. Tüm kuşlar, tüm kelebekler yüreğinde kanat çırpıyor, asla dinmeyecek bir fırtınayı başlatıyorlardı.


“Bir aile olarak mutlu olun,” dedi rahip ve onların yanından ayrılırken ikisini başbaşa bıraktı. Kilise olarak kullandığı küçük eve gittiğinde evliliklerin, doğumların ve ölümlerin kaydedildiği Nesiller Kitabı’na Yu Valarfin ve Sivina Ecues isimli iki kişiyi evlendirdiğini yazacaktı. Valarfin ismi tehlikeliydi ve bu köyde uzun vakit geçirmeleri artık mümkün değildi.


Yine de düğün gecesini geçirebileceklerine inanıyordu.


Sol eliyle elini tutmaya devam eden Yu, sağ eliyle deniz yeşili gözlerden akan yaşları sildikten sonra onu kucağına aldı ve Ayulke’nin gerdek gecelerini geçirmeleri için onlara verdiği odaya taşıdı.


Hayatında yaptığı tüm yolculuklar arasında onun kucağında yaptığı yolculuk kadar zevklisini yaşamamıştı. Hiçbir şey söylememişlerdi, hava kararmıştı ve sadece Yu tarafından taşınmıştı fakat onun boynuna sarılmışken hissettiği mutluluk hayatında bir ilkti.


Ve odalarına girdiler. Oda bu geceye özel düzenlenmiş ve tütsülerle şekerli bir kokuya bulanmıştı. Koku hoştu; ağzını sulandırıyor, Yu'ya karşı olan şehvetini körüklüyordu. Yu’yu tekrar öpmek istiyordu. Şafak sökene dek geçen zamanı dudaklarının üstünde geçirmek istiyordu.


Köyün dışından uluma sesleri gelirken Yu onu indirdi ve sol eline taktığı eldiveni çıkarttı. Sertti, siyahtı, parmaklarının ucu sivriydi ve kesinlikle insana ait değildi. Bir de çirkindi ama Sivina bunu umursamıyordu. Yu’nun yüzü dünyanın tüm çirkinliğini kapatacak kadar güzeldi.


“Söz veriyorum,” dedi Yu, sağ eliyle yanağını okşarken. “Senin istediğin gibi bir adam olacağım. Bundan sonra, sadece senin istediğin gibi. Yapmamı istediğin şeyleri söylemen yeterli.”


“Öpmeni istiyorum,” dedi Sivina.


Kast ettiği yer dudaklarıydı ama Yu öpmeye boynundan başladı ve kıyafetlerini soyarak devam etti. Önce omuzlarına, sonra göğsüne ve oradan karnına doğru. Küçük ama her seferinde ruhunu içinden sökecek kadar tatlı öpücüklerle aşağı indi.


Bacaklarının arasını es geçerek direkt bacaklarına ilerlemişti. Dizlerine doğru öperek gelmiş, oradan ayaklarına kadar gitmişti. Ayaklarının öpülmesi gıdıklıyordu. Yatağa oturdu ve Yu’nun soyunmasını izledi.


Bazı insanlar uğraşmasalar da güzel bir vücuda sahip olurdu, Yu da öyleydi. Onu ilk tanıdığı andan beri tanrıların lütfettiği güzel bir görünüşle kutsanmıştı. Şimdiyse kolu haricinde daha güzel gözüküyordu.


Boyu iki parmak da olsa uzamıştı ve Sivina bu değişimi fark edebiliyordu. Beli daha ince gözüküyordu, göğsü ve omuzlarıysa daha geniş. Karnı her zamanki gibi düzdü fakat oradaki kaslar da hafifçe belirmeye başlamıştı. Baktığı zaman bir yıllık esaretten çıkmış bir adama benzemiyordu.


Altını çıkardığı zaman Tanrıça Iselle’nin takipçilerinde olduğu gibi sünnet edilmiş erkeklik organını gördü. Güzel olduğunu düşünüyordu.


İkisi de tamamen soyunduğunda Yu üstüne geldi ve Sivina başı yastığa gelene dek yatakta geri gitti. Bacaklarını öperek yatağa giren Yu bu sefer bacaklarının arasına da ilgi gösterdi. İyi hissettiriyordu, istemsizce kalçasını oynatmaya başladığında Yu karnına çıktı ve göbeğini öperek göğüslerine ilerledi. Göğüs uçlarını dudaklarının arasına aldığında az kalsın yüreği göğsünden dışarı çıkacaktı. Daha fazla dayanamadı ve Yu’yu iyice kendine çekip dudaklarını öptü.


Öpmeye devam etti.


Sonra da Yu kocalık görevini yerine getirerek evliliği tamamına erdirdi.
------------------------

05.11.2022 - 20:00






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr