Cilt 4 - Bölüm 32: Tanrının Muhafızı (1/2)

avatar
239 4

Start - Kapının Ardındaki Dünya - Cilt 4 - Bölüm 32: Tanrının Muhafızı (1/2)


Öğlen olduğunda yine mağaraya girmiş, aynı yolları geçmiş ve aynaların olduğu bölgeye gelmişlerdi. Geçen seferin aksine onları öldürmek isteyen ürkütücü bir ruh çıkmasa da kimse gardını indirmeye cesaret edemiyordu.

 

Aynaların her biri parlıyordu ve her birinin üstünde beyaz renkli ifadesiz suratlar vardı. İlk gelişlerinde onlarla konuşan sihirli küre şimdi sönük bir şekilde bir sütunun üstünde duruyor, hiçbir şey söylemiyordu.

 

“Hepimiz murada murunmak zorunda mıyız?” diye sordu Kyre. “Mir şey orursa mirkaçımızın arkada karması daha iyi ormaz mı?”

 

Aralarında en gençleri olan Kyre geçen sefer kampı korumak için geri kalanlardan biriydi. Bu sefer Darkan ve Kannan’ı geride bırakmış ve kampı onlara emanet etmişlerdi.

 

“Hayır,” dedi Altar. “Hep beraber gideceğiz.”

 

“Atın başıyla gotu ayrı oynamaz,” dedi Marak. “Bızım oralardan oyla darlar.”

 

“Yine de hepimizin mirden tuzağa düşmesi ihtimari-”

 

Gülümseyen bir surat işlenmiş miğferinin ardından konuşan Agar’ın sesi, Altar’ın miğferine vurmasıyla kesildi. Altar bu andan sonra bir daha konuşmadı, son kararı belliydi.

 

“Men arkadaşıma güveniyorum, ıhh! O çok ama çok ama çok zekidir! Ihh! Ihh!”

 

Yu aynalara bakıp düşündüğü esnada Oğul etrafında koşunca dikkati dağıldı ve kendini kürenin durduğu sütuna yasladı. Her kafadan bir ses çıkarken cevaba odaklanamıyordu.

 

“Sıkıldım artık,” dedi düşünmeyi bırakarak. “Bulduğum cevabı deneyeceğim. Dün kölelerin üstünde test ettiğimde işe yaramıştı. Şimdi de yarar herhâlde.”

 

“Boyla soylayarak pak guvan varmıyorsun,” dedi Marak. “Cavaptan amın mısın?”

 

“Bilmiyorum ki...” Yu iç çekti. “Bulduğum cevabı daha sonra düşünüp anlamaya çalıştım ama cevabı anlamak sorunun kendisinden daha zor.”

 

Gecenin bir yarısı Fake’nin odasına dalıp onu sorgulamak istese de Farmiya ile geçirdiği zamanın ardından yorulmuş ve başını yastığa koyduğu gibi uykuya dalmıştı. Sabah olduğunda ise bulduğu cevabı düşünmeye başlamıştı. Bir şekilde formülün işleyeceğini düşünse de içinde bir şüphe vardı. Sanki bu sorunun cevabı şansa bağlıymış gibi hissediyordu.

 

“Ama bir test sırasında ilk bulduğum cevaptan emin olmayıp başka bir seçeneği işaretlediğim her seferde ilk işaretlediğim şık doğru çıkıyordu. Bunda da öyle olacağını düşünüyorum.”

 

Üç aynanın da karşısına geçti. İfadesiz suratlar gözlerini Yu’nun üstüne diktiğinde Yu sağ elini, kendi sağındaki aynanın üstüne koydu ve ortadaki aynaya ilk sorusunu sordu.

 

“Eğer sana, ‘benim sağımdaki ayna rastgele cevaplar veren ayna mı?’ diye sorsaydım, ‘ray’ diye cevap verir miydin?”

 

Herkesin kalbi bir anlığına durmuşken ortadaki ayna, Yu sorusunu bitirdiği gibi cevap verdi.

 

“Los.”

 

Aynanın sesi mekanik ve cinsiyetsiz diyebileceğine yakın bir tondaydı. Hafifçe bir kadının sesini andırsa da içinden tamamen kadın sesi demek gelmiyordu.

 

“Mu ne anrama-”

 

Konuşmaya çalışan Agar, Altar’ın şiddetli bir şekilde elini sallamasıyla hemen sustu ve Yu’ya devam etmesi için gereken sessizlik sağlandı.

 

Kalbi hızla atıyordu. Stres yüzünden iki elini birden saçlarını karıştırmak üzere başına götürdü ama çelik miğfer buna izin vermedi.

 

“Sanırım ben bu stres, heyecan ve tehlikeden hoşlanmaya başlıyorum.”

 

Hayatının bu bulmacanın ucunda olduğunu görüyordu. Kürenin dediği gibi ‘buradan bir daha çıkamamak’ açıkça bu anlama gelmekteydi. Tabii ölümünün burada kapana kısılıp açlık ve susuzluk yüzünden yaşanacağını değil de Vazgeçilenlerin öfkesi yüzünden olacağını düşünüyordu.

 

“Şimdi... Düşünüyorum ki sağımdaki ayna, rastgele cevaplar veren ayna değil. Öyleyse ikinci soruyu da buna soracağım.”

 

Sağındaki aynanın önüne geçti ve formülü aklından bir kez daha geçirdi. Eğer bir hata yaptıysa ve şu anda rastgele cevaplar veren ayna ile konuşuyorsa işi bitmiş demekti.

 

“Eğer sana ‘sen rastgele cevaplar veren ayna mısın?’ diye sorsaydım, ‘ray’ cevabını verir miydin?”

 

“Ray,” diye cevapladı ayna. Sesi bir önceki aynanın sesiyle aynıydı.

 

Aldığı cevaptan sonra konuştuğu aynanın yanlış cevaplar veren ayna olduğunu düşünmeye başladı. Şimdi sırada son soru vardı ve ardından ilk bulmacayı çözmek için bulduğu formülün ne kadar etkili olduğunu anlayacaktı.

 

“Eğer sana ‘ortadaki ayna rastgele cevaplar veren ayna mı?’ diye sorsaydım,” diye soruya başladı. Yalan söylediğini düşündüğü ayna ile konuşuyordu. “’Ray’ yanıtını verir miydin?”

 

“Los,” diye cevapladı ayna.

 

Yu derin bir nefes verdi ve başını çevirip arkasındaki Vazgeçilenlere baktı. Hepsi Yu’nun cevabını görmek için bekliyordu. Bu esnada onlara soruyu soran küre tekrar parlamaya başlamıştı.

 

“Benim sağımdaki ayna yalan söyleyen ayna,” dedi Yu. “Ortadaki ayna rastgele cevaplar veren ayna ve son kalan ayna da doğru cevaplar veren ayna.”

 

Herkes nefesini tutarken hepsinin kalbi aynı hızda atıyordu. Küre ortamdaki gerilimi arttırmak istermiş gibi beklerken Kyre, Agar ve Johan isimli üç Vazgeçilen streslerini el ve kol hareketlerine yansıtmıştı. Altar bir Yu’ya bakıyor, bir de yanlış bir şey yapmasınlar diye o üçlüye göz atıyordu.

 

Sessizlik devam ettikçe yanlış cevap verdiğini düşünen Yu’nun içinde beliren korku da parmaklarına vurmuş ve onları titretmeye başlamıştı. Nihayet küre konuştu.

 

“Doğru. Devam etmeden önce son bir soru hakkın var.”

 

“IHH! IHH! MENİM ARKADAŞIM EN ZEKİ İNSAN! ÇOK ZEKİ! YANİ ÇOK AMA ÇOK AMA ÇOK AMA ÇOK AMA ÇOK ZEKİ! IHH! IHH! IHH!”

 

Oğul dans etmeye başladığında hepsi derin bir nefes almıştı. Altar’ın bile verdiği nefesi duymuştu ve Marak dansıyla mağarayı başlarına yıkmasın diye Oğul’u tutmayı deniyordu.

 

“Aferin lan,” diyerek Yu’nun sırtını sıvazladı Altar. “Yanlış yapsan burada ölmeden önce götünü sikerdik.”

 

“IHH! ARKADAŞIM ASRA YANRIŞ YAPMAZDI!” diye bağırdı Oğul. Sesi duvarlarda yankılanıyordu. “O EN AMA EN AMA EN AKIRRI ARKADAŞ! ARKADAŞIM! SENİ ÇOK AMA ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM!”

 

Oğul miğferini çıkarttı ve Yu’ya birkaç öpücük gönderdi. Yu bunu görmemek için başını çevirdi. Böyle iğrenç bir şeye tanıklık ettiği için kendine olan saygısı eksi seviyelerde biraz daha ilerlemişti.

 

“Vararfin! Ne soracaksın?” diye sordu Kyre.

 

“Ona zengin oracak mıyız-” Johan başına Altar’dan bir tokat yedi. “Sadece öneriyordum...”

 

“Bir şey sor da devam edelim,” dedi Altar. “Zaman kaybetmek istemiyorum.”

 

“Peki.” Yu, doğru yanıtlar veren aynaya döndü. “Ben erkek miyim?”

 

Doğru yanıtlar veren ayna cevapladı. “Ray.”

 

Doğru yanıtlar veren aynaya gerçekten merak ettiği bir şeyi sormayı deneyebilirdi ama hem cevaptan emin olması güçtü hem de istemediği bir cevabı duymak istemiyordu. Bu yüzden o anki merakını giderecek bir şey sordu ve ‘ray’ kelimesinin ‘evet’ anlamına geldiğini öğrenmiş oldu.

 

Ama onun bu sorusu bazılarını sinirlendirmişti.

 

Kyre onu omuzlarından tutup sarstı. “Niye möyre mir şey sordun şimdi! Orospu çocuğu!”

 

“Erkek orduğunu mirmiyor musun?!” diye bağırdı Agar. “Ördürtme ran kendini!”

 

O da aynı şekilde Yu’yu tutmuştu. Tecavüzcü katillerin ona dokunmasından tiksinen Yu ikisini de sertçe itti ve onların ellerinin arasından kurtuldu.

 

“Oldu amına koyayım. Hem Yu bulmacıyı çözsün hem de bizim istediğimizi sorsun. Siktirin gidin. Uğraşıp çözseydiniz soruyu anasını siktiklerim.”

 

“Ran hepimiz için mir şey soramirirdin!” diye bağırdı Johan.

 

“YATAR!”

 

“IHH! ARKADAŞIMI RAHAT MIRAKIN!”

 

Marak ve Oğul üçlüyü tutup geriye fırlattı. Yere düşen üç Vazgeçilen çenelerini kaparken Altar aynaların durduğu duvara baktı.

 

“Nasıl ilerleyeceğiz? Açılan bir kapı göremiyorum?” diye sordu.

 

Yu etrafına bakındı, o da ilerleyebilecekleri bir alan görmemişti ve sessizlik bir kez daha ortama hâkim olana dek burada kapana kısılmış gibi hissettiler.

 

Ama sonra aynaların olduğu duvar hareket etmeye başladı. Yu ayaklarının altındaki yerin sallandığını hissetti ve bir kaba boşalırmış gibi akan su sesini duydu. Aynaların asılı durduğu duvar yerin altına giriyordu. Aynalar ise duvarın içine gömülüp kayboldu.

 

“Insan yapıları çok ılgınç,” dedi Marak şaşkınlıkla. “Mızım orada moyra şayrar hayar mıra dağıl.”

 

Marak ve Oğul’un ayakları yere sağlam bir şekilde basıyordu ama Yu ve Altar düşmemek için birbirleri tutmak zorunda kalmıştı. Duvarın yerin içine doğru inmeye devam etmesiyle sarsıntı da devam ediyordu ve arkalarındaki sütunun üstünde duran küre en sonunda buna dayanamayıp yere düştü.

 

Yere düştüğü gibi iki parçaya ayrılmıştı. Kürenin içi tamamen camdı ve parçalandığı gibi camın içinden kurtulan üç parlak ışık tomurcuğu yokluğa karıştı.

 

“Yol açıldı,” dedi Altar.

-------------------------

28.08.2022 – 13:00






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr