Usta Fang kesinlikle açık sözlü ve dürüst birisiydi. İkili bir müddet daha konuştu, fakat Usta Fang Jiang Chen’in nereden geldiğini sormamıştı, kendi topluluğunun bünyesine katma çabasında da değildi.

Bu tarz bir tavır ve davranış tutumu Jiang Chen’in kalbinde derin yer edinmişti.

Usta Fang gecenin ilerleyen saatlerinde ayağa kalkıp ayrılması gerektiğini söyleyene kadar sohbet ettiler, Usta Fang hala söylemek istediklerini tam olarak ifade edememiş gibiydi.

Zaten buraya gelirken fani dünyadan bir uygulayıcı ile uyum içinde sohbet edebileceğini düşünmemişti, fakat beklentisinin üzerinde kaliteye sahip bir diyalog yaşamışlardı.

Asıl garip olan şeyin bu genç adamın bilgisi ve duruşu olduğunu anlamıştı, birçok konuda bilgiye sahipti. Bu durum Usta Fang’ı üst üste şaşırtmıştı. Bu kadar derin bilgilere sahip bir gençle karşılaşmak Usta Fang gibi kıdemli bir topluluk elemanının bile şaşırmasına sebep olmuştu.

Bu eleman nasıl birisiydi böyle? Gerçekten de fani bir uygulayıcı mıydı?

Usta Fang içten içe gülmek istiyordu, bu genç elemanın kendine olan güveni gerçekten takdire şayandı. Böylesine birisi fani dünyada doğmuş olsa bile yükselmesi ve gökleri ele geçirmesi kaçınılmazdı.

“Pekâlâ, sen yarından itibaren yeryüzü ruh çeyreğinin bünyesinde olacaksın. Sana söylemem gereken son bir şey daha var, yeryüzü ruh çeyreğinin baş gözetmeni Mor Güneş Topluluğundan Usta Shuiyue’dir.”

Jiang Chen’in aklında şimşekler çaktı.

Usta Fang kibar bir uyarı vermişti, aslında Jiang Chen’in Usta Shuiyue ile olan ilişkisini bilmiyordu.

Usta Fang’ın asıl belirtmek istediği nokta baş gözetmenin Mor Güneş Topluluğundan oluşuydu.

Usta Fang Jiang Chen’in omzunu tuttu: “İyice dinlen, yeryüzü ruh çeyreğine dinç şekilde girmelisin. İnanıyorum ki senin sahip olduğun potansiyelle yeryüzü ruh çeyreği bile sana kolay gelecektir.”

…

Baş gözetmen Shuiyue’nin eline bir isim listesi gelmişti.

Listede on kişinin ismi vardı, gizemli ruh çeyreğinden yükselip yeryüzü ruh çeyreğine geçenlerin isimleri. Usta Shuiyue listeye bakınca kaşlarını kaldırdı.

“Demek on kişi arasında iki adet fani uygulayıcı var ha?”

Usta Shuiyue fani dünyaya karşı ılımlı yaklaşan birisiydi, sonuçta en değer verdiği müritlerden birisi Doğu Krallığından çıkmıştı.

Durum böyle olduğundan fani dünyanın uygulayıcılarına eskisi kadar ön yargılı yaklaşmıyordu. Ayrıca gizemli ruh çeyreğinde yaşananlara dair kulağına birkaç dedikodu gelmişti.

Her ne kadar Guo Ren Shuiyue’nin sorumluluğunda olan birisi olmasa da, sonuçta bir topluluk müridinin böylesine acınası bir hale düşmesi ayıplanacak bir şeydi.

Usta Shuiyue Guo Ren’in halini duyduğunda onun toplulukların itibarını yerle bir eden birisi olduğunu ve işe yaramaz bir çöp parçası olduğunu söyleyerek küfürler etmişti. Fakat aynı zamanda fani uygulayıcı hakkında da iyi bir izlenime kapılmamıştı.

“Acaba bu Kaya Kalpli Adam dedikleri kişinin üç kafası ve altı eli mi var?” Usta Shuiyue listeyi bir kenara fırlatmıştı.

Elini sallayarak astlarını yanına çağırdı, dört mürit anında yanına gelmişti.

“Onurlu Usta Shuiyue’yi selamlarız!” Bu dört mürit Shuiyue’nin favori elemanlarıydı.

“Selam durup tören yapmaya gerek yok. Siz dördününüz benim en sevdiğim on büyük müridim arasındasınız. Fakat aranızdan hiçbiri bu yeryüzü ruh çeyreğindeki üç aylık döngüde üstün bir başarı sergileyip göksel ruh çeyreğine yükselemedi. Bunu başarabileceğinize dair kendinize güveniyor musunuz?”

Usta Shuiyue hafif bir ses tonuyla sormuştu.

Bu dört kişi Usta Shuiyue’nin şahsi müritleriydi. Göksel ruh çeyreğindeki üç mürit hariç, Shuiyue’nin sahip olduğu en güçlü müritlerdi.

Müritler eğilerek cevapladılar: “Müritleriniz ellerinden geleni yapacaklar.”

“Hai Tian, sen benim ilk on müridim arasında üçüncü sıradasın. Senden sonra ikinci sırada Kıdemli Kardeşin Chu Xinghan geliyor ve birinci sırada ise Kıdemli Kardeşin Ceng Shi var. Elbette Long Juxue de çok kıymetli bir mürit fakat onun doğuştan gelen potansiyeli olduğu için onu sizinle kıyaslamak doğru olmaz. Bu üçü hariç sen en güçlü müridimsin. Umarım sen üç aylık döngüde dikkatini iyice toplarsın ve beni hayal kırıklığına uğratmazsın. Önümüzdeki üç aylık süreçte göksel ruh çeyreğine geçmek için elinden geleni yapmalısın.”

Bu sözlerin muhatabı kaşları olmayan bir genç kişiydi, ustasının sözlerine cevap verdi: “Onurlu ustam, müridiniz yeryüzü ruh çeyreğinin ilk on kişisi arasına girip göksel ruh çeyreğine yükselmek için elinden geleni yapacak, kemiklerim ezilse bile vaz geçmeyeceğim.”

“Siz üçünüz de hataya yer vermemelisiniz. Yeryüzü ruh çeyreğindeki rekabet oldukça ağırdır ve bizim Shuiyue bölgemizin yeri Mor Güneş Topluluğunda büyüktür. Eğer sizler yeteneklerinizi tam potansiyelinde sergilemezseniz Long Juxue ve Ceng Shi gibi göksel ruh çeyreğine geçemezsiniz. Bu durumda diğerleri sizinle dalga geçerler, bunu kabullenebilir misiniz?”

Müritlerin hepsi ahenk içinde cevapladı: “Müritleriniz bunu kabul edemez.”

“Pekâlâ, on kişi gizemli ruh çeyreğinden yükseldi. On kişiye dikkat etmeniz gerekmez, ama aralarında bir fani uygulayıcı var, Kaya Kalpli Adam isimli bu kişiye dikkat etmelisiniz.”

Hai Tian meraklı şekilde sordu: “Onurlu ustam, gizemli ruh çeyreğinden gelen bu kişi kim? Üstelik de fani bir uygulayıcı mıymış?”

“Rakibini küçümseme. Bu fani uygulayıcı ile ben tanışmadım, fakat biliyorum ki bu adam gizemli ruh çeyreğinde oldukça ünlü birisi. O ruh çeyreğindeki herkesi yendi, hatta birinci kademeli Guo Ren bu adamdan o kadar korktu ki kalbinde iç iblis oluştu. İç iblis o kadar güçlü ki Guo Ren’in kan kusmasına sebep oldu.”

“Ne? Böyle bir şey gerçekten de yaşandı mı?” Müritlerin hepsi şaşkındı.

Müritler üç aylık döngü içerisinde rekabet etme sonucunda yorulmuşlardı. Yeryüzü ruh çeyreğindeki katılımcıların hepsi güçlü kişilerdi, birbirleri arasında çok fazla fark yoktu. Bundan dolayı savaşlar normalin üzerinde yıkıcı geçiyordu. Dış dünyada neler yaşandığına dair bilgileri yoktu.

Usta Shuiyue bu sözleri söyleyince hepsi birden şaşırmışlardı.

“Evet, bu adamla karşılaştığınızda dikkatli davranmalısınız.” Usta Shuiyue hala uyarı niteliğinde konuşuyordu.

Bu dört mürit aslında olaya şaşırmış gibi görünüyordu fakat aslında Guo Ren’i çok sevmiyorlardı, işin aslı, Guo Ren’e karşı saygı duymuyorlardı. Sonuçta Guo Ren daha savaşmadan pes etmişti ve iç iblis oluşturarak kan kusmuştu, bu durum oldukça utanç vericiydi.

Usta Shuiyue’nin ilk on müridi olarak bu kişiler kesinlikle Guo Ren’den daha üstün kişilerdi.

Müritler her ne kadar üzülmüş ve şaşırmış gibi görünüyor olsalar da aslında sinirli hissediyorlardı.

“Dağılabilirsiniz.” Usta Shuiyue elini salladı ve dört müridi gönderdi.

Usta Shuiyue’nin kalbinde kötü bir his vardı, bu hissin sebebinin fakındaydı aslında. Kalbindeki bu his gizemli ruh çeyreğinden gelecek olan kişilerin listesi eline geçtiğinde başlamıştı.

İçindeki kötü hissin sebebi fani uygulayıcıydı.

Usta Shuiyue bu fani uygulayıcı için neden tedirgin olduğunu anlayamamıştı, fakat bu tedirginliği kendisinin uzman birisi olduğundan kaynaklı olduğunu bildiğinden bunu ciddiye alması gerektiğini biliyordu.

Usta Shuiyue aniden bir şey hatırladı.

“Bu fani uygulayıcı acaba Long Juxue’nin eski rakibi olan adam olabilir mi? Böyle bir tesadüf olabilir mi?” Bu fikir aniden aklına saplanmıştı.

Bu düşünce artık zihnine kök salmıştı, görmezden gelmek mümkün değildi.

Biraz düşündükten sonra kendini rahatlatacak şeyler geldi aklına.

“Onun için neden endişeleneyim ki? Bu adam her ne kadar sıradan birisi olmasa da sonuçta doğuştan gelen potansiyel karşısında etkisiz kalır. Sıradan dünyanın dâhilerinden hiçbiri doğuştan gelen potansiyele sahip birisi ile rekabet edemez. Juxue benim gözetimimde geçirdiği iki yılda ruh âleminin dördüncü seviyesine yükseldi bile. Ayrıca üç aydır yaptığı yetişim sayesinde neredeyse beşinci seviyenin eşiğine gelmiştir. Bu seviye göksel ruh çeyreğinde bile kimsenin başa çıkamayacağı bir güç. Long Juxue sahip olduğu potansiyelle üç yıl gibi kısa bir sürede göksel ruh âlemine geçiş yapacaktır. Bu seviyeye ulaştığında ise layık olduğu gibi göklere yükselecektir. Bu seçmelerin şampiyonu olma kaderi Long Juxue’ye aittir.”

Usta Shuiyue’nin kalbindeki tedirginlik Long Juxue hakkında düşündükçe yavaş yavaş azalıyordu. Bu eşsiz dâhi Long Juxue, Usta Shuiyue’nin kalbinde büyük bir güven oluşturuyordu. Long Juxue hakkında düşündükçe Shuiyue bölgesinin geleceği için ümidi artıyordu.

Belki de dikkatle seçtiği yüksek potansiyelli kişilerden birisi olan Long Juxue, ileride orijin âlemine geçerek Ata Güneş Avcısından sonra ikinci kişi olacaktı.

Usta Shuiyue bunları düşündükçe heyecanlanıyordu. Eğer bu düşündükleri gerçekleşirse Shuiyue bölgesi toplulukta kesinlikle önlenemez bir bölge olurdu.

…

Yeni gün başlarken gizemli ruh çeyreğinin on kişilik grubu yeryüzü çeyreğine gelmişti.

Yeryüzü çeyreğine geldiklerinde etkileyici ve muhteşem görünüşlü binalarla karşılaştılar. Ortamın atmosferi oldukça azametliydi. Her türden uzun ağaçlar gökyüzüne uzanıyor, nadir bulunan meyveler ve çiçekler etrafı kuşatıyordu.

Burası gizemli ruh çeyreğinin ortamından kesinlikle kat kat daha üstündü.

“Yeryüzü ruh çeyreğinin ortamı bariz şekilde gizemli çeyrekten çok daha muazzam. Buradaki ruh enerjisi yoğunluğu öncekine göre neredeyse iki kat daha fazla. Görünüşe göre sarı, gizemli, yeryüzü ve göksel ruh çeyrekleri çok iyi bir oranla bölüştürülmüş.” Jiang Chen’in gözlem yetenekleri farkları tespit etmişti.

“İşte geldik.” Gözetmen on kişilik grubu yeryüzü çeyreğinin girişine kadar getirmişti, tavırlarından belli oluyordu ki Usta Shuiyue’den korkuyordu. İçeri girmek istemeyerek konuştu: “Buradan sonrasına kendiniz devam edebilirsiniz.”

Giriş kısmında geniş bir açık alan vardı, neredeyse canlı gibi görünen birkaç heykel, bu giriş avlusunu diri gösteriyordu.

Bir grup katılımcı daha önceden burada toplanmıştı. Ayrıca bu grubun önünde gözetmen kıyafeti giyinmiş birkaç kişi daha vardı. Bu gözetmen grubunun orta kısmında otuzlu yaşlarında bir kadın vardı.

Bu kadın sade bir şekilde giyinmişti, yaşı da ilerlemiş olmasına rağmen cazibeli bir görünüşe sahipti. Fakat soğuk ifadeli yüzü bu kadına yanaşmanın pek mümkün olmadığını gösteriyordu.

Jiang Chen elbette bu kadının yeryüzü ruh çeyreğinin baş gözetmeni olan Usta Shuiyue olduğunu anlamıştı.

Bu kadın aynı zamanda Mor Güneş Topluluğunda Long Juxue’nin ustası ve onun en büyük destekçisiydi.

Usta Shuiyue’nin bakışları yıldırım gibi yeni gelenlere döndü, bu bakışlar Jiang Chen hariç bütün yeni gelenleri etkilemişti.

“Ne kadar soğuk bir kadın böyle!” Jiang Chen savunma gardını almış, dikkatli bir şekilde bekliyordu. Henüz yeni gördüğü insanlara bile böyle aşağılayıcı ve soğuk bakışlar atan bir kadın elbette dost canlısı olamazdı.

Jiang Chen’in önceki hayatından tecrübeleri aklına geldi, bu tarz kadınlar kendilerini herkesten üstün görür, aslında övülmeyi çok severlerdi ama yine de yüzlerinde soğuk bir ifade olurdu.

“Hey siz, buraya gelin. Benim sizin yanınıza gelip selamlamamı falan mı bekliyorsunuz?” Usta Shuiyue’nin ses tonu da bakışları gibi soğuktu. Konuşmaya başladığı anda yeni gelen on kişilik gruptaki dokuz kişi titremişti.

Jiang Chen etrafındakilerin korktuğunu anlamıştı, fakat kendisi ne çekingen ne de agresif bir tavır sergilemeden, sakin şekilde yürüdü.

Buradaki katılımcı sayısı bir öncekine göre daha azdı, burada sadece beş yüz katılımcı vardı.