Bölüm 4: Yeniden Doğuş Ringi (4)

avatar
6127 11

Sovereign of Judgment - Bölüm 4: Yeniden Doğuş Ringi (4)


Çevirmen: OsanU

Editör: ÇHY

 

Güm.

 

Yoon Grim seçildikten sonra, sanki bir şey tarafından itiliyormuş gibi ilerledi.

 

"Hayır. Hayır, Mingi. Mingi! Bunu yapma! Lütfen?"

 

Ama o merhamet göstermedi. Kız görünmez bir kuvvetle yavaşça halkaya doğru sürükleniyordu.

 

Herkes sessizdi.

 

'Ne yapalım? Ne yapabilirim?' Hiçbirinin aklında bu düşünceler yoktu.

 

Kâbustaymışçasına, boş gözlerle Yoon Girim'in yerde sürüklenişini izliyordular.

 

Önceki gibi sadece bir kişi hareket etmişti. Sınıf başkanı Jung Minji.

 

Jung Minji, Yoon Girim'in omzunu yakaladı.

 

Herkes merak içindeydi.

 

'Onu durdurmaya mı çalışıyorsun? Geçen sefer Gilsoo'da başarısız oldun.'

 

Ancak onu geri çekmeye çalışmıyordu.

 

Jung Minji, Yoon Girim'i omzundan itti ve oradan aldığı kuvvetle ileri doğru fırladı.

 

"Onun yerine ben savaşacağım."

 

Bunu Şeffaf duvara dokunmadan önce söylemişti.

 

Swish!

 

Şeffaf duvar, Yoon Girim'in yerine onun girmesine izin vermişti.

 

O zaman herkes oyunun kurallarından birini hatırladı.

 

{Ringe çıkan ilk kişi rakibini seçebilir. Herhangi biri seçilen kişinin yerine geçmediği sürece, o kişi ringe çıkacaktır.}

 

Jung Minji, ‘yedek’ olarak ringe çıkmıştı.

 

"Euaah."

 

Sürüklenen Yoon Girim yere çöküverdi.

 

Jung Minji hafifçe ringe sıçradı. Kısa sürede, vücudunun durumunu kontrol etti, kollarını salladı ve yumruklarını sıktı.

 

"Eiyahh~ Minji. Benimle dövüşmek mi istiyorsun?"

 

Jung Minji Lee Mingi'ye cevap vermedi. Lee Mingi şüpheli bir şekilde gülümsedi. O (Minji) her zaman böyleydi. Lee Mingi'yi sürekli görmezden gelirdi. Lee Mingi ne zaman Jung Minji'yi görse, ona bir hamam böceğiymiş gibi baktığını hissediyordu.

 

Lee Mingi onun incecik belini süzdü. Artık dışarıdakileri umursamıyordu. Bir kişinin gerçek doğası, gücü ele geçirdiğinde ortaya çıkardı. Lee Mingi sapık bir gülümsemeyle söyledi.

 

"Geldiğin iyi oldu. Hep seni becermek istemiştim... Haydi, canlı bir şov yapalım."

 

Jung Mingi bedenindeki değişiklikleri inceledi; karma sayesinde onun bedeni de kuvvetlenmişti.

 

Gülümseyerek ona baktı.

 

Masum ve sevimli bir gülümsemeyle, üstünkörü bir şekilde söyledi.

 

"Siktir git."

 

***

 

Jung Minji ve Lee Mingi'nin kavgası normaldi.

 

Lee Mingi Yang Gilsoo'yu öldürdükten sonra her yönden güçlenmişti; güç ve hız olarak, Jung Minji’den daha iyiydi. Jung Minji, Lee Mingi tarafından yakalanana kadar sadece savunma yapmıştı.

 

Lee Mingi, Jung Minji'nin onun rakibi olamayacağını anlayınca rahatladı. Yakasından tuttu ve üstünü yırtmaya başladı.

 

"Minji, hadi, elbiselerini çıkaralım."

 

Ancak, bunlar ölmeden önceki son sözleriydi.

 

Çat!

 

Jung Minji, Lee Mingi'nin şakağına bir şey sapladı. Sağ elinde alet kutusundan aldığı bir biz iğnesi vardı.

 

(ÇN: Biz ne diyen olursa aha böyle bir şey https://goo.gl/mdHnbH)

 

(EN: Biz iğnesi (awl), genellikle ayakkabıcıların ayakkabı dikerken kullandıkları bir alet. Örnek; Şekil 1A)

 

Skreek.

 

Jung Minji, sol elini Lee Mingi'nin omzuna bastırdı ve şakağından iğneyi çekip çıkardı. O kadar derine saplanmıştı ki, o çektiğinde metalin kemiğe sürtme sesi çok net bir şekilde duyulabiliyordu.

 

"Huh?"

 

Lee Mingi son nefesini verdikten sonra yana doğru düştü. Kül haline dönüşmeden önce şakaklarında taze kan akıyordu. Bu onun sonuydu.

 

"Huuh..."

 

Jung Minji kısa bir iç çekti. Lee Mingi'nin külleri onun bedenine temas edince ürperdi ve omuzları titredi.

 

Sanki hiçbir şey olmamış gibi, ring temizdi.

 

Öğrenciler bir kez daha şok oldu. Biz iğnesini her zaman alet çantasında görüyorlardı. Eğer onlardan birinin kafasına saplansa ölürlerdi. Bunu bilmeyen kimse yoktu; ancak bunu şahsen gördüklerinde ki şok tamamen farklıydı.

 

Jung Minji ifadesiz bir şekilde ringden çıktı.

 

"Te... Teşekkürler, Minji!"

 

Jung Minji yürümeye devam ederken Yoon Girim ona teşekkür etti.

 

Jung Minji soğuk bir şekilde güldü.

 

"Ne için? Ne için teşekkür ediyorsun? Böyle davranmaya devam edersen, her halükârda öleceksin."

 

Yoon Girim'in omuzları gerildi. Jung Minji öylece onu geçti.

 

Sliide.

 

Sınıf kapısı açıldı. Arkasına bakmadan şöyle dedi:

 

"Seni kurtarmak için gittiğimi mi düşünüyorsun? Durumu hala anlamıyor musun? Öldürebiliyorken öldür. Hata ölenlerde."

 

Sonra koridora çıktı.

 

Rumble!

 

Arkasından onu takip eden öğrenciler kapıya koştu.

 

"Ne? Bu engellenmiş! Açıl."

 

"Kımılda!"

 

Gürültü kopmuştu, ama sınıfın kapısını engelleyen şeffaf bir duvar vardı. Hâlâ ayrılamıyorlardı.

 

"Şapşallar... Fazla gürültü yapmayın."

 

Bu sefer ringe giren kişi 190 boyundaki Kang Minho idi. Choi Junsung'dan sonra dövüşte en yetenekli öğrenci.

 

"Doğru değil mi, Choi Hyuk?"

 

O uzun boylu ezik olarak bilinen Choi Hyuk'u kendine rakip seçmişti.

 

"Kalk ve buraya gel!"

 

Choi Hyuk'un kafası dönerken kütürdedi.

 

Yüzünde tuhaf bir gülümseme vardı.

 

Aklında tek bir düşünce tekrarlanıyordu.

 

'Lee Mingi ve Jung Minji, sanki sıradan bir şeymiş gibi öldürmüşlerdi.'

 

Eğer durum buysa,

 

5 yıl önce ortaokullu birini öldüren o,

 

Yang Gilsoo'yu öldüren Lee Mingi ve...

 

Lee Mingi'yi öldüren Jung Minji.

 

Hepsi birer katildi.

 

"Kek..."

 

Kahkaha attı.

 

'... Ne oluyor be?'

 

Civcivlerin arasından bir canavar doğmuştu.

 

Canavar ne zaman civcive dokunsa, civciv kolayca ufalanırdı.

 

Onların her biri kolayca ufalanacaktı… Annesi öyle söylemişti.

 

Bu zayıflık değildi, kendisi kötü olduğu içindi.

 

Bu yüzden canavar dişlerini çekmiş, kollarını sırtından bağlamış ve civcivlerin arasında yaşamaya başlamıştı.

 

Yerlerini bilmeyen civcivler, onu ısrarla gagalıyor ve üzerinde yürüyorlardı...

 

Ama bir civciv onu çağırmıştı. Onun zayıf olduğunu ve onu öldüreceğini söylüyordu.

 

'Sen? Beni öldürmek?'

 

"Hahahahaha."

 

Choi Hyuk güldü. Tazelenmiş gibi hissetti. Onu sıkıca saran zincirler bir bir kopuyordu. Kang Minho onu öldürmeye çalışıyor; zayıf olduğu için onu öldürebileceğini düşünüyordu.

 

'Sen gerçekten benden güçlü müsün?'

 

Ne olursa olsun, kaybetmeyeceğini hissediyordu.

 

Mantıklı olarak onaylamadı. En son 6. sınıfta iken dövüşmüştü; geçmişte kalmıştı. Tüm bunlar bir illüzyon olabilirdi. Ancak…

 

'Sadece bizzat onaylamam gerekiyor.'

 

Ve...

 

'Zayıflar ölecek.'

 

Muhtemelen pişman olmayacaktı.

 

Choi Hyuk, kendi iradesiyle ringe doğru yürüdü.

 

Choi Hyuk ringe çıktığında, hafifçe kolları ve bacakları titriyordu. Kang Minho bunu gördüğünde güldü.

 

"Bu piç korkuyor... Kendine güvenerek dövüş. Benimle aynı kilo grubundaki sınıftaki tek kişisin."

 

"Haha. Tamam."

 

Choi Hyuk beceriksizce gülmeye devam etti. Kolları ve bacakları aşırı heyecandan titriyordu.

 

Herhangi bir korku ya da endişe hissetmiyordu.

 

Choi Hyuk mutluluktan titriyordu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr