Bölüm 38: Tüketim Malzemesi (1)

avatar
4308 3

Sovereign of Judgment - Bölüm 38: Tüketim Malzemesi (1)


 

Çevirmen: SaintReaper Düzenleyen: Kharsmi

 

[İntikam puanları baz alınarak uygun görev aranılıyor…][Görev araması tamamlandı.Görev başladı.]

 

Bu mesajlar öğle yemeği sırasında alınmıştı. Choi Hyuk içi dışına çıkıyormuş gibi hissederken bir kez daha rahatsız olmuştu.

 

‘Bu boyutsal ışınlanma.’

 

Etrafına bakınca, takipçilerinin de aynı durumda olduğunu gördü.

 

‘’Bleagh!’’

 

Lee Jinhee bir inilti çıkardı.

 

Kadının vücudu sanki şeffafmış gibi garip bir biçimde bükülmüş ve gerilmişti.Beak Seoin ve Chu Youngjin için de aynıydı. Hatta şimdi, vücutları zemine düşen bardak gibi parçalara ayrılmaya bile başlamıştı.

 

Bu sıradan insanlar için korkunç bir sahneydi fakat hayatta kalanlar için meydana gelen bu korkunç sahneye hiç ,bir şey yapamamak çok can sıkıcıydı.

 

‘’Buna dayan. Daha sonra buluşalım.’’

 

Önceden bunu deneyimleyen Choi Hyuk konuşurken biraz daha rahattı. Yakında görüşü karardı. Mide bulantısı nedeniyle ışınlanırken yalnızca bunları söyleyebilmişti.

 

Sonra bir anda vücudu yukarıya, havaya fırlatılmış gibi hissetti.

 

Yavaşça, görüşü normale döndü. Aşırı mide bulantısı ve acıdan harap olmuş bedeni normale dönüyordu.

 

‘Hayır…gerçekten dönüyor muyum?’

 

Gözlerinde beş küçük ve büyük ay geçti. Sonra kara, deniz, gökyüzü ve tekrar deniz.

 

Bedeni gökyüzünde dönüyordu.

 

‘Euchacha’

 

Kollarını ve bacaklarını gerdi. Atmosfer dünyadakinden daha yoğundu. Vücudunu dengelemek için hava direncini kullandı bir balona sarılmış gibi hissettirmişti.

 

‘’Bleargh!’’

Etrafında dönünce, Baek Seoin’in havada dönerken kustuğunu gördü.

 

‘’Ah! Lanet olsun, Baek Hyung! Çok iğrenç! Eueck…!’’

 

Duyularını geri kazanan Lee Jinhee, Baek Seoin’in vücudunu yakalarken homurdandı. Bu onun dengesini kazanmasını sağlamıştı. Ancak Baek Seoin’in havada dönerken kustuğunu görünce öğürmeye başladı.

 

‘’Hooo…Huuu…’’

 

Diğer taraftan, Chu Yougnjin zar zor dengesini kazanmış ve solgun bir Yüzle derin bir nefes almıştı. Kusmamaya çalışan güçlü iradesi hissedilebiliyordu.

 

Onların çabalayan ifadelerine bakarken, Choi Hyuk yaramazlaştı .Bu yüzden daha bile içten kükredi.

 

‘’Serbest düşüş ~!”

 

Onun neşeli uyarısıyla, sonradan durumu anlayan takipçileri şaşkınlıklarını dile getirdi.

 

‘’Ne?’’

 

‘’Eu…Ha…?’’

 

‘’Urk!’’

 

Havaya yükselen bedenleri bir noktada momentumlarını kaybetti ve düşmeye başladı. Uzaktaki zemine doğru.

 

‘’Uaacck!’’

 

Çığlık atan Baek Seoin idi. Mücadeleci hareketleri dengesini kaybetmesine neden olmuştu Lee Jinhee’nin yardımı ile zar zor kazandı.

 

‘’Yapma! Bacaklarını ve kollarını aç ve dengeni yeniden kazan!’’

 

Lee Jinhee Baek Seoin’in sırtını tokatladı ve dengesini geri kazanmasına yardım etti. Chu Youngjin bir şekilde dengesini geri kazanırken sert duruşu ve solgun yüzü ile korudu.

 

Hava direncinin dünyadan daha güçlü olması nedeniyle, düşüş hızları daha yavaştı fakat hala hızlılardı.

 

‘’Kuaaahhh!’’

 

‘’Bleargh!’’

 

Serbest düşen sadece onlar değildi. İnsan olması gereken garip figürler çığlık atarak aşağı doğru düşüyordu. İnsana benziyorlardı fakat yakından bakınca haddinden fazla saça sahip yabancı varlıklardı. Ten renkleri farklı olan ve hatta alınlarında antenler olanlar bile vardı. Alışık olunmayan bir tarzda giyinmiş ve sılahlanmışlardı.

 

‘Uzaylılar.’

 

Nasıl göründüklerinin önemi yoktu, aklına tek bir tanım gelmişti.

 

‘Her neyse…’

 

Bu ilginçti fakat sorun değildi. Choi Hyuk ciddi gözlerle yaklaşan zemini inceledi. Şiddetli rüzgar sürekli gözlerine ve nefesine nüfuz ediyordu. Soğuk bir rüzgardı. Karması vücudunu iyice güçlendirmeseydi hipotermi ya da boğulmaktan ölebilirdi.

 

‘Şu anlık, 2 yıldız olan ben de dahil herkes dayanıyor. Kendimi bilmiyorum fakat diğerlerinin çarpmaya dayanması zor olacak…’

 

İlk başta, altlarında pasifik okyanusu gibi geniş bir okyanus olduğunu düşünüyordu. Bu onların sağ kalabileceklerini düşünmesinin nedeniydi fakat daha da yaklaştıkça, altındaki batmış taşları gördü. Umduğu kadar derin olmayabilirdi. Su derin olmazsa takipçilerinin düşüş etkisini azaltması zor olurdu.

 

Hemen sonra, görev bildirisi ortaya çıktı.

 

[100 canavar yerlilerin genlerini emdi ve yüksek seviyeli canavar haline evrildiler. Esas karmaları genetik bilgiler ile kaynaşmadan önce canavarları halledin. Gecikmeli hükümdarlar dönüş kodunu teslim aldı. hedefleri ile ilgilenenler dönüş kodunu aktive edebilir.]

 

Bildiri ile aynı anda ufukta sarı bir ok ortaya çıktı. Sanki hedefinin yerini belirtiyordu.

 

‘Canavarlar…’

 

Yalnızca o zaman Choi Hyuk kayaların kimliğini çözmüştü.

 

Krakrakrakra!!

 

Gökyüzünden meteoritler gibi düşen dünyalılar ve uzaylılar oldukça kargaşa yarattı. Sesden dolayı tedirgin olan, kaya gibi kıvrılmış ‘canavarlar’ yılan benzeri uzun kafalarını kaldırdılar. Canavarlar oldukça uzundu. Boyutları yaklaşık 3 katlı bir bina kadardı.

 

Bang!

 

Crash!

 

Choi Hyuk’un grubundan önce inen bazıları vardı. Darbe etkisi hiç azalmadan yere çarptılar. Bu darbe ile su yukarı sıçradı; altındaki kayalıklar da parçalanmış ve dışarı sıçramıştı.

 

Birkaçı topallayarak kalktı ama onlardan zayıf olan çoğunluk çakılmıştı. Yere çarpınca sekmemişlerdi bile. Farklı renkte kanlar sıçramış ve okyanusu boyamıştı.

 

‘Beklendiği gibi, su sığ…!’

 

Choi Hyuk refleksle neredeyse kükrüyordu.

 

‘’Hedef canavarların kafası! Onları üzerine ya da kafasını vurmanız önemli değil! Sadece etkiyi azaltmak için ne gerekiyorsa yapın!’’

 

Boynunu bükerek ilk etkiyi azaltmak direk sığ suya çarpmaktan daha iyiydi.

 

Emirlerini söylemesi ile aynı anda çarpışma başladı.

 

Güm, güm, güm, güm!!

 

Bombalama gibiydi. İnsanlar ve uzaylılar yukarıdan  yere çarpıyordu. Canavar kafaları çarpışmadan etkilendi. Kan ve su yukarıya doğru fışkırıyordu.

 

‘’Keaaahh!’’

 

Baek Seoin kalkanını kullandı ve bir canavarın kafasına çarptı. Baek Seoin’in kalkanı paramparça olurken canavar sendeledi ve  kırılmış bir boynu ile yere düştü. Baek Seoin o uzun boyundan sıçradı, havada takla atıp ve okyanusa indi.

 

Chu Youngjin kırmızı kılıcını kılıfına soktu ve yerine yumruklarını salladı. Kılıcının kırılmasından endişeliydi.

 

Craack!

 

Chu Youngjin canavarın boynundan kayarak inerken bir şeyin kırılma sesi çınladı ve okyanusa çarptı.

 

Düzgünce inen sadece Choi Hyuk ve Lee Jinheeydi.

 

Lee Jinhee iki bacağını gerdi ve tam olarak canavarın kafasına indi. Canavarın başı bambu filizi gibi eğilmişti. Lee Jinhee bir kedi gibi indiği an eğilmiş ve canavarın kafasına bir gladius saplamıştı.

 

‘’Uagyagyak!’’

 

Bükülen kafayı tekmeledi ve zıpladı. Havada yedi zarif takla attı. Splash! Lee Jinhee okyanusa çarpmamıştı ama üzerine indi. Su yalnızca dizleri yüksekliğindeydi.

 

Kesiş!

 

Choi Hyuk basitce bir canavarın boynunu kesti. Sonra karmayı ayaklarının altında serbest bıraktı. Önce karma zemine indi. Whoosh! Bir hava yastığı gibi Choi Hyuk’u desteklerken hızı çabucak azaldı ve hafifçe indi.

 

‘’Keeeehhh!’’

 

‘’Kiiiii!’’

 

Bir savaşı alanında gibiydi. Sayısız dünyalı ve uzaylı gökyüzünden düştü. Onların çığlıkları, zemindeki canavarların çığlıkları ve patlama sesleri sağır olmak için yeterliydi.

 

Takipçileri Choi Hyuk merkezde olmak üzere toplanmıştı. Baek Seoin ve Chu Youngjin’in her iki kolu da krılmış ve harap olmuştu fakat iyileşme iksiri içtikten sonra iyileşiyorlardı. Sanki bir balon hava ile dolduruluyormuş gibi kolları çabucak orijinal haline döndü.

 

Yağmur gökyüzünden düşüyordu.

 

‘’Siktir… Ordudan ayrıldıktan sonra gökyüzünden düşmek… bir paraşüt olmadan… siktir…’’

 

Baek Seoin bir zamanlar paraşüt antremanına katılmayı reddeden bir özel harp birliği askeriydi. Hatta aşırı yükseklik korkusu olduğunu söylemek için çok uzaklara gitmişti. Yine de hıçkırarak şikayet ederken bile iniş sırasında parçalanan kalkanının yerine yenisini çıkarmıştı.

 

Dududu.

 

4 metre uzunluğunda ve 7 metre büyüklüğünde canavarlar sudan ileriye saldırdılar. Akrep ve kerevite benzer dış iskeleti ile bir çitanın hızı kombine edilmişti. Uzuvları bıçak gibiydi bu yüzden diz seviyesinde suda koşmaları engellenmiyordu.

 

“#$%&!!”

 

Uzaylılar kaçmadan önce anlaşılmayan bir dilde bağırarak küfrettiler. Yeşil uzaylılar, alt bedenlerini kurbağalar gibi hızla suya batırdılar.

 

Lee Jinhee gergin bir sesle sordu.

 

‘’Lider, biz ne yapacağız?’’

 

Sadece düşmanlarının görümüşleri vasıtasıyla bir ya da iki tane olmadıklarını söyleyebilirdi. Ve hızlarına bakılırsa, en az [Hayatta kal ve kaç] oyunundaki yarı patronlar kadar yetenekliydiler.

 

Ancak Choi Hyuk sakindi.

 

‘’Biz ne yapacağız da ne demek? Onlara doğru git. Yerlerini ok bize gösteriyor.’’

 

[Hedeflerinin işini bitirenler geri dönüş kodunu aktive edebilirler.} Diye bildiri almışlardı. Şimdiye kadarki deneyimlerinden, kurallar kesindi. Gizli kural olmadıkça, onları takip etmek zorundaydın.

 

Bu sefer kural basitti. Eğer hedefinle ilgilenemezsen, muhtemelen geri dönme şansın olmadan sonsuza kadar bu uzaylı dünyada sıkışıp kalırdın.

 

Choi Hyuk avcı bıçağını kaldırdı.

 

Swish.

 

Karma 5 metrelik bir bıçak haline uzadı. Bang! Choi Hyuk hızlıca ileri atıldı arkasında bir yanılsama bırakmıştı. Bir çatırtıyla sol ayağını toprağa vurdu. Su zemin görülebilecek kadar sıçramıştı. Alt vücudundaki enerji, belinde bir dönme kuvvetine dönüştü ve doğal olarak omuzları vasıtasıyla kollarına ulaştığı gibi geniş bir yay gibi savurdu avcı bıçağını.

 

Yağan yağmur bir perde gibi ayrılmıştı.

 

Kririk!

 

Karma bıçağı dış iskeletle çarpıştı ve iki canavarın kafasını kesti. Ancak, Choi Hyuk iki nedenden dolayı kaşlarını çattı.

 

‘Zor…’

 

Yıkım ejderi kadar zor değildi fakat hâlâ daha önce karşılaştığı yarı patronlardan daha zordu. Ve hemen hemen hepsi,

 

‘Onu atlattın mı?’

 

Bir canavar zıpladı ve saldırıyı atlattı. Daha önce bunu hiç deneyimlememişti. Canavar hızlı zıplamasıyla, keskin bacaklarını kullanarak Choi Hyuk’a atıldı.

 

‘’Urk!’’

 

Orjinalde başka bir tanesine geçmeyi planlayan Choi Hyuk, biraz geç tepki verdi.

 

‘’Wow-Lider bile hata yapar!’’

 

Kirararak!

 

Baek Seoin bir şekilde Choi Hyuk ve canavarın arasına geçti ve mucizevi bir şekilde kalkanını yerleştirdi.

 

Tadak!

 

Kkigirk!

 

Hemen sonra, Lee Jinhee canavarın ensesine çıktı ve gladiusunu sapladı. Ancak, bu sadece derin bir çizik bırakmıştı. Dış iskelet çok sertti. Hız istatistiği 48(??)  ve güç istatistiği 0(??) olan Lee Jinhee basit bir saplamayla onu parçalayamazdı.

 

‘’Neden bu kadar sert!’’

 

‘’Hareket et!’’

 

Yerine Chu Youngjin ileri atıldı. Gözlerinden nasıl kırmızı ışıklar saçıldığına bakılırsa, kişisel özelliği vahşi savaşçıyı (Berserker) zaten aktive etmişti. Katlanan hızı ve gücü 2 yıldızın limitine yaklaşmıştı.

 

Crash!

 

Chu Youngjin’in kırmızı kılıcı canavarı kesmemiş parçalamıştı. Yağmur ve su saldırısını takip etmiş ve kasırga gibi yükselmişti.

 

Choi Hyuk gülümsedi. ’Hey,çok iyi dövüşüyorlar?’ Duruşunu düzeltti hafifçe eğildi ve ileri zıpladı. Swish! Bu sefer kar bıçağını geniş çapta savurmuyordu. Sadece bileğini hareket ettirmesiyle, 5 metre uzunluğunda bıçakla oldukça büyük bir alanı kesebiliyordu.

 

Bu hızlı canavarların her biri zıplıyor ve her şekilde saldırılarını atlatıyordu fakat her seferinde en azından bir bacak indirebiliyordu.

 

Choi Hyuk onları geçmeye başladı.

 

‘’Geride kalmayın! Tam hızda saldırıyoruz!’’

 

"Evet~evet~tehlikeye düşerseniz, ben yardım edeceğim.’’

 

Baek Seoin alay edercesine söyledi.

 

‘’Senin yardımın olmadan iyiyim.’’

 

Choi Hyuk somurtarak konuştu.

 

‘’Evet ~Evet~Tabii ki öylesin."

 

Choi Hyuk sadece ağzını kapamaya karar verdi.

 

‘’Euahh! Ben birini alabilrim! Hızlanan bıçak!"

 

Crash!

 

Bir canavarı öldürememek gururuna zarar vermiş gibi Lee Jinhee bir canavarın alnını yetenek kullanarak parçaladı. Lee Jinhee hız istatistiğini tekrar ve tekrar yükseltmişti ve böylece gücü de artmıştı. Bir patlamayla, kadın bir canavarın vücudunu baştan sona parçalamıştı.

 

‘’Yorulacaksın. Baştan çok zorlama.’’

 

Chu Younjin kibar konuşmasıyla onu eleştirdi.

 

‘’Kes şunu! Neden sen yapmıyorsun!’’

 

Lee Jinhee’nin rekabetçi ruhu Chu Youngjin’i rakip olarak gördüğü için yükseldi. Kadın beklenmedik bir şekilde Chu Youngjin'den bir yaş büyüktü.

 

İleri geri gitseler bile, Choi Hyuk’un grubu canavarları hızla kesti. Her bir canavarı öldürmemişlerdi. Önemli olan hedefleriydi. Ancak, canavarlar bile Choi Hyuk’un grubu onları geçerken peşlerinden koşma zahmetine girmemişlerdi. Sayısız canavar ve bir şekilde gökyüzünden inen uzaylı ve insan vardı.

 

Burası canavarların üssüydü. Kaplanın iniydi.

 

Her şekilde, gökyüzünde düşen uzaylıların ve canavarların hepsi canavarlara karşı savaşıyordu. Hayatta kal ve ele geçir.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr