Çevirmen: Makankosappo Düzenleme:Bluishgray

Gri cübbeli yaşlı, Patrik Liu’nun ayrılışını izlerken gülümseyerek “Yaşlı Fang, Qin ailesinin ikinci genç efendisi geri döndüğü an böylesine bir güç gösterisi yaptı. Hatta o yaşlı şeytan Chu Yong’u bile öldürdü. Etkileyici.”

“Sonuçta o kuzey sınırlarında hizmet etmiş ölümsüz bir yetişimci.” Mavi cübbeli adam, Yaşlı Fang ciddi bir duruşla devam etti, “İmparatorluk Hükümeti tarafından teslim edilen dosyalar belirtiyor ki Qin Yun 261 şeytanı katletti. Kaynak alemindeki 3 güçlü şeytanı bile öldürdü!”

Gri cübbeli adam kıkırdayarak, “Böylesi bir başarı için diğer yetişimcilerle iş birliği yapmış olmalı değil mi? Sonuçta ölümsüzlüğün kapılarını birkaç yıl önce çaldı. Muhtemelen Kaynak alemindeki bir şeytana bire birde rakip olamaz.” dedi.

Ama Komutan Fang , “Kuzey sınırlarında bulundum. Orası şeytan belasının durdurulduğu, insanlarla şeytanlar arasında en korkunç çatışmaların yaşandığı yer. Yetişimciler öyle felaketle dolu topraklarda nadiren uzun yaşarlar. Ama o 3 yıl hayatta kaldı ve çok sayıda şeytan katletti. Dürüst olmak gerekirse, onunla bire bir savaşta kazanacağıma güvenmiyorum.” diye belirtti.

“Ne?!” ,  gri cübbeli yaşlı afalladı, “Yaşlı Fang, sen Sahte Kaynak Çekirdeği Alemindesin.”

“Ne olmuş yani?” , Komutan Fang başını salladı. “Yetişimciler için Dharmic yöntemler son derece önemlidir. Örneğin Daoist ve Budist kutsal toprakları ele alırsak, oralardaki miraslar yetişim konusunda zirvededir. Ordaki genç nesillerden birkaçı, Qi Saflaştırmanın onuncu veya on birinci seviyesinde olmalarına rağmen, biz küçük mezheplerdeki büyükleri kolayca ezebilirler.”

“En üst seviye miras, son derece güçlü bir temel için şarttır! Ölümsüzlük kapılarını açmak olağanüstü zordur ama bir kere açılınca, yoğunlaştırılan Öz Cevheri inanılmaz saf olur. Benim gibi küçük mezheplerden olan Sahte Kaynak Çekirdeği Alemindeki insanlar içinse,  benim gücüm, büyük ihtimalle Daoist ve Budist kutsal topraklarında yaşayan, Qi Saflaştırma Aleminin onuncu veya on birinci seviyesindeki genç nesillerinki kadar saflığa sahiptir. “

Gri cübbeli yaşlı başıyla onayladı. ”Onu biliyorum. Daoist ve Budist kutsal topraklarının öğrencileri doğal olarak etkileyici. Ancak, Qin malikanesinin ikinci genç efendisi o kadar güçlü mü?”

“13 yaşında Qi Saflaştırmanın dokuzuncu seviyesine ulaştı ama çevredeki mezheplere katılmak yerine dünyayı dolaşmak için evini terketti. Açıkça, büyük tutkuları olan birisi.” Komutan Fang devam etti, “3 yıl boyunca kuzey sınırlarında kalabildiğine göre büyük ihtimalle Qin Yun, Daoizmin üç kutsal toprağından değilse bile en güçlü mezheplerden birine mensuptur. Ayrıca, tecrübe eksikliği olan bir acemi de değil. O, kan denizinden kendisine bir yol oluştumuş, doğrulanan 200’den fazla şeytanı öldürmüş birisi. Ve bunları, kuzey sınırındaki savaş meydanlarında yaptı.”

Komutan Fang iç çekerek, “Onunla karşıya gelen her kim olursa olsun, korku içinde titremekten kendini alamaz.” dedi.

Gri cübbeli yaşlı yavaşça başını salladı ve gülümsedi. “Öyleyse onun yardımını isteyeceğim. Benim o yeğenim(kız) ve Qin ailesinin ikinci genç efendisiyle başarı şansı daha yüksek olacaktır.”

“Kontluk Valisi, hatırlatmalıyım ki ister Daoizmin kutsal toprakları olsun ister diğer en güçlü mezhepler olsun, öğrencilerine çok fazla değer verirler. Üst seviye miraslar ölümsüzlüğün kapılarını açmayı oldukça zorlaştırdığından, mezheplerdeki usta ve büyüklerden çok fazla yardım alması gereken halefleri yetiştirmek mezhepler için kolay değildir. Ek olarak, yetişimcinin 20 yaşından önce ölümsüzlüğün kapılarını açabilmesi için yetenekli ve cesur olması gereklidir. Bu yüzden, her öğrenci onlar için hazine gibidir. Onlardan bir genç zorbalığa uğradığında belki orda bir yaşlı ortaya çıkabilir.”

“Onun yardımını isteyeceğim ve onunla düşman olmayacağım.” dedi gri cübbeli yaşlı gülümseyerek.

…

Qin Malikanesi

Bir bahar günüydü. Güneş miktarı muhteşemdi.

Qin Yun sandalyede uzanmış, rahatça güneşleniyordu. Güneş ışınları vücudunda yayılırken ılık ve konforlu hissettiriyordu.

“İkinci genç efendi, ikinci genç efendi. Bir hizmetçi haber vermek için geldi.” "Malikanenin dışında efendisi Yu Bai’den mektup getirdiğini söyleyen birisi var.”

“Yu Bai ? Jiangnan’daki dört büyük alimden biri olan Yu Bai mi?”. Qin Yun’un kalbi kıpırdadı. “İçeri al.”

Kısa süre sonra

“Efendim Yu Bai bu davetiye mektubunu Genç Efendi Qin’e iletmemi istedi.” Genç adam konuşurken nazikçe mektubu çıkarttı ve teslim etti. Malikaneden bir hizmetçi mektubu alıp Qin Yun’a verdi.

“İkinci Genç Efendi”

Qin Yun mektubu alıp göz gezdirdi.

“Mükemmel bir kaligrafi” dedi överek.

Mektubu açıp okuduktan sonra “Bulut Restoranı? Efendine zamanında orda olacağımı söyle.”

…

Bulut Restoranı, Ulu Hakimiyet Kontluğundaki en ünlü restoranlardan biriydi. Alışılmadık şekilde sekiz kattan oluşuyordu.

Birçok ziyaretçi sadece zirvesine çıkıp manzarayı seyretmek için gelirdi!! Bulut Restoranı müşterileri genelde altıncı kata kadar alırdı. Yedinci kat 6 özel odaya ayrılmıştı. Her biri oldukça lüks olsa da bu odalarda güzel bir yemek için biraz para harcamak gerekiyordu. Ancak sekizinci kat, katın tamamını kapsayan tek bir odadan oluşuyordu. Orada oturanlar pencerelerden bütün Ulu Hakimiyet şehrini izleyebilirdi. Sadece bir yemek düzinelerce gümüş taele mal olurdu.

Bugün, Jiangnandaki  dört büyük alimden biri, Yu Bai erkenden gelmişti. Gerginliği yüzünden okunuyordu.

“Efendim, ölümsüz yetişimci burada.” Bir muhafız aceleyle haber verdi.

“Nerde?” Yu Bai çevreyi inceledi.

“Orda” Muhafız parmağıyla uzaklarda bir yeri işaret etti.

Yu Bai oraya baktı ve hiç acele etmeden at üzerinde yaklaşan genç ve şık bir soylu gördü. Yol boyunca yere sarkan söğütler onu saklıyordu bu yüzden uzaktan bakan biri onu tanımakta zorlanabilirdi.

“Bu kadar uzak mesafeden net bir şekilde görebiliyor musun?” Yu Bai muhafıza sordu.

“Qi Saflaştırmada sekizinci seviyedeyim. Doğal olarak çoğu insandan daha iyi görebiliyorum.” dedi muhafız böbürlenerek.

Qin Yun binaya ulaşmadan önce Yu Bai bir demlik çay bitirdi. Qin Yun’un gelişinin uzun sürmesinin iki nedeni vardı. Birincisi Ulu Hakimiyet Şehri çok büyüktü. Şehirde yüz binlerce insan yaşıyordu ve Qin Malikanesi Bulut Restoranı’ndan oldukça uzaktaydı. İkinci sebepse, Qun Yin’in sürdüğü at gerçekten çok yavaştı.

Kısa süre sonra Qin Yun sekizinci kata ulaştı.

“Genç Efendi Qin” Yu Bai ellerini birleştirip eğilerek Qin Yun’u selamladı. Uzun süredir odanın dışında bekliyordu.

Qin Yun gülümseyerek “Büyük alim Yu Bai. Ulu Hakimiyet’in Mart ayındaki manzarası dünyaca ünlüdür. Ulu Hakimiyette olduğunuza göre daha fazla seyahat etmelisiniz. Biraz önce, buraya at sürerken yolum rüzgarla dalgalanan kavak ve söğütlerle doluydu. Bir sanat eserini andırıyordu. Ulu Hakimiyet Kontluğu’ndan olmama rağmen yıllar boyunca en çok sevdiğim şey Mart ayındaki Ulu Hakimiyet olmuştur.”

Qin Yun konuşurken ikili özel odaya girdi ve yerlerine oturdu.

“Ulu Hakimiyete geldiğimde manzarasını çok güzel buldum. İnsanları da güzel.” dedi Yu Bai gülümseyerek. “Bugün Bulut Restoranı’nın eline 20-pound ağırlığında ‘Gümüş Lanyang Bıyıklı Balığı’ geçmiş. Bu sabah Lanyang Nehri’nde yakalanmış. Bu uzun zamandır görülmeyen, nadir bulunan bir ikram.”

“20-pound? ‘Gümüş Lanyang Bıyıklı Balığı’ sadece bizim Lanyang Nehrimizde bulunur. Yıllardır uzaklarda olduğum için yiyememiştim. Ama 20- pound ağılığındaki ‘Gümüş Lanyang Bıyıklı Balığı’ nı da hiç yememiştim. Yediklerimin en büyüğü 12-pound ağırlığındaydı.” dedi Qin Yun. “Sanırım bu ikramı kabul ediyorum.”

Farklı lezzetler birbiri ardına servis edildi.

Qin Yun’un ağzı hiç boş kalmadı. Öyle ki servis edilen yemekler iki kişi için çok fazlaydı ama Qin Yun masanın yarısından fazlasını rahatça yedi hem de karnında dikkate değer bir şişlik bile olmadan.

“Evet, fena değil.” Ağız dolusu şarap içtikten sonra Qin Yun, Yu Bai’ye bakarak gülümsedi. “Karnımı doyurdum artık müsaade isteyeyim.”

Ç/N:OHA

D/N: Sadece yemek yemeye gelmiş. :D

Ardından ayağa kalktı.

“Kardeş Qin, bekle lütfen!”

Qin Yun tekrar oturdu. “Büyük Alim Yun Bai, sanırım davetinizin altında yatan bir sebep var.”

“Bir ricam var.” dedi Yun Bai.

“Lütfen söyleyin.”

Yun Bai iç çekerek konuşmaya başladı. “40 yıl boyunca gençliğimin geçip gitmesine izin verdim ve pervasızca yaşadım. Ancak son zamanlarda bazı dostlarım yaşlılıktan veya hastalıktan öldüler. O zaman fark ettim ki ölümden çok da uzak değilim.”

Qun Yin, Yun Bai’nin konuşmasını dinledi. Çoğu insanın canlılığı 40’lı yaşlarından itibaren azalır. Ayrıca, ciddi bir hastalıktan hayatlarını kaybetmeleri de olağandır. 50 60 yıl yaşamak kabul edilebilirken 70 yıl civarlarındakilere yaşı ilerlemiş gözüyle bakılırdı.

“Üç çocuğum var. Kızım çoktan evlenip yuvadan uçtu. İki oğlumdan büyük olanı çalışıyor ve güçlükle bir kontluk alimi olabildi. Hayatı boyunca elde edebileceği başka şey yok. Küçük oğlum şu anda 9 yaşında. Qi Saflaştırmada dördüncü seviyede. Korkarım ki ölümümden sonra oğullarım aile mülkünü koruyamayacaklar. Büyük oğlum için umut yok ama küçük oğlumu bir yetiştirme mezhebine göndermeyi ümit ediyorum. Ölümsüzlük kapılarını açamasa bile, Qi Saflaştırmanın sekizinci veya dokuzuncu seviyesinin gücüyle aile mülkünü koruyabilecek durumda olacaktır. Ancak, mezheplere girmek oldukça zor.”

Yu Bai Qin Yun’a baktı ve devam etti. “Kardeş Qin, sen bir yetiştiricisin ve diğer yetiştiricileri tanıyor olmalısın. Acaba küçük oğlumun bir mezhebe katılmasına yardım edebilir misin?”

Qin Yun küçümseyerek güldü. “Sayısız ölümlü ölümsüzlüğü arıyor. Bir mezhebe girmek nasıl kolay olabilir? İkinci veya üçüncü sınıf mezheplerdeki kişi sayısı iki bilemedin üçtür. Sekiz üyeli bir mezhep gelişmiş sayılır. Neden biliyor musun? Çünkü biz yetişimciler olarak dizginsiz uzun ömrün yolunu ararız. Öğrencilerimizin uzun ömrünün yolunu aramayız. Dünyevi meselelerle uğraşmak zaten yeterince rahatsız edici. Bazıları dünyayı görmezden gelip, sessiz ve ücra yerlerde yetişim yaparlar. Onlardan kaç tanesi öğrenci almaya gönüllü olur? Bir öğrenciyi yetiştirmek için ne kadar uğraş verilmesi gerektiğini biliyor musun? Öğrenci eğitmenin birinin kendi gelişimini ne kadar geciktirebileceğini tahmin edebiliyor musun?”

“Ayrıca yetişimde Dharmic yöntemler, para, arkadaşlık ve toprak önemlidir. Para için konuşmak gerekirse yetişimcilerin harcamaları altın ve gümüşten birer dağ gibidir. Bir mezhep nasıl fazla öğrenci yetiştirebilir. Bize en yakın olan Ailevi Dağ Mezhebi’nin mezhep ustası da dahil üç üyesi var.”

Yetişimciler emek vermek istemiyorlardı çünkü onca emekten sonra bile öğrencilerinin ölümsüzlük kapılarını açamama ihtimalleri vardı. Ek olarak, devasa miktarda zenginlik gerekiyordu.

“Eğer oğlunun bir mezhebe katılmasını istiyorsan bunun iki yolu var.” dedi Qin Yun. “Birincisi, oğlun son derece yetenekli olmalı. Örneğin 12 13 yaşlarında Qi Saflaştırmada dokuzuncu aşamaya gelmiş olması gerekir. İkincisi, yüz bin gümüş taelin olursa bir mezhep oğlunu almayı düşünebilir.”

Yu Bai çaresizce “Ailem herhangi bir iş yürütmüyor. Sadece benim edebi yeteneğim sayesinde para kazanıyor. Sahip olduğum her şeyi satsam bile sadece 20-30 bin gümüş tael eder.”

Qİn Yun başını salladı.

Yu Bai dünyaca tanınan bir alim olmasına rağmen kazandığı para çok değildi. Ünlü fahişeler ona para vermeye istekli olabilirlerdi ama ne kadar vereceklerdi ki ? 300-500 gümüş tael karşılığında Yu Bai onlara şiir yazabilirdi ama çok fazla yazarsa şiirlerinin fiyatı düşerdi.

Şu ana kadar 20-30 bin tael biriktirmesi bile etkileyici bir şeydi. Sonuçta Jiangnan’ın 4 büyük aliminden biri olan Büyük Alim Zhou, ünlü fahişeler üzerinden hayatını sürdürebilecek noktaya kadar gelmişti.

“20-30 bin tael biriktirmiş olmak fena değil ama ölümsüzlüğü aramak için … Unut gitsin”

“Kardeş Qin , lütfen yardım et. Ne istiyorsan söyle. Elimden geleni yaparım. “ dedi Yu Bai kaygıyla.

“Her şeyin karşılığı vardır. Madem yardımımı istiyorsun, sen benim için ne yapabilirsin?”