76.Bölüm - Boris'in İzinden

avatar
418 1

Sahte Adam - 76.Bölüm - Boris'in İzinden



Mirko mallar için görüşmeye gitmişti.


Ben ise boş vaktimi Boris ve Branka'yla değerlendirdim. Boris'in güçlü ve akıllı bir çocuk olacağına inanıyorum. O potansiyele sahip. Fakat Branka... düzelecek gibi değil. Akıl sağlığı günden güne kötüye gidiyor.


Sigara yakıp ağzıma koydum.


Aylin çat kapı ofisime daldı ve elinde tuttuğu telefonla yanıma geldi. ''Güvenli hat. Danlyko arıyor. Şu yaşlı moruk.''


Telefonu Aylin'in elinden aldım. ''Evet.''


''Evlat,'' dedi kaba, hırıltılı ses. ''Ante dövüşü kabul etti.''


''Nerede ve ne zaman?''


Danlyko'nun muhtemelen purosundan duman çekişinin sesini işittim. Sonra hastalıklı bir şekilde öksürük krizine tutuldu. ''Sakin, evlat,'' dedi kesik kesik öksürürken. ''Bu dövüşün sonuçları olacak. Kazanan pek çok şey kazanacak, kaybeden ise pek çok şey yitirecek.''


Sanırım bu pek sürpriz olmadı. 


''Devam et,'' dedim, sigaramdan bir duman çekerek.


''Ante kazanırsa, Boris ile Branka'nın canını alacak.'' Danlyko bir tepki vermemi beklercesine bir süre sessiz kaldı. ''Sen kazanırsan, Ante ve iki kardeşinden birinin canını alacaksın.''


Kafamı yukarı kaldırıp Aylin'e baktım.


Aylin ciddi gözlerle bakarken başını iki yana salladı.


Kabul edemezdim. Hayatımın bahsiydi.


''Kabul.'' Söyleyeceklerim bitmemişti. ''Bir soru sormama izin ver, ihtiyar.'' 


Aylin öfkeli gözlerle suratıma bakarak homurdandı ve kapıyı sertçe çarpıp çıktı. 


''Bu dövüşü sen mi ayarlayacaksın?''


''Evet,'' dedi Danlyko telefonun öbür ucundan. ''Matea ile Drazan, masa kadar yaşlı olduğumdan dolayı buna müsaade etti.''


''Ante fazlası için seninle anlaşma yapmaya çalıştı mı?''


Sessizlik.


Danlyko'nun purosundan yahut sigarasından duman alıp üflediğini işittim.


Sigaramdan bir duman aldım. ''Ne cevap verdin?''


''Kabul etmedim.''


''Nasıl inanabilirim?''


Danlyko iç geçirdi. ''Ömrüm sayılı, evlat. Akciğer kanseriyim. Vaktinde onuruma ters düşen anlaşmalar yaptım. Sayılı günlerimde öyle bir adam olmak beni oldukça yorar. Hem Drazan ve Matea'yla ters düşmek istemem. Masada güvensizlik oluşursa, insanlar bir tarafa yanaşır. Ante asabi ve sabırsız bir çocuk. Onunla aynı yola baş koymak pek de önü açık bir fikir değil.''


''Nerede ve ne zaman?''


''Vakti geldiğinde sana bildireceğim,'' dedi Danlyko. ''Boris'in izinden gidiyorsun, evlat: gözü kara ve olunması gerekenden fazlasıyla cesur. Bir aptalın cesareti.''


''Bir dahaki görüşmemizi dört gözle bekliyor olacağım.''


Danlyko telefonu kapattı.


Sigaramdan son bir duman daha aldım ve küllüğe basarak söndürdüm.


Aylin'e seslendim. İçeri girdi. Telefonu uzattım.


Suratıma takdir edilesi bir tokat patlattı ve telefonu elimden alıp odadan çıktı.


Gereksiz belirdi; ürkütücü bir gülümseme vardı suratında. Önünde hasımları can veriyordu ve o bunu izleyerek mest oluyordu sanki. ''Sakat bir adam, dürüst bir dövüşü nasıl kazanabilir?'' Sonra yavaşça kenara çekildi; Gür Sakallı duvara yaslanmış, ellerini göğsünde bağlamış, beni seyrediyordu.


Bastonuma sarılıp ayağa fırladım.


Gür Sakallı başını usulca iki yana salladı. ''En büyük cezan ne biliyor musun?''


Bastonumla ilerleyerek çalışma masamın önüne çıktım. ''Neden seni görmeme izin vermiyorsun?''


''Aklın,'' dedi. ''O koca, dahi beynin, bir gün sonun olacak. Hükümdarların zekasına sahip değilsin. Onlar bir topluluğu, bir ülkeyi, bir cihanı yönetebilir. Sen ise tüm dünyayı yönetebilirsin. Fakat kendini yönetemiyorsun.''


İkisi de yitip gitti; bir zevkin doruğuna ulaşması misali... zihinden silinen bir anı gibi.


                         ***


Mirko içeri daldı. Hizmetçiler onu durdurmaya çalışıyor, bir yandan korkar gözlerle beni süzüyorlardı; yalnız bırakmalarını işaret ettim.


Bu davranış biraz saygısızlık gibi geldi.


''Ne yaptığının farkında mısın?'' dedi Mirko hesap sorarcasına. 


Gözlerindeki öfkeyi görebiliyordum.


''Senden izin almadığım için özür dilerim.''


''Yıllarca Ivan ve Branka'ya hizmet ettim.'' Mirko'nun bakışları sahiden korkutucuydu. ''Branka'nın ve özellikle oğlun Boris'in üzerine bahse girdin.''


Sigara yaktım. Arkama yaslanıp sigaramdan koca bir duman aldım. ''Sıkıntı çıktı mı?''


''Hayır. Ama Araplar bir dahaki için ücret yükselteceğini söyledi,'' dedi Mirko geçiştirircesine. ''Sahiden onlar üzerine bahse girdin mi?''


İçimde, bir ateş çırayı tutuşturuyorcasına bir şey kıvrılıp çıtırdadı. Sigarayı Mirko'nun üzerine fırlattım, ayağa fırlayıp iki elimi masaya çarptım. ''Bana hesap sormaya cüret etme!'' diye kükredim. ''O ufak beyninle bana hesap sorma! Sen sadece maaşlı elemanımsın. Senin işin beni sorgulamak değil, söylediklerimi harfiyen uygulamak.''


''Ivan'la böyle değil-''


''Ben Ivan değilim!'' İşaret parmağımı Mirko'ya doğrulttum. ''Kapat çeneni. Danlyko'yla görüştüm. Ante'yle müsabakam dört gün sonra. Silah yok. Sadece yumruklar. Drazan, Matea, Danlyko; onların korumaları. Yanımda sen ve Aylin olacaksın. Ante ise ortanca kardeşiyle gelecek.'' Kapıyı gösterdim. ''Sadece yumruklar, Mirko. Şimdi siktir git.''


Mirko döndü, çıkmak üzereyken seslendim.


''Sigarayı söndür de öyle siktir git.''


Mirko gözlerini benden ayırmadan ateşin başını ezdi ve kapıyı sertçe çarpıp yol aldı.


Kapı açılıp kapandı. 


Aylin karşımda dikiliyordu; fırfırlı, garip elbiselerden giyinmişti.


Başıma bir ağrı saplandığı için alnımı ovalıyordum. ''Bir de senle uğraşamam.''


''Ne planlıyorsun?'' dedi Aylin. ''Branka ve Boris'i öldürtmeyi mi? Onlar ölünce de sorumluluklarından kurtulup kaçacaksın değil mi?''


''Aylin,'' dedim tıslayarak. ''Beni rahat bırak.''


Aylin topuklu ayakkabısıyla özenli bir şekilde yürüyerek masama yaklaştı. ''Bir insan sorumluluklarından kaçmak için çocuğunu feda eder mi?''


Elimi alnımdan indirip başımı kaldırdım. ''Karnını doyurmak için götünü siktirenler de var.''


Aylin bir adım geriledi. Gözlerine yaşlar doldu. Gözlerini devirip dudaklarını büzdü. ''Sakat orospu çocuğu. O eleman senin pestilini çıkaracak. Ofisinden çıktığın yok. Gerçekleri göremiyorsun. Sen delirmişsin. Güç sarhoşu olmuşsun.''


Sigara yaktım. Aylin'e öylece baktım. Bir cevap vermeyince de Aylin çıkıp gitti.


Masamın kenarında duran viski şişesini ve bardağı önüme çektim. Yarım bardak doldurdum ve tek yudumda hepsini içtim; içim yanınca gırtlaktan gelen istemsiz bir hırıltı çıkardım.


Bu sefer bardağın tamamını doldurdum.







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44564 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr