Bölüm 2 - Eski Bir Dost

avatar
227 0

Şafağın Doğuşu - Bölüm 2 - Eski Bir Dost


Bölüm 2 – Eski Bir Dost 


   Redoran’ın dükkanına bakan figür kapüşonunu çıkardı. Yüzü kırklı yaşlarda birini andırıyordu. Siyah gözlü ve kırlaşmaya başlayan saçları vardı. Sakalını ise yeni tıraş etmiş gibi duruyordu. Adam yavaşça iç çekti. 

“Demek onca sene boyunca buradaydın.”

 Adam bir şeyler fısıldamaya ve garip el hareketleri yapmaya başlamıştı. Fısıldamaları ve el hareketleri bitince birden ay ışığında oluşan gölgesi adamı yuttu. 

 O sırada dükkanında birkaç eşyayı düzelten Redoran birden yerde oluşan gölgeyi görünce panikledi ama bu gölgenin kime ait olduğunu hatırlayınca sakinleşti. 

“Lanet herif sana milletin mülküne izinsiz girmemen gerektiğini söylemediler mi?” 

 Redoran aniden gelen adama sinir olmuştu. Gölgeden derin bir ses geldi. 

“Sanki kapını çalsam beni içeriye alacaksın Redoran.”

 Bu cevap Redoran’ı sadece daha fazla sinir etmişti. Yerde oluşan gölge birden şekil almaya ve cisimleşmeye başladı. En sonunda gölge birden dağıldı ve bir adam ortaya çıktı. 

“Ayrıca eski dostunu gördüğün için mutlu değil misin?” 

 Sesi bu sefer o kadar derin değildi. 

“Hayır mutlu değilim Hendrick. Seni ne zaman görsem başıma bir bela geliyor ve eminim ki bu sefer de farklı olmayacak.” 

 Redoran’ın sesi gıcık olduğunu sonuna kadar belli ediyordu. 

“Ayrıca o yavaş büyü de neydi öyle? Daha ellilerinde bile değilken yeteneğin nasıl gerileyebilir?” 

 Hendrick bunu duyunca şok oldu. 

“Redoran sen ciddi misin yoksa şaka mı yapıyorsun?” 

 Redoran Hendrick’in demek istediğini anlamamıştı.

“Redoran en son ne zaman büyü yaptın yani gerçek anlamda. Simyadan bahsetmiyorum.”

 Redoran Hendrick ile geçirdiği her saniye daha fazla sinir oluyordu.

“Bir daha simyaya hakeret et ve seni sabuna çevireyim Hendrick! Emin ol bunu yapmak için hor gördüğün simyayı kullanmama bile gerek yok.”

 Redoran bunu dedikten sonra nefesini topladı. 

“Ve hayır simya dışında büyü felan kullanmadım. Buraya yerleşme sebebim zaten buydu.”

 Hendrick sadece iç çekti. 

“Her neyse Hendrick bana bunu neden sordun?” 

“Manana şekil vermeye çalış. En hızlı bu şekilde anlarsın.”

 Redoran ne olduğunu anlamasa da Hendrick’in istediğini yaptı. Gözünü kapattı ve manasına şekil vermeye çalıştı. Bir büyücü için en basit şey manasına şekil vermekti lakin Redoran bunun çok zor olduğunu fark etmişti. Yaşlı veya genç, kadın veya erkek fark etmez birisinin büyüye yeteneği varsa kendi manasına şekil vermek nefes almak kadar kolay olmalıydı. Redoran şaşırmış şekilde Hendrick’e baktı. 

“Şimdi anlıyor musun?” 

“Ama bu... Nasıl olur? Daha otuz sene önce labrur seviyesinde büyü yapılabiliyordu.”

“İşler değişti Redoran. Buraya gelme sebebim de zaten bu.”

 Redoran bunu duyunca gözlerini devirdi. Hendrick’ten iyi bir şey duymayı beklemiyordu zaten. Redoran bir sandalyenin üstüne oturdu ve Hendrick’in de bir yere geçmesini bekledi. Sonunda ikisi de rahat bir yere geçince Hendrick konuşmaya başladı. 

“Bu seferki mesela mesele öncekiler kadar basit değil Redoran.”

“Ne zaman oldu ki!”

“Redoran anlamıyorsun bu mesele herkesi ilgilendiriyor.”

“Ne zaman ilgilendirmedi ki?” 

 Hendrick derin bir nefes aldı.

“Redoran gezegendeki mana her geçen gün daha da dengesizleşiyor. Biliyorum biliyorum mana son 11 yüzyıldır sürekli dengesizleşiyor ama-“

“12,5 yüzyıldır.”

 Hendrick sadece bir an duraksayıp konuşmasına devam etti 

“Son 12,5 yüzyıldır sürekli dengesizleşiyor ama son 11 senedir bu dengesizleşme ivmelenerek hızlandı. Bu hızda giderse artık insanları geç Lirler bile büyü yapamaz hale gelecek. Tek sorun bu da değil ormanlarda tür tür canavarlar türemeye başladı. Karus artık eski Karus değil Redoran, Tarfer İmparatorluğu bile yıkılmak üzere.” 

“Ne dedin sen?”

 Redoran bunu duyunca şaşırmadan edemedi. Tarfer İmparatorluğu tek bir şehri olmasına rağmen imparatorluk sayılan tek devletti ve belki de Karus kıtasının en eski siyasi oluşumuydu. Kocaman surları, cesur savaşçıları, surların üstünde imparatorluğu korumaya yemin etmiş kocaman bir ejderha sürüsü ve en önemlisi ise şehrin arkasını verdiği dağın bir kısmının yontulmasıyla oluşmuş tarihin ilk büyücü kulesi ile tanınırdı. 

 Redoran bunu başkasından duymuş olsaydı sadece gülerdi ama Redoran iyi biliyordu ki Hendrick yalan söylemezdi.

“Tarfer İmparatorluğu yıkılmak üzere mi? İyi de neden?” 

“Gayet basit Redoran. Artık Labrur seviyesini geç Ustalık seviyesinde büyü yapmak bile zor. Çoğu büyücü ben de dahil olmak üzere büyülerini basitleştirip seviyesini düşürerek kullanmaya başladı. Tarfer İmparatorluğunun ana gücü her zaman ejderhalar ve büyücü kulesiydi ama artık sonuncusu o kadar güçlü değil. Gücünü kaybetmeyen tek şey büyülü eşyalar Redoran ve Tarfer İmparatorluğunda onlarca büyülü eşya var. Normalde güçlerinin daha fazla artması lazımdı ama 3 imparatorluk ve 7 krallık Tarfer İmparatorluğuna aynanda savaş açtı. Şu anda dayanıyorlar ama savaşın uzun sürmeyeceği aşikar.”

 Redoran iki avcu ile alnını ovmaya başladı. Kafasının şimdiden ağrıdığını hissedebiliyordu. 

“İyi de Hendrick bunu bana neden anlattın? Ben ne yapabilirim ki?” 

 Redoran pek çok şey olabilirdi ama masaldan fırlama bir kahraman olamayacağı kesindi.

“Senden savaşı durdurmanı isteyen yok Redoran. Savaş başladıktan bir süre sonra Tarfer’deki büyücü kulesi savaş sonunda tüm arşivlerinin düşmanları tarafından yağmalanmasındaysa dost olarak gördüğü diğer büyücü kulelerine göndermenin daha akıllıca olduğuna karar verdi.”

 Hendrick elini açtı ve elinden buharlar gibi gölge yayıldı. Bir süre sonra bu gölgeler katılaşmaya başladı. 

“Yıllar sonunda bir arşivde mananın neden dengesizleşmeye başladığı ile ilgili bir kayıt bulabildik.”

 Redoran, Hendrick’in elinden parşömenleri dikkatli bir şekilde aldı ve okumaya başladı. Redoran okumayı bitirdiğinde kaşları çatılmış şekilde duruyordu. 

“Cidden Hendrick durum eski bir efsaneye inanacak kadar vahim mi? Evreğenler, paladinlerle yanyana savaşan lichler... Daha ne kadar saçma olduğuna örnek vermemi ister misin?”

“Ne düşündüğünü biliyorum Redoran ama ne yazık ki hepsi gerçek. İlk başta bizde öyle düşünüyorduk ama diğer eski büyücü kulelerinin arşivlerine bakınca bilgilerin uyuştuğunu gördük, buna kara büyücülerin arşivleri de dahil. Hatta savaşın yapıldığı yeri bile bulduk.”

 Redoran bu cevaba sadece gözünü kapatıp iç çekerek cevap verdi.

“Sadede gel Hendrick benden ne yapmamı istiyorsun.”

“Aslında gayet basit bir şey. Sadece çevirmediğimiz arşivleri çevir. Leyan dilini sadece bir sen bir de diğer çırak kardeşin biliyor.”

“Cidden sadece bu kadar mı?” 

“Evet evet sadece bu kadar Redoran.”

 Redoran’ın buna inanası pek gelmemişti. Hayatı boyunca belki de onlarca defa Hendrick ile karşılaşmıştı ve hiçbiri tehlikesiz geçmemişti. Hendrick’in onlarca kıyamet alameti saymasından sonra Redoran bunu garip bulmuştu. 

“Aluris’i, diğer çırak kardeşimi bulabildiniz mi? Onunla uzun zamandır görüşemedim.”

“Aluris’ten bir haber yok ne yazık ki.”

“Anlıyorum.”

 Redoran yavaşça yerinden kalktı ve biraz gerindi. 

“Seninle geleceğim Hendrick ama bir şartım var.”

“Nedir?” 

“Ragna isminde bir çırağım var ve hala en az bir yıl daha eğitim alması gerek . Onu Silaz’a bir sene erken gönderip o bir senede özel eğitim almasını istiyorum.”

“Basit iş ama bu kadar az şey istediğinden emin misin?” 

 Silaz Karus kıtasının en büyük simya akademisiydi. Özellikle son 10 senede yaşananlardan sonra önemi daha da artmıştı ama tüm büyücü kulelerinden gelen bir istek çoğu şeyi yaptırmak için yeterliydi. 

“Raun eğitimi de verin ve yaşı geldiğinde büyüye yeteneği var mı diye kontrol edin. Eğitim süresi boyunca masraflarını karşılamanızı söylememe gerek yok herhalde?”.

“O kadarını düşünebiliyoruz Redoran ve tamamdır. Ne zaman ayrılacaksın?”

“Yarın öğlen, çırağımla konuştuktan sonra. Şimdi cevabını aldığına göre evimden defol.”

“Gece gece dostunu evden atmayacaksın değil mi?” 

 Redoran bir süre düşündü.

“Hmm evet haklısın. İki sokak ötede bir han var hayla açık olması gerek.”

“Bunu bana yapmayacaksın değil mi?”

“Siktir git.”

 Redoran birkaç kelime mırıldandı ve bir anda Hendrick’i çevresinde oluşan ışık yutup yok oldu.

“Heh manada dengesizleşmeymiş, 30 sene oldu ve hala işe yarıyor.”

 Redoran her ne kadar bunu söylese de sonuna kadar zorlandığını hissetmişti. Yorgun hissettiği için yavaşça yatağına ilerledi ve uykuya daldı. Yarından itibaren huzurlu hayatı değişmek üzereydi. 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44371 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr