Bölüm 7: Etki Altında

avatar
402 1

Dışlanan Havarinin Dönüşü - Bölüm 7: Etki Altında


“Vay be!”

 

Siyah renkli bir kılıçtı. Ancak içinde bir tutam da olsa mor rengi bulunduruyordu ve bu ona eşsiz bir görkem katıyordu.

 

Dean kılıcın kabzasındaki kuru kafaya dokundu.

 

“Soğuk…”

 

Kılıcın kabzası normal orta çağ şövalye kılıçları gibiydi. Ancak kılıcın demiri ve kabzasını birleştiren yerde, siyah renkli bir kuru kafa vardı. Kuru kafa yetişkin bir adamın yumruğu büyüklüğündeydi.

 

“Mükemmel bir uyumu var.”

 

Uzunluğu ve ağırlığı Dean için uygundu.

 

“Alışmak için biraz zaman gerekecek.”

 

Kılıç oldukça güzeldi. Kılıcın ağırlığı kendine güvenmesini sağlıyordu.

 

“Hm?”

 

O esnada kılıcın kabzasının ucunda, misket boyutunda bir küre fark etti. Küre kılıç gibi siyahtı ancak içinde hareket eden gri renkli bir duman vardı.

 

“Fantastik dünyadayız sonuçta.”

 

Dean kılıcı bir süre daha inceledikten sonra tekrardan kutuya baktı. Kutuda sadece kılıç yoktu, aynı zamanda a5 boyutlarında eski bir defter de vardı.

“Antik Kılıç Tekniği; Arthfael.”

 

Defterin üzerinde yazan kelimeler bunlardı. Keskin kenarları olan bir alfabeydi bu. Dean bu dili nasıl bildiğini bilmiyordu ancak kendi dilindeymiş gibi okuyabiliyordu.

 

“Şimdilik üzerinde durmam gereksiz.”

 

Kafasını salladı ve sadece ana odaklandı. Defterin tozlu kapağını açtı ve giriş kısmına baktı. Defterin ilk sayfası küflenmişti ve sanki on yıllardır açılmamış gibi tozluydu. Dean ilk sayfada bir şey olmadığını görünce ikinci sayfaya geçti.

 

“Buldum..”

 

İkinci sayfada aradığını buldu. Garip bir çizim tarzı ile çizilmiş resimler vardı. Bir buçuk metre boyutundaki bir adam, siyah renkli bir kılıç tutuyordu ve kendisinden iki kat daha uzun birisine karşı kılıcını kaldırmıştı.

 

“Böyle mi duruyor?”

 

Bacaklarını omuz genişliğinde açtı ve siyah renkli kılıcı, aynı şekilde tuttu. İlk saniyede normal bir şekilde dururken üçüncü saniyede vücuduna sancılar girmeye başladı.

 

Kılıcı indirdi.

 

“Özel bir şeyler olmalı.”

 

Kılıcı bir kenara koyduktan sonra yere çöktü ve defteri dikkatle incelemeye başladı. Birkaç dakika sonra defteri kapattığında düşünceli bir şekilde ayağa kalktı.

 

“Bu defterde bir kılıç tekniği çizimlerle birlikte anlatılmış, ancak oldukça garip bir teknik. Bir Goblin’e mi ait?”

 

Bu tekniğin bir Goblin’e ait olduğu kanaatine vardı. Tahminlerine göre Kara Orman dedikleri yer – yani bulunduğu bölgenin ana gücü Goblinlerdi. Böyle bir yerde hiç insan olmayışı ve güçlü canavarların son derece az gözükmesinin sebebi onlar olmalıydı. Burada bir medeniyet kurduklarından kendilerini geliştirmeleri normaldi. Burayı hakimiyetleri altına almaları son derece normal olurdu.

 

“O yapay nehir kolu, demir zırhlar… bunlar sıradan bir insandan çok daha zeki bir varlığın elinden çıkmış olsa gerek. Üstelik, casusların uzaktan gözlemlemelerine engel olmak için yerleşkelerinin etrafını temizlemişler. Bunlar onların zeka sahibi olduklarını gösteriyor.”

 

Dean Goblinleri küçümsememişti. Çünkü biliyordu ki, öldürdüğü Goblinler sıradan ayak takımından ibaretti. Derinlerde, merkezlerinde onlardan çok daha güçlü ve akıllı Goblinler olmalıydı.

 

“Buradan çıkışımın anahtarı onlar olmalı.”

 

Kılıcı ve defteri kutuya koyduktan sonra kutuyu aldı ve son mezara baktı. Son mezara baktığında buraya gömülü olanların, ondan önce gelmiş olanların değerli eşyaları olduğu kanaatine varmıştı. Bunun düşününce aklında kötü ihtimaller oluştu.

 

“Hayır, böyle bir şey olma ihtimali yok.”

 

Aklındaki düşünceyi bir kenara attıktan sonra mezarı kazmaya başladı.

 

“Hm?”

 

Elleri sert bir kutuya çarptığında aniden durakladı. Henüz birkaç santimetre kazmıştı.

 

“Bir saklama kabına benziyor.”

 

Toprağı eşeledikten sonra çikolata kutusuna benzer kabı çıkardı ve üzerindeki toprakları temizledi. Kutu demirden yapılmıştı. Ancak ilkel bir ortam da yapıldığı belliydi.

 

Dean kutunun kapağını açtığında mikroorganizmaların yaydığı küflü koku suratına çarptı. Tahmin ettiği gibi olmuştu.

 

“Bir defter daha…”

 

Defter önceki teknik defterinden farklı olarak not defteri boyutlarındaydı. Kağıtların uçları keskin bir cisimle delinmiş ve yaprakların dallarından yapılma halatlar ile tutturularak bir defter haline getirilmişti.

 

Dean sabırsız bir şekilde defteri açtı.

 

Defteri açtığında kalbi kısa süreliğine atmayı bıraktı. Kırmızı yazıların boyadığı defteri görünce, nefesini tutmaktan başka bir şey yapamadı.

 

“Bu… benim el yazım!”

 

Büyümüş gözlerle okumaya başladı.

 

‘Korkuyorum. Her geçen gün bu ormandan kaçma ihtimalimin azaldığını hissediyorum! Sanki her şey garip bir oyunmuş gibi…

 

Şu an aklım selim değil. Nur Kristali denen, metamfetamin bir uyuşturucunun etkisi altındayım. Ancak garip bir şekilde şu an kafam güzel değil. Kendimi kötü hissetmeye başlamam ve vücudumun acı içinde olması uyuşturucunun etkisine kapılmamı engelledi. En azından düşüncelerim bu yönde.

 

Her neyse, bunu yazmamım sebebi bir şeyi fark etmem.

 

Bu ormana geldiğimden beri…

 

 …sanki yerimde sayıyorum.

 

Bu ormana geleli çok uzun zaman oldu. En azından dört ay… çünkü ilk aldığım uyuşturucu Burjuva Bitkisi’nin dördüncü defa doğumunu izledim. Her şey çok garip! Sanki hiçbir şey yapmamak için elimden geleni yapıyorum!

 

İlk üç gün her şey çok güzeldi. Ancak saflığım yüzünden Goblinlerin tuzağına düştüm. Tüm ormanı ele geçirmek için suya zehir karıştırmışlardı ve panzehri sadece kendilerine saklamışlardı. O gün, bir insan olarak zekamın beni hayatta tutmayacağını anladım.

 

Burada hayatta kalmak için ormanın doğasına boyun eğmelisin!

 

Ha… Etrafına bak. Seni incelemeye gelen küçük bir hayvan var mı?’

 

Dean kafasını defterden kaldırdı ve hemen etrafa bakındı. Kafasını kaldırdığı gibi bir şeyin hareket ettiğini hissetti. Bir şey tarafından izlendiğini hissediyordu.

 

‘İzlendiğini hissediyorsun değil mi? Bu orman seni her an izliyor. Yaptığın her hareketi, aldığın her nefesi ve gösterdiğin her ifadeyi…

 

…orman tarafından izleniyorsun.

 

İlk başlarda aklıma takılan bir şey vardı. Neden aradığım tehlikeli şeyleri anında buluyordum? Ya da ihtiyacım olan suyu, yiyeceği elimle koymuş gibi buluyordum?

 

Bu soruların cevabını, bir Goblin Kralı tarafından yakalandıktan sonra buldum.

 

Orman beni yönlendiriyor!’

 

Dean kaşlarını çattı.

 

“Siktir olamaz… değil mi?”

 

Eğer bu not defterini yazan kendisiyse ve orman her an onu yönlendiriyorsa, şu anda da yönlendirilmiş olabilir miydi?

 

“Bir dakika… dört ay önce de buradaysam, o kişileri neden görmedim?”

 

Eğer bu not defteri dört ay öncesini hatırlayan Dean tarafından yazılmışsa, o neden hatırlamıyordu?

 

“Nur Kristali, Burjuva Meyvesi… Metamfetamin… hassiktir! Uyuşturucu!”

 

Bir anda birçok şeyi anladı. Kalbi korku ve iğrenmeyle doldu. Kusmamak için kendini tutmaya çalıştı.

 

“Bu da demek oluyor ki…”

 

Kafasını ilk kazdığı mezara çevirdi.

 

Brögh!

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44542 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr