Bölüm 525: Kral Şehri’ne Dönüş

avatar
2740 23

Release That Witch - Bölüm 525: Kral Şehri’ne Dönüş




Çevirmen: Lodos

“Kral Şehri! Bir buçuk yıldan sonra nihayet geri döndüm!”


Mavi taşlı surlara gittikçe daha da yaklaşan Barov’un kalbi yerine sığmayacak gibiydi.


Prens’in emirlerini aldığından beri çok heyecanlıydı. Prens Roland beklendiği gibi Timothy'yi sorunsuz ve kolay bir şekilde yenmişti. Bu da bir kez daha hiç kimsenin Batı Bölgesi’nin Lordu’na direnemeyeceğini göstermişti.


Ama elbette şu anda Roland’a ‘Batı Bölgesi’nin Lordu’ demek pek uygun değildi.


O şimdi Kral Wimbledon III'ün hayatta kalan tek oğluydu. Bu sayede kraliyet ailesinin mirasçısı ve meşru varisiydi.


Yükselişinin önündeki engeller tamamen dilinmişti.


Roland'ın Kral tacını giymesi an meselesiydi.


Barov’a gelince ise… Kısa bir süre sonra Kral’dan sonraki en güçlü makam olan Başbakanlık makamına geçecekti. Bu neşeli düşünce onu uzaklara daldırmıştı: “Benim hakkımda o kadar endişe duyan ‘eski arkadaşlarım’ hayal bile edemeyecekleri bir pozisyona ulaştığımı gördüklerinde nasıl hissedecekler? Şok mu olacaklar? Gıpta mı edecekler? Kıskanacaklar mı? Ya da yüzlerine sahte bir gülümseme koyarak beni memnun etmeye çalışırken içten içe öfkeyle dişlerini mi gıcırdatacaklar?” diye düşündü. Bu hayal, ona büyük bir zevk vermişti. Eski akıl hocası Sayman Lauren Moore terfi alma sahnesini izleseydi daha güzel bile olabilirdi…


...


Beton gemi yavaş yavaş şehrin eteklerindeki iskeleye demir atmıştı. Barov, Kyle Sichi ve diğer yoldaşlarla birlikte iskele köprüsünden aşağı indi. Birinci Ordu’nun eşlik etmesiyle beraber tanıdık sokaklarda yürüdüler ve iç şehir sarayına girdiler.


İkiz Kule Sarayı hala hafızasındaki kadar görkemli idi. Geçmişte sadece Belediye Binası’ndaki küçük bir odada, uzaktan izleyebiliyordu sarayı… Ama bu sefer cesurca saraya girebilirdi.


Direkt olarak saraydaki çalışma odasına girdi ve Roland ile buluştu.


Heyecanla Lordu’nun önünde diz çökerek selam verdi: “Majesteleri! Gökhisar Krallığı artık sizindir!”


“Aslında daha değil… Doğu Bölgesi ve Kuzey Bölgesi Timothy'nin kontrolü altında…” diyen Roland güldü: “Kalkabilirsin. Konuşacak çok şeyimiz var.”


Barov'a göre Roland tıpkı daha önce göründüğü gibi bakıyor ve davranıyordu. Her zamanki sakin tonunda konuşuyordu, sıcakkanlıydı ve arkadaşça davranıyordu. Yaklaşmakta olan taç giyme töreninin hiç etkisi olmamış gibi görünüyordu. Bunları gören Barov, Roland’a daha da fazla saygı duymaya başlamıştı. Ayağa kalkarak dizlerindeki tozu çırptı: “Emredersiniz Majesteleri…”


“Şu anda öncelikli görevimiz Kral Şehri’nin yönetimini sürdürmek. Bunu mektupta açıkça belirtmiştim.” diyen Roland bir fincan sıcak çay doldurarak Barov’un önüne koydu: “Bir ön planın var mı?”


Barov aceleyle çayı aldı: “Mevcut düzeni korumak zor olmayacak Majesteleri… Acaba düşük seviyeli soyluları bana bırakmaya ne dersiniz? Onlar için neyin iyi neyin kötü olduğunu öğrenecekler. Aynı zamanda Sınır Bölgesi’nden en seçkin 10 öğrencimi getirdim. Bazıları iş konusunda, bazıları da vergi idaresinde uzman… Ben etrafta olmasam bile öğrencilerim bu soyluların çalıp çırpmamalarını ya da saçma bir şey yapmamalarını sağlarlar.” diyen Barov, bir an duraksadıktan sonra devam etti: “Ama Majesteleri... Umarım arkada kalan Birinci Ordu askerlerini de onların denetimlerine yardımcı olmak için görevlendirirsiniz. Garanti olarak ordunun desteği olmazsa tek başına denetim yapmak, doğru etkiyi vermez.”


Roland biraz şaşırmıştı: “Sen Kral Şehri’nde kalmak istemiyor musun?”


“Elbette hayır Majesteleri!” diyen Barov, bir an bile tereddüt etmemişti: “Neverwinter Şehri’nin hükümet işleri çok daha karmaşık ve önemli. Bu nedenle çok uzun süre uzak kalmamam gerekiyor. O sorunları gidip kendiniz halletmeniz çok yorucu olur sizin için… Lütfen Majesteleri… Neverwinter Şehri’nin Belediye Binası’ndaki işlere yönetmeme izin verin. Sizin emrinizde hizmet etmek bana çok uyuyor.”


Barov bu meseleyi çok net bir şekilde düşünmüştü. Majesteleri, Neverwinter Şehri’nin Gökhisar Krallığı'nın yeni başkenti olacağını doğrulamıştı. Bu nedenle bu şehri ele geçirmesi an meselesiydi… Şu anda Neverwinter Şehri’nin nüfus ve kalkınma potansiyeli Kral Şehri’ni çoktan aşmıştı. Yeni işe alım programlarının da piyasaya sürülmesinden sonra Neverwinter’ın ölçeği Dört Krallık'taki diğer şehirlerin her birinden tartışmasız bir şekilde daha büyük olacaktı. Tabii ki Kral Şehri’nde kalsaydı ‘eski arkadaşlarının’ yakınmalarını ve çığlıklarını dinleyebilirdi. Ama zamanla kaçınılmaz olarak onlardan sıkılacak ve bıkacaktı. Dahası o yakınmalar ona daha fazla otorite ve güç katmayacaktı. Aksine onu yavaş yavaş güç merkezinden uzaklaştıracaktı. Sadece düzenli olarak Majesteleri Roland'ın önünde görünebilirse güçlü bir izlenim bırakabilecekti.


Barov bir an hissettiği suçluluk duygusuyla başını indirene kadar Roland, onu izlemiş sonrasında da söze girmişti: ''Pekâlâ... Ama benim durumum sebebiyle belediye yetkililerinin değişmesi Kral Şehri’nin karışıklığa düşmesine neden olmamalı… Bu şehirdeki her bir insanın benim için önemli olduğunu bilmelisin…”



Daha sonrasında Majesteleri Roland, Uzun Şarkı Bölgesi’ndeki madencilik ve tarım projeleriyle ilgili durumun ayrıntılarını sordu. Tarıma özellikle dikkat ediyordu. Barov, Roland'ın tercihlerini önceden biliyordu ve bu sayede Petrov'dan tarım projeleri hakkında bilgi almıştı. Her soruya sorunsuz bir şekilde cevap vermişti. Roland da başını sallayarak onu dinlemişti.


Öğleden sonrası hızla geçmişti. Son sorusunu soran Roland, takdirini göstermek için Barov'un sırtını sıvazladı: “İyi iş çıkardın. Orduyu savaşa götürürken endişelenmeme gerek olmayacak artık... Git ve yemek ye. Yarın Uzun Şarkı Bölgesi’nin kalkınma planlarını tartışacağız.”


“Evet…” diyen Barov bir an tereddüt etmişti. Pek çok sorunun içinde bile Roland'ın taç giyme töreninden bahsetmediğini fark etmişti: “Majesteleri… Resmi olarak taç giymeyi ve Kral ilan etmeyi ne zaman planladığınızı öğrenebilir miyim?


“Bir plan yapılmadı.” diye cevap verdi Roland sakince…


“Ne?” diye soran Barov, duyduklarına inanamamıştı: “Bu şeyler mümkün olduğunca erken düzenlenmelidir! Bu sayede itibarınız muazzam ölçüde artacak ve insanların kalpleri bir bütün olarak birleşecektir. Hiçbir kötü tarafı yok. Neden yapmıyorsunuz…”


“Çok fazla zaman istiyor.” diyen Roland, Barov’un sözünü yarıda keserek ayağa kalkmış ve pencereye doğru yürümüştü. Alacakaranlık ışığı altındaki muhteşem şehre baktı: “Tören memuruna sordum. Tam bir taç giyme töreninin aylarca hazırlık gerektireceğini söylüyor. Altın taç ve değerli bir asa yapmanın yanı sıra davet mektupları da Kilise’ye ve diğer üç krallığa gönderilmeliymiş… Tören ancak tüm elçiler geldikten sonra başlayabilirmiş… Kutsal Hermes Şehri’ni, Ebedi Kış ve Kurt Yüreği Krallığı’nı atlasak bile Şafak Krallığı'yla bağlantı kurmak bir aydan fazla sürecektir. Bu da bahar saldırısının ikinci kısmı için yaptığımız planlarımızı ciddi şekilde yavaşlatacaktır…”

“Bu süreci basitleştirebilirsiniz Majesteleri…”


“O da taç giyme töreninin prestijini düşürecektir.” diyen Roland, Barov'un fikrini reddedercesine omuzlarını silkti: “Timothy bile bu sürece dikkat etmiş. Ondan daha kaygılı ve ucuz görünemem. Ancak Şafak Krallığı'ndaki büyükelçim kısa bir süre sonra yola çıkacak. Bu konuda onları haberdar edecektir. Onlardan resmi bir cevap aldığımız zaman bile bu konuyu düşünmek için çok geç olmayacak.”


*******************


Barov ayrıldıktan sonra Roland sonunda rahat bir nefes alabilmişti.


Bahsetmediği başka bir sebep daha vardı. Bir deyiş derdi ki: “Tahıl biriktirmeye devam ederken yavaş yavaş kral olun.” Yani ‘sessizce zengin olmak’ gerekiyordu. Şu anda elinde sadece Timothy'nin kral olduğu zaman elinde olan arazinin üçte birine bile denk olmayan Batı Bölgesi vardı. Kilise resmen Şafak Krallığı’na saldırmadan önce mütevazı takılmak en iyisiydi. Eğer Hermes ilk olarak onu hedef alırsa işleri sıkıntıya girerdi. Kilise’den korkmasa da hedef tahtası kendi üstünde değilken zorla çekmek mantıksız olurdu.


Kısa bir süre sonra Roland, Kyle Sichi'yi çalışma odasına çağırdı.


Baş simyacısının Kral Şehri’ndeki Simya Atölyesi’ni korkutmanın bir yolunu bulduğunu umuyordu.


...

Barov başta öbür türlü düşünürken birden taraf değiştirmiş gibi olmadı mı sizce de? Her neyse… Roland taç giyme töreni konusunda da haklı bizce… Daha nereleri aldı ki taç giyecek? Yani elbette kral oldu da her yeri alarak ona yaraşır şekilde tacı takması daha iyi olur gibi…

 Bu arada Kyle’ı çağırdı son satırda… Hazırlanın beyler bayanlar! İşler kızışacak!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr