Bölüm 471: Yeniden Birleşme

avatar
2991 11

Release That Witch - Bölüm 471: Yeniden Birleşme




Çevirmen: Lodos

Akşam olmuştu. Ferlin Eltek, çalışma odasında yeni yayınlanan ders kitaplarına bakarken aniden kapı çalmıştı.


“Canım! Ben şu an ekmek kızartıyorum. Kapıyı sen açar mısın?” diye mutfaktan bağırdı Irene.


“Tamam.”


Kitabı kapattı. Oturma odasındaki ön kapıya yürüdü ve mandalı açtı. Gördüğü kişi onu epey şaşırtmıştı.


“Baba! Neden buradasın?” diye haykırdı.


“Majesteleri’ni buraya kadar takip ettim.” diyen yaşlı şövalye omzundaki karı çırpıyordu: “Aslında Sınır Kasabası’na dün gelmiştim. Onlara burada oğlumun yaşadığını söylesem de bana yine de kale yakınlarındaki bir yerleşim bölgesinde ev ayarladılar.”


“Gir, gir… Dışarı soğuk.” diyen Ferlin, yana çekildi.


 “Tamam.” diyen yaşlı şövalye eve girerken şaşırmış gibiydi: “Merkezi ısıtma sistemi mi var burada?”


“Merkezi ısıtmadan haberin var mı senin?”


“Ben de bugün öğrendim. Geçen sefer geldiğimde şehrin epey sıcak olduğunu hissetmiştim. Majesteleri’nin yaptığı ısıtma sisteminin bir tür şömine olduğunu düşünmüştüm. Ama bu sefer Belediye Binası’nı ziyaret ettiğimde ateş yanmasa da sıcak olduğunu fark ettim. Anca o zaman ısı üretimi için buhar kullandıklarını öğrenmiş oldum.” diyen adam, paltosunu çıkardı ve kapının yanına astı: “Geçen sefer Belediye Binası’na beraber gitmiştik. Orada sen de anlayamamıştın.”


“Ben de duyurular kısmını okuyunca anladım.” diyen Ferlin, babasına bir fincan çay koydu: “Yeni bir şey yapmadan önce her zaman halka açıklıyorlar. Meydandaki duyuru panosu pazardan daha fazla ziyaret ediliyor artık…”


“Bu Majesteleri’nin önümüzdeki iki ay içinde her bir sıradan vatandaşın evine bu cihazı kuracağı anlamına mı geliyor yani?” diye sordu yaşlı şövalye: “Bu binlerce kraliyet altınına mal olmaz mı?”


“Bizim yerleşim alanımız ilk kurma bölgesiydi işte… Batı ve kuzey kısımlarında hala hendekler kazılıyor. Su ve ısıtma sistemlerinin Tee Projesi’nin parçası olduğu söyleniyor. İnşaatlar tamamen bittiğinde geceler de gündüz gibi olacakmış…”


“Geceler de gündüz gibi mi?” diye soran Sör Eltek’in gözleri dört açılmıştı: “Yani bundan sonra mum kullanmayacak mıyız?”


“Hayır. Belediye görevlileri her eve elektrik verileceğini iddia ediyorlar.”


"Elektrik m?” diyen yaşlı adam hayret üstüne hayret yaşıyordu.


“Ben de epey hayal edilemez bir şey olduğunu düşünmüştüm. Ama Majesteleri’nin duyurusu böyle söylüyor.” diyen Ferlin de babasına katılıyordu: “Elektrik sayesinde geceler de gündüzler kadar açık olacakmış.”


Aslında Ferlin bunların kulağa biraz saçma geldiğini biliyordu. Ama Majesteleri’nin bir söz verdiğinde yaptığını da biliyordu. Çünkü Prens Roland, sürekli mucizeler yapabilen bir insandı.


“İyi akşamlar Şövalye Eltek…” diyen Irene de tam o sırada mutfaktan fırlamıştı. Selam vermek için eğildiği esnada ekmek tabağını düşürecekti neredeyse…


Yaşlı şövalye nazikçe güldü: “Merhaba Bayan Irene… Acele etme. Şu an aç değilim.”


Ferlin, eşinin yanaklarının kızardığını fark etmişti.


Bir kere öksürüp boğazını temizledi Ferlin: “Sadece iki yemek daha olacak. Yavaş hareket et, vaktimiz var.


...


Hep beraber keyifli bir akşam yemeği yemişlerdi. Irene panik yapmayı bırakmış ve sofrayı toplamaya başlamıştı. Bu esnada Ferlin’in babası da Ferlin’i çalışma odasına çağırmıştı. Söyleyecek önemli şeyleri var gibiydi.


Yaşlı şövalye masaya oturarak söze girdi: “Son birkaç günde Uzun Şarkı’da neler yaşandığını biliyor musun?”


"Biraz biliyorum...” dedi Ferlin: “Dört ailenin bir isyan çıkardığını duydum. Majesteleri de Sınır Kasabası’ndan çıkarak bu isyanı bastırmaya gitmiş. Duyuru panosunda yazıyordu.”


“Belediye Binası bile bundan bahsetti mi?” diyen yaşlı şövalye, meseleyi Ferlin’e detaylıca açıkladı: “Majesteleri’ne haber vermesi için bir adam yollamıştım. Ama yine de o kadar çabuk gelmesini beklemiyordum açıkçası... Sonuç elbette gayet açıktı. Dört ailenin birlikleri Majesteleri’nin kuvvetlerinin yanında hiçbir şeydi. Akçaağaç, Kurt ve Vahşi Gül Aileleri tamamen ezildiler. Elk Ailesi’nin durumu da kritikleşmişti. Bizim ailemiz de neredeyse onlara karışacaktı.”


"Ne?” diye soran Ferlin çok şaşırmıştı: “Baba, sen…”


“Elbette ben değildim.” diyen şövalye iç çekti: “Ben çok yaşlıyım. Böyle riskli işlere katılmak istemiyorum. Ama kardeşin farklı tabii… Senin başarılarını aşma ve varis olma isteği var içinde… Ama ne yazık ki; yanlış bir yol izledi.”


“Sen Miso'nun da mı isyana katıldığını söylüyorsun?” diyen Ferlin’in yüzü düşmüştü.


Babası başını salladı: “İsyan dindikten sonra Majesteleri’nin askerleri onu yakaladı. Yargılama gününde onu son bir kez görmek için meydana gitmiştim.”


Ferlin gözlerini kapattı. Kendisi harika bir şövalye olduktan sonra Miso, hayatı onun için zorlaştırmaya çalışmıştı hep… Ama en nihayetinde Ferlin’in kardeşiydi. Onun bu sonuna üzülmüştü.


“Eline kan bulaşmadığı ve uysal bir şekilde de teslim olduğu için 10 yıllık çalışma cezasına çarptırıldı. Şu anda Kuzey Yamaç Madeni’nde olmalı…”


Babasının sözlerinin bu kısmını duyan Ferlin, bir anda rahatlamıştı: “Ben senin şey dediğini sanmıştım…”


"İdam mı?” diyen yaşlı şövalye başını hayır anlamında salladı: “İdam yok. Ama o artık Elk Ailesi’nin bir üyesi değil.”


“Onunla bağları koparttın demek…”


"Doğru.” diyen şövalye derin bir nefes aldı: “Onu uzun zaman önce uyarmıştım. Ama beni hiç dinlemedi. Ailenin geleceği ile dalga geçen ve sürekli risklerle boğuşan birisi asla iyi bir veliaht olamaz.” diyen Sör Eltek, her ne kadar kararlı bir ses tonuyla konuşuyor olsa da üzüntüsü yüzünden belli oluyordu: “Bundan sonra benim tek çocuğum sensin.”


“Baba…” diyen Ferlin babasının ellerini tuttu.


“Hayatımda hiç yalvarmadım. Ama bu sefer umarım Eltek Ailesi’ni devam ettirmeyi seçersin. Senin ellerinde bu ailenin tekrardan yeşereceğine dair hislerim var.” diyen Sör Eltek, yavaşça konuşuyordu: “Ben Majesteleri’ne bu politikalarında destek vermeyi kabul ettim.”


“Ama unvanlar miras geçemiyor.” dedi Ferlin: “Şövalyelik de sadece onursal bir unvan olarak kalacak.”


“Biliyorum. Ama sen tecrübenin ve bağların katkısını göz ardı etmişsin. Majesteleri, pozisyonların liyakat ve üstün yeteneklere dayanarak verileceğini söyledi. Bu açıdan senin şansın çok büyük.” diyen Sör Eltek, oğlunun ellerini okşadı: “Öğretmenlik yapmaya devam etmek istiyorsan da aile ismini devam ettirdiğin sürece senin yolunda durmam.”


Ferlin uzun süre sessiz kaldıktan sonra: “Anlıyorum baba. Sana sözümü veriyorum.”


“Madem öyle… Artık rahat edebilirim.” diyen Sör Eltek, epey rahatlamış görünüyordu: “Peki seçim yapman gerekirse hangi departmanda çalışmak istersin?”


“Eh…”


“İkinci Ordu’yu düşünür müsün? Ben komutan Demir Balta’nın savaş alanı askerlerinin haricinde bir de strateji bölümü kurmayı istediğini duydum. Bu plan da önce İkinci Ordu’da test edilecekmiş.” diyen Sör Eltek, oğluna bakıyordu: “Şu anda çalıştığın mesleğin senin favori işin olmadığını biliyorum. Bütün gün kitap karıştırmaktan memnun olsaydın enbaşta şövalye olmazdın zaten… Sen hala Günışığı Ferlin Eltek’sin çocuğum… Bunu biliyorum ben…” 









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr