Bölüm 396: Kızgın Savaş

avatar
3176 16

Release That Witch - Bölüm 396: Kızgın Savaş



Çevirmen: Lodos 

“Kâşifler asla maceralardan korkmaz. Ama her zaman dikkatli olurlar! Şeytanlar o kadar da korkunç değil, en nihayetinde onlar da öldürülebilirler. Kırmızı sis olmadan hayatta kalamazlar, bu büyük bir zaaf… Yaprak da zamanında kapana kısılmış bir Şeytanı arbalet kullanarak öldürmüş. Bülbül ne zor durumlara düşse bile Şeytanları öldürebilmişti. Ben de yapabilirim bunları!” diye düşünüyor ve kendi kendini cesaretlendiriyordu Şimşek.

 

“Önce Majesteleri’ne haber vermeliyiz!” dedi Yaprak: “Bize kıyasla Bülbül ve Ashes daha iyi savaşırlar!”

 

“Ama onlar buraya ulaştıklarında Şeytanlar çoktan gitmiş olabilirler.” diyen Şimşek, silahının mermiliğini kontrol etti: “Bu kadar tehlikeli düşmanları başıboş bırakırsak daha ciddi tehlikeler oluşabilir!”

 

“Ben gözlerim onları…”

 

“Ya senin kontrol ettiğin alanlardan çıkarlarsa…” diyen küçük kız belli ki ısrar edecekti: “Onları durdurmaya çalışırsan da ifşa olursun. Üçümüz beraber olsak daha iyi olur.”

 

Yaprak sessiz kaldı. İkna olmuş gibiydi…

 

Bir savaş çığlığı atan Maggie, Şimşek’in üstünde durmuş kanatlarını çırpıyordu.

 

"Tamam!” diyen Şimşek, güvercinin boynunu kaşıdı: “Hepimiz bir Şeytan ile ilgileneceğiz!”

 

"Az önce ne dedi?” diye sordu Yaprak.

 

Şimşek somurtarak açıklamaya girişti: “Pençeleri ile düşmanın başını kırmak ve etlerini kopartarak ateşte kızartmak istiyormuş...”

 

Bu açıklamayı duyan Yaprak biraz... Şaşırmıştı.

 

“Mükemmel bir kâşif sadece olağanüstü cesur olmaz… Aynı zamanda tüm takımı yönetme yeteneğine de sahip olur… Sözlerini dinlemek için elimden geleni yapacağım baba…” diye geçirdi içinden Şimşek. Zarif bir bilek hareketiyle silahının mermiliğini kapattı. Sakinmiş gibi davranarak sordu: “Ne kadar uzaktalar?”

 

“Yaklaşık 300 metre sağımızdalar.” diye cevap verdi Yaprak.

 

“Keşke orman olmasaydı da düşmanları görebilseydim…” diye düşünen Şimşek, ilk atışı yapan olursa avantajın da onda olacağını düşünüyordu. En nihayetinde silah, büyülü taştan daha iyiydi: “Şeytanları asmalar ile tuzağa düşürebilirsin, değil mi? Tıpkı son seferinde vahşi arazilerde yaptığın gibi…” diye sordu.

 

“Kısa bir süreliğine yapabilirim, evet…”

 

“Tamam. Biz de gökten gelip saldırabiliriz.” dedi Şimşek: “Düşmanların bir saldırı bekleyeceği en son yön sonuçta… Geçici bir süreliğine asıl dikkatleri asmalarda olacak. Bu savaşı saniyeler içinde bitirme imkânımız var yani…”

 

“Anlıyorum.” dedi Yaprak.

 

Belki Yaprak, Cadı Birliği ile vahşi arazilerdeyken zor şeyler yaşamıştı ve Şeytanlardan çekiniyordu. Ama Şimşek’in şu anda bu konuda endişelenecek vakti yoktu. Eğer beklerse cesaretini kaybedebilirdi. Sonuçta savaşa asıl girenler Maggie ve Şimşek olacaktı. Şeytanlar asmalara istedikleri kadar saldırsınlar Yaprak’ın canı yanmayacaktı.

 

"Başlayalım!” diyen Şimşek, gökyüzüne doğru fırladı. Maggie de hemen arkasında takip ediyordu onu…

 

Orman hemen altında kalmıştı, yeşil beyaz bir halı gibiydi sanki. Majesteleri’nin verdiği gözlüğü taktı. Kendisini daha da güvende hissetmişti.

 

Gri kuyruklu bir şahine dönüşen Maggie hedefleri hemen tespit etmişti. Şahin gözünden hiçbir şey kaçmıyordu doğrusu…

 

Şimşek derin bir nefes aldı. Babası Yıldırım ve Majesteleri Roland gelmişti gözlerinin önüne… Kararlı bir biçimde başını salladı. Elleriyle tabancayı kavrayarak: “Sol taraf bende, sağ taraf sende. Şeytani kuşa dönüşmeyi unutma!” dedi.

 

“Bana bırak!”

 

“Hadi!” diye bağıran küçük kız dalışa geçmişti. Yanaklarında çarpan soğuk rüzgâr yüzünü acıtmıştı. Başını atkısına biraz daha soktu. Bülbül'den öğrendiği yöntemi düşünerek silahı ileri doğru yöneltti. Merminin menzili yaklaşık 100 metre idi. Ancak hedefi vurduğundan emin olmak için mümkün olduğunca yakın hareket etmesi şarttı. Yaprak’ın verdiği bilgiler doğruysa Şeytanlar’ın eldivenlerinden küçük yıldırımlar çıkabilirdi. Menzilleri yaklaşık çoğu cadıda olduğu gibi beş metre idi. Yani 7-8 metreden atış yapmak en mantıklı seçenek olurdu.

 

Düşmanların figürleri daha da netleşmişti. Korkunç miğferlerini ve kızıl maskelerini görebiliyordu. Aniden, bir Şeytan durdu ve göğe bakarak onlara doğru kükredi.

 

“Açığa mı çıktık?” diye düşünen Şimşek’in kalbi yerinden çıkacakmış gibiydi: “Düşman neden beni fark etmiş gibi bakıyor?”

 

O anda Şeytanlar’ın etrafında asmalar fışkırmıştı. Şeytanların bacaklarını bükerek yukarı doğru tırmanmaya devam ediyorlardı. Sonunda bütün vücutları sarmaşıklarla kaplanmıştı…

 

Aynı anda Maggie'nin de vücudundan beyaz bir ışık parlamış ve Maggie, büyük bir canavara dönüştü. Gücünü göstermek için havada bir pike yaparak savaş çığlığı attı ve dalışa geçti.

 

Bunu gören Şimşek de dişlerini gıcırdatarak hızını artırdı. Düşmanlardan yaklaşık elli metre uzaktayken, ani bir dönüş yaptı ve kayan bir yıldız gibi arkalarına yöneldi. Yatay bir atış imkânı olması halinde daha kolay nişan alabilirdi. Bülbül’den de başa değil de vücuda ateş etmenin daha mantıklı olacağını öğrenmişti.

 

Şeytan, asmaların altından sağ elini kaldırmaya çalışmıştı. Demir eldiveninden göz kamaştırıcı bir ışık patlamıştı. Tam aynı anda Şimşek de silahını sıkmış ve ormanda büyük bir patlama sesi yankılanmıştı.

 

Tıpkı beklendiği gibi büyülü taşın menzili sınırlıydı. Mavi ve beyaz ışık kısa bir süreliğine var olduktan sonra sönmüştü. Mermiler sadece vücudundan geçmekle kalmamış sırtındaki gaz kapsülünü de parçalamıştı.

 

Ancak Maggie o kadar şanslı değildi. Diğer Şeytan, yıldırımıyla vurabilmişti Maggie’yi… Vücudundan kıvılcımlar çıkmış ve bir çığlık savurmuştu. Kanatlarını kıvırarak diğer şeytanın üzerine düştü. Yere çarparken son bir hamleyle şeytanın sis kapsülünü da parçalamıştı. Bütün bunları gören Şimşek epey korkmuştu.

 

Yaprak hemen tepki göstererek Maggie’nin düştüğü yerin hemen dibinden düzinelerce sarmaşık çıkararak onu uzaklaştırmıştı.

 

Şimşek ona doğru fırladı. Devasa başını tutup sallıyordu: “Maggie, uyan! İyi misin Maggie!”

 

“Uyuşmuş gibiyim…” diyen Maggie gözlerini açtı. Büyüsü geri çekilmiş ve insan formuna geri dönmüştü.

 

Şimşek vücudunun her yerini kontrol etti. Rahatlayarak: “İyi olmana sevindim!” dedi.

 

“Şeytanların ikisi de öldü…” diyen Yaprak vücudunun yarısını bir ağaçtan ortaya çıkararak iki cansız şeytanı inceledi: “Şimdi ne yapacağız!”

 

“Cesetleri geri götüreceğiz.” dedi Şimşek: “Majesteleri onlarla ne yapılacağını bilir…”










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr