Bölüm 46: Komplo Part -2

avatar
3690 16

Release That Witch - Bölüm 46: Komplo Part -2


 

 

Çevirmen: Lodos

“…”

 

Gerald ne cevap vereceğini bilememişti. Onun için yapılacak tek şey kardeşini de kendisiyle beraber cehenneme sürüklemekti. Neyse ki; biraz zaman geçince rahatlamıştı ve sordu: “Bana yalanlar söyleyerek benden kurtulabileceğini mi düşünüyorsun?”

 

“Senden kurtulmak mı? Bunun bana hiçbir yardımı olmaz sevgili kardeşim. Çaresiz durumdaydım, yapmak zorunda kaldım o yüzden.” Timothy’nin ses tonu sanki gerçekleri konuşuyormuş gibi sakindi. ‘’Eğer babamızı onurlandırıp beş yıl beklese idim korkarım ki üçüncü kız kardeşimin korsan filosuyla karşılaşmak durumunda kalacaktım. Son zamanlarda onun neler yaptığını biliyorsun, değil mi?”

 

Gerald başını salladı ve erkek kardeşiyle arasının ne kadar açıldığını fark edip yüreğinde derin bir acı duydu. Kardeşinin çok küçük yaşlarında iken bile ne kadar zeki olduğunu ama binicilik, atıcılık, savaşçılık konularında iyi olamadığını biliyordu. Ona yaklaşıp yüzüne bir kesik atmaya çalışırsa bile direk kellesinin gideceğini biliyordu Gerald. Timothy: “Kendi ordusunu kurdu kardeşim. Gerçekten ona büyük hayranlık duyuyorum. Babam taht için mücadele etme emrini vermeden başlamıştı bütün bu organizasyonlara. Bu, benim bile beklemediğim bir şeydi. Çocukluğumuzda hepimizin arası o kadar iyiydi ki; bunu ne böyle değiştirebildi? Neden taht için birbirimizi öldürmek zorundayız?” dedi ve Gerald’a doğru bir adım atarak sordu: “Mesela sen. Korkarım şu anda kılıcınla beni ortadan ikiye ayırmak istiyorsun, değil mi?”

 

” … “

 

“İstediğini biliyorum, kardeşim. Daha önce birilerini öldürmek istediğinde gözlerinde korkunç bir bakış olurdu. Yine var.” Timothy iç çekti: “Sana açık konuşacağım. Bu savaşı önceden bitirmem gerekiyordu. Aksi takdirde; beş yıl beklese idim Garcia’nın filosuyla yüzleşmek durumunda kalacaktım. O zaten Berrak Su’yu birkaç yıldır kontrolü altına almış durumda. Ve orayı hem ticaret hem de askeriye konusunda epey geliştirdi. Valencia ve Altın Hasat şehri gibi değil yani, ticaretin yanında askeriye kanadı da var.’’

 

“Kız kardeşimizin filosuna dayanabilmem için çok güçlü bir orduya ihtiyacım var. Bu da bir ticaret şehrine bel bağlamış benim gibi biri için, başarılması zor bir durum. Gerald Wimbledon! Yarın Kral’a suikast düzenlemek ve kendi bölgenin başında bulunmamaktan dolayı yargılanacaksın. Ben de diğer tarafta bu gece babamın ölüm haberi daha yayılmadan hızla Valencia’ya gideceğim. Kalbim gerçekten çok kırılmış olacak ve tahtı da yalnızca sıradaki veliaht ben olduğum için kabul edeceğim. Her neyse, sen de işte giyotinle idam edilirken Kral olmuş olurum muhtemelen.”

 

“SEN!!!” Gerald kükredi, öfkelendi ve kardeşine saldırdı. Aralarındaki mesafe biraz uzundu ve kılıcı daha Timothy’ye ulaşamadan iki şövalyesi tarafından engellendi ve Gerald’ı kestiler. Ve bir kılıç da baldırından içeri girdi. Gerald aldığı bu ani yaradan dolayı dengesini kaybederek yere yığıldı. Muhafızlar da bir anda başına yığıldılar ve tekrardan kalkamasın diye onu resmen yere sabitlediler.

 

“Bir yargı mı? Cidden bu kadar düşük mü görüyorsun beni? Neler olduğunu herkese anlatacağım! Herkesin senin nasıl bir canavar olduğunu anlamalarını sağlayacağım!”

 

Timothy sabırlı bir şekilde: “Maalesef bunu yapmana izin veremem, kardeşim. Simya Atölyemiz ‘Unutulmuş Dil’ isimli bir uyuşturucu icat etti. Güney sınırındaki kum kertenkelesinin zehri ile sütü karıştırıyorlar. Onu içtikten sonra tek bir ses bile çıkaramayacaksın. Ama için rahat olsun, hiç acı hissetmeyeceksin. Hem seni sarhoş edecek hem de tatlı bir tadı var. Bu yüzden illa birini suçlayacaksan kız kardeşimizi suçla. O olmasa böyle bir şeyi bulmaya bu kadar uğraşmazdım.”

 

Timothy Baş Şövalyesi’ne doğru elini salladı. Baş Şövalye de selam verip Gerald’ı sarayın dışına çıkardı. Diğer muhafızlar da çıkmış, odada yalnızca Bilgin ile Timothy kalmıştı. Bilgin eğilerek: “Majesteleri tahtı devralmanız kesinleştiği için bundan sonra size Ekselansları diye hitap etmem daha doğru olacaktır.” dedi.

 

“İyi iş çıkardın. Gökhisar tahtına oturduğumda anlaşmamızı yerine getireceğim. Ama… Ama kardeşimin bugün ne kadar zavallı bir durumda olduğunu görünce anlaşmamıza bazı önlemler de eklememiz gerektiğini düşünüyorum.”

 

Bilgin’in yüzü birden bembeyaz kesildi: “Ekselansları, siz…”

 

“Sakin ol. Sadece ihanete uğramak istemiyorum o kadar.” Timothy cebinden küçük bir hap çıkardı: “Bütün bunlar senin için bile zor olmuştur. Belki de bu hapı almalısın. Yedi gün sonra çözünecek bu hap. Yedi gün de benim Valencia’ya gidip kötü haberleri alıp geri dönmeme yetecek bir süre. Sonrasında Kral olduğumda sen de Baş Astrolog olacaksın, tıpkı anlaştığımız gibi. Başkalarının da sana daha yüksek paralar teklif etmesini istemiyorum.”

 

Bilgin’in yüzü iyice solmuştu ve epey acı çekiyor gibi görünüyordu: “Ekselansları… Şaka yapıyor olmalısınız.” dedi. Ama en sonunda dişlerini gıcırdattı ve hapı yuttu.

 

“Mantıklı bir seçim.” Timothy tatmin olmuş bir şekilde başını salladı ve: “Gidebilirsin.” dedi.

 

……

 

Saray tamamen terk edildiğinde Prens’in yüzü karardı.

 

Yatağın yanındaki küçük masanın üstünde duran porseleni sıkıca kavradı. Porselenin parçalanma sesi duyulmuştu. Dışarıda bekleyen muhafızlar hızla içeri girdiler: “Majesteleri?”

 

“Defolun!” diye bağırdı.

 

Muhafızlar başlarını eğip: “Emredersiniz!” diyerek çıktılar. Kapıyı da kapattılar.

 

Kahretsin, benim planım bu değildi!

 

Timothy’nin planlarında babasını öldürmek yoktu. Ona iyilik yapmak istemiş, yalnızca Garcia’nın hareketlerini dikkate almasını ve onu durdurmasını söylemişti. Abisi Prens Gerald ise; diğer tarafta elindeki bir piyon olarak bekliyordu.

 

Timothy bu planın yanlış gitmeyeceğini düşünmüştü. Timothy, Gerald’ın akıl hocası Bilgin’i kontrol ederek kardeşini perde arkasından kolaylıkla yönlendirebilecekti. Bilgi ve Astroloji Birliği’nde mevkiisi pek de yüksek olmayan Bilgin, Gerald’a bir mektup yazmış ve en büyük Prens’i tuzaklarına düşürmüşlerdi. Bütün bunlar tıpkı Timothy’nin planladığı gibi gitmişti. Abisi savaş konusunda iyiydi ama düşünme konusunda o kadar da iyi değildi. Ama yine de tahtı devretme konusunda hiç istekli değildi.

 

Değiştirdikleri her mektupla birlikte Bilgin Gerald’ın hırsını artırmayı başarmış ve onu Timothy’nin hazırladığı yola doğru götürmüştü. Astrolojik kehanet içeren son mektup da gittikten sonra Timothy gizlice Kral’ın yanına gitmiş ve birinci Prens’in, Kral’a tahtı ona bırakması konusunda baskı uygulayacağına dair bilgi vermişti.

 

Sonrasında Kral diğer çocuklarına da odaklanmaya başlamıştı. Ve Garcia’nın aktif şekilde ordusunu geliştirdiğini gördüğünde kaçınılmaz bir şekilde o da gözüne batmaya başlamıştı.

 

Ama kim düşünürdü ki Timothy son haberleri getirince Kral’ın sadece gülümseyeceğini ve sonrasında da kendi hançerini çıkarıp kendisini doğrudan göğsünden bıçaklayacağını…

 

Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki; Timothy’nin müdahale etmek için hiç şansı olmamıştı. Yalnızca babasının ölümünü izleyebilmişti.

 

Yavaşça yatağın yanına oturdu. Olaydan hemen sonrasında bütün bunların bir hayal yahut yanılsama olduğunu düşünmüştü. Babasının son gülüşü kâbus gibiydi, tüylerini diken diken etmişti. Timothy babasının neden kendisini öldürdüğünü anlamak için defalarca her şeyi tekrardan düşünmüş, hatta babasının cesedini bile incelemişti.

 

Bunun bir dublör bile olabileceğini düşünmüştü ama en ufak bir kusur bile bulamıyordu. Babasının eski yaralarının kalıntıları bile tıpkı hatırladığı gibiydi.

 

Gerald’ın Kral ile görüşmek için vardığını duyunca sakinleşmişti. Böylece babasının ölümünü birinci Prens’e yıkabilecek ve sonrasında da doğal olarak tahtta hak ilan edebilecekti. Düzgün bir taç giyme töreninden sonra artık kendi bölgesinden sorumlu olmayacaktı. Böylece de Krallık’taki bütün kuvvetler ile Garcia’ya baskı yapacak, Berrak Su Limanı’nı vermesi için onu zorlayacaktı.

 

Meselenin sonu beklediğinden daha da iyi bitecek gibiydi. Ama Timothy yine de aşırı huzursuz hissediyordu kendini… Sanki görünmez bir el Gökhisar’daki taht kavgasında onu yönlendiriyormuş gibiydi. Ama Timothy’nin bu konuyla alakalı hiçbir bilgisi yoktu.

 

Şu anda da tahtta hak ilan etmekten başka yapacak bir şeyi yoktu. Timothy Wimbledon kendi kendine yemin etti. Eğer bütün bunlara sebep olan kişiyi bulursa bir Kral’ı öfkelendirdiğinde neler olacağını ona gösterecekti!

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr