Bölüm 11: Prenses Garcia

avatar
4902 28

Release That Witch - Bölüm 11: Prenses Garcia


 

Çevirmen: Lodos

  Garcia Wimbledon sahil şeridinin ötesindeki okyanusa bakarak rüzgarda uçuşan saçlarını elleriyle düzeltti. Ve sitem ederek: “Hava gittikçe soğuyor.” dedi.

 

  Arkasındaki yaşlı adam cevapladı: ” Çünkü yakında kış gelecek. Güneyde yaşasak bile en güneydeki arazilerde yaşamıyoruz. Kum Ülkesi’nin insanları kışın anlamı konusunda cahillerdir ama.”

 

  “Okyanus kısa süre içinde filolarımızın bütün hareketini durduracak. Bu açılmamız için son şansımız.” Genç kadın anında cevapladı: “Ryan, Kara Donanma Filosu ne kadar uzakta?”

 

  Adam tereddüt etmeden cevapladı: “İki ay ve dört gün. Eğer bir sorun olmazsa üç gün içinde Berrak Su Limanı’na varmış olacaklardır.”

 

  Garcia güldü: “Umarım yeteri kadar sürpriz getirirler.”

 

  Ryan Koban önündeki o meşhur kadına baktı ve kalbi duygularla dolup taştı. Uzun kül rengi saçları sonbahar güneşi gibi soluk gümüşi bir parıltı yayıyordu. Kısık gözleri açık yeşildi. Birine baktığında, gözleri dile dökülemeyen bir acı hissini veriyordu. Sahilde geçirdiği uzun zamanlar cildini sertleştirmiş ve diğer kadınlardan daha koyu bir hale büründürmüştü ama Ryan’ın umrunda olmamıştı. Ona göre; Garcia’nın mizacı bütün çirkinlikleri örtüyordu.

 

  Gökhisar’daki akrabalarının aksine, Garcia Wimbledon tam bir dâhiydi. Asaletin gururuna ve bilgeliğine sahipti. Ama daimi rutin onu solduramamıştı. Aslında, halka taraftarı tavırlar sergiliyordu. Deneyim ve macera doluydu.

 

  Pek tabii halktan hiç kimsede ondaki gibi bir kuvvet ya da vizyon yoktu. Dük ve prenses bile onun yanında basiretsiz kalırdı. Berrak Su Limanı’ndaki takastan gelecek para filoların yapımında kullanılacaktı. Kasada bir bakır parçası bile kalmayacaktı. Bu davranış o cimrilerden çok çok daha ötedeydi.

 

  “Parayı saklamanın bir manası yok. Kullanılmadığında sıradan bir taş gibi. Harcandığında da gerçekten değeri kadar işe yarıyor mu? Parayı harcamak onu kaybettiğin anlamına gelmez. Ama onun yerine değeri sana daha büyük şekilde dönecek bir şey yapabilirsin.”

 

Prenses’in böyle demesi Ryan’ın zihninde yankılandı. Bu klişelerin aksine orijinal şekilde oluşmuş insanı kendine getiren bir nasihatti.

 

  Bütün vakitlerini, servetlerini biriktirip büyütmeye harcayan soylu ailelerin aksine Ryan onda gerçek bir hükümdara yaraşır tavırlar görüyordu.

 

  Böylece tereddüt etmeden Garcia’nın emrine girdi ve onu Berrak Su Limanı’na kadar takip etti.

 

  Oraya vardıktan sonra da Ryan anladı ki Prenses düşündüğünden çok daha mükemmel bir insan. Sadece fikir üreten biri değildi, fikirlerini harekete dökebiliyordu. Kara Donanma Filosu’nun planını o ortaya çıkarmıştı ve gayet düzenli bir şekilde de yürütüyordu. Beş yıl önce, Garcia’nın askerleri Garcia Kraliyet İlanı ile veliaht ilan edilmeden önce çoktan Berrak Su Limanı’na girip Kara Donanma Filosu’nun yapımı için hazırlık yapmaya başlamışlardı. Başka bir deyişle, rakiplerine karşı çoktandır bu yarışta önde gidiyordu.

 

  “Hadi içeri geçelim, rüzgar gittikçe şiddetleniyor.” dedi Garcia. Sarayı Berrak Su Limanı’nın en güneyindeki Somon Limanı’nın ucundaydı. Kulemsi yapı sahildeki bir gözlem kulesine benziyor gibiydi. En üst katında bir terasa sahipti. Limanın girişi ve girip çıkan bütün gemiler rahatlıkla görülüyordu.

 

  İşlem başlayalı beş yıl geçmişti. Ve Berrak Su Limanı yavaş yavaş şekil almaya başlamıştı. Üç direkli bir gemi her altı ayda bir limanda görünürdü. Artık bir güven temeli atılmıştı. Ryan aklında aylardır dönüp duran soruyu Prenses’in keyfinin yerinde olmasına güvenerek sordu.

 

  “Majesteleri, benim anlamadığım bir şey var.” Roland kapıyı kapattı ve fısıldayan rüzgarın sesini kesti.

 

  Garcia başını salladı ve güldü: “Devam et.”

 

  “Kralın sizin veliaht olduğunuzu duyurmasından önceki zamanlarda bile bütün bunların hepsinin olabileceğini nasıl görebildiniz?” Kral’ın ona ufak da olsa bir uyarı yaptığını düşünüyordu ama kesin olarak bilmesi imkansızdı. Kral’ın İkinci Prens’i favorisi olarak seçtiğini biliyordu. Bu rekabette de avantajlı olan taraf oydu. Her şeyden öte, Valencia’nın   onun emrine verilmiş olması bile onun kazandığının açık bir kanıtıydı.

 

  O gerçekten bütün bunları kendisi mi tahmin edip bu çalışmayı başlatmıştı ta beş yıl önce? Yüce Tanrım, o daha yirmi yaşındaydı!

 

  “Gördüm mü?” Garip bir bakış fırlattı. “Beni cadı yerine mi koyuyorsun? Benim öyle güçlerim yok ki.”

 

  "Ama..."

 

  “Babamın ikinci oğlunu veliaht yapacak olması hakkında hiçbir fikrim yoktu. Her anlamda o Kraliyet İlanı ile benim yaptığım arasında bir ilişki var mı?”

 

  "Yok mu?" Ryan’ın aklına bir düşünce geldi ve bakakalmak dışında hiçbir şey yapamadı.

 

  Ryan Koban’ın yüzündeki garip ifade, Garcia’yı güldürdü. “Taht uğruna rekabet edebilmem için illa babamın iznini mi almam gerekiyor? Her zaman en iyi yöneten başa geçmez mi? Ben senin Kara Donanma Filosu’nun arkasındaki planı anladığını düşünmüştüm.”

 

  Ryan mırıldandı: “Demek ki bu filoyu sadece zenginliğini arttırmak için inşa etmiyormuş.” Takas tamamlandıktan sonra filo limandan uzakta bir yerlerde siyah yelkenleri çekip tüccar gemilerini ya da diğer şehir ve ülkelerin gemilerini yağmalayacak.

 

  Bu hareket prensese gayet büyük bir zenginlik kazandırdı, o yüzden bu sefer basitçe Kara Donanma Filosu’nun güneye gitmesi emrini verdi. Sonsuz Pelerin’e kadar karşılarına çıkan her türlü gemiyi yağmalayacaklardı, Kum Ülkesi’nin insanları olursa çok daha iyi olurdu tabi.

 

  Bu hareketler sadece para için değildi. Garcia filodan gelen paraları bir şehir inşa edebilmek ya da kara ticaretini geliştirmek yerine tekrardan gemilere harcıyordu, filosunu büyütüyordu.

 

  Geçen birkaç yıldan sonra etrafına çok sayıda insan toplamıştı. —tecrübeli denizciler, atılgan savaşçılar ve popüler figürler gibi— Eğer bu bölgenin yönetimi elinden giderse o bütün suç işleyenler hırsızlık ve yağma yapanlar darağacına gönderilirdi.

 

  ‘En iyi yönetebilen Gökhisar’ın başına geçer?!’ Ryan, Garcia’nın büyük sayıda gemiye ve askere sahip olmasından ve istediği zaman Sanwan nehrinden geçerek Valencia’ya tehlike teşkil etmesinden dolayı tahta çıkacağını düşünüyordu.

 

  "Berrak Su Limanı’na atanacağınızı  biliyor muydunuz?"

 

  “İnan ya da inanma. Bunu beklemiyordum. Bu, şehirdeki ticareti artırmak için yapılmış bir hamle.” Garcia omuz silkti. “Bu aynı zamanda beni zamanında kandırmaya çalışmış Kilise’ye de bir geri ödeme idi.”

 

  “Bunun kiliseyle ilgisi ne?” Garcia devam etmediğinde, Ryan sormaya cüret edemedi. Eğer ortada emin olduğu tek bir şey varsa o da Garcia’nın Berrak Su Limanı’na gelmese bile burayı ele geçirip projesine devam edeceğiydi.

 

  “Hadi işimize bakalım.” Çayından bir yudum aldı. “Görünüşe göre benim küçük planım başarısız oldu.”

 

  “Ah, evet.” Ryan hızlıca toplandı ve cevap verdi: “Sınır Kasabası’ndan duyduğumuz tek haber ise planın başarısız olduğu. O zamandan beri elimize yeni bir bilgi geçmedi.”

 

  “Casuslarımız kardeşlerim tarafından öldürülmüş olmalı. Buna şaşırmadım. Yerleştirdiğimiz bu insanlar zamanı gelince kazanmamıza yardımcı olacak piyonlar sadece. Asıl mesele üzerinde hiçbir ağırlıkları yok. Yine de…” Konuşmanın yönünü değiştirdi. “Diğer planların başarısız olması gayet doğal ama ben Dördüncü Prens’in güvende kalmasını beklemiyordum. Doğrusu, biraz da hayal kırıklığına uğradım.”

 

  “Balıkçıl, mektubunda hapları bitirdiğini yazmıştı, ama…”

 

  “Başarısızlık, başarısızlıktır. Açıklama duymaya ihtiyacım yok.” Garcia konuşmayı bir anlık kesti ve sonra: “Şeytan’ın Ayları çok yakın, Dördüncü Prens’imiz sığınmak için Uzun Şarkı Kalesi’ne gidecek. Şeytani canavarlar da Sınır Kasabası’nı istila edince ufak bir süre de olsa karışıklık olacak. Balıkçıl’a söyle, bu şansı iyi kullansın. Bakalım Şans Tanrıçası bu seferde mi kardeşimin yanında kalacak?”

 

   "Emredersiniz, Majesteleri"

 

  Garcia elini salladı: “Gidebilirsin.” Ama tam Ryan çıkarken prenses onu durdurdu. “Oh, evet. Eğer doğru hatırlıyorsam haplar Simyacı Enbis’ten alınmıştı değil mi?”

 

  Ryan başını salladı.

 

  “Ne demişti? Renksiz ve tatsız, tıpkı su gibiydi? Tedavisi yoktu ve direk öldürürdü? Bu onun son icadıydı?” Garcia esnedi: “Asın onu.”

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr