Siyah alevler gökyüzünden yağıyordu. İlk başta hafif alev parıltıları olarak başlayan şey şimdi sel gibi yağan alevlere dönüşmüştü, 100 metre çapındaki her şeyi bir alev denizine çeviriyordu.

Bu cehennem alevine benzeyen saldırının menzili içerisinde bulunan oyuncuların üzerinde tıpkı üstlerini örten bir battaniye gibi hasar değerleri çıkmış ve gökyüzünü kaplamıştı. Patlama Cehennemi'nin menzilinde olan her şey bir anda küle dönüşmüştü.

Ön tarafta mevzilenmiş olan 400 Niuren Birliği oyuncusunun neredeyse tamamı ölmüştü, kurtulanlar sadece ilk başta menzilin kenarında kalarak kaçmak için vakit bulabilmiş olanlardı.

Elemental Şaman Kara Kanat sol tarafındaki alevlerden hafifçe beliren bir siluet olduğunu fark ettiğinde hafifçe gözlerini kıstı. Asasını sallayarak bir şimşek gönderdi, bu şekilde yedi adet daha az canı kalmış olan Niuren Birliği oyuncusunu katletti.

Kutsal Büyücü büyülerini büyük bir başarı ile kullanıyordu. Rüzgarlı Totem artık kaybolmuş olsa da, canı az kalmış olan oyuncuları öldürebilmek için şu anda vurduğu hasar zaten yeterliydi.

Patlama Cehennemi toplamda 10 saniye sürdükten sonra nihayet sona ermişti. Yıldız Parıltısı tepelikten aşağı atladı ve arkadaşları ile birleşti.

"Ben 288 oyuncu öldürdüm. Ezikler! Hiçbiri de bana denk değildi!" Yıldız Parıltısı heyecanlı şekilde konuştu.

Yedi kişilik düşman grubu toplamda 300'ü aşkın oyuncuyu öldürmüştü ve bunu yaparken ter bile dökmemişlerdi.

Niuren Birliğinin bu oyuncuları her ne kadar orta düzey oyunculara kıyasla daha üstün olsalar da Yıldız Parıltısı ve onun grubundaki kişiler gibi üst düzey oyunculara karşı statü, seviye, ekipman, kalite, zamanlama gibi konularda daha güçsüzdüler. Üst düzey bir uzman oyuncu sahaya çıktığında sıradan oyuncular sadece top doldurma görevi üstlenebilirdi, sayılarının ne kadar fazla olduğu fart etmezdi.

"Düşmanı küçümsemeyin. Bizim az evvel savaştıklarımız sadece sıradan olanlar. Unutmayın, bir gemiyi on bin yıl boyunca ilerletebilecek tek şey öngörüdür." Kara Kanat kasvetli bir ses tonuyla yoldaşlarını uyardı, salgıladığı adrenalinin beynini ele geçirmesine izin vermiyordu. Gerçek savaşın henüz başlamadığının farkındaydı.

"Ne olmuş yani? Bize gerçek bir tehdit oluşturabilecek tek oyuncu Nirvana Alevi. Niuren Birliğinin bütün üst düzey oyuncuları sınıf geliştirme görevlerini yapıyorlar. Bakalım bu Nirvana Alevi aslında ne kadar güçlü!" Yıldız Parıltısı avucundaki bir alev topuyla oynarken cevapladı. Uzun zamandır kendisini galibiyetini almış, şöhret kazanmış ve Nirvana Alevi'ni öldürmüş olmanın getirdiği ödülleri almış şekilde hayal ediyordu.

Böyle bir zenginlik ve şöhretin hayali karşısında kimse direnemezdi. Yıldız Parıltısı da elbette bir istisna değildi.

Bu esnada, Niuren Birliğinin oyuncuları dört bir yandan üzerlerine gelen Kana Susamış Kılıçlar, Büyücü İttifakı, İlahi Muhafızlar ve Melek Müfrezesi oyuncularını savunmak için bekliyordu. Her grup 8 ila 12 kişi arasında oyuncu barındırıyordu.

Niuren Birliğinin oyuncuları düşman oyuncuların kendilerinden daha üstün olduğunu görünce paniğe kapılmaya başlamıştı.

"Kara Barut'u koruyun!" Nie Yan 500 oyuncuyu şahsi komutasına alarak 7 adet Kara Barut kavanozunu koruma görevini verdi.

Nie Yan'ın izniyle, Ağıt Şövalyesi aldığı emirleri daha küçük gruplara dağıtmaya başladı. Nie Yan bu elemanın baskı altında olduğu halde oldukça iyi çalıştığını ve komuta zincirini aksatmadığını fark etti.

Yaşanan gelişmeler karşısında oldukça şaşkındı, Ağıt Şövalyesinin paniğe kapılarak kendini kaybedeceğini düşünmüş ve ona yakın durmaya çalışmıştı.

Ağıt Şövalyesi Nie Yan'ın yanında olmasından dolayı biraz endişeli gibiydi. Fakat yine de aldığı emirleri sakin şekilde ast gruplara dağıtıyordu.

Nie Yan Ağıt Şövalyesine düşünceli bir bakış attı. Bundan evvel sadece birkaç kez görüşmüşlerdi ve Nie Yan bu eleman hakkında son zamanlarda çok da kaliteli düşüncelere sahip değildi. Şimdi anlamıştı ki Ağıt Şövalyesi aslında pürüzlü bir elmas parçasıydı, tek yapılması gereken yüzeyindeki pürüzlerin yontulmasıydı.

"Patron, ön cephede 300 oyuncu kaybettik!" Ağıt Şövalyesi alnından akan teri silerken konuştu. Hala olayın nasıl başladığını, düşmanın nereden çıktığını merak ediyordu.

"Kaç düşman var?" diye sordu Nie Yan . Düşmanın hareketleri şimdiye kadar oldukça basitti.

"Yedi, Gelişmiş Büyü ile saldırdılar." Ağıt Şövalyesi cevapladı. Daha evvel Ölümsüz Hergele'nin neredeyse aynı güce sahip bir alan etkili büyü kullanarak Muzaffer Dönüş oyuncularını öldürdüğünü gösteren bir video izlemişti. Videoyu izlerken düşmanların ölüşüne sevinmişti. Şimdi bu büyünün hedef noktasında olduğu için aynı duyguyu hissedemiyordu elbette.

"Ah, şaşırmamak gerek." Nie Yan sakince Ağıt Şövalyesinin omzunu sıktı. "Bu sadece bir Gelişmiş Büyü, bunun için endişelenmemize gerek yok. İlerideki savaşlarımızda bunlardan bol bol göreceğiz zaten."

Nie Yan'ın sakin ve kendine güvenen tavırları Ağıt Şövalyesini de etkiledi, Nie Yan farkında olmadan onun da sakinleşmesini sağlamıştı.

Dört bir yandan üzerlerine alan etkili büyüler yağmaya başlamıştı. Niuren Birliğinin oyuncuları savunmaya ve karşı saldırıya geçerek birçok düşman öldürmüştü.

"Herkes Kara Barut'u korusun!" Yaklaşık 200 adet Niuren Birliği oyuncusu Kara Barut kavanozlarının etrafında duruyor ve koruma görevi yapıyorlardı.

Bu esnada atmosferde bir titreme hissedildi ve yakınlardaki bir Elementalist saklandığı yerden çıktı. Büyü cümlelerini ardı ardına söylerken etrafında kızıl renkli parıltılar oluşmaya başlamıştı. Bu oyuncu alan etkili bir büyü yapacaktı!

"Şövalyeler! Durdurun onu!"

Şövalyeler ileri atıldı, Elementalist'in büyüsünü Sükut ile durdurmayı planlıyorlardı.

Kana Susamış Kılıçlardan birçok Savaşçı Elementalist'in etrafını çevreleyerek Şövalyelerin ona ulaşmasına engel olmak için pozisyon aldılar. Şövalyelerden biri Sarsılmaz İrade ile hamlesini yaptığında düşmanın kurduğu bariyerin aslında güçsüz olduğu anlaşılmıştı.

Elementalist büyü sözlerinin neredeyse sonuna gelmişti, asasının ucundaki kırmızı ışık öncesine göre daha parlaktı, güçlü bir büyüyü aktif etmek üzere olduğu görülebiliyordu.

Sükut!

Elementalistin asasının ucundaki kırmızı parıltı dağılmaya başladı, eleman boş bir surat ifadesi ile kalakalmıştı, az evvel neler olduğunu anlamakta zorlanıyordu. Öfkesini ve alevini Niuren Birliğinin üzerine kusmaya sadece mili saniyeler kadar yaklaşmıştı fakat bir Şövalye onu durdurmuştu! Üstelik manasının yarısından fazlasını harcamıştı ve bu harcama tamamen boşa gitmişti.

"Başardın Minik Düzenbaz!"

"Düzenbaz! Harikasın!"

Niuren Birliğinin oyuncuları Minik Düzenbaz isimli oyuncuyu tebrik için bağırmaya başladılar. Minik Düzenbaz isimli Şövalyenin uyguladığı Sükut hamlesi Niuren Birliğini bir felaketten kurtarmıştı.

Fakat sevinç çok da uzun sürmedi. Büyücü İttifakından beş oyuncu bir anda arkalarında belirdi. Bir Gizemli Büyücü asasını salladı, parıldayan bir gizemli meteoru rakiplerinin üzerine fırlattı. Bu büyü alan etkili bir büyüydü.

Niuren Birliğinden bir sürü oyuncu yere serilmişti.

İki adet Kara Barut kavanozu da tehlikeye girmişti çünkü onları koruyan kişiler de inleyerek yere serilmişti. Kavanozların yüzeyinde örümcek ağına benzer çatlaklar oluşmuştu. Sonrasında parçalandılar ve kavanozun içindeki barut ile alevler birleşti.

「Bum!」

Devasa bir patlama 100 metre çapındaki her şeyi etkisi altına aldı ve bu menzilde bulunan oyuncuların hepsini öldürdü. Manzarada artık görünür olan tek şey göğe yükselen alevlerdi, gökyüzünde mantara benzer bir şekil oluşmuştu.

Niuren Birliği 300'e yakın oyuncusunu kaybetmişti. Kana Susamış Kılıçlar, Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar da aynı zamanda bir-iki kişilik kayıp vermişti.

Hatta büyünün menzilinde olmayan kişiler bile yerlerinde durmakta zorlanmışlardı. Ortamdaki herkes göğe yükselen mantar şeklindeki buluta şaşkın şekilde bakıyordu.

İşte ortaya çıkan bu yıkıcı güç Kara Barut'un gücüydü!

Her bir kavanoz yaklaşık olarak 10 kilogram kadar Kara Barut barındırıyordu. İki kavanoz kullanmak bir şehir duvarını çökertmek için yeterliydi!

"Patron, iki kavanoz!" Ağıt Şövalyesi rapor verdi. Konuşurken kalbinin ağrıdığını hissediyordu. Bir kavanoz Kara Barut piyasada 10,000 altına denk geliyordu, bir parça Alt Efsanevi Kademe ekipmandan daha pahalıydı!

Her ne kadar sadece iki kavanoz kaybetmiş olsalar da Nie Yan da bu duruma üzülmüştü.

Nie Yan'ın şu anda düşmanın momentumunu tek başına kırması mümkün değildi. Bütün odak noktasını Kara Barut kavanozlarını korumaya yönlendirmesi gerekiyordu. Kılıç Parıltısı, İzmarit, Genç Yedi ve diğerleri buraya geldiğinde her şey kontrol altına alınacaktı.

Savaş alanının diğer tarafında da kaos hakimdi. Kana Susamış Çılgın Kılıç karşısına Niuren Birliğinden altı oyuncuyu almış ve sahip olduğu kaliteli ekipmanlara güvenerek üstünlük kurmaya çalışıyordu. Doğrama saldırısını kullanarak aralarından bir tanesini havaya uçurdu, Taarruz kullanarak diğerlerini yere serdi.

Nie Yan ile Kana Susamış Çılgın Kılıç arasında 50 metreden fazla mesafe vardı. Gözleri öldürme arzusu ile çılgın gibi parlıyordu.

Nirvana Alevi, sonunda karşılaştık!

Son yaşanan olaylar sayesinde Kana Susamış Kılıçlar artık çöküşün eşiğine gelmişti. Kana Susamış Çılgın Kılıcın öfkesi artık kemiklerini sızlatacak dereceye gelmişti. Şu anda Çılgın Kılıç'ın istediği tek şey Nie Yan'ın derisini yüzüp etini parçalamaktı, daha evvelki olaylardan gelen kini ve öfkesinin intikamını alma fırsatı Çılgın Kılıç'ın en büyük mutluluğuydu.

Nie Yan kafasını kaldırır kaldırmaz savaş alanında Çılgın Kılıç'ı gördü. Her ne kadar daha evvel hiç karşılaşmamış olsalar da onu gördüğü anda bu oyuncunun Çılgın Kılıç olduğunu anlamıştı, bu eleman Kana Susamış Kılıçlar'ın lideriydi!

Çılgın Kılıç uzun ve iri yapılıydı. Elf çeliğinden dövülmüş koyu zırhının etrafı dikenlerle çevrilmişti ve dışarıdan bakıldığında hiç zayıf noktası olmayan demir bir kaleye benziyordu. İki eliyle kavradığı uzun kılıcının genişliği neredeyse 4-5 parmak kalınlığındaydı, doğrama işlemi için oldukça avantajlıydı.

Nie Yan burada Çılgın Kılıç'la karşılaşmayı hiç beklemiyordu. Meğer birbirine düşman olan kişilerin kaderinde zaman veya mekan fark etmeksizin karşılaşmak vardı!

Nie Yan hançerini Çılgın Kılıç'a doğru uzattı ve onu işaret etti, dövüşmeye hazır olduğunu belli ediyordu. Nie Yan'ın kimseden korkusu yoktu!

Çılgın Kılıç uzun ve geniş kılıcını savurarak Hortum Kesişi ile saldırdı, yakınındaki altı adet Niuren Birliği oyuncusuna bin civarı hasar vurdu. Bunun ardından bir savaş çığlığı attı ve kılıcını yeryüzüne sapladı.

Sismik Çarpma!

「Bum」 Çılgın Kılıç'ın bu hamlesinin ardından güçlü bir şok dalgası yayıldı ve Niuren Birliği oyuncularını geriye doğru savurdu. Niuren Birliğinin oyuncuları bir daha ayağa kalkamamak üzere yere serildi.

Çılgın Kılıç'ın üzerinde bir beyaz ışık belirdi ve canını tamamladı.

Çılgın Kılıç Nie Yan'a doğru kılıcını sürekli olarak savurarak ilerlemeye başladı, öfkeden gözü hiçbir şeyi görmüyordu.

Kana Susamış Kılıçlar, Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlardan oyuncular Çılgın Kılıç'ın yanına doğru akın ettiler. Üç Elemental Şaman da dahil olmak üzere Çılgın Kılıç'ın yanındaki oyuncu sayısı 11 olmuştu.

Nie Yan'ın ise yanında 500'den fazla oyuncu vardı ve Kara Barut kavanozlarını koruyorlardı.

Taraflar birbirine bakarken kıvılcımlar çıkıyordu, iki taraf da savaşın başlamasına hazırdı!

Nie Yan ve Çılgın Kılıç arasındaki bu hesaplaşmanın bugün biteceği belirlenmişti!

Bu ikiliden biri bugün ölecekti!

"Soğuk Alev, başla!" Çılgın Kılıç Nie Yan'ın hançerlerine bakarken derin bir ses tonuyla emrini verdi. Gök mavisi cübbeli bir Elementalist asasını sallamaya ve büyülü sözleri söylemeye başladı. Elbette bu elemanın bir Gelişmiş Büyü yapacağı şüphesizdi!

Elektrik kıvılcımları ve kuvvetli ışıklar Soğuk Alev'in üzerinde parıldamaya başlamıştı. Bu büyü Elemental Dehliz Büyüsü, Şimşek Fırtınasıydı!

Bu büyü ile Kara Barut'u ateşleyebilirdi!