Bölüm 317: Savaş Tanrısı Kabilesi

avatar
4098 86

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 317: Savaş Tanrısı Kabilesi


 

Tuoba Zaman'ın Nie Yan'a yaklaşması, harekete geçmek üzere olduğunu gösteriyordu. Tuoba Ailesinin hissedarlarından biri olarak Tuoba Hongye'nin emrine girmek istemiyordu. Taraflar arasındaki güç mücadelesi yeni başlamıştı.

 

Tuoba Hongye'ye karşı koymak için 600.000 altından fazlası gerekecekti.

 

「600.000 altının varsa anlaşmayı hemen imzalayabiliriz. Yoksa da ne kadarın olduğunu bileyim. Bugün için en azından 50.000 altın lazım. Konu acile benziyordu.

 

「Hallederiz. Bu fırsatı teperse ömrü boyunca pişmanlık duyacaktı!

 

Niuren Birliğinin gelişimi dışında Nie Yan'ın dünyanın en zengini olma gibi bir hayali de vardı. Müzayede evleri, kiradaki mülkler, dükkanlar ve kalelerden gelen paralar iyice biriktiğinde hepsini birden gerçek paraya çevirecekti.

 

O yüzden Tuoba Zaman'ın teklifini geri çeviremezdi!

 

Elindeki sermaye sayesinde bahsi geçen mülkleri eline alması işten değildi.

 

「Bu bahsettiği müzayede evleri, dükkanlar ve arsalar neredeler? Kalor'da olmalarına imkan yoktu. Çünkü Kalor'da Nie Yan'ın olmayan sadece bir tane müzayede evi vardı.

 

「Nisode Şehrinde.

 

Nisode, Zümrüt İmparatorluğunun en büyük ikinci şehriydi. Tuoba Ailesinin yatırımları kısmen bu şehirde yoğunlaşmıştı. Müzayede evleri, arsalar, dükkanlar ve şehrin üç loncasını kontrol ediyorlardı.

 

Nie Yan'ın gözleri parladı. Savaş Tanrısı Kabilesi Nisode'de kurulacaktı!

 

Önceki zaman diliminde Nisode Şehrinin büyük kısmını Tuoba Ailesi kontrol ediyordu. Ancak bir anda ortaya çıkan Savaş Tanrısı Kabilesi, hakimiyetlerine son vermişti. Nie Yan'ın babası ülkenin o zamandaki en iyi yüz oyun kuruluşundan yirmisini satın almıştı. Ayrıca ordudan emekli olduktan sonra oyun sektörüne giriş yapan pek çok eski askeri loncasına çağırmıştı. Savaş Tanrısı Kabilesi Tuoba Ailesini kısa sürede darmadağın ettiği halde oyun parası kıtlığı yüzünden gerilemişti. Zira Nisode Şehrindeki tek bir müzayede evinden başka mülkleri yoktu. Nie Yan Tuoba Ailesinin Nisode'deki mülklerini ele geçirirse Savaş Tanrısı Kabilesinin giderleri karşılanacak ve yükselişi önceki zaman dilimine göre daha görkemli olacaktı.

 

Niuren Birliği ve Savaş Tanrısı Kabilesi birlikte Muzaffer Dönüşün icabına bakarlarsa, Zümrüt İmparatorluğunda Kana Susamış Kılıçlar, Büyücü İttifakı ve İlahı Muhafızlardan başka rakip kalmazdı!

 

Nie Yan konuşmalardan Tuoba Zaman'ın her zamanki tembel halinden uzak olduğunu anlamıştı. Belli ki artık kılıçlar çekilmişti. Nie Yan Tuoba Hongye'nin ayağını kaydırmaya niyetliydi.

 

「Ben de bir şey istiyorum. Mülkleri şimdi devretmen mümkün mü? Karşılığında günlük 6.000 altın fazladan ödeyeceğim. Nisode Şehrindeki üç müzayede evini de Süper Ticaret Kanalına bağlayacaktı. Tuoba Zaman'ın elindeyken mülklerin günlük geliri 5.000 altını geçmezdi. Ancak Nie Yan, günlük geliri 8.000 altına kadar çıkaracağına emindi.

 

「Pekala. Adamlarımdan birine anlaşmayı hazırlatıyorum. Tuoba Zaman'ın tek ihtiyacı olan şey altındı. Nisode Şehrinde kurduğu düzeni, Tuoba Ailesinin İnançtaki bütün varlıklarını elde edebilmek için feda edecekti. Tuoba Hongye'nin bütün emekleri boşa gittiğinde, gerçek dünyadaki varlıklara da el koymanın bir yolunu bulacaktı!

 

Nie Yan'a anlaşmanın ulaşması fazla uzun sürmedi. Nie Yan şartları gözden geçirip imzayı attı.

 

「İlk ödeme olarak hesabına 60.000 altın gönderiyorum. Kendisi para işiyle uğraşırken Guo Huai de Nisode'deki müzayede evlerini Süper Ticaret Kanalına bağlamakla ilgileniyordu..

 

Guo Huai Kalor'daki diğer müzayede evinin sahibini de Süper Ticaret Kanalına katılmaya ikna etmişti. Böylece Kalor'daki ticaret Süper Ticaret Kanalının tekeline geçmişti. Nisode'nin de büyük kısmı Süper Ticaret Kanalındaydı.

 

Nie Yan üç gün boyunca sabah okulda, akşam ise takımıyla birlikte Kristal Mağaralardaydı. Harita temizlendikten sonra Araknit Lordunu öldürmek hissedilir biçimde kolaylaşmıştı.

 

Üç gündür, Süper Ticaret Kanalı sayesinde müzayede evlerinin kazançları patlama yapmıştı. Yıldızlı Gece İksir Dükkanı da etki alanını bayağı genişletmiş, Nisode'nin dört bir yanında şubeler açılmıştı. Bütün kaynaklar dahil edildiğinde Nie Yan'ın günlük kazancı 20.000 altının üzerine çıkmıştı. Böyle bir büyüme ne görülmüş, ne de duyulmuştu. Haber mali grupların kulağına gitse şaşkınlıktan küçük dillerini yutarlardı. Onların tonla para döküp kazandığı altınlar için Nie Yan gerçek parayla tek bir kuruş harcamamıştı! Yaptıkları mucizeden aşağı kalmıyordu.

 

Nie Yan oyun başlığını çıkarıp alt kata indi. Normalde annesiyle birlikte kahvaltı yapacaktı, ama acil bir telefon gelince annesi apar topar evden çıkmıştı. Nie Yan konuşma esnasında Savaş Tanrısı Kabilesi ve Nisode Şehri kelimelerini duymuştu. Oturup düşündü. Nisode Şehrinde işleri yolunda gidiyordu. Ayrıca babasının on kadar oyun kuruluşu aldığını biliyordu. Anlaşılan Savaş Tanrısı Kabilesi İnanç dünyasına adım atmak üzereydi. Yani Nie Yan'ın kartlarını oynama zamanı gelmişti.

 

Savaş Tanrısı Kabilesinin önceki zaman diliminde olduğu gibi gerilemesine izin vermeyecekti!

 

Nie Yan şirkete doğru yola çıktı. Babası geçenlerde ona bir spor araba almıştı. Şık tasarımlı araba bordo rengindeydi. Nie Yan'ın nihayet kendisine ait bir arabası olmuştu! Marka takıntısı yoktu, ama araba oldukça meşhur ve bir o kadar da pahalıydı.

 

Şirket arabayla on dakika uzaklıktaydı. Banliyö bölgesinde yaşadıkları için çevre yeşillendirilmişti. Yolun iki yanı ağaçlarla doluydu.

 

Karşısında ise modern bir bina vardı. Yeni yapılmışa benziyordu. Babasının şirketi işte burasıydı.

 

Nie Yan kapıdan girdiğinde işiyle uğraşan çok sayıda insan gördü. Hepsinin üzerinde aynı kıyafet vardı. Her şey bir düzen dahilinde işliyordu.

 

Nie Yan önceki hayatından hatırladıklarıyla binada ilerliyordu.

 

Tanıdık bir yüzün kendisine doğru geldiğini gördüğünde duygulanmıştı. Uzun ve kaslı vücudu düzenli olarak çalıştığını gösteriyordu. Pek yakışıklı değilse de kendine has bir cazibesi vardı. Şu anda 27 yaşında olmalıydı.

 

Bu kişi Nie Yan'ın kuzeniydi. Akrabaları ona Ah Chen diye seslenirlerdi. Çocukluğu Nie Yan ile oynamakla geçmişti. Nie Yan'ın ailesi kaçakçılık işi için sınıra gittiklerinde Ah Chen'i de yanlarında götürmüşlerdi. Yani Nie Yan'ın ailesiyle oldukça yakın olduğu söylenebilirdi.

 

Ah Chen şirket işleriyle yoğun olduğundan, Nie Yan onu yeniden doğuşundan sonra ilk defa görüyordu.

 

Ah Chen gülümseyerek Nie Yan'ın yanına geldi.

 

"Seni hergele! Ne kadar büyümüşsün! Az daha tanıyamayacaktım." Ah Chen Nie Yan'ın omzunu sıvazlarken gülüyordu. "Demek egzersiz yapıyorsun! Baban söylemişti de inanmamıştım. Hatta Lin Amcanı mağlup edebileceğini bile söylemişlerdi! Doğru söylediklerini hiç düşünmemiştim!"

 

Ah Chen aniden yumruk attı.

 

Nie Yan yumruğu kolaylıkla yakaladı. Elini kurtaramadığını gördüğünde Ah Chen hayrete düştü. "Fena değil. Zaman bulursak kozlarımızı paylaşalım!"

 

Elbette Ah Chen'in sözleri şakadan ibaretti. Yine de Nie Yan'ın gücü karşısında şaşırmıştı. Savaşçı ruhu kabarmıştı.

 

Nie Yan iç çekti. Dövüşle kafayı bozmuş. Ah Chen her gün birkaç kişiyle dövüşmezse huzursuz oluyordu. Buna rağmen son derece nazik ve sadık biriydi. Önceki hayatta Luo Ming ve diğer akrabalarının yaptıklarını duyduğu zaman hepsini elden geçirmiş, sonuç olarak hapse düşmüştü.

 

Hapisteyken Nie Yan düzenli olarak ziyaretine giderdi. Son görüştüklerinde neşeli Ah Chen'den eser kalmamıştı. Ah Chen kırılgandı. Ancak Nie Yan'ı gördüğü zaman yüzünde güller açardı. O hali Nie Yan'ı çok üzmüştü.

 

Şimdi karşısında sapasağlam durduğunu gördüğünde gözleri dolmuştu.

 

Derin bir nefes alıp sakinleşti. "Babamlar neredeler?"

 

"Toplantı odasında. Gel benimle." Şirkette isteyen istediği şekilde dolaşamazdı. Fakat Nie Yan bunu umursamıyordu.

 

Ah Chen'in peşinde çok sayıda güvenlik önlemini geçerek toplantı odasına girdi.

 

Odada yaklaşık kırk kişi vardı. Her biri oyun kuruluşlarının üst düzey yöneticileri arasındaydı.

 

Nie Yan içeridekileri hızlıca süzdü. Beş kişiye özellikle dikkat etmişti. Ülkenin oyun sektöründe bu kişiler önemli mevkilerdeydi.

 

Solda, uzak tarafta 25 yaşında bir adam oturuyordu. Günlük kıyafetler giymişti. Buz Rüzgarın sahibi Donuk Nesir bu kişiydi. Buz Rüzgar ülkenin beşinci en büyük oyun kuruluşuydu.

 

Donuk Nesrin yanında kare suratlı, kırklarında biri oturmuştu. Bu kişi ise dokuzuncu oyun kuruluşu Mavi Ejderhanın sahibiydi.

 

Yıldırım Tanrısı, Gece Ayı ve Alazın sahipleri de buradaydı. Hepsi de ülkenin en iyi otuz oyun kuruluşu arasında yer alıyordu.

 

Bunca oyun kuruluşunun sahiplerini bir araya toplayabilmek için paradan fazlası gerekiyordu. Bağlantılar olmadan bu iş mümkün olmazdı. Nie Yan'ın babasının bağlantıları, işi dolayısıyla çok genişti.

 

Yine de bunca başarılı insanı aynı odaya toplayabilmek için inanılmaz bir çaba gerekirdi.

 

Savaş Tanrısı Kabilesinin önceki zaman diliminde Muzaffer Dönüşü tehdit edebilmesinin bir sebebi vardı.

 

Nie Yan odadakilere bakarken gözlerinde kibir vardı. Çünkü o Çılgın Hırsız Nirvana Aleviydi!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr