Bölüm 318: Para Toplama

avatar
4598 77

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 318: Para Toplama


 

Genç bir kadın, Savaş Tanrısı Kabilesinin gelişim planlarını, hazırladığı sunumla oyun kuruluşlarından gelenler anlatıyordu. Nie Yan'ın ailesi ve Lin Amcası bir köşede oturmuş sunumu dinliyorlardı. Savaş Tanrısı Kabilesinin gelişimi önemliydi. Şu anda Nisode Şehri, Tuoba Ailesinin ve emrindeki üç loncanın yönetimindeydi. Savaş Tanrısı Kabilesinin burada güç kazanması hayli zor olacaktı. Baba Nie muazzam miktarda para akıtarak loncaya sağlam bir zemin hazırlamıştı.

 

Savaş Tanrısı Kabilesi güç kazanırken saldırmak için fırsat bekliyordu!

 

Şu anda tek eksikleri altındı. Tek kaynakları ellerindeki müzayede eviydi. İhtiyacın tamamına yakını ise Kredi Değişim üzerinden karşılanıyordu. Ancak altın satın almak güvenilir bir iş değildi. Üçüncü bir tarafın müdahalesiyle arz bir anda bitebilirdi.

 

Bunun için öncelikle kaleler zapt etmek gerekiyordu. Kaleler geliştirildiği zaman Savaş Tanrısı Kabilesinin sabit bir geliri olacaktı.

 

Baba Nie altın kazanma yöntemlerini düşünürken zekasını zorluyor, fakat elle tutulur bir çözüm üretemiyordu.

 

Savaş Tanrısı Kabilesi taze bir loncaydı. Bünyesindeki usta oyuncular sayesinde şöhreti her geçen gün artıyordu. Yani boylarından büyük işe kalkışmış değillerdi!

 

İnanç uzun zaman önce sıradan bir oyundan ziyade, rahatlama ve eğlence için önemli bir durak olduğunu kanıtlamıştı. İnsanlar yaşamlarının yarısını bu sanal dünyada geçiriyordu. Bunun ekonomiyi nasıl etkilediği aşikardı.

 

İnanç pek çok insanın ekmek kapısıydı. Savaş Tanrısı Kabilesi bu dünyaya geç katıldığından akıntıya karşı yüzüyor gibiydi.

 

Ah Chen, Nie Yan'ı ailesinin yanına getirdi. Yüksek mevkili insanlar orada oturuyorlardı.

 

"Burada ne işin var? Burası toplantı odası. Bir şey lazımsa beklemen gerekirdi." Baba Nie her zamanki gibi katıydı. Ancak oğluna bakarken yüzünde öfkeden eser yoktu. Oğlunun iyiliği için bazı konularda katı davranması gerekiyordu.

 

"Gelip bir bakayım dedim."  Nie Yan geçmişteki gibi babasından korkmuyordu.

 

"Ne olacak canım? Küçük Yan da toplantıyı dinlesin." Annesi gülümseyerek babasını yatıştırdı.

 

Baba Nie karşılık vermedi. Nie Yan'ın burada bulunmasına karşı değildi. Sessizce sunumu dinlemeye koyuldular.

 

"... Savaş Tanrısı Kabilesi, Tuoba Ailesinin gözünden kaçmadı. Emirlerindeki üç lonca bize engel olacaktır. Neticede elimizde bir kalemiz yok. Başlangıçtaki koruma döneminde Tuoba Ailesi bize hiçbir şey yapamaz. Gelecekteki temel hedefimiz loncanın gelişimi. Bu yüzden en kısa sürede bir kale almalıyız. Ayrıca.." Sunucu göz ucuyla Baba Nie'ye baktı.

 

Baba Nie başıyla onay verdi.

 

"Lonca maddi açıdan zorluk yaşıyor. Burada bulunan herkesten altın sağlayacak bir kanal sunmalarını bekliyoruz. Gelecekteki savaşlarımızı bu kanallarla finanse edeceğiz. Karşılığında sizlere cazip bir teklif sunacağız."

 

Oyun kuruluşu sahipleri hararetli bir tartışma başlattılar. Akıllarında bir soru vardı. Savaş Tanrısı Kabilesi altın olmadan nasıl büyüyecekti? Meşhur oyun kuruluşlarını buraya toplamak kuşkusuz iyi bir fikirdi. Ancak en iyi aşçı bile pirinç olmadan yemek yapamazdı. Sabit bir altın geliri olmadan Savaş Tanrısı Kabilesinin geleceğini konuşmak ne kadar mantıklıydı?

 

"Altını olmayan bir lonca bizden ne bekliyor? Altın yoksa loncayı niye kurmuşlar?"

 

"Bu saçmalık..."

 

"Boş yere gelmişiz."

 

 

Baba Nie yorumları duyduğunda kaşlarını çattı. Savaş Tanrısı Kabilesi için büyük planları vardı. İnanç'a yaptığı dev yatırımın sebebi buydu. Lakin altın eksiği elini kolunu bağlıyordu.

 

İnanç içinde muhteşem iş fırsatları vardı. Herkes kendine pay çıkarıyordu. Baba Nie de İnanç'tan nasiplenmek istiyordu. Gelgelelim oyundaki bağlantıları, büyük gruplarınkiler kadar derin değildi. Altın almak için güvenilir bir kaynak bulabilmiş değildi. Temasa geçtiği gruplar çoktan büyük mali gruplarla anlaşmışlardı. Altın toplama gruplarından aldığı en iyi teklif, pazar fiyatının %20 üstündeydi.

 

"Savaş Tanrısı Kabilesinin altın sorununu çözebilirim." Nie Yan babasının ve gözü babasında olanların duyacağı bir şiddette konuşmuştu. Artık gizlenme zamanının bittiğini düşünüyordu.

 

Ailesinin, kuzeninin, Lin Ya'nın ve diğer herkesin bakışları bir anda ona döndü. Gözlerinden duyduklarına inanamadıkları belli oluyordu.

 

Ailesi Nie Yan'ın İnanç oynadığını biliyordu, fakat oyundaki adından bile haberleri yoktu. Niuren Birliği lonca lideri olduğunu da bilmemeleri normaldi.

 

"Savaş Tanrısı Kabilesinin sorunu birkaç altınla çözülmez." Baba Nie elini kaldırıp Nie Yan'ı susturdu. Oğlunun sıradan bir oyuncu olduğunu düşünüyordu. Yani elinde birkaç altın olması bile etkileyiciydi. Ancak Savaş Tanrısı Kabilesinin gelişimi on binlerce altın gerektiriyordu. Tuoba Ailesinin kalelerine saldırmak için toplamaları gereken ordu için de çok miktarda altın gerekecekti. Nie Yan'ın dertlerine derman olması imkansızdı.

 

"Size ilk seferde 60.000 altın sağlayabilirim. Onun dışında haftalık 30.000 altını size ayırabilirim."

 

Nie Yan'ın sözleri sonrası bir uğultu koptu.

 

"Küçük Yan, burası toplantı odası. Şaka yapacaksan başka bir yer bul."

 

Annesi İnanç'a ne kadar para yatırdıklarını biliyordu. Nie Yan'ın gelip on binlerce altını hafife alması ona şaka gibi gelmişti. Kimse Nie Yan'a inanmamıştı!

 

"Şaka yapmıyorum. Ah Chen akşam oyuna girdiğinde parayı alabilir."

 

Nie Yan gerçekten de ciddi görünüyordu. Baba Nie ve onu tanıyanlar Nie Yan'a inanmaya başlamışlardı. Çünkü o yalancı değildi.

 

Baba Nie şaşkınlıkla oğluna bakıyordu. Eve döndüklerinden beri oğlu onu şaşırtıyordu.

 

Nie Yan'ın elinde nasıl bu kadar altın vardı? 60.000 altını satan kişi ömrünün sonuna kadar rahat içinde yaşayabilirdi.

 

Oğlu oyunda ne işler çeviriyordu?

 

Şüphe ve şaşkınlık bütün yöneticilerin yüzlerinde yer etmişti. Nie Yan'ın gerçekten o kadar parası var mıydı? Bahsettiği miktarlar sağlam bir loncayı satın alabilecek kadar yüksekti.

 

"Ah Chen, oyuna girince Küçük Yan'dan altınları al." Baba Nie, oğlunun sözlerinden hala biraz şüphe ettiği halde ona güvenmeye karar vermişti.

 

"Sorun değil. Küçük Yan, oyundaki adını söyle de girince seni arayayım."

 

"Nirvana Alevi." Odada şoka uğramayan bir kişi bile yoktu.

 

Herkesin nutku tutulmuştu. Öyle bir sessizlik oluşmuştu ki, yere düşecek iğnenin bile sesi duyulabilirdi.

 

Nirvana Alevi isminin ağırlığıydı bu. İnanç oynayan sayısız oyuncunun gıpta ile baktığı, başardığı her iş ile internette övgülerle anılan ve dost düşman herkesin saygısını kazanmış oyuncuydu Nirvana Alevi. Fırın Ormanlarında kendini dünyaya tanıtan bir efsaneydi!

 

"N-N-Nirvana Alevi... Niuren Birliğinin lideri olan mı?" Ah Chen konuşamaz olmuştu.

 

"Evet." Nie Yan başıyla onayladı. Bu tepkiyi bekliyordu. Nirvana Alevi isminin ağırlığı bir kez daha kanıtlanmıştı. Eninde sonunda öğrenilecek bir gerçeği, Nie Yan şimdi açıklamak istemişti. Böylece Nisode Şehrini almalarında Savaş Tanrısı Kabilesine yardım edebilecekti.

 

Baba Nie şaşkınlığını kısa sürede attı. Önce oğluna sonra sunucuya baktı. "Küçük Su, istersen kürsüden in. Planlarımızı tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Küçük Yan ve Ah Chen bir plan hazırlayınca tekrar konuşuruz."

 

"Seni serseri! Şu hale bak! Nirvana Alevi olduğunu duyunca kaç kişinin düşüp bayılacağını hiç düşündün mü?" Ah Chen kahkaha atarak Nie Yan'ın omzunu sıvazladı. Nirvana Alevi tek bir kişiyi değil, koskoca Niuren Birliğini simgeliyordu. Oyunda onun Niuren Birliğinin lideri olduğunu bilmeyen yoktu. Tek bir emriyle 60.000 elit oyuncuyu harekete geçirebilirdi. Safir Tapınak ve Kutsal İmparatorluktaki yüz binlerce oyuncuyu savaşa sürebilirdi.

 

Niuren Birliği kimin desteğiyle böyle yükselmişti? İnsanların merak ettiği konuların başında bu geliyordu.

 

İnsanlar Niuren Birliği lideri Nirvana Alevinin daha lisede okuyan bir öğrenci olduğu duysalar tepkileri ne olurdu? Tıpkı toplantı odasındakiler gibi duyduklarına inanamazlardı.

 

Odadakiler kendilerine geldiklerinde Baba Nie'nin yakınında oturan yöneticiler Nie Yan'a koşup Niuren Birliğini nasıl bu hale getirdiğini sormaya başladılar. Nie Yan soru yağmuruna tutuluyordu. Ancak Niuren Birliğinin, Nie Yan ve birkaç okul arkadaşı tarafından kurulduğunu öğrendiklerinde dehşete kapıldılar. Lonca kurma işi zorluydu. Saatlerce emek harcamak, dev miktarda kaynak akıtmak gerekirdi. Buna rağmen başarısız olan yüzlerce kişi vardı. Fakat Nie Yan ve ortaokuldan arkadaşları, Niuren Birliğini Kalor'un tartışmasız en güçlü loncası haline getirmişlerdi. İnanılacak gibi değildi!

 

Nie Yan ve Ah Chen bir süre tartıştıktan sonra Savaş Tanrısı Kabilesi için yeni bir yol haritası çizildi. Niuren Birliği elinden gelen desteği verecekti. Geriye Baba Nie'nin onayı kalmıştı.

 

"Küçük Yan, İnanç'ta ne kadar mülkün var?" Ah Chen meraklıydı. Niuren Birliği lonca liderinin bile bahsi geçen miktarlarda altına sahip olması mümkün değildi. Zira kaleler henüz kazanç sağlamıyordu. Yani altının geldiği başka bir yer olmalıydı.

 

Nie Yan bir süre düşündü. Aileden olduğu için Ah Chen'e söylemesinden zarar gelmezdi. "6 müzayede evi, 30'dan fazla dükkan, 50 de arsa." Suikastçılar Cemiyeti ve Süper Ticaret Kanalı mülkten sayılmazdı.

 

Ah Chen'in gözleri yuvalarından fırlayacak gibi oldu. Şaşkınlığını uzun süre üstünden atamadı. "Ne dedin?!" Tek bir müzayede evi, birkaç da dükkan ve arsa alabilmek için koca bir servet dökmüşlerdi. Lakin Nie Yan'ın elinde onlarcası vardı. Ah Chen hayatının şokunu yaşıyordu!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr