Nie Yan Tang Yao’dan her ihtimale karşı Tasoyi Köyüne gidip 200 altın değerinde Temel Büyü Bombası almasını istedi. Müsrif bir harcama olsa da bunu yapması gerekiyordu. Tang Yao lonca karargahından ayrıldıktan sonra sade kıyafetler giyen bir grup oyuncu lonca önündeki meydana geldi. Başlarında İzmarit ve Soğuk Zirve Mutlak Kılıç, Ahşap Lütfu ve Samsara Lordu gibi tanıdık figürler vardı. 200 kişiyi aşkın bu grup, Solgun Yaprak grubunun temel taşıydı.

Lonca karargahına ilk geldikleri zamanki küstah tavırlarına kıyasla şimdi daha derli toplulardı.

İzmarit Nie Yan’ın yanına geldi.

“Ne oldu?” Nie Yan karşısındaki yıkık dökük grubu süzdü. İzmaritin her zamanki halinden eser yoktu. Güçlü ekipmanları gitmiş, alnında çizgiler belirmişti. Kendine özgüvenini kaybetmiş ve gamsız birine dönüşmüştü.

“Tuoba Ailesinin reisi Solgun Yaprağın Muzaffer Dönüşe katılmasını emretti. Bize yakışmayacağından ötürü kardeşlerimle birlikte loncayı terk ettik. Ekipmanlarımızı da Solgun Yaprağa teslim ettik.” İzmarit acı ifadesini gülümsemesiyle gizlemeye gayret etti.

Tuoba Zaman İzmaritin bu halini görünce şaşırmıştı.

“Size ne oldu böyle?” Olaylardan haberi olmadığından kafası karışmıştı.

İzmarit yaşananları hızlıca özetledi.

Tuoba Zaman, Tuoba Hongye’nin İzmarit ve adamlarını onca hizmetlerine rağmen fesih bedeli ödetmeye zorlamasına son derece sinirlenmişti. “Bu sefer fazla ileri gitti! İzmarit, sizin için elimden geleni yapacağım!” Altı yıl boyunca gece gündüz demeden Tuoba Ailesine para kazandırmak için çalışan İzmaritin bu şekilde kovulması tam da Tuoba Hongye’lik bir işti. Vicdanı olan biri bunları yapamazdı.

“Boş ver gitsin. Olan oldu artık. Solgun Yaprakla bütün bağlarımızı kopardık.” İzmaritin ailede geçinebildiği tek kişi Tuoba Zamandı. Ona olanları açıkladıktan sonra Nie Yan’a döndü. “Bütün ekipmanlarımızı teslim ettik. Bu halde bizi aranıza alır mısınız?”

“Almaz olur muyuz hiç? Hazinede sürüyle ekipman var. İstediğiniz ekipmanları alabilirsiniz. Önemli olan özgürlüğünüzü kazanmış olmanız. Para tekrar kazanılır. Yeteneklerinizi kaybetmiş değilsiniz ya! Korkacak bir şey yok. Niuren Birliği kendinden olanları yarı yolda bırakmaz.” İzmarit ve adamlarının Solgun Yapraktan ayrılmaları, Niuren Birliğine olan sadakatlerinin kanıtıydı. Nie Yan kendisine sadık olanları geri çevirmezdi.

İzmarit duygulandı. “Minnettarım, kardeşim!”

“Tuoba, ailenizin durumundan bahseder misin?” Tuoba Zamanın aile reisinden pek memnun olmadığı belli oluyordu.

“Tuoba Ailesinde çok fazla taraf var. Her taraf aile işinde hisse sahibi. Tuoba Hongye’nin elinde hisselerin %26’sı bulunuyor. Tuoba Fengyuan da %22 hisseye sahip. İki taraf akla kara gibi zıttır. Kalan hisseler ailenin farklı üyeleri arasında paylaşılmış. Örneğin benim elimde %15 hisse var, ama kalanlardan hiçbirinin %10’dan fazla hissesi yok. Tuoba Hongye en fazla hisseye sahip olduğundan aile reisi pozisyonu sağlam durumda. Ben şimdilik iki tarafa da katılmadım.” Tuoba Ailesi gibi güçlü bir ailenin meseleleri birkaç satırla ancak bu kadar anlatılabilirdi.

Nie Yan Tuoba Zamanın neden tek başına takıldığını, aile kavgasından uzak durduğunu ve kafası rahat biçimde oyun oynadığını anlıyordu. Daha doğrusu oyun ile kendisini rahatlatıyordu.

“Kısacası benim olanlarla alakam yok. Yani beni günah keçisi ilan etmeyin sakın.” İzmarit konusunu aileyle tartışmak dışında aile işlerinden uzak kalmaya devam edecekti.

Nie Yan Tuoba Zamana uzun uzun baktı. Gerçekten de hiçbir hırsı yok mu? Buna inanmak güçtü. Muhtemelen pasif durumu geçiciydi. %15 hisseyle aile reisliğine aday olamazdı belki, fakat taraf seçimi yaparak karşısına alacağı tarafa ciddi bir darbe vurabilirdi. Tarafsız kalması halinde iki taraf da onunla uğraşmamayı tercih edecekti. Hatta cazip teklifler ile kendi taraflarına katmaya çalışacaklardı. Hal böyleyken pasif kalmak en akıllı seçenekti.

Nie Yan’ın Tuoba Ailesi hakkında fazlaca bilgisi yoktu. Ancak az önce edindiği bilgiler ve Tuoba Zamanın karakteri ışığında son gülenin Tuoba Hongye veya Tuoba Fengyuan değil, sessizce güç toplayan Tuoba Zaman olacağını düşünüyordu.

Cao Xu Yüzyıl Mali Grubu ve Tuoba Ailesinin ortaklığı, daha önce görülmemiş büyüklükte bir dev ortaya çıkarabilirdi.

Solgun Yaprak dağılmış, İzmarit en sadık adamlarıyla Niuren Birliğine katılmıştı. Bu oyuncular Solgun Yaprağın belkemiği olan elitlerdi! Düzgün ekipmanlarla kuşatıldıkları sürece eski güçlerine kavuşmaları işten değildi. Yani lonca önemli bir güç daha kazanmıştı.

“Niuren Birliğinde dilediğinizce kalabilirsiniz. İhtiyacınız olan bir şey varsa çekinmeden söyleyin.”

“On gün içinde kardeşlerimin ekipmanlarının eskisiyle aynı seviyede olmasını sağlayacağım.”

Nie Yan İzmarit ve yanındakileri loncaya aldı. Ardından kalan işlerle ilgilenmesi için Guo Huai’yi görevlendirdi. Hazinenin en iyi ekipmanları seçmeleri için önlerine sunuldu. Bu ekipmanlarla yeniden zindanlara girebilecekler ve kaliteli ekipmanlar toplayabileceklerdi.

“Biz sefere çıkıyoruz. Sormak istediğin bir şey olursa mesaj atarsın.” İzmarit ve adamlarının bu halleriyle sefere katılmasına imkân yoktu. Maalesef bu konuda elden bir şey gelmezdi.

İzmaritin öncelikli amacı adamlarını en iyi ekipmanlarla donatmaktı. Gelişimleri ve lonca etkinliklerine katılabilmeleri için ekipmanlar elzemdi.

Nie Yan onlara veda edip meydanda toplananları Ebedi Şehre götürmek üzere yola çıktı.

Önceki gidişlerinde dış şehirdeki bütün Mekanik Golemleri temizlemiş olsalar da, bütün yaratıklar yeniden doğmuştu.

600 oyuncudan oluşan grup Ebedi Şehre varır varmaz düzenli bir şekilde temizliğe başladı.

Şaşaalı Kılıç Parıltısı Savaşçılara öncülük ederek Mekanik Golemlerin aggrolarını üzerine alıyor, arkalarındaki Büyücüler de yağmur gibi yağdırdıkları büyülerle mobları acımadan temizliyorlardı. Hasar değerleri yüzünden yaratıklar görünmez olmuştu.

Büyücüler her isabette 50-60 hasar veriyorlardı. Yoğun ateş güçleri sayesinde müthiş bir hızla yaratıkları öldürebiliyorlardı.

Canları tükenen golemler yere yığılıyordu. Çok geçmeden sokaklar metal parçalarından geçilmez hale gelmişti.

Ancak Nie Yan’ın amacı bu sıradan Mekanik Golemler değildi. Bugün Ebedi Şehrin içlerini de temizleyecekti!

“Ölen olursa olduğu yerde dirilsin. Hedefimiz 7 km güneyimiz. Oraya gitmemiz 15 dakikamızı alacak. Koordinatları sakın ola unutmayın. Gruptan koptuğunuz zaman yeniden birleşeceğimiz yer orası.”

Buradaki herkes Niuren Birliği üyesiydi. Yani ekipmanlarını kaybetme korkuları yoktu. Yine de ölüm durumunda ağır bir tecrübe kaybı kaçınılmazdı. Neyse ki herkes birbirine destek oluyordu. Büyük bir aksilik yaşanmadığı sürece Elit sınıf ve altı yaratıklarla kayıpsız baş edebilirlerdi.

Nie Yan’ın önderliğinde sokak sokak ilerliyorlardı. İç şehre giden bir kestirmeyi takip ediyorlardı. Ana yoldan gitselerdi hedeflerine 5 saatte zor varırlardı. Kestirmeyle bile varmaları 20 dakikayı bulacaktı.

Tang Yao makine gibi büyü fırlatıyordu. Onun saldırılarıyla son kalan yaratıklar da temizlenmişti. “Nereye gidiyoruz?” Yön duygusu pek iyi değildi. Sokaktan sokağa geçtiklerinden sürekli yön değiştirmişlerdi ve şu anda nerede olduğu hakkında en ufak fikri yoktu.

“İç şehre gidiyoruz. Herkes kendini hazırlasın. Muhtemelen orada bir Lordla karşılaşacağız. Birlikte çalışmaya özen gösterin.” Lord savaşında dikkatsizlik ölüm demekti.

Tam da o anda keşfe çıkan Hırsızlar yeni haberlerle dönmüşlerdi. Sekiz tane Elit bulunmuştu!

Nie Yan grubun önüne geçti. Uzaklardaki küçük bir meydanda sekiz dev yaratık duruyordu. Beş metreden uzun cüsseleri, kalın metal plakalarla kaplıydı. Attıkları her adımda her titriyordu.

Nie Yan Üstün Sezi ile bir tanesini inceledi.

Bunlar Plazma Çekirdekli Golemlerdi. Makine tipi yaratıklar arasında üst sıralarda yer alıyorlardı. Yani epey dişli yaratıklardı. Ayrıca Nie Yan’ın hatırladığına göre, Plazma Çekirdekli Golemlerin Deprem adında, etrafındaki oyuncuları sersemletebilen bir becerileri vardı. Üstün savaş kabiliyetleri de eklenince başa çıkması zor düşmanlara dönüşüyorlardı.

“Kılıç Parıltısı, sağdaki üçünü sen al. Yi Yan, soldaki ikisi senin. Diğer Savaşçılar ikinizi destekleyecek.” Nie Yan hızla emirlerini verdi. 20 kişiden oluşan 30 takım meydana ilerledi. Büyücüler dağınık halde ilerleyerek saldırmak için uygun bir yer arıyorlardı. Savaşçılar yavaşça Plazma Çekirdekli Golemlerin etrafını kuşattı. Nie Yan saldırı emri verdiği anda yaratıklarla temasa geçeceklerdi.

Nie Yan’ın talimatları doğrultusunda herkes yerini almıştı.

Kılıç Parıltısı ve Genç Yedi gibi ustalar bile onun komuta yeteneklerine hayran kalmışlardı.

Bu, loncanın ilk seferi olduğundan oyuncular düzene tam olarak uyamıyorlardı. Ancak her biri elitin eliti olduğundan çabucak uyum sağlıyorlardı. Şartlar düşünüldüğünde gayet tatmin edici bir performans sergiliyorlardı. Birbirleriyle omuz omuza savaşmaya iyice alıştıklarında, gelecekteki seferlerde tek vücut halinde hareket edeceklerdi.