Bölüm 171: Lonca! Kardeşler!

avatar
4896 38

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 171: Lonca! Kardeşler!


 

 

Muzaffer Dönüş oyuncuları toplamda dokuz kişilerdi. Yaban Domuzuyla temasa geçen Dövüşçüyü, arkadan bir Rahip destekliyordu. Kalan yedisinden Hırsız Kamuflaj etkisindeydi. Diğerleri de Ağıt Şövalyesi ve arkadaşlarının önüne geçip onların hareketlerini kısıtlıyordu. Bu yedisinden üçü Büyücü, biri Vahşi ve ikisi de Şövalyeydi.

 

Taraflar birbirlerine bakıyordu. Gerginlik hat safhadaydı. Her an bir savaş patlak verebilirdi.

 

Muzaffer Dönüş tarafının lideri Geniş Pala adlı Vahşiydi. Otuzuna yaklaşan hafif tombul, küçük gözlü ve kemerli burunlu biriydi.

 

Arkadaşlar, sanırım bir yanlış anlaşılma oldu. Bu Yaban Domuzunu ilk bizim Hırsızımız gördü. Gördüğünden beri de peşine takılıp takip ediyordu. Siz savaşa başladığınızda biz yoldaydık. Aceleyle yanlış kararlar almaya gerek yok. Bizler Muzaffer Dönüşteniz. Sizi kıracak bir şey yaptıysak, takımım adına sizden özür diliyorum.” Ağzından çıkan sözlere sinsi sırıtması eşlik ediyordu.

 

Şeker Kamışı patladı. “Yok artık! Duyan da yaratığı biz çaldık sanacak!

 

Bak sen şu işe! Bahaneniz bu mu? Yaratığı çaldıktan sonra mı aklına nezaket geldi? Özür dileyince peşini bırakacak kadar enayi değiliz! Muzaffer Dönüşün büyütülecek bir yanı yok! Bizi bununla korkutamazsınız!

 

Takım bir ağızdan Muzaffer Dönüş oyuncularına bağırıyordu.

 

Geniş Pala bu sözlerle ciddileşti. Gözlerinde öldürme arzusu belli oluyordu. “Ee, ne yapacaksınız o zaman?

 

Cevap Şeker Kamışı’ndan geldi. “Yaban Domuzunu bize geri verin!

 

Şu ana kadar Ağıt Şövalyesi sessiz kalıp durumu incelemekle meşgul olmuştu. Sayıları daha az olduğu gibi ekipmanlarının kalitesi de düşmanlarınınkinden aşağı kalıyordu. Savaşta kimin mağlup olacağı aşikardı. Uyanık Salyangoz da onlara sürekli seviye atlamaya odaklanmalarını tembihlemişti. Bir parça Bronz kademe ekipman için meseleyi büyütmeye değmezdi. Seviyelerini yükselttiklerinde lonca hazinesinden muhteşem ekipmanlar alabilirlerdi.

 

Şeker Kamışı! Bu kadar yeter, gidiyoruz. Zamanı geldiğinde onlara bugünün bedelini ödeteceğiz…

 

Gidiyor muyuz? Öylece kaçacak mıyız yani?” Şeker Kamışı böyle ezildikten sonra hiçbir şey yapmamayı kendine yediremiyordu. Şu ana kadar kaç lonca arkadaşı Muzaffer Dönüşün zulmüne uğramıştı? İçinde kaç zamandır öfkesini bastırıyordu?

 

Demek beynini kullanmayı bilmiyorsun? Bundan sonra şehir dışına çıkarken loncamızın nişanını aklına getir. Muzaffer Dönüş nişanı taşıyan birini gördüğünde hemen köşene çekilmen gerektiğini bilmen gerek.” Ağıt Şövalyesi’nin sözleri ile takım tam uzaklaşacakken Geniş Pala onları durdurmuştu. Korkup kaçtıklarını düşünmüştü.

 

Ağıt Şövalyesi bu son cümleyle yerinde duruverdi. Budanın sabrının bile sınırı vardı. Savaşmak istiyordu ama her açıdan aleyhlerinde olan şartlar yüzünden savaşa girmiyordu. İşin içinden çıkacak bir çözüm ararken aklına bir fikir geldi. Gerçi pek ihtimal vermiyordu, fakat yine de şansını lonca sohbetinde denedi.

 

Huzurlu Hülya Vadisi’nde olan var mı?

 

Ben oradayım. Niye sormuştun?

 

Ağıt Şövalyesi Muzaffer Dönüş oyuncularının ortaya çıkışını, ettikleri lafları vs. sohbetten izah etti.

 

… Anlayacağınız bu itlere iyi bir ders vermek istiyorum ama sayımız yetersiz.

 

Sohbetten birbiri ardına mesajlar gelmeye başladı.

 

Ağıt, neredesiniz?

 

Koordinatlarınızı söyle! O itlere bizim başkalarına benzemediğimizi gösterelim!

 

Ben Huzurlu Hülya Vadisi’ndeyim!

 

Birazdan oradayım! Muzaffer Dönüş itlerini benzetmeye geliyorum!

 

Yangın kasabasından yola çıktım!

 

Çok geçmeden lonca sohbeti Muzaffer Dönüşe her türden hakaret içeren mesajlarla dolmuştu.

 

Ağıt Şövalyesinin yardım çağrısı ile Niuren Birliği oyuncuları küplere binmişlerdi. Muzaffer Dönüşe bu güne kadar fazla göz yummuşlardı! Öyle ki göz göre göre aşağılanmaya maruz kalır olmuşlardı.

 

Hayır hayır. Beyler, durun bir saniye. Sadece birkaç kişi gelse yeterli olur.Ağıt Şövalyesi’nin kalbi tekledi. Yüzlerce kişiden gelen mesajlara nasıl tepki vereceğini bilememişti. Ve cevap verenlerin hepsi de altlarında on kadar oyuncu bulunan grup liderleriydi. Hepsi gelecek olsa işler küçük bir atışmanın çok daha öresine geçebilirdi.

 

Yine de arkadaşlarından gelen bu tepki ile oldukça duygulanmıştı. Kendini loncanın ayrılmaz bir parçası olarak hissediyordu.

 

İçinde güçlü bir arzu belirdi. Niuren Birliğini daha da güçlendirmek istiyordu. Böylece Muzaffer Dönüş denen çöp yığınını kökünden temizleyebilirdi.

 

Arkadaşlar, hepinizin gelmesine gerek yok. On kişi olsak o itleri kuşbaşı gibi doğramaya yeteriz.

 

Ağıt, koordinatlarını söyle hadi!

 

Huzurlu Hülya Vadisi: 285.283.3809.

 

Tamamdır. Haritanın kuzey tarafındasınız. En fazla üç dakikaya orada oluruz!

 

Beş dakikaya gelemeyecek olan arkadaşların zahmet çekmesine gerek yok!

 

Ağıt Şövalyesi, Şeker Kamışı ve diğerlerinin yüzü gülüyordu. Görünen o ki intikamlarını beklediklerinden çok daha erken alacaklardı. Loncadaki tutkulu kardeşlerinin ateşli destekleri yüzünden kendilerini “Muzaffer Dönüş! Senden korkan senin gibi olsun!” diye bağırmamak zor tutuyorlardı.

 

Biz Niuren Birliğindeniz! Bize Muzaffer Dönüş numarası işlemez!

 

Hey, Muzaffer Götüm, lonca nişanınızı aklıma kazımam mı gerekiyordu? İfadeni aldığım zaman yüzündeki beş parmak nişanını aklına kazı sen de!

 

Geniş Pala öfkeden kudurmak üzereydi. Gök Kıran’ın kati emri vardı. Niuren Birliği oyuncuları gördükleri yerde öldürmeleri gerekiyordu.

 

Niuren Birliği ha? Siz daha lonca nişanınızı takmaya korkuyorsunuz. Loncanızdan kimseyi bulamayınca canım sıkılmıştı. Karşımda kendinizi açık edecek kadar aptal olacağınızı beklemiyordum. Beklentilerim beni yanılttı…

 

Ne bekliyorsun? Gel hadi, gel de ısır beni!

 

Ortam iyice gerildi. Muzaffer Dönüşün Dövüşçüsü ve Rahibi hala Yaban Domuzuyla uğraşıyordu. Geniş Pala’nın grubu Yaban Domuzu ve Ağıt Şövalyesi takımı arasında gidip geliyordu. Yaratık ölene kadar da arada kalacaklardı. Aynı anda iki düşmanla savaşmak istemiyorlardı.

 

Yaban Domuzunun canı yavaş yavaş azalıyordu. İki dakika daha geçmişti ama canının hala üçte biri duruyordu.

 

Taraflar çıkmaza girmişlerdi. Ağıt Şövalyesi’nin takımı zaman geçirmek ve arkadaşlarını beklemek istiyordu. Lâkin Geniş Pala’nın takımı Yaban Domuzuna odaklanırsa erkenden saldırıya geçerek düşmanı araya almak en mantıklı hamleleriydi.

 

%25… %20… %15… Ardından Yaban Domuzunun canı kritik seviyelere düştü.

 

Yaban Domuzunun işini bitirin! Ondan sonra sıra şunlara gelecek!Geniş Pala’nın emriyle, yanında duran Büyücüler yaratığın üzerine büyülerini yağdırdılar. Patlamalarla birlikte yaratığın üzerinden hasar değerleri yükseldi.

 

Yaban Domuzu ölmek üzereydi. Ağıt Şövalyesi’nin takımı endişeye kapıldı. Bu gidişle düşmanları yaratığı öldüreceklerdi!

 

Kendileri için çok değerli olan bir Bronz kademe ekipman kaybedeceklerdi. Neticede takımın çoğu Seviye 10 Bronz kademe ekipmanlar giyerken, Yaban Domuzundan Seviye 15 Bronz kademe ekipman düşecekti. Takımda birkaç parça Seviye 15 Bronz kademe ekipmanı olan tek kişi Ağıt Şövalyesi idi.

 

Rahip, canıma dikkat et!” Ağıt Şövalyesi arkadaşına seslendikten sonra Yaban Domuzuna koşmaya başladı.

 

Düşen eşyayı çalmayı deneyecek. Öldürün şunu!

 

Ağıt Şövalyesi’nin üzerine büyü yağmuru başladı. Bir anda yarı canından olmuştu. Rahip hiç zaman kaybetmeden Şifa büyüsü yaptı. Bedeni narin ışıkla sarılan Ağıt Şövalyesi çantasından bir de Küçük Sağlık İksiri çıkarıp içti.

 

İlk saldırıyı onlar yaptı! Misilleme süresi başladı!

 

Şeker Kamışı ve diğer Büyücüler Muzaffer Dönüş oyuncularına saldırıya geçtiler.

 

Geniş Pala ve iki Şövalye Şeker Kamışı’nın üzerine hücuma kalktı. Bu sırada takımlarındaki üç Büyücü hala Ağıt Şövalyesi’ne saldırıyordu.

 

Şu çöplerden kurtulun!” Geniş Pala Taarruz becerisini etkinleştirip Şeker Kamışı’nı kendine hedef seçti.

 

Ağıt Şövalyesi yaklaştığında Yaban Domuzunun azıcık canı kalmıştı. Dövüşçü bir sonraki saldırısında yaratığın işini bitirecekti. Bunu gören Ağıt Şövalyesi’nin aklına cin gibi bir fikir geldi. Sanki vahiy inmiş gibi hemen Yaban Domuzuna Koruma büyüsü yaptı.


Hayal meyal görülen, saydam bir tabaka yaratığın etrafını sardığında Dövüşçünün kılıcı da yaratığa temas etmişti.

−1

Yaratığın üzerinden fırlayan hasar değeri, Dövüşçüye küçük dilini yutturmuştu.

 

Yaratık öfkeyle koşmaya başladı ve koca cüssesini Dövüşçünün kalkanına çarptı. Bu saldırı ile kolu uyuşan Dövüşçü, birkaç adım da geri sendeledi.

 

Aferin lan domuz!” Ağıt Şövalyesi yaratığın birkaç metre uzağına kadar gelmişti. Dağıtıcı ile yaratığa uyguladığı Korumadan kurtuldu ve kılıcıyla son darbeyi indirdi. Yaban Domuzu son bir acı kükreyişin ardından yere yığıldı.

 

Vay anasını! Bizim Ağıt neymiş öyle!” Şeker Kamışı daha önce Ağıt Şövalyesi’nin böyle biri olduğunu bilmiyordu. O andaki stratejisi ve hızlı uygulaması ile üst düzey bir oyuncu olduğunu kanıtlamıştı. Üstelik Lider sınıf yaratıktan gelen tecrübeyi de aşırmayı başarmıştı.

 

Ağıt Şövalyesi de kendi başarısından ötürü mutluydu. Daha önce hiç böyle tatmin olmamıştı. Tam yere eğilmiş düşen eşyayı alacakken Muzaffer Dönüşün Dövüşçüsü koşarak üzerine gelmeye başlamıştı.

 

Bitirin şu şerefsizin işini!” Bir Esrarlı Büyücü, Esrarlı Ateş Topu büyüsünü Ağıt Şövalyesi’ne gönderdi.

 

Dövüşçü yetişip kılıcını indirdi.

 

Tendon Kesiği!

 

Belki şanstan, belki de gerçekten içgüdüsel bilinmez, tam Dövüşçünün kılıcı inerken Ağır Şövalyesi Tahammül becerisini etkinleştirdi.

 

İki kılıç birbiriyle çarpıştı.

 

Cesaret Kırıcı Çığlık!

 

Dövüşçü bir beceri daha kullanmıştı.

 

Sarsılmaz İrade!

 

Ağıt Şövalyesi kendini güçlendirmeleriyle koruyordu. Cesaret Kırıcı Çığlığı atlatır atlatmaz Dövüşçüye tekmeyi indirip yerden düşen eşyayı aldı.

 

Benimdir!” Ardından Sarsılmaz İradenin verdiği hız bonusuyla hızla uzaklaştı.

 

Durdurun şunu!

 

Üç büyü Ağıt Şövalyesi’nin sırtında patladı.

 

Işın! Şifa! Çabuk iyileştir beni!Ağıt Şövalyesi sohbetten takım arkadaşına bağırdı. Arkasını dönüp neden hala Şifa büyüsünün gelmediğini sormak istediğinde, takımından geriye yalnızca Şeker Kamışı ce bir Elementalistin kaldığını gördü. Onların da fazla canları kalmamıştı.

 

Tek bir Vahşi Kesiş ile Geniş Pala, Elementalistin başını uçurdu. İkinci kişiyi öldürdüğünden ismi kırmızının daha koyu bir tonuna dönmüştü.

 

Yalnızca 40 kadar canı kalan Şeker Kamışı o anda kaçmaya başladı.

 

Ağıt Şövalyesi de arkasından sinsice gelmekte olan Hırsızı sezebiliyordu.

 

Kaçmaya mı çalışıyorsunuz? O iş öyle kolay değil!

 

Geniş Pala’nın takımı, Ağıt Şövalyesi ve Şeker Kamışı’nın peşine takıldı.

 

Sizi Niuren Birliği veletleri! Cesaretiniz varsa karşıma geçin!” İşler Geniş Pala için iyi gitmiyordu. İsmi kırmızıya dönmüş, tecrübesi ve ekipmanı çalınmıştı. Öfkeli bir aslan misali avlarının peşlerine düşmüştü.

 

Nihayet Ağıt Şövalyesi’ne yetişti. Tüm gücüyle saldırıya geçecekken etrafındaki tepelerin ardından çıkan kalabalık oyuncu topluluğunu gördü. Farklı ekipmanlar giyen, farklı sınıflardan oyuncular buraya toplanmış ve toplanmaya devam ediyorlardı. Sayıları çoktan yüzü bulmuştu. Her biri intikamın verdiği heyecanla kıpır kıpırdı.

 

Bu insanlar burada ne yapıyor?

 

Geniş Pala, hemen gitmeliyiz. Bunlar Niuren Birliği oyuncuları!

 

Geniş Pala’nın rengi soldu. İsmi bu kadar kırmızıyken ölürse, muhtemelen iki seviye birden düşecek ve bütün ekipmanlarını da kaybedecekti.

 

Ağıt, seni kurtarmaya geldik!

 

Muzaffer Dönüş itlerini öldürün! Hiçbirini elinizden kaçırmayın!

 

Onlarca Dövüşçü ve Vahşi, yaydan çıkan ok gibi tepelerden aşağı aktılar.

 

Öldürün!

 

Hepsini temizleyin piçlerin!

 

Halen tepelerin üzerinde olan 60-70 kadar büyücü asalarını kaldırdı. Büyülerinin ışığı güneşi geride bırakıyordu. Gökyüzü büyülerde kaplanmış, her an Geniş Pala’nın takımına ölüm yağdırmaya hazır hale gelmişti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44421 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr